Bu Blogda Ara

Sayfalar

31 Aralık 2020

İkibinyirmibir Geliyor

 Bu geçen yıldan hiçbir fışkı anlamadı ben.
Sizler bilmiyorum anlayabildiniz mi?

İkibinyirmi gibi medeni olması gereken bir yılda önce işyerlerimiz kapatıldı, nargiliye yasaklandı, dışarıya çıkmak yasaklandı, evlerimize hapsedildik.
Yaz gelene kadar bütün bayramlarımız iptâl edildi, hele Ramezân-ı Şerif Ayında iftar etmeğe bile izin verilmedi. Tabi işbu vaziyet-i rezilliye dâhilinde tutulan oruçlar da elbette kabûl olmaz ya neyse ben imdı Allah-u Te'âlâ'ya ortak koşmak gibi bir günâh işlemeyeyim.
Kendi yurdumuzda bir vilâyetimizden başka bir vilâyete gidebilmek için vize almak zorunda bırakıldık.
Sonra her zaman içimizi ısıtan Yaz geldi, azıcık açıldık saçıldık.
Sonbahar geldiğinde elimiz ayağımız birbirine dolaştı, bu sefer de başka kısıtlamalar uygulanmağa konuldu.
İmdı da otobüse binebilmek için vize almamız gerekiyormuş.


Şurada koskocaman İkibinyirmi gibi medeni olması gereken bir yılı bitirmemize sadece otuz dakikacık kamış durumda.
Her yılın son gününde eski yıl için methiyeler düzerdim ama bu sefer içimden nedense gelmiyor.
Hadis-i şerif yukarıdaki videoda gizli, artıkım birkaç megabayt internetinizden yiyecek ama Wayfili bir yerden izlerseniz fazlama bir zararınız olmaz.

29 Aralık 2020

Meyve Dalgası

Vakt-i zamanında Muz adlı uzunlamasına bir meyvemiz Çilek adlı güzel ve hoş başka bir meyvemizle dalga geçiyormuş:
"Senin çok fazla çillerin var, bak Armut nasıl düzgün?" 


Çilek ise Muz'un her günlük alaylarına artıkım daha fazlama dayanamamış ve Muz'a okkalı bir cevap yapıştırmış:
"Benim çillerim olabilir pis zilli. Ama ben senin gibi şırfıntı olmadığım için sağda solda ortalıkta soyunmuyorum. Ayrıca bundan sonra lâfını bil de konuş ve Armut'a lâf etme, çünkü Ayı seviyor onu."

27 Aralık 2020

Facebok'ta Kapak Oldu Ben

 Ben resim çekmeğe aşırı derecede bayılırım ve yeri geldiğinde de her zaman söylemişimdir:
Her bir resm-i şerif günü gelir değerini bulur.
Tıpkı berveçh-i atide temaşa eylediğiniz ve altındaki yazıyı okuyacağınız gibi:


Görmüş olduğunuz işbu resm-i şerifi bundan yaklaşık olarak beş aycık kadar önce İstanbul'daki bütün toplu ulaşımın beleş olduğu bir Kurban Bayramı günü Hâliç Metro İstasyonu'nun resim çekmek için ayrılan kulesinden çekmişti ben.
İmdı ise ne kadar mutlu ki Facebok'taki gruplardan birine kapak resmi olarak seçildi.
Bana ve diğer herkese işbu imkân-ı şerifleri bahşedenlere sonsuz teşekkürlerimi arz eder ben.
Saygılarımla Canlarım Ciğerlerim.

24 Aralık 2020

Hoş Geldin Krismıs

 Bugün aslında Noel, ama kutlanması haram olduğu iddia edilen Yılbaşı değil.
Noel hiçbir zaman Yılbaşı yerine geçmemiştir tarih boyunca.

Evrupalılar bu akşam kendi geleneklerince gerekenlerini yerine getirecekler.

Bu dünyada ve hayatta herkesin ibadeti tamamen kendisine aittir, kısaca her koyun kendi bacağından asılır.
Bizler ise evlerimizde cezalarımızı tamamlayacağız ve korona morona bakra makaradan maske mesafe ve temizlik sayesinde evlerimizde kalarak korunacağız.


İmdı avdet eyleyelim Noel ile Christmas'ın arasındaki farklara.
Aslında hiçbir fark yoktur, sadece biri İncilazca'dır diğeri Alamanca.
Dilleri konusunda burunlarından kıl bile aldırmayan Fransızlar bile Alamanca'dan nasıl olmuşsa Noel sözcüğünü almışlardır, ama olsun en azından İngilizce olmaması Fransızlar için teselli ikramiyesidir.

Her neyse efenim, kutlayan herkese Mutlu Noeller, Merry Christmas, Joyeux Noel ve saire.

05 Aralık 2020

Dünya Türk Kahvemsi Günü

Bugün tarihlerden Beş Aralık İkibinyirmi günlerden Cumartesi.
Hepimizin bildiği gibi dünyayı saran korona morona bakara makara adlı insan yapısı bir virüsün çıkarttığı hastalık yüzünden evlerimizde hapis cezalarımızı çekmekteyiz.
İşbu hapis cezamızın bir yararı bu virüs-ü illetten korunmamız için küresel güçler tarafından verildi bizlere.
İşbu küresel güçlerin biz insanların sağlıklarını düşündüklerinden adım gibi emin ben.


Bundan birkaç yıl önce henüz sokağa çıkmakta ve dışarıda bir yerde oturabilmekte özgür olduğumuz dönemlerde bizim Kahve Dünyası adlı bir dükkân sayesinde bütün dünya şimdiye kadar pek bilmediği Türk Kahvemsi'ni öğrenme yolunda bir adım atmıştı.


Aslında sizlere bir şey söyleyeyim mi?
Dünyada en iyi kahve pişirme yöntemi bizimkidir, şöyle güzel bir telve olacak altında, bir de Damla Sakızı aromalı da olunca, yanında Lavi Çikolatası ve Ali Muhittin Hacı Bekir Lokumu da olunca, hadi biraz daha şımaralım Nânée Likörü de olsun çünkü şımarıklık bir hayat gerçeğidir tadından yenmez.
Ben saydıklarımın çoğunu bulamadığım için Gofrik ile Damla Sakızlı Türk Kahvemin tadını yummilenmeğe devam edeceğim.


