Bu Blogda Ara

Sayfalar

25 Ocak 2020

Facebok Grupları Hakkında

Gün geçmiyor ki Facebok kendini sürekli güncellesin.
Genel olarak Facebok'taki şahsi profilimde çok fazla nesne-i şerif paylaşmam, ama gruplarda oldukça aktifimdir.
Ayıptır söylemesi bazı gruplarda denetçilik ve yöneticilik sıfatlarım mevcut.
Ben öncelikle Facebok'un grup üyelerine lâyık gördüğü rozetleri tanıtacağım.


Bendenize güvenerek gruplarınızı emanet ettiğiniz için hepinize teşekkür ederim, itimadınıza lâyık olmaya çalışacağım her zaman.
Bu yazımda öncelikle Facebok gruplarının yöneticiliğinin bazı kolaylıklarından bahsedeceğim sizlere.
Mâlum-u âliniz gruplar bir nevi ansiklopedidir. Bu gruplarda herkes kendi görüşlerini söylerler, karşılıklı yapıcı tartışmalardan sonra doğru yol bulunur.


Her şeyden önce grubu kurarken ilk üyeler Kurucu Üye rozetine erişirler.
Aslında gerçek hayattaki öncüler nasılsa burada da bir madalya gibidir.


Facebok'un gruplarında çeşitli rozetler mevcuttur, bu rozetleri Facebok kendisi dağıtıyor.
Burada resmini paylaştığım Yükselen Yıldız rozeti grubun büyümesini sağlayan üyeler için.


Gruplarda güzel ve seviyeli tartışmaların ve yazışmaların ortaya çıktığı gönderileri paylaşan üyeler Sohbet Başlatıcı rozetiyle taltif edilir.


Yine bir önceki rozete benzer bir rozet de Görsel Hikâye Anlatıcıları içindir.
Buradan sonrası biraz da yöneticileri bağlıyor, aslında Facebok'ta grup yönetmek veya denetçi olmak o kadar da kolay değil. Yanlış bir tartışmadan haber almak her saniye mümkün değil, özellikle de şahsım için geçerli, belki de hepimiz için geçerli.


Burada paylaştığım işbu görsel gruplardaki gönderiler hakkında, Facebok sağ olsun gruplarda böyle bir özellik ekledi geçen yıl.
Gönderilere birer konu etiketi ekleme tuşu.
Ancak grup başına yüzelli adet konu oluşturulabiliyor ve bu yıl gönderi başına tek konu eklenebiliyor.
Ben de denetçi veya yönetici olduğum tüm gruplarda bu özelliği kullanmanın gerekliliğine inananlardanım, çünkü bu sayede gruplarda mükerrer gönderilerin oluşmasını önlemiş oluruz düşüncesindeyim.


Bir denetçi veya yöneticinin bir numaralı sorunu aslında budur, çünkü gruba gelen bir gönderiyi onaylama veya reddetme sayfasında bazen buradaki yazı karşımıza çıkabiliyor.
Bir grupta paylaşılan bir şeyi norminâl şeraitte gruba üye olan herkesin görebilmesi gerektiğidir, bunun için de başka gruplardan doğrudan paylaşma özelliğine pek sıcak bakmam.
Bazen de grupta dolaşırken bu yazıyla karşılaşınca denetçiye bildirmek gerektiğini söylüyorum ama genelde dikkâte alınmadığını da belirteyim.


Bazı kişiler gruplarda "Paylaş" tuşunun olmadığından dolayısıyla grupta gördükleri bir gönderiyi paylaşamamaktan şikâyet ediyorlar.
Haksız sayılmazlar ama Facebok gruplar konusunda da hassas, genel olarak bundan önce "Kapalı" olarak sınıflandırılan gruplar bu yıl "Üyelere Özel" olarak adlandırıldı.
Bu arada beşbin veya üzeri üyesi olan grupların "Herkese Açık" olarak ayarlanamayacağını da söylüyor.


Buradan grup kurallarına gelelim, genel olarak kurucular ve yöneticiler grupların belli bir konuya hitap etmesini isterler.
Çünkü gelen üyeler de grubun konusuna göre gelirler.
İstanbul ise İstanbul, Ankara ise Ankara, Tren ise Tren, Vapor ise Vapor, Ulaşım ise Ulaşım, Siyaset ise Siyaset.


Uygun olan gönderilerde tek resim olması gerektiğidir.
Eğer bir gönderide birden fazla resim olursa gerçekten resimler sonradan birbirine karışıyor.


Fotoğraflar sekmesinde resimlere bakarken bazen sunumu olmayan resimler geliyor, genelde de sunum yazısı olmasına rağmen gönderide birden fazla resim olduğu için sunum yazısı gönderinin içindeki fotoğraflarda çıkmıyor.


Facebok'taki bir grupta gönderilen gönderilerin grupta üye olan herkesin görmesinin bir hak olduğunu daha önce belirtmiştim.
Başka bir gruptan paylaşılan resimler paylaşan kişi tarafından görünürlülüğün kısıtlanması veya bir zamanlar "Herkese Açık" olan grubun "Üyelere Özel" olabilmesi yüzünden görülememesi sorunu çıkabilir.


