Bu Blogda Ara

26 Ekim 2013

Banel Akşamım Düzeldi

Aslında bugün çok ziyadesiyle "Banelious" bir gündü, hele de şu saatlara kadar.
İyi ki arkadaşlarım var, iyi ki bir telefonla beni gaza getirdiler, her zaman söylerim arkadaşlık çok güzel bir bağmış meğer.
Ben size bu yazıda fazlama bir şey yazmayacağım, sadece arkadaşlarınıza ve arkadaşlıklarınıza sahip çıkın diyeceğim.
Ben arkadaşımla yemeğe dönüyorum, herkesin Haftasonu şerifleri hayırlı uğurlu ve bereketli olsun.

Banel Bir Hafta Sonu

Bugün yalnızlıklarımla baş başayım =(((
Bütün arkadaşlarımın işi var, benimla birlikta degıller, onun için size birazcık bazı resimler paylaşacağım, dünya üzerinden çekilmiş.
Çaktırmayın, Facebok'tan buldum bunların tamamını =)))


Burası Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada arasındaki bir yer, bir köprü iki devleti ayırıyor.
Dikkât edin, göl ortası.


Burayı tam olarak nerede bilmiyorum, ama sarp kayalıkların arasında yerleştirilmiş güzel bir tatil köyü olmalı, gelgelelim burası kesinlikle müstemlekemiz sınırları içinde değil.


Bir cadde düşünün, bu resim dağ arasında sanacaksınız belki ama sanırım şehrin içinde bir sanat galerisinin önü falan olmalı, bende ilk izlenim olarak böyle göründü ama yanılıyor da olabilirim.





Burası da ne kadar güzel görünüyor değil mi? Sanki orman ve kayalık köprü gibi duruyor ama burası bir volkanın ağzı.

Bu resimlerin nereye ait olduklarını bilen varsa benimle paylaşabilir, ben de nerede olduklarını sizlere aktarabilirim.
Dilerim sizlere güzel bir görsel şölen sunmayı becerebilmişimdir.

Makaraya Sarılan İpler

Bu akşam makaralara ip sarmanın derdindeyiz.


Eskiden What's Up'ta yazışırken mutlaka birbirimize "İyi geceler" demeden birbirimizden gitmediğimiz bazı zat-ı az muhteremler şimdilerde herkesle uzun uzun yazıştıktan sonra bendenize bir sözcük yazıp hemen kapatmaya başladılar.
 Sanki hiç yazışmak istemiyorlar gibi, ya da ben vebalıymışım gibi.
Madem benimle yazışmak zorunuza gidiyor, öyleyse ne bok yemeye bana bir şey yazıyorsunuz? Ondan sonra da ben size cevap yazınca siz de görüp, uzun süre onlin bulunup bir kelimeyle geçiştiriyor ve o kelimeyi yazıp neden hemen offlin oluyorsunuz?
Ben bunların cevaplarını istiyorum, çünkü hakkım bu benim.
Bu kadar!


Bence benim sabrımı fazlama zorlamayın, çünkü ben de sizin gibi bir insanım, kaldı ki hayvanlar bile birazcık saygıyı ve önceliği hak ediyorlar.
Bilmem anlatabiliyor muyum?

25 Ekim 2013

At - Tut

Bu sefer ben değil, sadece resimdeki yazı konuşacak sizlerle ...


Beğendiniz mi yaptıklarınızı?
Sayenizde hâlâ uyanık vaziyette sizlere saydırmaya başladım =((((
Alacağınız olsun hepinizin!

24 Ekim 2013

Çeşitlemelerden Bir Demet

Bu dünyaya bir şekilde getiriliyoruz, öyle ya da böyle yaşıyoruz, en sonunda da def olup gidiyoruz.
Hayatın döngüsü böyle işte, herkes bir ucundan tutmuş bir şekilde yaşıyor.
Birazcık hayat üzerine yazmak istiyorum bugün size.
Aslında yazmak da değil, sadece Facebok'tan veya Foursquare'den bazı özlü sözler paylaşmak.