Bendenize işbu resm-i şerifleri çekmeme imkân sağlayan Kahve Dünyası'ya teşekkür eder ben.
Efenim bu kadar ballandırmadan sonra imdı avdet eyleyelim temennilere:
Beş Aralık Dünya Türk Kahvemsi Günümüz Mübâréek & Vatana Millete Dünyaya Hayırlı Uğurlu Bereketli & Herkese Afiyet Şeker Bal Reçel Lokum Olsun.

24 Kasım 2020

Öğretmenler Günü

Bugün Öğretmenler Günü.
Dünyada eşi benzeri olmayan bir meslek grubundaki insanların yılda bir gün olsun kutlamaya hakları olmalı.


Bir insan ki başka insanları yetiştirip hayata hazırlıyor.
Bana bir hârf öğretenin kırk yıl kulu kölesi olurum demiş Hazret-i Muhammet ve ilim Çin'de de olsa gidip alınız diye de eklemiş.
Çok da doğru söylemiş, ama gelgelelim bizim millet ve yeni pek embesil nesil bu sözü hiç mi hiç dinlememiş.


Ne yapalım kendi düşen ağlamaz. Millet dehle çüşle okullu olacak ve diplom alacak da cezasını ben mi çekeceğim?
Eğer bir toplumda gençler saygıdan sevgiden vefadan habersizse o toplumu yetiştirenler en büyük suçludur, çünkü hatalı öğrenci yoktur, hatalı anne baba vardır.
Öğretmenler günü kutlu olsun sevgili öğretmenlerim.

23 Kasım 2020

Jetonlu Telefon

Günümüz gençliği bir zamanlar sokaklarda müsait yerlerde jetonlu telefonların bulunduğunu pek bilmez. Ne de olsa biliyorsunuz zamane embesil nesil cep telefonuyla doğmuştur.
Cebinde telefonu olanın jetonlu telefona ihtiyacı olmadığı düşünülür.


Bizim köklü kurumlarımızdan Posta Telgraf Telefon idaresinin ikinci Te Hârfi olan ve altın yumurtlayan tavuğu olan Telefon'un ana idareden ayrılarak özelleştirilmeğe hazırlandığı ilk dönemlere ait bu resim, çünkü mavi renkli Türk Telekom işareti gelmiş.
Ancak işbu resm-i şerif çekildikten birkaç zaman sonra bizim altın yumurtlayan tavuğumuz ve istihbaratımızın teminatı üçotuz paraya bir Lübnan şirketine satılacak ve topu topu üçbeş yılda getirecek gelirin karşılığında haraç mezat satılacaktı.
Gerçi satış dönemlerine kadar jetonlu telefonlar yerlerini kartlı telefonlara bırakmışlardı.


Jetonlu telefonlarda konuşabilmek için kullanılan jetonlar, tarih boyu hiçbir zaman Türk Telekom baskılı jeton olmadı, her zaman Posta Telgraf Telefon idaresinin jetonları kullanıldı jetonlu telefonların kaldırıldığı son güne kadar.
Burada gördüğünüz küçük jeton sadece üç dakikalık şehiriçi görüşme için kullanılırdı.
Bunun bir büyüğü şehirlerarası aramalar içindi, daha da büyüğü milletlerarası aramalar için, kartlara geçildikten sonraki hesapla kıyaslarsak onbeş kontörlük yapardı, yani iki adet büyük jeton bir adet en küçük kontör küpürlü telefon kartı yapıyordu.


Vakt-i zamanının Posta Telgraf Telefon idaresinin altmış kontörlük kartı, ilk dönemler kontörü biten kart telefona yem olarak kalıyordu.
Bazen de kontörü bitmeyen kartlar da telefon tarafından yutulabiliyordu, örneğin ben Bilecik'teki askeriyenin telefonunda iki adet yüz kontörlük kart kaybettim, şikâyet edince de tabur komutanından fırça yedim.


İşte böylece satıldıktan sonra Türk Telekom markası kartların da üstlerine eklendi, sonra kontörü biten kartları telefonlar yutmamağa başladılar.
Derken üzerlerine tarih ve numaralar da yazılmağa başlandı.
Sonraları bu kartların koleksiyonculuğu da türedi, çünkü arka taraflarında manzara resimleri de vardı.


Her güzel şeyin bir sonu mutlaka vardır, işbu telefon jetonlarının da kartlarının da son kullanma tarihleri artıkım geçti, çünkü yerine cep telefonları geldi, gelmekle kalmadı bilgisayarı da telefonun içine eklediler.
Bakalım daha neler neler çıkartacaklar hayatlarımıza?
Yaşayalım görelim.

13 Mart 2020

Marmaray Bir Yaşında

Aslında her ne kadar işlemeye başlayalı çok zaman olsa dâhi Gerçek Marmaray bu sabah Bir Yaşına bastı. Çünkü bizim Marmaray Procesi sadece Kazlıçeşme - Ayrılıkçeşme arasındaki Tüp Geçit değil Halkalı - Gebze Banliyö Treniydi. Buna ilâveten Gebze - Söğütlüçeşme ve Halkalı - Yedikule arasındaki Anahat Trenlerinin kullanacakları Üçüncü Raydı. Tabi bunlara sonradan Yedikule - İstanbul ve Söğütlüçeşme - Haydarpaşa bağlantıları aklın yolunun bir olduğu için eklendi, ancak Yedikule tarafı henüz atıl vaziyette kalmış durumda.
Ben de bir tren sevdalısı olarak Marmaray İşletmesinin birinci yaşını kutlama babında işbu yazıyı kâleme aldım.


Ancak bir yıldan beridir gerçek anlamda işlemekte olan Marmaray'ın eksiklerini belirtmeden geçemeyecek ben.
Ne de olsa Marmaray aslında eksikleriyle açıldı.