İşte burada yazan sebepten dolayı ben yönetici olduğum tüm gruplarda bu kuralı getirmişimdir.
Ayrıca başka gruptan paylaşılan bir gönderi grubun arşivine de girmez, arşive girip bakanlar da hariçten paylaşılmış gönderileri arşivde bulamazlar.


Gruplarda bazen Youtube gibi veya bambaşka bir Web-Sitesi gibi yerlerden paylaşım olabiliyor.
Grupların arama çubuğunda bu gönderilerin de çıkabilmesi için gruplarda paylaşılan bir gönderinin sunum yazısının olması şarttır.


Sırf az önceki dediğimin gürültüye gitmemesi için daha önce kuralı oluşturduğum grupta paylaştığım yazı.
Bir gönderinin arama esnasında bulunabilmesi için muhakkak bir sunumun olması gerekir, eğer sunum yoksa veya yorumlarda da belirtilmemişse kaybolur gider.
Yazımın başında kendi profilimden fazlama bir şey paylaşmadığımı ve asıl paylaştıklarımın gruplarda olduğunu söylemiştim sanırım, imdı sizlere bir yöneticinin veya denetçinin ya da Facebok'un verdiği ve yabancı sözcük hayranlığımız sayesinde dilimize çıbanbaşı gibi yerleşen moderatörün gözünden nelerle uğraştığımızdan bahsetmek istiyor ben.


İşte bir Facebok grup yöneticisinin karşılaşabileceği bazı durumlar hakkında bilgilendiniz.
Bilgisayardan girildiğinde grup yöneticisinin ekranının sol tarafında grubun adının yazılı olduğu yerin altındaki kontrol panelimiz budur.
İstatistikleri kâliteyi ve yönet sekmelerini siz üyeler göremiyorsunuz ama diğerleri aynen vaki.
Burada size bu tuşların ne işe yaradığını da yazayım tam olsun:

Hakkında:
Bir bakıma grubun ön izlemesi gibidir, grubun duyurusu varsa veya üyeyseniz ya da "Herkese Açık" grupsa son paylaşılan gönderiler görünür.
Eğer gruba üye değilseniz ve "Üyelere Özel" bir gruba bakıyorsanız sadece bu sekme görünür, diğer sekmeler üyeliğe kabûl edilinceye kadar çıkmaz.

Tartışma:
Grubun sayfasıdır, ne varsa ne yoksa görülebilir. Gönderilerin sırası olarak son yorum yapılan gönderi eğer varsa en üste çıkartılan gönderiden hemen altında görülür.
Üye değilseniz ve "Üyelere Özel" bir gruba bakıyorsanız bu sekme ve diğer sekmeler üyeliğe kabûl edilinceye kadar çıkmaz.

Duyurular:
Genellikle öne çıkartılan gönderilerin bulunduğu sekmedir, grubu ziyaretinizde en üstte görülen gönderilerin toplu olarak bulunduğu sayfasıdır.

Üyeler:
Grupta kimlerin olduğunu gösteren sekmedir, grupta her kim varsa toplu olarak bu sekmede listelenir.

Etkinlikler:
Grubun oluşturduğu etkinlikleri buluşmaları toplantıları listeleyen sekmedir.

Videolar:
Grupta yüklenen videoların toplu olarak bulunduğu sekmedir.

Fotoğraflar:
Gruba yüklenen resimlerin ve albümlerin toplu olarak bulunduğu sekmedir.
İçine girip resimleri teker teker inceleyebilirsiniz.
Ayrıca grubun albümlerine de bu sekmeden ulaşılır. Albümlerde bulunan resimler sadece albümlerin içinde bulunabilir, ayrıca fotoğrafların içinde bulunmaz.

Dosyalar:
Bazı kullanıcılar gruplarda önemli bir başvuru belgesi hazırlarlar, genel olarak çok uzun yazıların bulunduğu iletilerdir. Bunlar eskiden Notlar olarak adlandırılırdı, şimdilerde Dosyalar sekmesinde yer almakta.
Ne yazık ki resmimizde bu yazının olmadığı bir grubu kullandık. Düzeltince bu kısmı da kaldırırız.

Üniteler:
Facebok'un yakın zamanda çıkarttığı bir uygulama, bazı gruplar konularını okul gibi listelerler.
Eğer grubun yöneticisi bu ünite konusunu istememişse bu sekme çıkmaz.

Bu Grupta Ara:
Grubun arşivi gibi bir şeydir, kısacası Google Amca gibi çalışır.
Bir anahtar sözcüğü yazarak grubun arşivinde eşleşen gönderileri bulabilmemizi sağlar.

Grup İstatistikleri:
Grubun en çok beğenilen veya en fazla gönderi paylaşan üyelerin listelendiği sekmedir.
Bu sekmeyi yöneticiler ve denetçiler görebilir, üyelerin bu kısma erişim hakkı yoktur.

