Bu Blogda Ara

Sayfalar

10 Mart 2023

Cadde-i Bağdad Çiçekleri

 Bazı alışkanlıklar kolay kolay değişmezler, her ne kadar yıllar içinde kaldırım taşları eskiyip değişikliklere uğrasalar bile.
Ancak mâlum-u âliniz doğada hiçbir şey kaybolmaz, sadece şekil değiştirir.
Tıpkı bizim Şehr-İstanbul'un en düzgün ve cetvelle çizilmiş yolu olan Cadde-i Bağdad gibi, ya da siz sevgili okuyucularımın alıştığı bildiği şekliyle Bağdat Caddesi gibi.
Size vakt-i zamanında buralar hakkında birçok yazımda bahsetmiştim, bugünkü ilk konumuz yakın zamanda tamiri biten yeni kaldırımı.


Genel olarak ben biraz muhafazakârımdır ama bu resm-i şerifini çektiğim kaldırım modelini bayağı beğendiğimi söylemek isterim. Geçmiş yıllarda rahmetli Kadir Topbaş'ın yaptığı kaldırımdan bin kat daha güzel ve kullanışlı, en azından bu yeni modelde otomobil sürücüleri iki yıl önce hizmete giren bisiklet yoluna tecâvüz edemiyor.


Buraya gezmeğe gelenler bilirler ki yaklaşık sekiz kilometrelik yol Şehr-İstanbul'un en fazla ağacı olan caddesidir ve yıllardan beridir uzak ara işbu ünvânını korumaktadır.
Her yıl özellikle Mart-ı Şerif Ayı civarlarında Cadde-i Bağdad'ın İhlamur ile Göztepe durakları arasındaki kaldırımlarındaki çiçekliklere yeni çiçekler ekilir.
Eskiden yani İkibinoniki yılı öncesinde bu yıllık gelenek Göztepe'den Bostancı'ya kadar olan bölümlerde de uygulanırdı ama gün geldi zamanın Şehremini olan Kadir Topbaş yolun Göztepe'den Bostancı'ya kadar olan kesimindeki kaldırımlarını genişleterek araba geçen kısmını bir şerit kadar daralttı ve çiçeklikleri ortadan kaldırdı ancak ağaçlara dokunmadı.
Yani artık şehreminliğe kim gelirse gelsin Cadde-i Bağdad'ın çift yönlü olması çok acıklı bir vaziyet ama artıkım imkânsız vaziyette.
Eğri oturup doğru konuşalım ve gerçekleri kabûl edelim, daha olmadı eski güzel günlerin anılarıyla yaşamağa çalışalım.

08 Mart 2023

Kitapçı Kedim Benim

 Benim haftada bir defa gittiğim ve kalın kalın kitaplardan ders çalıştığım bir Penguen Kitapevi var ki genel olarak yeni doğmuş Zürafa yavruları gibi paytak paytak yürürler ancak bahsettiğim Penguenler bazı Üçhârfliler gibi yüksek topuklu ayakkapları giymezler.
Genel olarak kitap bulunan yerlerde Kedi de bulunur, üstelik bu akşam kapının önündeki kalın kalın kitapların üzerine çıkmıştı ve gelen konukları karşılamağa çalışıyordu.
Tabi karşılama merasimi esnasında resm-i şerifini çekmeseydim ayıp etmiş olurdu ben.


Bu akşam içinde bulunduğum mekânın en büyük avantası gerçek anlamda bir kitap ve kahve cennetinin ortasında olması, her gittiğimde muhakkak bir kitap araklar ve birkaç saat zaman geçirebilmeğe çalışır ben.
Tabi lezzo ve de enfes Türk Kahvemsiyi gummilenirken hayatı sorgulamağa başlıyorum ve aslında her türlü kötülüklere rağmen yaşayabilmeğe değer bulabilmeğe çalışıyorum.


Hani burası var ya tam bir kütüphâne, üstelik Mükremin Ağabey'in (Çıtır) dediği gibi kalın kalın kitaplar arasında kaybolunabilecek bir kütüphâne, ancak bu dünyayı Üçhârfliler pek anlayamazlar.
Neresi olduğunu merak ediyorsanız Marmaray Elektrikli Banliyö Treninden geçerken Süreyya Pilâcı istasyonunda inin ve sâhil tarafından dışarı çıkın, bu arada Devletimin Treninin durduğu istasyonda turnike üzerinde pinekleyen Kedimize de bir Miyav deyin.


Kedimizden icâzet aldıktan sonra istasyondan çıkın ve sola dönün, onbeş metre kadar ileride, istasyon girişiyle arada sadece iki adet dükkân var.
Bu akşamleyin nöbette olması gereken saatta uyuyan kedimize Miyav demekten başka şansımız yoktu.


