Bu Blogda Ara

Sayfalar

06 Kasım 2014

Kalabalık

Dünya üzerinde en kalabalık yer sanırım İstanbul değil. Özellikle de aşağıdaki resimlerde kalabalık modelleri gördükçe insan daha bir değer anlıyor.
Biz burada kalabalıktan yakınaduralım, heriflerdeki kalabalıklık bizim buraya rahmet okutuyor.


Burası İstanbul Metrobüs hattında bir yer.
Her gün ve her saat yolcusu mutlaka var dersiniz değil mi?
Ama kazın ayağı hiç de öyle değil, özellikle de biraz sonra göreceğiniz resimlerden sonra.
Bu arada size malûmat-ı nüfûsiye hakkında yazmam da gerek.
İstanbul'un nüfûsu 14.160.467 (ondörtmilyonyüzaltmışbindörtyüzaltmışyedi) kişi.


Bu gördüğünüz bizim Tren Dö Banli'lerden biri değil, Hindistan topraklarında Bombay'dan bir görüntü.
Bizim kadarmış kalabalıklığı, işte 2011'deki sonuç: 12.655.220 (onikimilyonaltıyüzellibeşbinikiyüzyirmi)


Baksanıza nasıl üstüste binmişler.
Bitti mi? Bitmedi.


Burası da Endonezya topraklarından Cakarta, bakın ne biçim asılmışlar Devletin Trenlerine ...
Bunu bizim burada yapsalar kesin düşerlerdi ama orada düşmüyorlar nedense.
Herhâlde Öküz'e taptıkları içindir.


Ama Cakarta nüfûsu hiç de bizim kadar değilmiş: 9.988.329 (dokuzmilyondokuzyüzseksensekizbinüçyüzyirmidokuz)


Asya'yı yazdık, biraz da Amerika'ya gidelim, burası Brezilya, Sao Paolo Metrosu.
Görevliler trenin kapasitesini aşmasın diye ancak mevcut trenin hareketinden sonra istasyondaki diğer yolcuların trene binmelerine müsade edecek.


Bu kalabalığı görüp de bizim Metrobüsümüze bok atmayın derim, netekim Sao Paolo da bizim kadar kalabalık değilmiş: 11.895.893 (Onbirmilyonsekizyüzdoksanbeşbinsekizyüzdoksanüç)


Ve artık Metroya binmenin taciz etmekle eş anlamlı hâle geldiği Tokyo'dayız, ki Tokyo Japonya'dadır, hani bilmeyenler için söyleyeyim.
Alttaki resme bakarsanız görevlilerin trene halkın sığabilmesi için kapılardan itiyorlar. Tabi bu itme sıkma sırasında götlerine parmak yiyen kadınların varlıkları da cabası.


Hemen yeri geldi, Tokyo'nun nüfûsu ise 9.071.577 (dokuzmilyonyetmişbirbinbeşyüzyetmişyedi) kişiymiş. Çok tenha değil mi?


Artık sıra geldi ki size otobüse nasıl biniliri göstermemin zamanına. Burası Pekin, Çin'de bu, korkmayın İstanbul veya Ankara değil. Zaten Ankara'nın otobüsleri de sarı değil, mavi.
Artıkım kapılar yetmemiş, millet pencerelerden biniyor otobüse. Acaba Pekinkart'larını bastırıyorlar mıdır elden ele?


Bizim Metrobüs'lere rahmet okutan bir görüntü, bu karambolde her türlü taciz olur, hâttâ daha da ileri giderlerse çocuk da olur. Tabi çocuk vergisini ödeyebilecekler için geçerli bu, çünkü Çin Halk Cumhuriyetinde çiftlerin ikinci çocuğa sahip olabilmeleri için vergi alınıyor, üçüncü çocuk yapmak ise yasak.
Tabi bu görüntünün nüfûsa oranı ise daha belirgin: 21.150.000 (yirmibirmilşyonyüzellibin) kişi.


İşte kalabalıklıkta sınır tanımayan halk bakın trene ne biçim yerleşmiş?
Burası Bangladeş, dünya üzerinde görüp görebileceğiniz en kalabalık trenler burada.


Bu da Delhi, otobüsün önüne bile sürülüş güvenliğini hiçe sayanlar asılmışlar işlerine gitmeye çalışıyorlar.


Yine Hindistan'da başka bir otobüs, artıkım öyle bir asılmışlar ki bizim eski Bussing UD47'lere biz haksızlık etmişiz gibime geliyor, malûm-u aliniz ki kamyon şasisiydiler eskiden otobüs hâline dönüştürülmeden önce. Hâlbuki bir tanesini sağlam bıraksaydık milletin asılması için ara sıra sefere de çıkartabilirdik.


Hâttâ Güney Afrika'da bile, eğer bu tren bize doğru geliyorsa büyük felâket, çünkü makinist önünü göremez bu kalabalıkta.


Pekin Belediye otobüslerinde size çocuk olur demiştim ya biraz önce, baksanıza nasıl da milletin tenâsül uzuvları nasıl önlerindekinin götlerine değmekte olduğunu bir de gündüz gözüyle çekilmiş bir resimde görün.


Yanlış anlamayın, burada porno veya erotik film çevrilmiyor, sadece akşam işten eve dönen insanlar görevlilerin yardımlarıyla (!) metroya binmeye çalışıyorlar, resim Çin'den.


Bu tren Hindistan'da Banliyö değil Anahat Treni.
Geçenlerde ulaştırma bakanı hızlı tren için ödenek istemiş, meclis red etmiş. Etmekte de haklı, onaylasaydı kesin facia çıkardı.