Bu eksikliklerin en önemlisi Tüp Geçitteki istasyonlarda ve açıkta olan Kazlıçeşme haricinde kalan istasyonların kapalı bekleme yerlerinin olmaması. Yazın bir şekilde Güneşin sıcaklıklarını tenteyle geçiştirebiliyoruz ama Kışın kar yağmur çamur altında ve rüzgâra karşı soğukta sığınabilecek yer bulunmamakta.
Tek sığınılacak yer turnikelerin olduğu bölüm ama arada bir kocaman merdiven var. Hem alt geçit hem de üst geçit olan istasyonların hepsinde hem de.


İstasyonların zeminleri sanki gerçekten fazla aceleye getirilmiş gibi, çünkü geçen bir yıl boyunca bütün istasyonların zeminlerindeki döşenen taşlar yerlerinden çıktılar çeşitli zamanlarda.
Tek koruyucu da çevrelerinde dikilen bantlar ki zeminin bozulduğunu ve basılmaması gerektiğini anlatmakta. Tabi bilen birileri için geçerli bu söylediklerim.


Marmaray'daki tellâliye düzeni ve ekranlar. Hâlâ istasyona gelecek olan trenin kaç dakikası kaldığını gösterebilmekten aciz.
Göstergelerde sadece Hat 1 ve Hat 2 yazıyor, son dönemlerde Halkalı ve Gebze yazıları eklendi.
Bazen de ek seferleri duyuruyor, kalan zamanlarda da Marmaray kurallarını yazmakta.
Ancak gelen trenin kaç dakika sonra istasyonda olacağını hâlen yazmıyor.


Ara İşletme tantanası. Seferler başladıktan bir ay kadar sonra beş vagondan oluşan kısa katarların Zeytinburnu - Söğütlüçeşme on vagondan oluşan uzun katarların Halkalı - Gebze arasında işlemeleri.
Her ne kadar bu doğru bir uygulama olsa bile ara işletmenin günün bütün zamanlarında olması bazen Gebze'den gelen trenin Söğütlüçeşme'ye ve Halkalı'dan gelen trenin Zeytinburnu'ya yaklaşırken beklemeleri seferi geciktiriyor.


Trenlerin işleme saatleri. Örneğin gece vakti tren yok, çünkü son seferler Halkalı'dan 21:56'da Gebze'den de 22:15'te hareket etmekte.
Tamam anlıyorum yol çok uzun ve trenlerin yolun bir başından öteki başına gitmesi iki saati buluyor ama sırf trene yetişeceğiz diye ziyaretlerimizi erkenden sonlandıralım mı?
Ramézân-ı Şerif Ayında son seferler Gebze'den 24:01'de ve Halkalı'dan 23:45'te kalktığı çok güzeldi, tıpkı eski günlerdeki gibi.


Kaldı ki Metro hafta sonları geceleri de sabaha kadar çalışıyor, Tren de geceleri belli saatlerde işlese fena mı olur?
İstanbul hepimizin bildiği gibi günün yirmidört saati yaşayan ve insanlarının ayakta olduğu bir şehir, öyle sadece gündüz vakti koşuşturan ve geceleri tuvaklar gibi erken yatma zamanları Bindokuzyüzdoksanlı yıllarda kaldı.
Artık her ne kadar kafa kâğıtlarımızın eskidiğini itiraf edemesek bile İkibinyirmili yıllardayız ve Gece Treni istemek hakkımız.
Tıpkı bir gece sabahın ilk saatlerine kadar işletildiği günkü olduğu gibi.


Marmaray'ın yan koltukları. Hade tenha olduğu zaman neyse bir şekilde idare eder de kalabalık zamanlarda resmen oturanlar karşılarında dikilen insanların göbek manzaralarını seyretmekten en azından benim içime fenalık gelmekte.


Aslında en güzel çözümü geçenlerde birisi buldu, ayaklarını kanepe boyunca uzatmış kendisi de pencereden dışarı bakıyor.
Aynısını ben de yaptım, aynı trende aynı şekilde. Ama sabah Güneş doğmadığı cihetle dışarının manzarasını temaşa etmek kısmet olmadı.


Trenlere zarar verenler, daha doğrusu trenin üstlerine resim çizip sanat yaptıklarını iddia edenler.
Tcdd'nin işbu mevzuat-ı rezilliye hakkında yaptırım gücü olmasa bile bunları yapan her kimse benim gözümde dağda devletimin askerine polisine kurşun sıkan teröristlerle eşit bir konumdadır.
Kamu malına zarar vermek çok ama çok büyük bir suçtur.
Tcdd geçenlerde bu boyaların temizlenmesi için ihâle açtı ama sonucu şimdilik belli değil.


Tüm bu aksaklıkların ve eksikliklerin haricinde Marmaray'ın iyi yanları yok mu?
Elbette var, hâttâ müspet etkileri menfi etkilerden çok ama çok daha fazla.
Bir defa en azından Halkalı'dan bindiğimiz bir Marmaray treninde iki saatçiklik bir yolculuktan sonra Gebze'ye erişebiliyoruz. Marmaray yokken iki saat içerisinde yolun üçte biri bile olmayan Eminönü'ye BN1 hat numaralı otobüslerle erişemiyorduk bile.


Ya da Gebze'den Kadıköy'e gelmemiz 17B ve 17 otobüsleriyle üç saati bulabiliyordu. Tuzla'dan Kadıköy'e 130A hattında saatlerimiz geçiyordu, Kaynarca'dan 16D hattında keza çok zamanlar kaybetmiştik.


Marmaray yokken minibüsçüler acaip paralar kazandılar, minibüslerde oturacak yer yoktu. Gerçi Allah-u Te'âlâ yokluklarını göstermesin çünkü Marmaray'ın çalışmadığı gece saatlerinde hâlâ iş yapıyor ama göz var izan var.
Örneğin bir tanesinin sağı solu dökülmüş ve ön lâstiği de inik.