Sen aşkımıza bir isim ver sevgili! Hiç bilinmeyen bir dilde, anlamsız bir sözcük belirle istersen. Sadece ikimizin bildiği lisandan, tek bir kelime seç sevdamıza, yeter ki aşkı anlatsın harfler.




Bırakmaz ama bazen bırakmaz gibi görünenler öyle bir bırakır ki siz bile şaşırırsınız. Onun için aklınızı başlarınıza devşirin ve hiç kimseyi sevmeyin.


Ölmek için doğmuştur ya bir insan, sadece o yüzden yağmurdan sonraki toprak kokusunu çok sever.
Kar taneleri ne güzel anlatıyor birbirlerine zarar vermeden de yol alabilmenin mümkünatı olduğunu. Değil mi?

23 Ekim 2013

Cadde-i Bağdad'da Ralli Yapan Piçler

Bir yıla yakın zamandır Cadde-i Bağdad'da (Bağdat Caddesi) takılmaktayım.
Gündüzleri essahtan harika, ama gece oldu muydu bazı zengin züppe piçler alıyorlar altlarına Ferrari veya Mustang arabaları, başlıyorlar birbirleriyle yarış yapmaya.
Zaten arabaların egzos borularından acaip bir ses çıkıyor, ortalığı inletiyor sonra da.
Bu şekilde sorumsuzca yaptıkları yarışlar sonrası sayısız kazalara sebep olduklarının farklarında bile değiller. Zaten farklarında olsalardı veya canlarına bir şey olsaydı emin olun yapmazlardı. Ki bu şekilde devam edeceklerse bir gün inşallah başlarına bir bela gelmesini dilemekten başka çare bırakmadılar bana.

Bir kaç akşamdır Bağdat Caddesi'nin Foursquare'deki sayfasında bu konuyu işlemeye başladım, ve bu işi bitirinceye kadar da peşini bırakmayacağım.
Bu ralli yapan zengin şımarık piçler hakkında Büyükşehir Belediyesi ve Emniyet Teşkilatını vazifesini yapmaya davet ediyorum, umarım icabet ederler.


Benim çocukluğumda burası cennet gibi bir yerdi, trafik resimdeki gibi gidiş gelişti, otobüsleri ve dolmuşlarıyla İstanbul'un en güzel ve büyülü caddesiydi.
Fakat takvimler Bindokuzyüzseksenyedi yılının Haziran ayına geldiğinde zamanın İstanbul (o zamanın büyükşehir olmayan) Büyükşehir Belediye Reisi Bedreddin Dalan kalktı yolu Kadıköy yönüne tek yöne çevirdi, Bostancı tarafına gidenlerin yolunu da o zamanlar yeni yapılan ve adı konulmayan sahil yoluna ve Fenerbahçe Yolu ile Cemil Topuzlu Caddesine verdi.
Ondan sonra da adını yukarıdaki paragrafta andığım güzelim caddelerin içine sıçtılar bıraktılar, bu da ayrı bir konu. Burada yeri değil ama başka bir yazımda size bunları da anlatacağım.

22 Ekim 2013

Çalıkuşu

Biraz önce Facebok'ta dolaşırken arkadaşımın paylaştığı bir müzik sayesinde rastladım.
Bugün sizi eski yıllara götürmek istiyorum, çocukluğumuzun o güzel yıllarına ... Bazen eskileri hatırlamak çok güzel, en azından eskiden yokluk yıllarında gerçek anlamda üretim ve özveri varmış.
Günümüzde ise resmen bir israf ... Hele dizi sektörü, bir lâfı söyletebilmek için uzattıkça uzatıyorlar.
Oysa biraz sonra sizle paylaştığım diziyi baştan sona kadar izlerseniz sadece beş saatçikte bittiği, konuyu da hiç dağıtmadan mantıklı ve güzel bir şekilde anlattığını göreceksiniz.
Filmimiz 1986 yılından kalma.
İyi seyirler efenim.

21 Ekim 2013

Dolunay Vol. 2

Asıl Dolunay bu geceymiş =)))


Burası İstinye Park. Belki bir çok kez geldiğim ama Foursquare'de ilk kez check-in'lediğim bir mekân.
Aslında yalnızken kolay kolay gelebileceğim bir yer değil ya, neyse.
Yapacak çok da bir şey yok, bekleyelim bakalım.

