Bu Blogda Ara

21 Mart 2013

Evlilik Zamanı

Ne zaman evleneceğimi aslında hiç kimseye sormak niyetinde değilim. Hatta size bir sır vereyim, aslında bana kalsa evlenme meraklısı hiç ama hiç değilim.
Çünkü bugüne kadar okuduğum bütün kaynaklar evliliğin aslında çok da matah bir şey olmadığını ve bekârlıkların sultanlık olduğunu anlatıyor.


Ama artık evlenmenin zenginleşmek yolunda bir adım olduğunu Amerika Birleşik Devletleri bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkardı.
Aslında her yerde ve tüm zamanlarda olduğu gibi kadınlar ve erkeklerin hayata bakış açısıyla orantılı.


Çünkü kadınlar bekârken daha fazla "Başarı Odaklı" olup evleniverince işlerinden soğuyuveriyorlar, bu yüzden de otuzlu yaşlarına kadar evlilik yapmaları pek önerilmiyor.


Buna karşılık erkekler genç yaşlarında evleneverince üzerlerinde birer baskı hissediveriyorlar ve işlerine daha fazla odaklanıverdikleri için daha çok çalışıverip bunun karşılığında daha fazla para kazanıveriyorlar.


Yani bu araştırmanın anafikri, özeti ve sonucu:
Kadınsan geç, erkeksen erken evlen!


Demek dünyanın günümüze kadar geliveren kuralları değişiveriyor. Eskiden tam tersini söylerlerdi.
Kadınlar erkenden evlendiriliverirler, erkekler ise biraz daha bekâr vaziyette bekletiliverirlerdi.


Aslında bu konuda yüzbinlerce sayfa yazı yazılabilir. Netekim evlilik kolay yürütülebilen bir müessese değildir.
Her türlü pişmanlığı barındırır içinde.
Ama ben derim ki siz siz olun, eşlerinizi sevmeden sakın ola ki evlenmeyin.
Benden bu kadar şimdilik =)))

Kahve İç Ömrün Uzasın

İlkbahar gündönümünde böyle güzel bir haberi sizlerle paylaşmaktan onur duyarım.
Aslında bu haberi hangi türlü yazmalıyım diye düşünmüyor değilim. Çünkü haberin devamı çelişkiler yumağı.
Birincisi Türk Kahvesinin günümüze kadar dünyanın çeşitli yerlerinde yapılmış olan mevcud araştırmalarla desteklenen yararlarının Yunanistan'da da yapılan bir başka araştırmaya konu edilmesi ve yüzyıllardır birlikte yaşadığımız coğrafyada aklın yolunun her zaman olduğu gibi bir olması.
Yunanistan'a bağlı olan İkeria Adasında yaşayanlar sürekli Türk Kahvesi içiyorlar ve bu sayede uzun yaşam rekorları kırıyorlar.
 
 
Aslında hepimiz biliyoruz ki kahve yüzlerce değişik şekilde pişirilebilir.
Türk kahvesi soğuk suyla ve kısık ateşte sürekli karıştırılıp özümlendirerek ve yavaş yavaş kaynatılarak pişirilir. Böylece daha sağlıklı ve tadı paha biçilemez olan Türk Kahvesi kalp ve lenf damarlarının iç yüzeylerindeki hücreleri daha sağlıklı yapıp kalp hastalıkları riskini azaltıyor.


Hatta kahvenin faydaları saymakla bitmez. Tam bir diet içeceğidir, kilo falan aldırmaz. Ayrıca sabahları kahvaltı sonrası içilen bir fincan kahve insanı uyandırır. Zaten sabahleyin yenen yemeğin adına boşu boşuna "Kahvaltı" dememişler.


(Açılımı : Kahve + Alt = Kahvaltı)

Bir de Türk Kahvesinin meşhur bir "Fal Muhabbeti" vardır ki, onu burada anlatamam. Ayrıca falsız yapılan bir de muhabbeti apayrı bir sosyal ortam. Böylesini ne Twitter'de, ne Facebok'ta, ne Foursquare'de, ne de Blogger'de bulabilirsiniz.
Çünkü kahve insanla içilir ve bir başka hakiki insanın vereceği hazzı sanal ortam asla sağlayamaz.

20 Mart 2013

Yol Uykusu

Eskiden diyorsam şurada onbeş gün öncesine kadar tekerlekleri bedavaya dönmeyen devletimin elektrikli banliyö trenlerinde tıngır mıngır beşik gibi sallanarak uyuklardık, çoğu zaman da istasyonumuzu kaçırırdık.
Ta ki iki üç istasyon sonra ayılır, sonraki aksi istikamete giden trenle geri dönerdik.


Şimdi ise Yedikule İstasyonundan ileriye yol söküldüğü ve iki yıllık bir zaman zarfında yeni baştan yapılacağı için artık işlemeyen trenlerin yerini sürekli trafiği tıkalı olan sahil yolundan işletilmekte olan Halkalı - Eminönü arasında BN1 solo ve Küçük Çekmece - Eminönü arasında BN2 körüklü otobüslerinde içimiz geçiyor.


Ne olursa olsun, otobüs tren gibi değil, binmeye bilet istiyor.
Kısacası sevgililer, devletin trenlerini kaldırması bizim açımızdan hiç ama hiç iyi olmadı =(((


İnşallah Marmaray çabuk biter de biz de eskiden yarım saatta kat ettiğimiz yolu şimdi birbuçuk saatta kat ederken yeniden yirmibeş dakikada kat etmeye başlarız.
İkibinonbeş

19 Mart 2013

İett Otobüslerinde Adab-ı Muaşeret Dersleri

Hiç fark etmezdim ama bu akşam BN2'ye binip en arkadaki koltuğa oturunca kapının camında bir çıkartma gördüm, bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.


Adab-ı muaşereti o kadar unutmuşuz ki, bu çıkartma İstabnul'da yaşayan herkese kapak olması dileklerimle.

Tuvaaletler Çeşit Çeşit

Bugün tuvağletlerden taktım.
Yolun ortasındaki apaçık tuvaaleti gördük. Şimdi de sizi bizim handaki tuvağlete götüreceğim.
Aslında biraz midelerinizi kaldırmak gibi bir hata yapıyor gibi görünüyorum ama işbu vaziyet-i umumiye dahilinde kendimden ne kadar nefret etsem az kalır.


Evet efenim, burası Selek İş Hanı.
Arayıp da kolay kolay bulamayacağınız originallikte bir tuvağletimiz var bizim.
Seçin beğenin alın.


Aslında sadece tuvağletler değil bizim handaki çalışanlar da bir başka cins ...
Han sahabına mı çekmişler belli değil huyları.
Çünkü çekmeseler böyle tuvağlet bırakmazlar.

Yoldaki Tuvaalet

Her bir şeye inanırdım da bu kadarına inanmazdım.
Daha doğrusu gözlerimin bugün bunu beynime göstereceğine ve beynimin de ellerime komut verip elimin de kamerayı alarak bu anı ölümsüzleştirebileceğime ...


Bu resim birazcık önce Nur-u Osmaniye Caddesi ile Türbedar Sokak'ın kesiştiği kavşağın karşı köşesinde bizzat bendeniz tarafından çekildi ve ölümsüzleştirildi.
Yani işbu vaziyet-i rezilliyeyi sizderyadan ricam bir kez olsun tem'aşa eyleyebilir misiniz?
Veya sizderya bendenizin yerine geçmiş bulunabilseydiniz işte böyle yolun ortalarında bir yerde medeni ihtiyacınızı giderebilme cesaretiniz bulunabilir miydi?
Sıhhatler olsun!