Grubu Yönet:
Grubun kurallarının yazıldığı, üyelik isteklerinin ve üyelerin gönderdikleri gönderilerin onaya geldiği, herhangi bir paylaşımın veya yorumun şikâyetinin ulaştığı, yönetici ve denetçilerin bu konuda karara varmasının sekmesidir.
Bu sekmeyi adı üztünde sadece yöneticiler ve denetçiler görebilir, üyelerin bu kısma erişim hakkı yoktur.

Grup Kâlitesi:
Facebok'un gruplar hakkında topluluk standartlarına dayanan kuralları hakkında yönetici ve denetçilere yardımcı olan sekmesidir.
Bu sekmeyi de adı üstünde yöneticiler ve denetçiler görebilir, üyelerin bu kısma da erişim hakkı yoktur.

Sosyal medya son zamanlarda haberleşme için kullanılıyor ama bazı şahıslar asılsız haberleri de gerçekmiş gibi sosyal medyadan rahatlıkla paylaşabilip milleti aldatabiliyor.
Bunun için bir haberi paylaşırken doğruluğunu teyit etmek haberi paylaşan herkesin görevidir.

24 Ocak 2020

Deprem - Elâzığ

Dünyamızın canlı olduğunu ve ara sıra sallandığını daha önceleri söylemiştim.
Bugün biraz önce yani saatlerimiz Yirmi'yi Ellibeş geçe Elâzığ çevresinde deprem oldu.


Kândilli Rasathanesi'nin açıklamasına ve kayıtlarına göre merkezi Elâzığ'ın Sivrice ilçesi Molla Ali köyü olan Altı Nokta Altı şiddetinde bir deprem meydana geldi.

Bölgede artçı sarsıntılar devam ediyor, ben şiddeti Dört üstündeki artçıları da buraya kaydedeceğim:

Yirmibir Otuziki saatinde Gözeli köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta İki.
Yirmibir Otuzaltı saatinde Çayköy köyü Pötürge ilçesi Malatya ili, Dört nokta Sıfır.
Yirmibir Ellidokuz saatinde Bahçekapı köyü Elâzığ ili, Dört nokta Sıfır.
Yirmiiki Sıfırüç saatinde Alihan köyü Pötürge ilçesi Malatya ili, Dört nokta Sekiz.
Yirmiiki Otuzdokuz saatinde Avut köyü Cüngüş ilçesi Diyarbakır ili, Dört nokta Bir.
Yirmiiki Kırkdokuz saatinde Kavakköy köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta Beş.
Yirmiüç Onsekiz saatinde Balpınarı köyü Pötürge ilçesi Malatya ili, Üç nokta Dokuz.
Yirmiüç Kırkiki saatinde Doğanbağı köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta Sıfır.
Yirmiüç Kırkbeş saatinde Kamışlık köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta Beş.
Yirmidört Oniki saatinde Ilıncak köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Üç nokta Dokuz.
Bir Ondokuz saatinde Topaluşağı köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Üç nokta Dokuz.
Bir Yirmidokuz saatinde Örmeli köyü Pötürge ilçesi Malatya ili, Üç nokta Dört.
İki Otuz saatinde Topaluşağı köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Üç nokta Dokuz.
Üç Yirmiyedi saatinde Acıpayam köyü Elâzığ ili, Üç nokta Sekiz.
Üç Kırksekiz saatinde Kavallı köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta Üç.
Üç Elliyedi saatinde Kalaba köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta Bir.

(Daha devam ederse yine ekleyeceğim bu listeye. Arada devam eden İki ilâ Üç arasındaki sayısız sarsıntıyı yazmıyorum.)
Gün değişti ertesi günü oldu, artçılar devam ediyor:

Yedi Otuzyedi saatinde Doğanyol ilçesi Malatya ili, Dört nokta Sıfır.
Dokuz Sıfıryedi saatinde Çevrimtaş köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta Üç.
Onbir Sıfıriki saatinde Bollukaya köyü Pötürge ilçesi Malatya ili, Üç nokta Yedi.
Onbir Kırk saatinde Bekçitepe köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta İki.
Oniki Otuzdokuz saatinde Akkuşağı köyü Kâle ilçesi Malatya ili, Üç nokta Dokuz.
Onüç Ondört saatinde Taşmış köyü Pötürge ilçesi Malatya ili, Dört nokta Altı.

Gündüz saatlerinde çevrede Bir nokta Beş ilâ Üç nokta Dört arasında en az elli adet yerleşme sarsıntıları.

Ondokuz Otuz saatinde Ilıncak köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Beş Nokta Bir.
Ondokuz Kırkdört saatinde Doğanbağı köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta Altı.
Ondokuz Kırkbeş saatinde Bekçitepe köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Üç nokta Yedi.
Ondokuz Kırkaltı saatinde Dereboynu köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Dört nokta Beş.
Yirmi Yirmibeş saatinde Kalaba köyü Sivrice ilçesi Elâzığ ili, Üç nokta Sekiz.

Tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun.

Bu arada güncellemeleri de paylaşıyorum:


Elâzığ Büyükşehir Belediyesi çevredeki trafik yoğunluğundan şikâyet ediyor ve ulaşım için gereksiz yere özel araçların kullanılmamasını tâlep ediyor.
Bu ikazı sadece Elâzığ'da değil depremden etkilenen bütün yerler için geçerli.