Bir başka yazımda da sizlere Süreyya Pilâcını anlatacak ben sizlere, çünkü burası bir zamanlar efsahane bir yerdi, benim denizine hiç giremediğim ama girenlerin ziyâdesileriyle beğenerek anılarında çokça anlattıkları.
Ayrıca paylaştığım ilânda da temaşa edilebileceği üzere uluslararası bir şöhrete de sahipmiş zamanında.

Kabataş Martı Procesi

 Bundan yıllar yıllar önceydi, bir sabah uyandık ki Kabataş iskelesine Martı adında bir proce düşünülmüştü. Maksadı kara ve deniz ulaşımını Eminönü'ye oranla biraz daha sakin olan Kabataş'a toplamak ve aktarmayı Kabataş'tan dağıtmak.
Birkaç zaman sonra Martı Procesinin inşaatı başlatıldı.
Derken gün geldi İstanbul Belediyesi'nin yönetimi tamamen yasal olarak el değiştirdi, yeni gelen Şehremini önceleri biraz inşaata Sipâli bulmakta zorlandığıyla yetinmemiş gibi proceyi de biraz değiştirdi.
Özgün procede Kabataş İskelesinden Üsküdar İskelesine kadar sadece yayaların kullanabileceği bir tünel düşünülmüştü. Mesafe ise yaklaşık olarak iki kilometre kadar yol olmakta. Ancak günümüzde inşaatı hâlâ devam eden yeni procede bu tünelin var olup olmadığı konusunda hiçbir mâlumatfuruşum mevcut değil.


Bugün siz sevgili okuyucularıma bir parentez açayım ve Mopura binmeden önce çektiğim Martı resm-i şerifini paylaşayım.
Yürüdükleri zaman kocaman ayaklarıyla paytak paytak yürüyen ama uçarken oldukça seri ve hızlı olan Martılar kendi ism-i şerifini taşıdıkları proce iskelede inşaatın bitmesini tartışmaktaydılar.
Arka plânda ise adı Sarayburnu vaporumuzdan devşirme olan Şehit Sami Akbulut vaporumuz Adaya sefer saatini beklemekte ve bizim Martılar da hangi ara uçmağa başlasak da birileri o Vapordan kendilerine Simit atmağa başlarsa diye iç geçiriyorlardı.


Gelgelelim bizim İstanbul Belediyesi bu bahsettiğim Martı procesini nihâyet tamamlamağa karar verdiği gibi bir adet maketini de Çağdaş Tramvay ve Füniküler hattının altgeçidine yerleştirdi, yani Martı Procesi bittiğinde böyle bir şey çıkacak ortaya.

07 Mart 2023

Kahve Dünyası Salı Günü

 Bazı zamanlarda insanın eğer herhangi bir işi ters giderse muhâllebi gibi yumuşak bir gıdayı yummilenirken bile dişi kırılabilir.
Bugün ne tuhaftır ki Çağdaş Tramvay'da akla hayâle gelmeyecek bir arıza vukua avdet eyledi ve Sultan Ahmet ile Eminönü arasındaki mıntıkada işlemeyeceği tuttu.
Yolumuz yine Genel Müdürlüğe düştü ama Cemre olarak değil çünkü benim ism-i şerifim Cemre değil.


Bu akşam gummilenmekte olduğum El Salvador Kahvemsinin yanına yine bir Gianduja ısmarladı ben.
Bu seferkisi Fındık ezmeli ve bütün Fındık takviyeli tabi ki el yapımı bir Çikolatalı bar.
Tadına gelince esasında yumuşak ama Fındık parçalarının dişlerinizin arasına girmemesine dikkât etmenizi salık verir ben.


Hem artıkım kılâsik bir tutku oldu ki bir Kahve Dünyası asla kedisiz olmaz, bu sefer bana verdiği pozda en kral şekilde koltuğa kurulmuş vaziyette görüntüleyebilmeğe muvaffakiyet gösterebildi ben.
Ne de olsa bu Dünya eğer dönmeğe devam ediyorsa sırf kedilerin hatırları için dönüyor, tabi bir de kedilere iyi davranan insanların hatırlarına.
Bir gün gelecek her şey bitecek belki ama kedilerin sevgisi kolay kolay bitmez.

06 Mart 2023

Tombul Teyze - Unutulan Vaporlarımız

 Biz insanoğlu esasında hiçbir şeyin değerini bilmiyoruz ki Şehir Hatları Vaporlarımız da bunların içlerinde yer almakta.
Tamam anladık Marmaray geldi ama Marmaray geldi diye Vaporlarımızı bir kenara bırakacak değiliz.
Gerçi koskoca Şehir Hatları İşletmesinde adam gibi Vapor bile kalmadığından Boğaz hattı olsun Ada hattı olsun bir kısım seferler için Dentur Avrasya veya Turyol ya da Mavi Marmara İdarelerinden her yıl bolcanam Mopur kiralanıyor. Gerçi her ne kadar şimdiki Şehir Hatları Genel Müdiresinin Dentur Avrasya Mopurlarının yönetim kurulu başkanının gelini olması konumuz sınırları içerisinde değil.