Marmaray'ın baştan beri Söğütlüçeşme ile Zeytinburnu işleyen seferlerin bir tarafı Maltepe'ye uzadı, başka bir deyişle Ara İşletmesi artık Maltepe ile Zeytinburnu arası işlemeye başladı.
Artan yolcu hacmi nasıl olacak, trenlerin sevk ve idaresini becerebilecekler mi şimdilik ben de bilmiyorum?
Ancak bildiğim bir şey varsa eğer Marmaray günün yirmidört saati de çalışsa bu saatlerin hepsinde yolcuyu mutlaka bulacağıdır, çünkü Halkalı'dan Gebze'ye iki saat sürüyor.
Sonuç olarak: Doğum Günün Kutlu Olsun.

09 Mart 2020

Poroftan İnciler

Her şey aslında Gök Tanrı Tengri'nin izniyle insanların ebelerini bile bulabileceğini iddia ettiği Facebok yüzünden başlamıştı.
Bundan yıllar önce İstanbul Üniversitesinden mezun olan birkaç yetişkin sınıf arkadaşları Facebok sayesinde birbirlerini bulmuşlar ve öğretmenlerini ziyaret etmeye karar vermişler.


Tabi evde toplandıktan ve aradan bunca yıl geçmişken hepsinin çeneleri açılmış, başlamışlar koyu bir sohbetlere.
Biri işinden memnun değildir, diğeri kocasından. Biri bir otomobili yıllardan beridir istemektedir, bir diğerinin kayınpederi hastadır, biri yorgundur, biri mutsuzdur, biri işini değiştirmek ister, bir diğeri evinin yetmediğini, bir başkası da arabasının artık eskidiğini dert etmiş.
Bir tanesi de çocuğunun o yıl okula başlayacağından dem vurmuş ama hangi okula göndereceğine karar veremiyor, devlet okulu olsa ucuz mâliyet ama kapıcı çocukları da okuyor, kolece gönderse annesinin nikâhı kadar para istiyor.


Bizim profesör öğrencilerinin bütün yakınmalarnı sabırla dinlemiş ama o ana kadar hiç ses etmemiş.
"Ben iyisi mi birer kahve hazırlayayım sizlere."
Mutfağa gitmiş ve kocaman bir cezveyle kahveleri pişirmiş, tepsiye de her biri birbirinden farklı fincanları dizmiş. Öyle ki birinin sapı kırık, diğerinin tabağında çatlak, biri desenli, biri düz beyaz, biri Luiz Vuitton, biri Starbucks, biri Çakra, biri Tilbe, biri düz yeşil, biri sarı lâcivert, biri kırmızı sarı, biri diğerlerine göre büyük, bir başkası biraz küçük falan filân feşmekân, kısacası sözü ve cümleyi uzatmayalım hiçbiri diğerine benzemiyor.
Derken salona geri döner ve hem kocaman cezveyi hem de tepsiyi ve fincanları öğrencilerin önüne koyar ve herkesten birer fincan seçmelerini ve kahvelerini doldurmalarını ister.


Tabi her zaman her işte olduğu gibi fincanlarda da önce en güzeller seçilir, sonra kalanlar kulpsuz veya çatlak olanlardır.
Derken herkes kahvelerini doldurmuştur ve içmeye başlamıştır bile.
"Oh ne güzel, mis gibi, buna hepimizin gerçekten çok ihtiyacı varmış." Tarzı cümleler dökülmüş öğrencilerin ağızlarından.


Profesör ise hepsine gülümseyerek bakmış, bir de güzel gözlerini süzmüş ve konuşmaya başlamış:
"Ah benim toy canlarım:
Tepsiyi içeriye ilk getirdiğimde hiç düşünmeden en güzel fincanı seçmek için hepiniz aynı anda ellerinizi uzattınız, tıpkı hayat gibi.
Biz her şeyin en güzelini en düzgününü istesek bile bazen bizim dışımızda gelişen olaylar yüzünden bize kalanlar ya eksik parçalı ya da daha durgun olabiliyor.
Görüyorum ki şimdi hepinizin elinde çok farklı fincanlar var, birinin kenarı kırık, biri çatlak, biri diğerlerinden küçük, bir çok sade, biri çok şatafatlı.
İlk yöneldiğiniz görüntüsü itibariyle istediğiniz fincan. Ama sonra size kalan neyse siz o fincanla da yetindiniz.
Koskoca cezveden elinizdeki birbirinden çok farklı fincanlara hepiniz birden aynı mis kokulu kahvemi doldurdunuz, kahveyi yudumlayınca elinizdeki fincanı unuttunuz ve hepiniz derin bir oh çektiniz.
İşte çocuklar hayat da böyledir. Geliş tarzı kullanım şekli görüntüsü farklı olsa bile hepimizin hayatı aynen içtiğiniz bu kahve gibi hep aynı güzellikte.
Lütfen hayatı kahvenizi yudumlar gibi derin bir oh çekerek ve her anından keyif almayı bilerek yaşamaya çalışın. Size nasıl sunulduğuna bakmadan."


Bu kıssadan hisse ne anlatıyor dersek:
Hayat sadece bilgisayar veya telefon değildir, sadece iş değildir, sadece okul değildir, sadece evlilik değildir, sadece aklınıza gelenler de değildir, daha doğrusu tek başına değildir.
Hayatta en önemli şeylerden biri yaşanılan anın tadını çıkartabilmektir, çünkü yaşanılan o an bir daha geri gelmeyecektir. Tıpkı geçmişin mutlu günleri gibi.

08 Mart 2020

Kadınlık

Yolda yürürken gülse dert, evinde oturup ağlasa dert.
Saçını kapatsa bir dert, açsa apayrı bir dert.
Çocuğu olmasa bir dert, karnı burnundayken sokağa çıksa başka bir dert.
Korunursa sıkıntı, çocuğunu aldırsa üzüntüyle karışık başka bir dert.
Şort giyse bir sorun, pantolon giyse başka dert, etek giyse eteğinin boyu bambaşka dert.
Evde kalsa kendine dert, evden çıksa başkalarına dert.
Çalışsa ictimai dert, çalışmasa iktisadi dert.
Eve para getirse dert, getirmese tıkırında olan ekomoniye dert.
Lâfa geldi mi anne bacı kızkardeş abla, yolda yalnız yürürken bir erkeğe müstakbel manita.
İşimize geldi mi ayaklarının altı cennet, gelmedi miydi Adem Babamızı yoldan çıkartan şehvet.