Tcdd Elâzığ'da vagonlarını hazırlamış ve ihtiyaç sahiplerini bekliyor.


Malatya Büyükşehir Belediyesi ise deprem toplanma alanlarının listesini yayınladı:


Aslında tüm zamanlar bu kural geçerli ama şimdi daha çok geçerli, her ne kadar şimdilik büyük bir sıkıntı yoksa bile yine de telefonlarınızı gereksiz yere meşgul etmeyin.
Bu arada geçici baz istasyonları bölgeye doğru yola çıktı.


Elâzığ'da kapısını açan yerlerin listesi:


Ve tabi başka yerler de geldi:


Kızılay gezici mutfağı gönderiyor:


Türk Hava Yolları büyük bir uçağını Elâzığ'a gönderiyor:


Türk Silâhlı Kuvvetlerimiz de vazife başında:


Elâzığ Büyükşehir Belediyesi de gerekeni yapmakta:


Gelişmeler devam ediyor, haber geldikçe yazı güncellenecek.



23 Ocak 2020

Yüz Ve Vücut Temizliği

Bu akşam sizlere temizlenmenin kestirme yollarından birini anlatacak sizlere ben.
Aslına bakarsanız insanı sadece iki şey yıkar: Su ve Sabun.
Mâlum-u âliniz ki temizlik imandan vukua avdet eyler.
Bir fincan kahve içmenin de kırk yıl hatırı bulunmaktadır. Ancak geçtiğimiz günlerde yapılan "Bindokuzyüzseksen yılında içilen kahvelerin hatırlarının İkibinyirmi yılında dolduğu" hakkında espiri olduğunu umduğum deyimin işbu yazımla ilgisi bulunmamaktadır.
Ara sıra keselenmek için ve köpüklenmek için hamama gideriz, gittiğimiz hamamda keseciye güzel ve kallâvi bir miktar Türk Lirasını bayılıveririz. Ancak buna rağmen Fin Hamamı'nda ya da daha doğru bir deyimle buhar odasında geçirdiğimiz onbeş dakika bu aralar yaşadığımız soğuk havalarda biraz olsun ısınmak için birebir olduğunu belirtmeli ben.
Yazımın önsözünü kıraat ettiniz, bundan sonra açılımlarını yapacağım. Hazır mısınız sevgililer?


Aslında bazı şeyhler çok ama çok basit ve fasit.
Birçok okuyucum kahve içmeyi çok sever, ben de bir kahveciyim. Öyle ki kahve içmediğim günü yaşanmamış sayacak kadar kahve fanatiğiyimdir.
Sizlere yıllardan beridir uyguladığım bir yöntemi anlatacağım, konu aslında su bulunamadığında teyemmümle abdest almış sayılmayla eşdeğer sayılabilecek bir konudur.
Gittiğimiz bir kahvehanede kahvelerimizi içtik.


İçtikten sonra kahve fincanlarımızı tıpkı fal bakılacak şekilde kapatıyoruz.
Yaklaşık olarak bir saat kadar fincanın soğumasını bekliyoruz.
Hava eğer soğuksa fincan daha da hızlı soğuyabilir.
Bu esnada kahvelerimizin telvesi fincanımızın içinde katılaşmaya ve kurumaya başlıyor.


Fincanımız soğuyup açma zamanı geldiğinde kahvemizin telvesi fal bakılmaya müsait bir hâle gelir.
Buraya kadar olanları aslında hepimiz biliriz, ancak ben bu yazımda faldan değil bambaşka bir şeyden bahsetmeye başlıyorum.
Üstelik de tıpkı Bilâl Oğlan'a anlatır gibi.


Diyelim ki arkadaşımız falımıza baktı, kendi düşüncesiyle geleceğe dair bir şeyler söyledi, kısaca fala inanmadık ama falsız da kalmadık.
Bundan sonra bir kaşık yardımıyla fincanımızın içindeki telveyi çıkartıyoruz.
Burada dikkât etmemiz gereken konu kahveyi şekersiz içmeliyiz, çünkü şekersiz kahve temizlikte daha etkilidir.
Şekeri temizlemek o kadar da kolay değildir, şeker kahve telvesindeki temizleyici özelliği tam olarak bitirmez ama bir derece köreltir.


Çıkartınca da peçeteye boşaltıyoruz.
Peçetenin adedi kalınlığına göre değişir, ama en az üç adet peçete olması şart, yoksa biraz sonra göreceğiniz şekilde henüz tam olarak kurumayan telvedeki su çevreye bulaşır.


Çıkan telve her ne kadar katılaşmaya başlamışsa da henüz içindeki su tam olarak kurumadı.


Bundan sonra telvenin içinde bulunduğu peçeteyi katlıyoruz ve üzerine en az iki adet daha peçeteyle bir daha sarıyoruz, çünkü bu sayede evde uzun bir süre kurumaya bırakılacak.


İşte burada da gördüğümüz gibi içindeki su çevreye bulaşmış.
İkinci kat peçeteyi ben bunun için söylemiştim.