Bu akşam sizlere Tombul Teyzelerden ilk üretileni ŞH-Fatih Vaporumuzu anlatacak ben, zira bu serideki vaporlarımız İkibinyedi veya İkibinsekiz yılı yapımı, esasında on adet olması düşünülmüştü ama kendisinden başka ŞH-Beyoğlu ŞH-Beykoz ŞH-Sarıyer ve ŞH-Kadıköy ism-i şerifini taşıyan beş adet üretildiler.
Bu akşam ŞH-Fatih olanı Kadıköy'den çıkıp önce Karayköy sonra Eminönü'ye uğrayarak tekrardan Kadıköy'e geri dönüyordu.
Genel olarak Kadıköy ve Boğaz Kısa Turu hattında işletilseler dâhi Yaz geldiğinde Ada hattına takviye olarak gidebiliyorlar, üstelik bir adedi olan ŞH-Kadıköy ism-i şerifini taşıyanını gözlerim bizzat gördü. Bakınız aşağıdaki resim.


Temaşa ettiğiniz işbu resm-i şerif Büyükada'da çok güzel bir yerde olan Kahve Dünyası'da tarafımdan çekilip Prinstaram'a yerleştirildi.
Biz ulaşımcı tayfası olarak bunlara Tombul Teyze müstear ism-i şerifini taktık ama bundan sonra üretilenler mâlesef bizleri çok büyük hayâl kırıklıklarına uğrattılar.
Vaporlarımızın önemli bir bölümü mâlesef Kadir Topbaş zamanında sağa sola dağıtıldılar, yerlerine de yeni vapor konmadıkları için Turyol'un olsun Mavi Marmara'nın olsun veya bir akrabalık bile bulunan Dentur Avrasya olsun kimisi güzel kimisi kıtırpiyoz Mopurlara kaldık.

05 Mart 2023

Suadiye İstasyonu Hasansörü

 Bizim koskoca Marmaray güzergâhımızda Suadiye adlı bir istasyon mevcuttur ama Suadiye istasyonumuzun asansörü her ne Hikmet Karamansa sürekli bozuktur.
Bugün akşamleyin yine trene binmek için geldiğim istasyonda birkaç hafta önceki manzarayla yeniden karşılaştı ben.


Hani bundan yıllar önce bir espiri vardı ki celladın sör olduğunda ünvânı asansör olurdu, ancak günümüzde mâlesef Hasan sör olmuş vaziyette.
Hani tekerlekli sandalye gelse ne istasyona tırmanabilir ne de istasyondan dışarı çıkabilir ki bundan iki ay önce bu dediğim sahne gözlerimin önünde yaşandı.

Yağmurda Kahve Dünyası

 Hafta sonumuz için güzel bir haberim var çünkü Yağmurlu geçiyor, hem de bardaktan boşanırcasına.
Böyle yağarsa barajlarımız dolacak ve bizler Yaz sıçaklarında susuzluk çekmeyeceğiz.


Bugün akşam vakti bizim Kahve Dünyasında birkaç adet Lâvi Çikolatasından yummilenirken hava birdenbire yağmura çevirdi yönünü ve sanki bir zamanlar bardakla evliymiş de boşanma davaları görülmekteymiş gibi hızla yağmağa başladı.


Benim üzerime vazife olarak da işbu iki resm-i şerifi çekip paylaşmak kaldı.
Güle güle seyredin, Yağmuru iliklerinize kadar içinizde hissedin.

Kuğu Kahvesi

 Bu yıl Erenköy semtimizde yeni yenilikler mevcut, bir adedi de Kuğu Pastahanesi ki kendileri Divan'ın hemen yan sokağında bulunmakta.
Ben burayı Yılbaşı günü keşfetmiş ve deneyimlemiştim, ancak imdı iyice emin oldum ki koskoca Cadde-i Bağdad güzergâhında gerçek anlamda kaçamak yapılabilecek bir mıntıka olmakta.


Bu sefer geldiğimde Türk Kahvemsimi biraz değişiklik olması için Dabıl olarak ısmarladım, gerçi yazdıklarımı okuyanlar benim bir Türk Kahvemsi tutkunu olduğumu ezbere bilmeleri gerekir.
Her ne kadar bir Kahve Dükkânı olmasa bile içimi ve lezzeti fena değildi, yine de telve miktarını biraz azaltsalar daha bir makbule geçerdi.
Ancak yanında ısmarladığım Poğaçaların tadı bana sanki biraz yavan geldi, belki de Sarı Ekin'inkilere damak tadım daha çok alışkın olmasından mıdır nedir bilemeyeceğim.
Buranın ve birçok diğer mekânın en büyük olumsuz tarafı yazılı birer menülerinin olmaması, ki koskoca Kuğu Pastahanesi gibi bir mekâna bu vaziyeti pek yakıştırabildiğim söylenemez.