Bu Blogda Ara

16 Haziran 2015

Kitap Yerine Ayped Verin

Hayatımda bu kadar tartışma yaratacak bir tavsiye şimdiye kadar işitmedi ben.
Sanırım dünya görüşümü değiştirmem mi gerek olup olmadığını hiç ama hiç bilmiyor ben.
Siz de düşüncelerinizi yazmamazlık etmeyin bana.


İngiliz bilim adamları kalkmışlar rahmetli Steve Jobs Amcamıza hürmetlerinden olsa gerek olduğunu sanıyorum, bebeklere tablet bilgisayar verilmesinin hiç zararlı olmadığını hâttâ kitaplardan yararlı olduğunu söylemişler.


Araştırmanın altına imza atan uzmanlar basına verdikleri beyanatta tabletlerin bebeklerin beyinlerini kitaplardan daha fazla uyardığını ve sayfaları kaydırıp metin içinde gezinmeyi yetişkinlerden daha kolay ve hızlı öğrendiklerini, kitaplarda ise en çok sayfaların çıkardıkları ses olduğunu söylemişlerdir.

15 Haziran 2015

Boşanan Babalar Kızlarını Unutuyorlar

Babalarla kızları arasında bugüne kadar sırrı pek de çözülemeyen ince ve özel bir bağ bulunduğu hepimizce malûm.
Aynı şekilde anneler ve oğulları arasında da biraz değişik bir tarzda olsa dahi benzer bir bağlantı yok değil.
Gelgelelim yine İngiliz bilim adamları bu yazımdaki araştırmayla yukarıdaki tezimi çürütecek bir sonuç bulmuşlar.


Boşanan erkeklerin oğullarına kızlarından daha fazla zaman ayırdıklarını.
Tabi biriyle evli olan erkek boşanınca karısı da boşanmış sayılıyor.
Aynı araştırmanın sonucuna göre kocalarından boşanan kadınlar ise çocuk yetiştirme konusunda kendilerini yetersiz hissedip bunalıma giriyorlar.


Tabi ki hiç kimse boşanmak için evlenmez, evlilik çocuk oyuncağı değildir.
Hele ortada çocuk da varsa işbu mevzuat-ı ayrılık çok ama çok iyi düşünülmesi gerekir.

Kardeş Kavgası Çocuklara Yararlı

Bu İngiliz milleti bizden çok çalışıyor, hani okulda öğrendiğimiz "Türk öğün çalış güven" özdeyişimizi bizlerden çalacak diye ödüm kopmuyor değil.
Bu sefer de kardeşler arasındaki kavgalara burunlarını sokmuşlar.
Araştırmalarında ise kardeşleriyle kavga eden küçük çocukların sosyal ve duygusal becerilerini geliştirerek büyüdüklerinde daha başarılı ve çevrelerinde sevilip sayılan bireyler olmalarını sağladıkları ortaya çıkmış.


Benim kardeşim veya ağabeyim ya da ablam yok, olmadı. Bu dünyada tek çocuğum ben.
Ama bu demek değil ki tek başıma dımdızlak kalmışım.
Siz sevgili okuyucularıma her zaman için teşekkür eder ben ki bunca zaman zarfında benim her şeye rağmen yanımda olduğunuz için, iyi ki varsınız canlarım benim.

Uyanınca Hemen Kahveye Sarılmayın

Hepinizin malûmudur ki kahve insanı uyandırıcı özelliğe sahiptir.
Özellikle de sadece kokusuyla bile uyanır uyanmaz ayılan insanlar tanıyor ben şu hayatta.
Her ne kadar teoride kahve can ve gerisi heyecan olsa dahi pratikte malesef öyle değilmiş.
Nasıl mı? Buyrun yazımın devamını okuyun:


Gelgelelim Amerikalılar yine canları çok sıkılmış olacak ki yine boş durmamış ve araştırmalarında sabahları uyanır uyanmaz kahve içmenin sanılanın aksine zararlı olduğunu ortaya çıkartmışlar.
Araştırmanın ayrıntılarına girecek olursak eğer kısaca özetle anlatmak gerek.
Sabah ilk uyanıldığı anlarda vücûddaki kortizol seviyesi yüksek olur. Kortizol da kahveyle birleşince vücûda zarar verir.
Kortizol seviyesinin en üste çıktığı saatlarda kahve veya enerji içeceklerinin tüketilmesi kafeinin etkisini önemli ölçüde azaltır ve geniş zaman zarfında vücûdun kafeine karşı bağışıklık geliştirir.
Yani tercüme edip anlatabileceğim bir dilde söylemem gerekirse hem daha az canlanıyorsunuz, hem de gelecekte daha fazla kahve içmeniz gerekiyor.
Kısaca stres hormonu olarak adlandırabileceğimiz kortizol ise vücûtta hepiniz bilirsiniz ki "Savaş veya Kaç" hâllerinde de bolca salgılanır.
Araştırmanın altına imza atan bilim adamları kahve içmek için uyandıktan en az bir saat beklenmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.


Yani kısacası kahve içmek için önce kahvaltınızı yapmamazlık etmeyin.
Zaten kahvaltının adı üstünde, "Kahve + Alt" sözcüklerinden türetilmiştir.
Anlamı da o kadar açık ve nettir ki aslında, kısaca aç karnına kahve içmeyin diyor.

14 Haziran 2015

Güzellik Uykusu Essahtan İşe Yarıyormuş

Bizleri vakt-i zamanında gündüz vakti öğleyi ikindi geçe uykuya yatırırlardı çocukken.
Çoklarımız da isyan ederdik annelerimize ve öğretmenlerimize.
Ama bugün imdı okuyacağınız işbu haber-i şerifi okuyunca işbu uyku-u şerifin aslında yararımıza olduğunu öğrendi ben.


Aslına bakarsanız bizim bunu öğrenmek için illâ ki Amerikalı bilim adamlarının araştırma yapmalarına gerek yoktu, annelerimize sorsaydık bize söylemezler miydi?
Sonuçta bütün ikindiyi harcamayacaktık, sadece kısa şekerlemelerle idare edecektik ve yaptığımız bu kısa şekerlemeler vücûdumuzun yaşlanmasını geciktirerek bizlerin genç kalmamızı da sağlıyormuş.


Yani demek ki neymiş?
İkindi vakt-i şerifinde kısa bir süre uyuklamak essahtan gerekliymiş.
Boşuna "Uyu da Büyü" denilmiyormuş bize.

Tavşan Farkı

Bugün sizi biraz alakasız bir konu ama biraz uzaklara götürecek ben.
Genelde doğal hayatın bozulmasına karşıyım, hayvan nüfûsunun değiştirilmemesini savunurum ama bu sefer konuyu okuyunca hak vermemek elde değil.
Efenim Akdamar veya Ahtamar Adasını hepiniz bilirsiniz. Hani geçtiğimiz yıllarda içinde bir canavarın yaşadığı iddia edilen ve Türkiye'nin soda ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Van Gölü'nde birkaç yıl önce yeniden ibadete açılan Surp Haç Kilisesinin bulunduğu ada.


Hepinizce mâlûm-u aliniz ki tavşanlar çok çabuk çoğalabilme yeteneğine sahip oldukları ve aşırı şekilde kemirgen oldukları cihetle sayıları üçbine kadar ulaşıp adadaki yeşil örtüye ve tarihi eserlere zarar vermeye başlayınca sivil toplum kuruluşlarının ortak kararlarına istinaden üç ay kadar önce adaya gelen ekipler tavşanların bin tanesini toplayarak teknelerle karaya çıkartıp onları yeni yuvalarına taşıdılar.


Onlar götürüldükten sonra Akdamar Adası yeşillenmeye başladı.
Tavşanların kemirmeleri yüzünden artıkım kurumaya yüz tutan badem ağaçları bu yıl çiçek açtılar.
Çevrede yaşayanlar da adayı yıllar sonra ilk kez bu kadar yeşil gördüklerini söylediler.