Savaşta ganimet, barışta esaret.
Tarlada ekici, evde hizmetçi.
Bizi etinden çıkartır, memesinden emzirir. Büyütürken dişinden arttırır, gözünden sakınır.
Kim demiş dokuz ay diye? Kadın çocuğunu bir ömür boyu bağrında taşır.
Anne olsa çocuğunun yolunu gözler, eş olsa kocasının uyumasını bekler.
Kadındır bu, eksik olmamalı sırtından sopası karnından sıpası.
Hâddi midir sanki elinin hamuruyla erkek işine karışması?
Saçı uzadıkça kısalıverir zaten aklı.
Kadın öyle bir şeydir ki çocukluktan başlamalı terbiyesi, eğer zamanında dövmezsen kızını sonradan döversin dizini.


Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü.
Bence siz de sokağa çıkıp kadınlarımıza günlük göstermelik karanfil falan dağıtmayın, lâflarınızı da süsleyip hiç kimsenin gözlerini boyamayın.
Yılda bir gün kibarlık gösterip kadın gibi davranacağınıza bir zahmet yılın geri kalan Üçyüzaltmışdört günü insan gibi davranın.
Emin olun kadınlarımıza erkeklerin insan gibi muamelesi yeter de artar.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Bugün aslında çiçek böcekle kutlanacak ve ıvır zıvır hediye edilecek bir gün değil.
Kadınlar günü kapitâlist düzende kadınların bir numaralı istismarcısı olan markaların alışveriş çılgınlığına insanları kaptırarak bindirmeden sonra göz boyamak için yaptığı indirimlerle kutlanan bir gün de değildir.
Aslında tam da burada zurna zırtlamaya başlar, çünkü o dönemde de dünyaya hâkim olan kapitâlist düzene başkaldırı günüdür.
Ancak o zamanlardan beri yine ay ı kapitâlist düzen bu acıyı bile unutturarak günün emek kısmını atıp sadece kadınların kutladığı ve erkeklerin kendilerine çiçek böcek pırlanta ayakkabı hediyeler aldığı bir kutlama gününe çevirmiştir.


Bugün kendi haklarını almak için direnirlerken şehitlik mertebesine erişen kadınları anma günüdür.
Ayrıca kadınlar melek de değildirler, çünkü melekler hâmile kalmazlar.
Kadınlar bizleri dünyaya getirirler, beslerler büyütürler adam ederler, sonra da başka bir kadına emanet ederler, aslında kadınlar olmazlarsa erkekler tek başlarına bir hiçtirler.
Çünkü erkek tek başına neslini devam ettiremez, neden derseniz erkekler de melekler gibi hâmile kalamazlar.


Gerçekte kadın da erkek de dünyaya Gök Tanrı Tengri tarafından ruh eşitliği olarak yollanmıştır, iki cins arasındaki tek fark bedenseldir.
Hani vakt-i zamanında evli bir çift tartışırlarken koca bir anda sesini yükseltir:
"Erkeğin önemi şundan belli ki Allah erkeği kadından önce yaratmıştır."
Karısı da altta kalmaz:
"Bir sanat eseri yaratmak için önce bir taslak ortaya çıkartmak gerektiğini sen bilmiyor musun?"


Ancak dünyamız kadınlarına hiç de adil davranmıyor.
Geçtiğimiz yıl yine bundan önceki yıllarda olduğu gibi kadınları eksik etek veya saçı uzun aklı kısa gibi hurafeler sayesinde yine ikinci sınıf vatandaş olarak gördü.
Gerçi istisnalar kaideleri bozmaz, belki bazı ülkelerde kadınların ön plânda olduğu sahalar vardır ama bu ülkeler bizlere çok ama çok uzak.
Yine de henüz çok geç kalmadık, kadınlarımıza çiçek böcek gibi sıfatlar yükleyeceğimize insan gibi muamele edelim, bakın o zaman dünya daha güzelleşecek.

06 Mart 2020

Cemre Toprak

Zaman mı çok hızlı geçiyor yoksa ben mi bunamaya başladım?
Daha şurada sanki Yılbaşı'yı kutladığımız tarih az önceydi.
Bakın dünden beri yağan yağmur sayesinde Cemre'nin torpağa düşeceği tuttu.
Kuzey Yarımküre'de hava ısınıyor.


Hem madem bizim Cemre düştü toprağa, inşatanrı hava böyle ısınmaya başlamışken Bindokuzyüzseksenyedi yılındaki gibi bir kar fırtınası gelmez hayatımıza.
Çok Emin.

02 Mart 2020

Bakırköy Kaymakamlık Hattı

İstanbul'da yaşayan okuyucularım bilirler, özellikle de Bakırköy ilçesinde ikâmet edenler için hükumet konağı ve emniyet müdürlüğü geçtiğimiz aylarda Bakırköy Metrosu'nun istasyon girişinin inşaatı yüzünden yıkılan binalardan artık ticari uçuşlara kapalı olan İcao'da LTBA İata'da ISL olarak kayıtlı olan Atatürk Uluslararası Havalimanı'nın içine taşındı.
İett de sağ olsun vatandaşların ulaşımını kolaylaştırmak için Bakırköy Meydanı ile Atatürk Havalimanı arasında numarası aslında olmayan bir otobüs hattı ihdas etti.
İett'nin her derde deva olan Resmi Web-Sitesi'nde de karışık bir yerde saatlerini de koymuş, bugüne kadar bulamadığım için paylaşmamıştım aslında.


Ben de araştırdım durdum ya da önüme geldi diyelim, kurcalayınca bir şeyler buldum.
Bulduklarımı sizlerle de paylaşacağım sevgili okuyucularım.
Resmi daireler sabah 8:30'da göreve başlarlar, 12:30 - 13:30 arası öğle molası verirler, 17:00'de paydos ederler.
Saatler İett'nin Resmi Web-Site'sinde AVR-1 hattı içinde görülüyor, bu hat gerektiği durumlarda depar hattı olarak kodlanmış.


