Bu Blogda Ara

Sayfalar

20 Nisan 2024

Bitik Bir Ekomoni

 Bizim ekomonimiz her zaman bir âlemdir ve her zaman da ısrarla tıkırındadır.
Bugün kıçıkırık bir traş bıçağı olan Permatik adlı ism-i şerifi efsahaneye dönüşmüs bir ürün lâzım oldu bana.


Migros'un yolum üzerindeki bir mağazasından satın aldım ki bunda norminâl olmayan hiçbir nesne-i şerif bulunmuyordu ve gayet de doğal bir süreç yaşandı.
İmdı tahmin edin balakım bir paket Permatik kaç Türk Lirası olsa beğenirsiniz?
Beş adetlik paketine tamı tamına Seksenüçmilyondokuzyüzellibin Türk Lirasıcık ödemek zorunda kaldım ki bilmeniz için ekte Kadeve Fişini de ibraz ediyorum.


Anlaşılan yukarıda mâlum olan ücreti belirleyen bizim böyük erkek kardeşimiz bizlerin traş olmasını istemiyor ve at hırsızı gibi dolaşmamızı arzu ediyor, ancak bizler kendisini hiçbir zaman sakallı olarak görebilmeği beceremedik nedense.


Hayat pahlı geçim zor her şey ateş pahası
Gezmeğe eğlenmeğe yok fakirin parası
Geceleri kapanır evlere garibanlar.
En ucuz eğlence bu tam dokuz ay vade var.

12 Nisan 2024

İstanbul Trafiği Düzelmez

Şehr-İstanbul tarih boyunca her zaman kalabalık ve bunalımlı bir mıntıka olmuştur.
Çünkü tarih kendini bildiği günden beri her zaman kalabalıktır ve her zaman o kalabalığın getirdiği sorunlarla uğraşmıştır.
Bazı zamanlar Facebok'taki eski nostâlji sayfalarında bazı şahıslar eskinin güzelliğinden falan bahsediyorlar. Haksız sayılmazlar aslında ama her dönemin kendine ait sorunları da mevcuttur. Bunlardan bazıları kronikleşmiştir ve ne yapılırsa yapılsın kesin çözümü bulunmamaktadır.
Bu yazımızın konusu Şehr-İstanbul'un en önemli sorunu olan bir yerden bir yere gidememe sorunu yani günümüz lisanıyla trafik sorunu.
Geçenlerde bir yerden bir gazete haberi gözüme ilişti, ekte paylaşmağa karar verdi ben:


İstanbul Trafiği Düzelmez. Çünkü?
1. Yirmibeş kilometrelik yolu bir trafik polisi kontrol eder.
2. Yine bir trafik polisine ortalama beşyüzellibeş vasıta düşer.
3. Beşyüzaltmış otobüs ve troleybüsü yirmi memur idare eder.
4. Şehirde otopark yok denecek kadar azdır.
(Ümit Deniz'in Haberi)
Bu böyle gelmiştir ve böyle gidecektir.
İstanbul'un trafik sorununu şehrin içinde bulunduğu koşullarda bir düzene sokmanın mümkünü yoktur.
Trafik sorunu uzun yıllardan bu yana kentimiz için bir dert olmuştur, dert olmaktadır ve de dert olacaktır.
Trafiği bir düzene sokmanın mümkünü yoktur.
Çünkü : İstanbul'un şehir yollarında denetimle görevli her polise yirmibeş külometrelik bir yol düşmektedir.
Çünkü : İstanbul'da hâlen ikibin ahır ve üçbinüçyüzotuzyedi at arabası mevcuttur.
Çünkü: İstanbul'da Bizans zamanından beri kazma değmemiş ikibinbeşyüz kilometrelik bir yol şeridi vardır.
Çünkü : Koca kentte yeterli otopark yoktur.
Çünkü : Trafik polislerinin yarısından çoğu toplum polislerinden alınmışlardır ve trafik bilgileri yoktur.
Bu çünküler daha bir dolu şekilde çoğaltılabilir. Ama biz gelin şöyle yapalım ve Şehr-İstanbul'da bir yerden bir yere giderken tomofillerimize binmeyelim.
Belediye ve Özel Hâlk Otobüslerimiz bizlere yeter de artar bile. Yetmezse de Metrolarımız var Çağdaş Tramvaylarımız var ve Marmaray'ımız da var, yetmediyse Vapor ve Mopurlarımız da var.

29 Şubat 2024

Bir Güzel Hikâye

 Bir geçmiş hikâyenin anatomisidir bugünkü okuyacaklarınız.
Yine her zamanki gibi Dünya üzerinden silinip giden bir güzel günün anısını anlatmağı ben pek istemiyorum ama bunu yaşayan bir kişi ısrarla istedi.


Bugün dört yılda bir gelir, her geldiğinde de iki gün geriye atlar, yani bu yıl Pazar'a geldiyse dört yıl sonra Cuma olacaktır.
Zaten ne olduysa işbu kutlu günün Pazar gününe denk geldiği İkibindört yılında oldu.
O günü arkadaşlarıyla toplanıp bir büyük müsabakaya tanık olan bir danışan ve bunu yazmamızı isteyen şahıs o günden beridir her Yirmidokuz Şubat gününde arkadaşları tarafından ekiliyor.


Bu kişi o günü de arslinda ekilmişti ama o günü yanında mutlu olabileceği bağzı karşı cinslerden birilerinin de ortamda olmasını belki üzüntüsünü hafifletici sebep olarak görüyordu.
Dahası ara sıra baktığı müsabakanın kazanılması her şeyi unutturmuştu.


Hayat çok kişiye mıtlılık getiriiyorduysa bile kalan bağzılarına sonsuz bir hüzün getiriyordu, dahası bu hazin günler sonraki yıllarda daha da artarak devam edecekti.