Bu Blogda Ara

Penguen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Penguen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

06 Eylül 2023

Yeni Süreyya Pilâcı

 Son birkaç zamandan beridir İstanbul Belediyesi'nin hummalı bir inşaat faaliyeti yürüttüğü Şehr-İstanbul vatandaşlarımızın anılarında çok önemli bir yeri olan, ancak Bindokuzyüzseksenbeş Yılından sonra bu dünyaya gelme şanssızlığına düşmüş olan hiç kimsenin hatırlamadığı, bir zamanların deniz kum güneş efsahanesi Süreyya Pilâcı dâhillinde bulunan Bakireler Mâbedi en sonunda eski yani Marmara Denizi doldurulmadan önceki karaya daha da yaklaştırılarak havuzun içine alındığı gibi biraz biraz eli yüzü de düzelince resm-i şerifini çekerek siz sevgili okuyucularımızla paylaşmak farz-ı ayn oldu.


Fizik dersinde öğretildiği gibi doğada hiçbir şey kaybolmaz sadece şekil değiştirir.
Bir zamanlar bulunduğu deniz ortasında daha ilerisinin derinleştiğini ikaz eden mabet günümüzde ve gelecekte artıkım sadece bir süs ve eğlence yeri olacak.


Gunümmüzde işbu mıntıkadaki kıyı o günlerdeki kıyıdan en az bir kilometre kadar daha ileride, biraz daha çalışsalar ve çabalasalar doldurulan alan Büyükada'ya dayanacak neredeyse.


İşte günümüze Bindokuzyüzseksenyedi yılından kalan Denizin doldurulmakta olduğu işbu resm-i şerifin gösterdiği günlerden geldik.
Resmin sağ tarafında gördüğünüz mavi kısımdan günümüzde Turgut Özal Bulvarı geçiyor, üstelik altı şeritli kocaman bir cadde.


En azından ortaya çıkartılıp bir cazibe merkezine dönüştürülüyor ya Biz Üç Muz'a göre çok şükür etmemiz gerekiyor bizleri yönetenlere.
Belki artık denizin ortasında değil ama en azından İski'nin sağladığı suya kavuştu.

08 Mart 2023

Kitapçı Kedim Benim

 Benim haftada bir defa gittiğim ve kalın kalın kitaplardan ders çalıştığım bir Penguen Kitapevi var ki genel olarak yeni doğmuş Zürafa yavruları gibi paytak paytak yürürler ancak bahsettiğim Penguenler bazı Üçhârfliler gibi yüksek topuklu ayakkapları giymezler.
Genel olarak kitap bulunan yerlerde Kedi de bulunur, üstelik bu akşam kapının önündeki kalın kalın kitapların üzerine çıkmıştı ve gelen konukları karşılamağa çalışıyordu.
Tabi karşılama merasimi esnasında resm-i şerifini çekmeseydim ayıp etmiş olurdu ben.


Bu akşam içinde bulunduğum mekânın en büyük avantası gerçek anlamda bir kitap ve kahve cennetinin ortasında olması, her gittiğimde muhakkak bir kitap araklar ve birkaç saat zaman geçirebilmeğe çalışır ben.
Tabi lezzo ve de enfes Türk Kahvemsiyi gummilenirken hayatı sorgulamağa başlıyorum ve aslında her türlü kötülüklere rağmen yaşayabilmeğe değer bulabilmeğe çalışıyorum.


Hani burası var ya tam bir kütüphâne, üstelik Mükremin Ağabey'in (Çıtır) dediği gibi kalın kalın kitaplar arasında kaybolunabilecek bir kütüphâne, ancak bu dünyayı Üçhârfliler pek anlayamazlar.
Neresi olduğunu merak ediyorsanız Marmaray Elektrikli Banliyö Treninden geçerken Süreyya Pilâcı istasyonunda inin ve sâhil tarafından dışarı çıkın, bu arada Devletimin Treninin durduğu istasyonda turnike üzerinde pinekleyen Kedimize de bir Miyav deyin.


Kedimizden icâzet aldıktan sonra istasyondan çıkın ve sola dönün, onbeş metre kadar ileride, istasyon girişiyle arada sadece iki adet dükkân var.
Bu akşamleyin nöbette olması gereken saatta uyuyan kedimize Miyav demekten başka şansımız yoktu.


Bir başka yazımda da sizlere Süreyya Pilâcını anlatacak ben sizlere, çünkü burası bir zamanlar efsahane bir yerdi, benim denizine hiç giremediğim ama girenlerin ziyâdesileriyle beğenerek anılarında çokça anlattıkları.
Ayrıca paylaştığım ilânda da temaşa edilebileceği üzere uluslararası bir şöhrete de sahipmiş zamanında.