Hareket Saatleri ise imdı geldi.
İlk sefer sabah 8:10'da Bakırköy Meydanında bulunan duraklardan hareket ediyor.
Atatürk Havalimanı'ndan da 8:40 - 9:50 - 11:00 - 12:10 - 13:20 - 14:30 - 15:40 - 16:45 saatlerinde hareket ediyor.
Bakırköy'de ise artık son duraklar da olmadığı için gelen araba ring olarak geri dönüyor, yaklaşık olarak yukarıdaki saatlerden yirmi dakika kadar sonra geçer.
Saat 16:45'te çıkan araç ise yolcularını Bakırköy'de indirdikten sonra İkitelli Garajı'na geri dönüyor.
Bunun haricinde erişmek için İstanbul Metrosu da M1 (Atatürk Havalimanı - Yenikapı) hattı da hizmette.
İlçe-i Bakırköy Kaymakamlık Nüfus Tapu Emniyet Dairelerinde işi olanlara duyurulur.

Hayalet İskeleler

Kaç zamandan beridir yazacağım ama unutkanlıklarım üzerimde yeniden.
Bir süredir İstanbul'da bazı şeyler çok güzel olmaya başladığını hepimiz biliyoruz.
Bendeniz de "Hayalet Kasaba" sözünü çok duydum ama "Hayalet İskele" sözünü ilk kez okudum biraz önce.


Burası bir zamanlar İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesinin en önemli iskelelerinden biri olan Cezayirli Hasan Paşa İskelesi ki işbu iskele Bakırköy'dedir.
Gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin mülkiyetindeyken gerekse de birilerine peşkeş çekildikten sonra en fazla yolcu taşıdığı hattın başlangıç noktasıdır.
Öyle ki bir zamanlar günün her saati Bakırköy'den kalkan deniz otobüsleri tıklım tıklım dolu olurlardı, o kadar ki bu doluluk Turyol'un da iştahını kabartmış ve hemen yanında yaptığı iskeleden Kadıköy'e seferler düzenlemişti.
Ancak gün oldu devran döndü, Marmaray geldi ve İdo denilen gözünü para hırsı bürümüş olan üstelik de Marmaray'ın inşa zamanında başbakanımızın emirlerine rağmen Tuzla - Pendik - Kartal - Maltepe - Bostancı - Kadıköy - Kabataş ve Avcılar - Bakırköy - Yenikapı - Kabataş gibi iskeleler arasında hatları açmayan bu özel şirkete en büyük darbeyi Marmaray hem zamanla hem de tıkırında olan ekomoniyle çok fena olarak vurdu.


Bir zamanlar günde onüç ondört seferin yapıldığı Bakırköy - Bostancı hattında günümüzde sadece tek sefer mevcut, o da sabah Bostancı'dan akşam da Bakırköy'den kalkıyor, üstelik ücreti de Onbeş Türk Lirası kadar olmuş son zamdan sonra.
Turyol ise Bakırköy - Kadıköy hattındaki seferlerini Marmaray devreye girer girmez sonlandırmıştı.


Bu da uzun yıllar önce bir hevesle sefere başlayan İstanbul Deniz Otobüslerinin ilk açılan hattı, ancak Kabataş iskelesinde inşaat olduğu için Beşiktaş'a gidiyor.
İlk zamanlar sürekli işleyen bu hat da Marmaray ve Çağdaş Tramvay sayesinde seferini teke indirmiş durumda.
Geçmiş olsun İstanbul, artık Marmaray sayesinde kazıklanmıyorsun ve soyulmuyorsun, üstelik de bir treni kaçırınca deniz otobüsündeki gibi saatlerce beklemek zorunda da kalmıyorsun, sadece onbeş dakikacık sonra başka bir trenle erişebiliyorsun.
Üstelik deniz otobüsünden daha hızlı. Üstelik trene her türlü binebilirsin ama deniz otobüsünde koltuk sayısı kadar yolcu turnikeden geçti miydi binme imkânın kalmıyordu İstanbul unutma bunu.

Marmaray Ara İşletme

Marmaray açılalı beri işleyen ama birçok durumda bayağı sıkıntılar çıkartan ve sırf bu yüzden benim daha önceki yazılarımda konusunu bile etmediğim Zeytinburnu - Söğütlüçeşme Ara İşletmesi biraz sonra tarihe karışacak ve Tcdd Taşımacılık'ın aldığı karara göre Söğütlüçeşme tarafı Maltepe'ye uzatılacak ve bugünden sonra Zeytinburnu - Maltepe Ara İşletmesi olarak adlandırılacak.


İşbu vesileyle eskiden var olan Zeytinburnu tarafına mevcut istasyonlara ilâveten Söğütlüçeşme'den Maltepe'ye kadar olan istasyonlarda işi olan vatandaşlar sabah biraz daha erken ve akşam biraz daha geç saatte Devletimin Elektrikli Banliyö Trenlerinden yararlanabilecekler.

Saatlerine gelelim:
Maltepe'den sabah ilk tren 6:09'da, Söğütlüçeşme'den bir adet 6:01'de, akşam son tren 23:37'de Zeytinburnu'ya doğru hareket edecek.
Zeytinburnu'dan sabah ilk tren 5:50'de, akşam son tren 23:19'da Maltepe'ye doğru hareket edecek.
Sefer müddeti de yaklaşık olarak kırkyedi dakikacık.
Ana İşletme olan Gebze - Halkalı cephesinde ise herhangi bir değişiklik şimdilik yok.

Ücretler ise diğer trenlerle aynı, bu kısım için ücretler şöyle:
Maltepe'den Göztepe'ye kadar 3.50 - 2.50 - 1.75, Kazlıçeşme'ye kadar 4.50 - 3.10 - 2.10, Zeytinburnu'ya ise 5.20 - 3.65 - 2.50
Zeytinburnu'dan ise Feneryolu'ya kadar 3.50 - 2.50 - 1.75, Süreyya Pilâcı'ya kadar 4.50 - 3.10 - 2.10, Maltepe'ye ise 5.20 - 3.65 - 2.50.
Ayrıntı için lütfen yazımın devamına geliniz.