Peçetenin içindeki telve yaklaşık bir gün sonra iyice kuruyup toz hâline gelir, hani yeniden bir kahve pişirilecek kadar kurur ve bu sayede kullanıma hazırdır.
Ancak telvenin miktarı olarak bir fincanın içindeki yetmez, en az üç fincandan alınmış telve kullanılmalı, bu da birkaç zaman geçmesi gerektiği demektir.
Kullanma ve nasıl temizlediği konusunda tavsiyelerimi de paylaşıyorum, çünkü dün bunu zaten yaptım.
Yine de sizlere göstermek için daha önceden yaptığım tozu elimin üzerine sürüyorum.


Önce vücudumuzun temizleyeceğimiz bölgesini ıslatıyoruz ve sabunlayıp duruluyoruz.
Bu ıslak bölgenin üzerine peçeteden çıkan toz hâlindeki telveyi sürüyoruz.
Her tarafa sürdükten sonra üzerine suyu veriyoruz.
İşte tertemiz aklanmış paklanmış olarak son bir kez daha sabunlanarak durulanıyoruz ve gerçek anlamdaki temizliğe kavuşmuş oluyoruz.
Hem parfüm gibi çevreye düşman malzemeler kullanmıyoruz, hem de çevremize mis gibi bir koku yayabiliyoruz.
Hepinize okuduğunuz ve bilgilendiğiniz için teşekkür ederim, bu yazımı arkadaşlarınızla da paylaşabilirsiniz.
Kısacası ucuza yaşamanın yollarından biri olarak Ekomoni ısrarla Tıkırında.

Hâliç'teki Köprülerin Tarihçesi

Bugün neden bilinmez sizlere Galata Köprüsü'nün geçmişinden bahsetmek istiyor ben.
Her şey aslında altıncı yüzyılda zamanın Bizans İmparatoru Birinci Justinianus zamanında Altın Boynuz'a ya da günümüzün Hâliç'i dediğimiz yere o zamanlar İstanbul ile alakası olmayan diğer yakaya bir köprü yaptırmasıyla başladı.
Zamanın Bizanslı tarihçileri köprünün adının Hagios Khalinikos olduğunu ve yerinin de Ayvansaray ile Sütlüce arasında olduğunu yazmışlar.


Oniki kemerli olan işbu köprü hakkında bulabildiğimiz tek resmi buydu, çünkü o yıllarda fotoğraf makinesi yoktu, icat edilmesi için de binikiyüz yıl daha vardı.
Aradan bir zaman geçti, Fatih Sultan Mehmet de İstanbul'u fethederken Hâliç'te bir köprü yaptırmıştı.
Demir halkalarla birbirine bağlanmış ve üzerine kalın kalaslar çakılmış dev fıçılardan oluşan köprü Ayvansaray'dan Kasımpaşa'ya kadar uzun bir mesafede konumlandırılmıştı.


Ancak fetihten yıllar sonra sadrazam olan Nişancı Mehmet Paşa ise köprünün fıçılardan değil de yan yana demirlemiş ve kirişlerle birbirlerine bağlanmış gemilerden oluştuğunu söylemiştir.
İşbu mobil köprü Bindörtyüzelliüç yılında gerçekleşen fetih esnasında Osmanlı İmparatorluğu Ordusunun Hâliç'in bir tarafından öteki tarafına geçebilmesi için kullanıldı.
Aradan elli yıllık bir zaman geçti, bu sefer kalıcı bir köprü yapılması tartışmaları başlamıştı.
Zamanın padişahı Sultan İkinci Beyazıt dünyaca ünlü ressam ve mucit Leonardo Da Vinci'den bir köprü procesi istedi.


Yapılmış olsaydı o zamanlar dünyanın en uzun köprüsü olacak köprünün ikiyüzkırk metre uzunluğu yirmidört metre genişliği ve tek açıklıklı olan bir köprü olacaktı.
Ancak Sultan İkinci Beyazıt işbu proceyi fazla mâliyetli olduğu gerekçesiyle kabûl etmedi.
Bunun üzerine başka bir İtalyan sanatçısı Michel Angelo davet edildi ama kendisi bunu kabûl etmedi.

Hayratiye Köprüsü

Derken gel zaman git zaman geldik bizler Ondokuzuncu yüzyıla. Devir değişmiş, tahtta Sultan İkinci Mahmut bulunmaktaydı.


Galata ile İstanbul arasında kalıcı olan ilk köprü Sultan İkinci Mahmut tarafından yaptırıldı.
Proceye göre beşyüzelli metre uzunluğundaki köprünün mimarı Yüksek Amirâl Fevzi Ahmet Paşa tarafından işçiler ve tershâne imkânları kullanılarak yapıldı.
Yer olarak günümüzün Atatürk Köprüsü civarında olan köprüye Hayratiye Köprüsü adı verildi.
Açılış tarihi Üç Eylül Binsekizyüzotuzaltı olan işbu köprüye hâlk arasında Cisr-i Atik veya Eski Köprü olarak bilinmekteydi.
Tarihçi Luti'ye göre köprünün bağlantıları dubayla sağlanmıştı.
Bu köprü Bindokuzyüzoniki yılında tarihin tozlu sergenleri arasındaki yerini almıştır.