Bayram Sonrası

Koskocaman bir dokuz günlük Kurban Bayramı'nı geride bıraktık biraz önce ...
Her ne kadar artıkım Pazartesi Sendromu'nu kendim yaşamıyorsam dahi uzun yıllar boyunca çokça yaşadığım için tüm hayranlarımın bu duygularını çok ama çok iyi anlıyorum.
Bu kadar uzun bir tatil ve gevşemeden sonra iş başına dönmek ve sistemin çarkına dahil olmak kolay bir şey değil ama malesef kapitalist dünyada buna mecburuz.
Biz çok çalışacağız ve az kazanacağız, ama patron tayfası az çalışacak ve çok kazanacak.
Aramızda tek bir fark var, patronlar yaslanan, işçiler ise yaslanılan.
İşte aşağıdaki şarkıda anlatıldığı şekilde:



Bir gün dilerim herkes hak ettiği şartlara erişsin.
Bugün hava çok güzel, dünkü gibi güneş var ama bu güneş ne kadar hakikât ve sıcak bilmiyorum ama akşam olunca kanlanacaktır kesin.
Kanlı güneş'in ne olduğunu dünkü yazımda anlatmış olduğum için burada uzun bir izahata girmeyeceğim.


Belki sendroma çare olmaz ama yine de Foursquarede bulduğum güzel bir resimle şimdilik müsadenizi arz ediyorum.
Herkese sendromsuz bir Pazartesi diler, saygılar sunarım.

20 Ekim 2013

Banelious Bir Gece

Normâl şartlarda ben böyle yazılar yazmazdım.
 
Hayat ne kadar tuhaf değil mi? Birisi çıkıyor, alakasız bir mevzuyla bütün gecenizin güzelliğini dağıtmasını çok iyi beceriyor.
Ama biliyor musunuz, bu zat-ı az muhteremin yatacak yeri yok.
 
Hani bazen diyorum, ben demiyorum da atasözünden aktarıyorum: Sinek de küçüktür ama mide bulandırır.
Lâkin siz siz olun, sakın ola ki sinek olmayın. Olabilirseniz mide olmaya bakın. Sonra zayi olmanızı istemem.
Çünkü sineklerin ömürleri çok ama çok kısadır ve dışarıdan gelebilecek sade bir tokadın atılmasına kadar canları vardır.
Ayrıca zorla güzelliğin de olmayacağını hatırlatmaktan da geri durmayacağım.
 
Bilmem anlatabiliyor muyum demek istediklerimi?
Anlayan anlamayana anlatsın.

Dolunay

Bu gece gökyüzünde güzel bir Dolunay bizi bekliyor.
Kanlı olan Güneş batalı çok zaman oldu, benim de vapor seyahatim akşam saatlarına sarktı, onun için Mehtap'ın doğuşuna şahit olamadım =(((


İşte görüyorsunuz, ışıklar nasıl da yakamoz yapmışlar denize karşı?
Aradaki ışıklar dikkâtinizi dağıtmasın sakın.
Herkese güzel akşamlar dilerim sevgililer =)))

Kanlı Güneş

Bugün hava çok güzel, dışarıda Güneş var.
Güneş var ama bu güneşin kanlı olduğunu biliyor musunuz?

Bazılarımız bu deyimi anlamayabilirler, bunun için ben bu lâfı açıklamak için bugüne bu yazıyı yazdım.
Kanlı Güneş'in açılımı, her ne kadar gökyüzünde güneş olsa dahi bu güneşin sıcaklığının aslında hiç bir zaman ısıtmaya yetmeyeceğini, ısıtsa bile batar batmaz serin ve soğuk havanın geleceğini anlatan küçük bir terimdir.

Yani güneş gökyüzünde olmasına ve azıcık da olsa ısıtıyor gibi görünmesine rağmen aslında ısıtmadığını ve sadece görüntü olarak orada durduğunu anlatır.

İşte böyle sevgililer, uzun zamandır size bahsettiğim "Kanlı Güneş" bu işte.
Herkese bol güneşli günler dilerim.