Bu kesimde bulunan Zeytinburnu - Maltepe Ara İşletmesi tıpkı düne kadar yapılan Zeytinburnu - Söğütlüçeşme Ara İşletmesi gibi beş vagonlu kısa katarlarla yapılacak.
Resm-i şerifte kısa katarlardan biri Söğütlüçeşme istasyonunda Hızlı Trenle yan yana görülmekte.

Ayrıntılar, İstasyonlar, Saatler, Ücretler

Yazımın bu bölümünde sadece Ara İşletme ile ilgili ayrıntılar bulunmakta.

Maltepe

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Göztepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Kazlıçeşme'ye kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10
Zeytinburnu'ya kadar : 5.20 - 3.65 - 2.50

Trenlerin Geliş Saati
İlk Tren : 6:36
Son Tren : 24:06

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:09
Son Tren : 23:37

Süreyya Pilâcı

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Feneryolu ve Maltepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Zeytinburnu'ya kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:34
Son Tren : 24:03

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:11
Son Tren : 23:39

İdealtepe

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Söğütlüçeşme ve Maltepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Zeytinburnu'ya kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:32
Son Tren : 24:01

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:13
Son Tren : 23:41

Küçükyalı

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Ayrılıkçeşme ve Maltepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Zeytinburnu'ya kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:30
Son Tren : 23:59

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:15
Son Tren : 23:43

Bostancı

Giriş : 5.20 - 3.65 - 2.50
Üsküdar ve Maltepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Zeytinburnu'ya kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:28
Son Tren : 23:57

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:18
Son Tren : 23:46

Suadiye

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Sirkeci ve Maltepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Zeytinburnu'ya kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:26
Son Tren : 23:55

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:20
Son Tren : 23:48

Erenköy

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Yenikapı ve Maltepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Zeytinburnu'ya kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:23
Son Tren : 23:52

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:23
Son Tren : 23:51

Göztepe

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Kazlıçeşme ve Maltepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Zeytinburnu'ya kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:20
Son Tren : 23:49

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:26
Son Tren : 23:54

Feneryolu

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Zeytinburnu ve Süreyya Pilâcı'ya kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Maltepe'ye kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:18
Son Tren : 23:47

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:28
Son Tren : 23:56

Söğütlüçeşme

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Zeytinburnu ve İdealtepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Maltepe'ye kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:15
Son Tren : 23:44

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:01 (İlk Durak)
Son Tren : 23:59

Ayrılıkçeşme

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Zeytinburnu ve Küçükyalı'ya kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Maltepe'ye kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:11
Son Tren : 23:40

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:06
Son Tren : 24:04

Üsküdar

Giriş : 6.00 - 4.25 - 2.85
Zeytinburnu ve Bostancı'ya kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Maltepe'ye kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:06
Son Tren : 23:35

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:10
Son Tren : 24:08

Sirkeci

Giriş : 7.00 - 5.00 - 3.35
Zeytinburnu ve Suadiye'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Maltepe'ye kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 6:02
Son Tren : 23:31

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:14
Son Tren : 24:12

Yenikapı

Giriş : 7.00 - 5.00 - 3.35
Zeytinburnu ve Erenköy'e kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Maltepe'ye kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 5:59
Son Tren : 23:28

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:17
Son Tren : 24:15

Kazlıçeşme

Giriş : 7.00 - 5.00 - 3.35
Zeytinburnu ve Göztepe'ye kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Maltepe'ye kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 5:54
Son Tren : 23:23

Zeytinburnu Yönüne
İlk Tren : 6:22
Son Tren : 24:20

Zeytinburnu

Giriş : 7.00 - 5.00 - 3.35
Feneryolu'ya kadar : 3.50 - 2.50 - 1.75
Süreyya Pilâcı'ya kadar : 4.50 - 3.10 - 2.10
Maltepe'ye kadar : 5.20 - 3.65 - 2.50

Maltepe Yönüne
İlk Tren : 5:50
Son Tren : 23:19

Trenlerin Geliş Saati
İlk Tren : 6:25
Son Tren : 24:25

Hattın geri kalan kısmıyla ilgili bilgiler için lütfen "Marmaray Yeni Ücretler" başlıklı yazıma bakınız.
Sonuç olarak yeni biçimli Ara İşletmemiz İstanbul'a Türkiye'ye ve Dünya'ya ve tabi ki Hâlkımıza hayırlı uğurlu ve bereketli olmasını dilerim.

01 Mart 2020

Mart Geldi

Kuzey Yarımküre'de hayat uyanmaya başlıyor, ayılar kış uykusundan uyanıyor, kapıdan baktıran ve kazma kürek yaktıran Mart Ayı biraz önce hayatımıza girdi.
Bir senesi hiç unutmam Mart geldiğinde hava bir gün günlük güneşlik ama aynı günün gecesi bir fırtına kopuyordu ve ertesi sabah Gök Tanrı Tengri sizi inandırsın yerlerde beş metre kar yağmıştı.
Büyüklerimiz boşu boşuna Mart Ayının kapıdan baktırarak kazma kürek yaktırdığını söylemediler.
Herkes gerçi Mart geldiğinde artık havaların ısınacağı konusunda hemfikir ama tepemizin damına bir Mart Karı yağdığını ne yaşadılar ne de gördüler.
Mart Karı konusu ayrı bir yazı konusu olacak bu yıl, hiç olmazsa o günleri anacağız.


Gelelim Mart Ayı Kocakarı Takvimimize

İki Mart : Soğukların kırılması
Üç Mart : Fırtına
Dört Mart : Fırtına
Altı Mart : Cemre'nin toprağa düşmesi
Altı Mart : Ağaçlara su yürümesi
Sekiz Mart : Kâlem Aşısı
Dokuz Mart : Bağ Budama Zamanı
On Mart : Husun Fırtınası
On Mart : Berd El-Acuz öncesi
Onbir Mart : Asmalara su yürümesi
Oniki Mart : Berd El-Acuz
Onaltı Mart : Kırlangıçların gelmesi
Onsekiz Mart : Berd El-Acuz sonu
Yirmibir Mart : İlkbahar Gün Dönümü
Yirmiüç Mart : Koz Kavuran Fırtınası
Yirmibeş Mart : Şaban-ı Şerif Ayı
Yirmialtı Mart : Çaylak Fırtınası
Yirmiyedi Mart : Böceklerin uyanması
Yirmisekiz Mart : Çaylakların gelmesi
Yirmidokuz Mart : Ağaçların yeşermesi
Otuz Mart : Fırtına

Yine her zamanki gibi kocakarı takvimimizin belirli günleri vardı işbu yazımda.