Cisr-i Cedit

Leonardo Da Vinci'nin o zamanlar gerçekleşmesi imkânsız olan tasarımın üzerinden yaklaşık üçyüzelli yıl geçmişti. Zamanında göre ilk modern Galata Köprüsü Sultan Abdülmecit zamanında muhterem vâlidesi Bezm-i Âlem Valide Sultan tarafından Binsekizyüzkırkbeş yılında ahşaptan yaptırıldı ve onsekiz yıl kullanıldı.
Köprüye Cisr-i Cedit, Vâlide Köprüsü, Yeni Köprü, Büyük Köprü, Yeni Cami Köprüsü, Güvercinli Köprü adları takıldı.
Köprünün Karayköy tarafında bulunan bir kitabede inşa ettirenin Sultan Abdlmecit olduğuna dair Şinasi'nin bir beyiti vardı.


Köprünün üzerinden ilk olarak Sultan Abd-ül Mecit geçti, altından geçen ilk gemi de Fransız bandıralı ve Fransız kaptan Magnan'ın idaresindeki Cygne adlı gemicik oldu.
Açılıştan sonraki ilk üç gün köprü ücretsizdi, ancak Yirmibeş Ekim Binsekizyüzkırkbeş gününden itibaren zamanın Denizcilik Bakanlığı tarafından aşağıda arz edeceğim ücretler toplanmaya başlandı:

Ordu ve kanun uygulayıcı görevliler, yangına giden itfaiyeciler, rahip ve papazlar : Beleş
Yayalar : Beş Para
Sırtı yüklü insanlar : On Para (Çeyrek Kuruş)
Sırtı yüklü hayvanlar : Yirmi Para (Yarım Kuruş)
At arabaları : Yüz Para (İkibuçuk Kuruş)
Koyun keçi ve küçükbaş hayvanlar : Üç Para

(Yeri gelmişken Liramızın alt birimlerini de belirteyim çünkü yeni embesil nesil pek bilemez: Bir Lira = Yüz Kuruş, Bir Kuruş = Kırk Para)

Yıllar içinde Cisr-i Cedid'in yerine yeni köprüler yapılmasına rağmen ta Otuzbir Mayıs Bindokuzyüzotuz tarihine kadar Galata Köprüsü'nden geçiş paraları köprünün her iki tarafında bulunan beyaz elbiseli memurlarca toplanmaya devam edilmiştir.

İkinci Galata Köprüsü

Bir zaman sonra köprü eskimeye başlamış ve zamanın Fransa İmparatoru Üçüncü Napolyon'un İstanbul'a yapacağı resmi ziyaretten önce zamanın padişahı Sultan Abd-ül Aziz'in emriyle Ethem Pertev Paşa tarafından yapıldı ve Binsekizyüzaltmışüç yılında yerine yerleştirildi.


Köprü bu kartpostalda biraz zor görünüyor ama dikkâtli gözler seçebilirler, kartpostal Bayazıd Kulesi'nden çekilmiş.
Geçen yıllar zarfında aynı açıdan başka resimler de çekildi ama bunları şimdilik bir tarafa koyalım.

Üçüncü Galata Köprüsü

Aradan yedi yıl gibi kısacık bir zaman geçmiş ve yeni bir köprü için Binsekizyüzyetmiş yılında bir Fransız şirketi olan Forget et Chantiers de la Mediteranée ile üçüncü köprünün yapımı için bir sözleşme imzalandı.
Ancak o zamanlar her Allah'ın günü birbirlerini yiyen ama bugün de her ne kadar kurucuları da olsalar Avrupa Birliği'nin olası bir dağılma sürecinde fırsatını bulsalar yeniden yiyecek olan Fransa ile Almanya'nın arasında patlak veren savaş proceyi erteledi, bizimkiler de imzaladıkları sözleşmeyi feshettiler.
İki yıl kadar sonra İngiliz firması olan G. Wells'e son Ahşap Galata Köprüsü'nün yapım görevi verildi. İnşaat üç yıl kadar sürdü ve dörtyüzseksen metre uzunluğunda ondört metre genişliğinde ve yirmidört duba üzerinde duran Son Ahşap Galata Köprüsü Binsekizyüzyetmişbeş yılında hizmete girdi.


Mâliyeti Yüzbeşbin Altın Lira olan köprü Bindokuzyüzoniki yılına kadar kullanıldı, yerine yapılan dördüncü köprüden sonra artık iyice eskiyen Hayratiye Köprüsü'nün yerine çekildi.
Tabi bu köprüler yapıldığı dönemde İstanbul ve Beyoğlu gelişiyor, hem Boğaziçi'ye çalışan Şirket-i Hayriye hem de Ada ve Kadıköy tarafına çalışan Seyr-i Sefain vaporları Köprü'ye yanaşıyor, o zamanlar atla çekilen tramvaylar ve buharla çalışan Tünel de yerini almaya başlıyordu.
Bu arada tahtta bulunan Sultan Abd-ül Aziz'in "Memleketime demiryolu gelsin de isterse tren sırtımdan geçsin" diyerek Topkapu Sarayı'nın bahçesinden treni İstanbul'a getirmişti.