Yine Hindistan'ın bir yerinden Banliyö Treni, burada da katenerlerdeki elektrik çarpmalarını hiçe sayıp hayatlarından bile vaz geçmiş insanlar kim bilir nerelere gidiyorlar?
Meraklısına not: O treni yürütebilmek için 28.000 (yirmisekizbin) voltluk elektrik gerekir ve Allah korusun insana değerse sadece değen insan değil bütün tren yanar ve küle döner.
Ama öküze tapanlar bilmezler bunu.


İşte bir tren manzarası daha, bu harbi süper ötesi oldu. En az onbin kişi yoksa bu resimde ben ne olayım?


Hindistan'da trene binmek G.Ö.T. ister. (Güven, Özveri, Tecrübe)
Bir de bakan hızlı tren istemiş ...


Bu tren hızlı tren olsaydı ne olurdu?


İşte yıllarca tartışılan resim, bu İkarus 280 ise Küba'da. Kalabalığın derecesini siz tahmin ediniz.
Sonuç olarak dünyadaki kalabalıklık örneklerini gördükten sonra biz hâlimize her gün ve her saat şükredelim ki henüz tehnayız, ya bir de kalabalık olsaymışız hâlimiz nice olurdu?

03 Kasım 2014

90-60-90

Moda dünyası şişmanlığı fazlama kabûl etmez.
O yüzden kadınları genelde göğüs doksan, bel altmış, kalça doksan santimetre çevreli olarak saymakta.
İdeal kadın ölçüleri olarak özellikle 1990'dan itibaren sürekli 90 - 60 - 90 olarak yazılmakta.
Gelgelelim gerçekten 90 - 60 - 90 olan kadın var mı dünyada?


Yaygın olan inanca göre dolgun göğüslü, ince belli, çıkık kalçalı kadınlar soba borusu gibi olan kadınlara nazaran daha doğurgan.

İngiltere'de kadınların belleri ile kalçaları arasındaki oran yüzelli yıl öncesine oranla 0.7'den 0.8'e çıkmıştır.
Kadınların bel çevresi 88, erkeklerin de 102 santimetreyi geçmemesi gereklidir.


Eski Yunan Tanrıçalarının heykelleri yapılırken kullanılan ölçüler 90 - 60 - 90 olup güzellik abidesinin koordinatlarıdır.
Kadınlarda ince bel zarafet ve güzelliğin en önemli koşullarından biri olarak kabûl edilir. Hâttâ 90 - 60 - 90 slogan hâline bile gelmiştir.


Tarihte kadınların ince belli görünme çabalarının en yoğun olduğu zamanlar ondokuzuncu yüzyılın ortalarına denk geliyor. O dönemde korse kullanımı her ne kadar yaygın da olsa 60 santim bel kalınlığı idealden uzaktı.


1920'li yıllarda kadınlar belleri ince görünmesi için korse takmaya başlamışlardır. Hâttâ sütyenlerin olmazsa olmaz tamamlayıcılarıdır korseler.
Fakat 1950'lerden sonra moda kavramı ve ideal kadın görüntüsü değişmeye başladı.
Bu tarihe kadar dolgun göğüs, ince bel, estetik kalça ve ince bacaklar kesinlikle eleştirilir ve hiç yaklaşamazdı bile güzellik sınırlarına.


Günümüzde ise ölçüler 100 - 70 - 105 olarak değiştirildi, çünkü hızlı yemek salonlarının sağladıkları dengesiz beslenme alışkanlıkları insanları şişkolaştırmakta.


Gelgelelim bir önemli konu daha var:
Kadınlarda göğüs büyüklüklerinden daha önemli bir şey varsa o da bel ve kalça orantısıdır.
İstediğin kadar dolgun göğüslerin olsun, eğer düz bir bel ve dar bir kalçan varsa orantısızsın demektir.

Pastırma Yazı

Geçen hafta sonu saatlar birer saat geri alındılar ya artıkım hepimizin malûm olması gereken şekilde gün ışıklarından ve güneşten günde birer saat daha az yararlanabilmeye başlayacağız.
Ama güneş bize biraz kıyak geçmek istemiş sanırım, onun için son biraz görüneyim istemiş.


Hani ilkbahar gelmeden bir yalancı bahar olur ya, bu da onun gibi bir şey.
Kışa girmeden önce son bir kez eski günlerin anılarına dalmak isteyenler için tam biçilmiş kaftan.
Çünkü hava güneşlidir ve gerçek yaz kadar sıcak olmasa dahi günler güneşle birlikte geçerler.


Gündüzler güneşli olmasına rağmen hava genelde puslu olur, üstelik de hafif bir soğuk meltem esintisi de eşlik eder bu güneşe.
Geceleri ise genelde serin geçer ve yağmur yağmamasına rağmen don görülebilir.
Çünkü kutuplardan gelen alçak bir soğuk hava kütlesinin hareketsizleşerek sıcak bir yüksek basınç merkezi oluşturması sonucu ortaya çıkar.


En önemli özelliği istikrarlı bir katmanlaşma yaratan önemli sıcaklık değişimleridir.
Sonuçta havanın dikey hareketi engellenir ve alçaklarda oluşan duman ve toz havanın buzlu olmasına yol açar.


Pastırma Yazı deyimi de "Hâlis Kayseri Altını" olan Pastırmanın hazırlandığı dönem olmasından dolayıdır.
Gece ve gündüz arasındaki sıcaklığın birbirinden fazlama farklı olmaması ve genelde sıcağa yakın olması sayesinde pastırma en güzel bu dönemde kurutulur.
Yaz sıcağında pastırma kurutulmaya kalkılırsa tuhaf bir şey çıkar meydana.