Bu Blogda Ara

06 Haziran 2014

Ankara Denizi Vol. 2

Dünkü yağmurdan sonra biraz Wow Turkey'de dolaşırken ve sağ olsun Twitter'den de bir şeyler bulmuşken sizlerle biraz geyiğin boyunu uzatmak istedim, millet Ankara'ya denizi Melih Gökçek'ten önce getirivermiş.


Sizi bu kısımdan sonra bu tasarım harikası resimlerle baş başa bırakıyorum.
Umarım eğlenceli bir yazı olacak sizin için =)))


Hiç uzağa gitmeye gerek yok, böyle bir Ankara'nız olsun istemez misiniz?
Şöyle Anıtkabir iskelesinden vapor binip Ulus'ta inseniz, olmaz mı?
Hayali bile cihan değer =)))


Bence Ankaralılara bir tavsiyem var:
Vaporla giderken martılara mal mal bakmayın, biraz simit atın onlara. Alışın buna!


Ankara'nın aslında denizi değil de gölü var.
Nerede mi?
Mogan, Eymir, Çubuk.
Bunları da unutuyorsunuz, bu da ayrı bir konu.


Bir de Çayırhan.


Zaten Gökçek de deniz procesinde Mogan ve Eymir Göllerini bir kanalla birleştirmeyi planlamış.
Ne diyelim? Allah kolaylık versin.
Artık o kanalın suyunu da gelen yağmurdan arta kalan suyu aktaracağı güzel bir kanalizasyon sistemiyle doldurur.
Bu da benim fikrim.

05 Haziran 2014

Ankara Denizi

Şimdi başlığa bakmaya hiç gerek yok.
Evet, Ankara'nın denizi yok, daha doğrusu henüz yok.
Ama bir yağmurda ortalık denize döndü.


Geçenlerde Metro'da ufacık yağmurda alınan kovalı önlem sanırım bu sefer pek fazlama işe yaramamış sanırsam.
Çünkü resimlere bakılırsa bu sefer vaziyet gayet ciddi.


Eğer bir şeyin başına gelmesini istemiyorsan gülmeyip dalga geçmeyecekmişsin.
Şimdi "Size balık adam gönderelim mi" derlerse kızma yok tamam mı?
Hatırlatmak istedim sadece.


Burası Batıkent Metro.
Sanırız fışkiye biraz fazla sulamış çevreyi.


Meteoroloji ikaz etmiş ama olsun, en azından sevinilecek bir taraf varsa o da Ankara'nın belki bir günlük bile olsa denizi oldu.


Ankara Büyükşehir Belediyesinde öyle bir sulama teknolojisi varmış ki iki damlacık yağmurda suladığı yollardan arta kalan suyu Metro'ya yağdırabilecek multşizevi (!) yeteneklere sahip.
Böyle başarılı bir belediyemiz varken bizim sırtımız yere gelir mi hiç?


Metro istasyonunda bile şemsiye açtırtabilen yeni "Ankara Deniz Sistemi" herkese hayırlı uğurlu ve bereketli olsun.
Darısı denizi olmayan diğer büyük şehirlerimizin başına.
Amin!

02 Haziran 2014

Üsküdar Yağmuru

Bugün sonunda Üsküdar'a giderken aldı da bir yağmur ...
Bir türkü vardır, hâttâ aslında askeri marştır ama dilimize uyarlanmış. İstanbul yöresinden derlenen.


Gökten bugün bir yağmur yağdı ki resmen bardakla olan evliliğini sonuna kadar bitirecek derecede, biraz önce Üsküdarı'nda bu görüntüler meydana geldi.


Kimileri karadan gemi yürütür, kimileri de denizden minibüs.
İstanbul'a yeni deniz minibüsleri gelmiş, nasıl memnun muyuz Kadir Ağabey'den?


Şehir Hattı Vaporu Deniz Minübüsünü hatalı solladı, kaza sonucu bilanço ağır.
İstanbul'un Kadir Ağabey'ine oy verenler şimdi zahmet olmazsa gidip bir de boy verebilirler mi acaba?


Yani kusura bakmayın ama yeni deniz minibüsü sefere koyuyorsun ama haber vermiyorsun, Melih gibi yaparak ayıp ediyorsun, lütfen yahnie!


Biz var ya biz, nasıl Fatih Sultan Mehmet zamanında gemiyi karada yürüttüysek Kadir Topbaş zamanında da minibüsü denizde yürütmüş bir milletiz.
Hâttâ minibüsü yürütmekle kalmamış, yüzmemiz gereken yerde Hisus Krisdos gibi yürümekle iftihar etmeliyiz aslında.
Hem tarihte başka bir örneği de Hz. Musa zamanında Kızıldeniz'i asasıyla yararak geçmemiş miydi?


Neyse ki bu güzel olmayan görüntüler bir zaman sonra kesildi, deniz yavaş yavaş yerine çekilmeye başladı.
Geriye ise Twitter'den paylaştığım bu tarihe tanıklık eden resimler kaldı.


Burası Üsküdar, giderken yağmurun aldığına dair türkü yakılan ilçe.
Kâtip adam ve saraylı kadının yaşadıkları ölümsüz aşkı anlatır.


İşte o meşhur türkünün güftesi, yazayım da tam olsun:

Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur
Kâtibimin setresi uzun eteği çamur
Kâtip uykudan uyanmış gözleri mahmur
Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
Kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

Üsküdar'a gider iken bir mendil buldum
Mendilimin içine de lokum doldurdum
Kâtibimi arar iken yanımda buldum
Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
Kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır


Buradan biz Cadde-i Bağdad'a gidelim, burası da Erenköy.
Tesadüfen yolda yağmura yakalanınca Foursquare'de bu resmi paylaşmış.


Bu resim de tamamen geyik.
Wow Turkey'de bir sayfa var, acaip görüntüler koymuşlar veya yapmışlar.
Zaten benim Blog'um genelde gazetelerden ve Wow Turkey'den beslenir.
Deniz Otobüslerimizin (!) yanlarına can simitleri, ola ki deniz çok derinleşirse batmamamız için =)))


Bu sahnelere de tanıklık ettik ya, artıkım sırtımız asla ama asla yere gelmez.
Dilerim bir dahaki yağmurda böyle sahneleri görmez ve yağmurun romantik yanını yazarız.

01 Haziran 2014

Zayıflamak İsteyen Yağlı Yoğurt Yesin

Her şeye aklım ererdi ama bunu hiç bilmezdim.
Navarra Üniversitesi'nde araştırma yapmışlar, günde bir kutu tam yağlı yoğurt yiyenler yemeyenlere nazaran daha az kilo alıyorlarmış.


Araştırmacı uzmanlar bir çok kişinin yoğurdu yemeklerden sonra yediklerini, bu sayede yoğurdun tatlı yerine geçtiğini ya da yoğurdun içinde bulunan bazı bakterilerin kilo almamızı engellediğini söylemişlerdir.

İnsan Yok Ediyor

Çok mu masumuz biz bu dünyada?
Bütün yaptığımız doğaya ancak zarar vermek.
Bunun için ta Amerika'da ilk kez 1995'te henüz İnternet yokken yapılan araştırmaya gerek yok, gözlemlerimiz yeterli aslında.
Bu yılki aynı konulu araştırmanın sonucunda aradan geçen ondokuz yıllık zaman zarfında diğer canlı türlerinin yok olma hızı normâlden bin kat artmış.
Yakında biz de tek başlarımıza kalırız dünyada ve ebemizinkilerini tersten gösteriverirler bize.
Müstehâktır!