Dördüncü Galata Köprüsü

Biz köprülerimizi anlatmaya devam edelim, geldik Bindokuzyüzoniki yılına, yani günümüzden yüzsekiz yıl önceye.
Son Ahşap Galata Köprüsü de artık ihtiyaca cevap veremez duruma gelmiş, tramvaycılar artık köprünün üzerinden tramvayı geçirmek ve elektriği de İstanbul'a getirmeyi ciddi ciddi dile getirmeye başlamışlardı.
Bundan öncekiler gibi ahşaptan yapılan Galata Köprüsü tekerlekli taşıtların geçmelerine pek uygun değildi, yerine yeni bir köprü yapma ihtiyacı da belirince Alman firması olan Man AG'ye Üçyüzellibin Altın Lira'ya ihâle edilen yeni ve en uzun süre kullanılan köprü dörtyüzaltmışaltı metre uzunluğunda yirmibeş metre genişliğindeydi.


Günümüzde olsun geçmişte olsun İstanbul'da yaşayan veya İstanbul'a gelmiş olan hemen hemen herkesin hafızasında yer alan Galata Köprüsü buydu.
İstanbul'un işgâlini, kurtuluşunu, Cümhûriyeti, ihtilâlleri, dünya savaşını gören, üzerinden Elektrikli Özgün Tramvay, Ansaldo San Giorgio Troleybüs, Renault Scemia, Skania - Vabis, Bussing, Skoda, Mersedes, İkarus, Man markalı İett otobüsleri ve değişik modellerde Hâlk Otobüslerinin geçtiği, Bindokuzyüzyetmişdokuz yılına kadar sağında Eminönü tarafından Boğaziçi'ye Karayköy tarafından Ada Yalova ve Kadıköy'e, sol tarafından da Hâliç tarafına giden vaporların yanaştıkları, alt katında meyhâne ve balıkçıların olduğu, geceleri de evsizlere yatacak yer sağlayan emektar köprünün varlığı ne yazık ki Onaltı Mart Bindokuzyüzdoksaniki akşamı hâlâ nedeni bilenmeyen bir yangınla sona ermiştir.


Uzun yıllar boyunca İstanbul ile Beyoğlu'yu birbirine bağlayan köprüye yanaşmış olan iki adet Şirket-i Hayriye vaporunu temaşa eylemektesiniz işbu resm-i şerifimizde.


Eski Köprünün bugüne kadar binlerce resm-i şerifi çeşitli şahıslar tarafından çekilmiştir, İnternet sayesinde bunlara ulaşmak da çok kolaydır, ancak eski ahşap köprülerin resimleri pek kolay bulunamamakta.


Dördüncü köprü de hizmette bulunduğu süreler içinde sıkıntısız olduğunu sanmayın, çünkü zaman zaman ağır tamirat geçirmiştir, bunlardan biri Bindokuzyüzotuzbir yılında vukua avdet eylemiştir.


Gerek vaporların yanaşma manevraları gerekse üzerinden geçen araçlar ve yayaların sağladığı titreşimler yüzünden bir de duba üzerinde olunca zaman zaman tamir edilmeye ihtiyaç duydu.
Ancak uzun yıllar boyunca devam eden ilgisizlikler ve diğer faktörler birleşince Bindokuzyüzseksenyedi yılında günümüzde kullandığımız kazıklı ve basküllü Yeni Galata Köprüsü'nün inşaatına başlandı.
Bu inşaat sürerken kullanılmakta olan köprünün yanması yüzünden yeni köprü aceleye getirilmişti.
Eski Galata Köprüsü ise aşağıdaki haberde de göreceğiniz üzere Balat ile Hasköy arasında yerleştirilmeye götürüldü.


Yeni yerinde yerleştirilen köprü zaman zaman özellikle de Hâliç Köprüsü'nde bakım yapıldığı dönemler araç trafiğine tekrardan açıldı.
En son Sekiz Temmuz İkibinoniki günü tekrar geçişe açılan köprü Yedi Ekim İkibinoniki günü kapatılarak kaldırılacağı açıklanmıştı.


Şimdilerde ne yapılacağı belli değil, belki de artık orada da değil.
Bir gün eğer yolum Hâliç'e düşerse resimlerini çeker sizlerle de paylaşırım.
Biz gelelim şimdiki köprümüze.

Beşinci Galata Köprüsü
Şimdiki Köprü

Altında balıkçıların olduğu, yanlarına vapor yanaşan, geceleri evsizlere kol kanat geren ve en uzun süre vazife yapan dubalı demirden imâl edilmiş Galata Köprüsü'nün artık doğu cephesinde oluşan on onbeş derecelik meyiller, bazı kesimlerinde meydana gelen bozulmalar, hâttâ bazı dubaların da birbirlerine tam olarak denk gelememeleri ve birçok dubanın da değiştirilmek zorunda kalınması, köprünün darlığı ve üzerinde tıkanan trafik gibi sebepler yüzünden artık iş göremez hâle gelmesi yüzünden Bindokuzyüzseksenyedi yılında günümüzde kullandığımız kazıklı ve basküllü Yeni Galata Köprüsü'nün inşaatına Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya firması tarafından mevcut köprünün hemen yanı başında başlandı.