28 Şubat 2020

Gece Vaporu

İstanbul'da güzel şeyler olmaya devam ediyor.
Bugünden itibaren Gece Metrosuna takviye olarak Gece Vaporu da sefere başlıyor.
Şartları aslında Gece Metrosuyla aynı, seferler şimdilik sadece Cuma'yı Cumartesi'ye ve Cumartesi'yi Pazar'a bağlayan geceler çift bilet ücretiyle işleyecek.
Huzurlarınızda bu akşamdan itibaren artık geceleri işleyecek olan vaporların Şehir Hatları Resmi Web-Site'sinden aldığım saatleri:


Seferler Kadıköy iskelesinden 1:30, 2:35, 3:45, 4:55 saatlerinde hareket edecek.
Önce Karayköy'e 1:50, 2:55, 4:05, 5:15 saatlerinde uğrayacak.
Sıradaki durağı olan Beşiktaş'a 2:05, 3:10, 4:20, 5:25 saatlerinde uğrayacak.
Son olarak dönüşünde Kadıköy'e 2:25, 3:30, 4:40, 5:50 saatlerinde gelecek.

Beşiktaş - Üsküdar hattı ise Şehir Hatları'nın sorumluluk alanında olmadığı için sitede yok ama belediyenin sayfasında saatler mevcut:


Beşiktaş'tan Hareketler
24:00 - 24:15 - 24:30 - 24:45 - 1:00 - 1:30 - 2:00 - 2:30 - 3:30 - 4:30 - 5:30 - 6:20 - 6:30
Üsküdar'dan Hareketler
24:00 - 24:15 - 24:30 - 24:45 - 1:15 - 1:45 - 2:15 - 3:00 - 4:00 - 5:00 - 6:10 - 6:20 - 6:30

Üsküdar - Beşiktaş hattı Dentur - Avrasya Mopurlarının sorumluluğundadır. Sefer müddeti de yaklaşık olarak on dakikadır.
Ücretler ise İstanbulkart ile çift mislidir, tıpkı Gece Otobüsleri ve Gece Metroları gibi.

Bu arada İett de sağ olsun Gece Vaporlarına uygun olarak iki adet hattı Gece Otobüsü olarak ekledi.
İlki mevcutlardan 12A numaralı Üsküdar - Kadıköy, diğeri yeni ihdas edilen 30G numaralı Beşiktaş - Taksim - Karayköy.

Gece Metrosu gibi Gece Vaporu da İstanbul'a ve Türkiye'ye hayırlı uğurlu ve bereketli olsun.

25 Şubat 2020

Su, İleri!

Yeni bir modamız daha başladı bugün.
Geçen hafta Boğaziçi Elektrik bizim elektriklerimizi gecenin bir yarısı sürekli kesiyordu ya hatırlarsınız.
Gerçi ben işbu mevzuat-ı rezilliyeyi kâleme aldığımdan beri bir daha kesilmedi ama yine Allah-u Te'âlâ'nın huzurundan kovulmuş olan Şeytan'ın kulağına kurşun deyip sağlayacağı olası şerrinden Allah'a sığınalım.


Efenim resm-i şerifimizde de okuyabileceğiniz üzere bugün yani İkibinyirmi gibi medeniyetin iyice gelişmiş olması gereken bir yılda İstanbul gibi bir büyük şehirde bulunan İlçe-i Bakırköy'e bağlı eskiden bir nâhiye merkezi günümüzde üçe dörde bölünmüş bir mahâlle olan Yeşilköy'de yıllardan beri devam eden İstanbul'un Suyunu Kesme İnşaatı sayesinde İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin sağladığı kullanma suyumuz saatlerdir kesilmiş bulunmakta.
Hadi Boğaziçi Elektriği anladık, sonuçta özel bir şirket. Ama İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi henüz özelleştirilmedi. Ama yakın zamanda böyle giderse özelleştirileceğinden de emin ben.
Koskoca idare bir semte suyu veremiyorsa -ki pek verebildiğini de söyleyemeyeceğim- gerçekten ne işe yarar?
Hani yıllar önce kapattığımız kuyularımızı yeniden açalım mı yani?

20 Şubat 2020

Elektırik Sıkıntısı

Artıkım yeni modamız gece yarısı saatlerinde Boğaziçi Elektriğin kestiği Şehir Cereyanı.
Norminâl zaman zarfında olsa "He" der geçeriz ama her Gök Tanrı Tengri'nin gecesi dâhilinde üstelik de soğuk bir mekân olan ve bir türlü çevresindeki naylonları camla değiştirilemeyen bir mekânda üstelik de bilgisayarda bir işim olduğu sırada ayrıca zamanım da kısıtlıyken vukua avdet eylemesi vatandaşı çileden çıkartıyor.


Örnek olarak bu akşam Youtube'de güzel bir film bulmuşum ve izlerken en heyecanlı yerinde "Şah" diye eletriğin Boğaziçi Elektrik tarafından kesilmesi Cabası.
İmdı bana diyorlar ki neden bu kadar atarın giderin var?
Ben de size soruyorum ki bu kadar annesi hayat kadını olanları nasıl anlatabilirim?
Ben de rahmetli Can Yücel gibiyim, az kızarım ama kızdım mıydı da tam kızarım.
Zaten bende odaklanma sorunları var, üstelik keyfim de pek yerinde değil.
Kırk yılda bir de güzel bir film bulmuşum, yani imdı olacak şey mi bu?
Yorum sizlere ait sevgili okuyucularım.