Yeni köprü yapıldığı dönemde eski köprünün ve çevrede bulunan Tershâne Caddesi, Atatürk Köprüsü, Ragıp Gümüşpala Caddesi ile birlikte tek yönlü trafiğe çevrilmişti.
Ancak Onaltı Mart Bindokuzyüzdoksaniki akşamı çıkan yangın sonucu yeni köprü aceleye getirilmiş ve Onyedi Haziran Bindokuzyüzdoksaniki günü yapılan törenle hizmete girmiştir.
Galata Köprüsü'nün olmadığı üç aylık kısacık bir dönemde Eminönü ile Karayköy arasında onbeş dakika arayla vapor çalıştırıldı, İett otobüslerinin bir kısmı Karayköy'den geri dönerken birkaç adedi artık çift yönlü yapılan Tershâne Caddesi, Atatürk Köprüsü, Ragıp Gümüşpala Caddesi üzerinden bağlantıyı bir şekilde sağlamaya çalışıyorlardı.


Dörtyüzdoksan metre uzunluğunda kırkiki metre genişliğinde ve ortasındaki seksen metrelik kısmı açılabilen bir baskül köprü olan Yeni Galata Köprüsü gidiş geliş üçer şerit araba ve ortada iki şerit Çağdaş Tramvay yolu ve her iki yanında yaya kaldırımı olan köprüden Çağdaş Tramvay ancak Otuzbir Ocak İkibinbeş günü geçebilmiştir.
Köprünün ilk yapıldığı zamanlar özellikle baskül bölümü çok ama çok sıkıntılıydı, öyle ki uzun bir süre köprüyü açmak namümkündü.


Gerek işlemeye başladığı zaman gerekse aradan geçen zaman süresince köprünün baskülleri açılır ama kapatılamazdı, hâttâ köprü açılamadığı için tershâneden geminin biri çıkamamıştı.
En sonunda müşteriye ödenen tazminat çoğalınca geminin direklerini sökmüşler ve yüzen kesini betonla doldurup batırmışlar, sonra da köprülerin altından bir şekilde geçirmişlerdi.
Başka bir tershânede de eski hâline getirmişlerdi, bu konuyu basın da yazdı.
Ancak bu sorunlar geçen zaman zarfına şimdilik çözülmüş gibi görünmekte.


Köprünün alt tarafında bulunan balıkçıların dükkânları ise İkibinüç yılında açıldılar.
Burada sonra sırada Atatürk Köprüsü var.

Atatürk Köprüsü
(Unkapanı)

Ahşaptan yapılma olan Üçüncü Galata Köprüsü de ömrünü tamamlayınca yeni yerinde demirden bir köprü yapmak icap etti.
İnşaatı Bindokuzyüzotuzaltı yılında başlayan ve üç yıl süren Atatürk Köprüsü Otuz Ekim Bindokuzyüzotuzdokuz günü zamanın valisi ve şehremini Lütfü Kırdar tarafından hizmete açılmıştır ve hâlen kullanılmaktadır.
Köprünün uzunluğu dörtyüzkırksekiz metre genişliği yirmibeş metredir, üzerinde gidiş ve geliş için üçer şerit ve iki yanında yaya kaldırımları mevcuttur.


Dördüncü Galata Köprüsü gibi duba üzerine inşa edilmiştir, Unkapanı ile Azapkapı'yı birbirine bağlayan köprünün alt katı yoktur, dolayısıyla yaya trafiği pek bulunmaz.

Hâliç Köprüsü

Aradan geçen zaman zarfında o zamanlar yeni hizmete verilen Boğaziçi Köprüsü'nü Londra Asfaltı'na bağlamak için yapılan Çevre Yolu üzerinde yer alan köprü inşaatına Türkiye Cümhûriyeti Karayolları Genel Müüdürlüğü, Japonya'dan İshikawajima - Harima Heavy İndustry ve Almanya'dan Julius Berger - Bauborag Ag firmaları tarafından Bindokuzyüzyetmişiki yılında başlanmış ve On Eylül Bindokuzyüzyetmişdört günü trafiğe açılmıştır.


Bizans zamanındaki mevcut köprünün olduğu mıntıkalarda Ayvansaray ile Halıcıoğlu arasındadır.
İlk yapıldığı dönemde dörder şerit gidiş gelişi olan köprüye daha sonraları her iki yanına ikişer şeritli iki köprü daha eklenmiş, bir süre sonra da üzerinden Metrobüs geçirilmiştir.


Uzunluğu dokuzyüzdoksanbeş metre genişliği otuziki metre olan köprümüzün denizden yüksekliği yirmiiki metre olup sabit bir köprüdür.
En büyük sorunu kışın soğuk havalarda çabuk buzlanması yüzünden kaza yapma riskinin çok olmasıdır.