Bu Blogda Ara

13 Mart 2021

Borç

Borç maaşlı olanlar için sıkıntılı ama girişimci için büyüme fırsatıdır.
Borçla yaşamağı sevmeyen ve borçtan korkan ücretli olarak çalışmalı, buna mukâbil borçla yaşamağı olağan gören borca karşı cesur olan da girişimcilik ruhu taşımalı.
Borç yiğidin kamçısıdır derler ama yiğit adama kamçı vurulmayacağı gibi adı üzerinde yiğit insanlar borç alabilme hakkına sahiptir, Zübük'ler hiçbir zaman borç almasalar hem kendileri hem de alacaklıları hakkında daha hayırlı olacaktır.


Borç alınırken yalvar yakar olunur gerekirse yalan bile söylenir.
Ama iş borcu ödemeğe gelince düşmânlık baş gösterir.
Kısaca verirken iyisindir isterken kötü, verip isteyip kötü olacağına vermeden kötü olmak daha iyidir.


Atalarımız bile bir lâf-ı güzafla anlatmışlar işbu vaziyet-i borciyeyi:
Borç almak sevişmek kadar kolaydır, geri ödemek ise çocuk doğurmak kadar zordur.
Hele bir de borcun üzerine faiz binerse ikiz doğurmak kadar zordur.
Allah hiç kimseyi boçlu bırakmasın dünyada, çünkü öbür dünyada borçlarınızı ancak cehennemde yanarak ve alacaklınızı cennetle mükâfatlandırarak ödeyebliyorsunuz.

Marmaray'ımın Pizzası

 Aslında bunu paylaşmayacaktım, ama son iki günden beridir bir Web-Site'de inanılmaz bir geri dönüş yaşanmakta.
Bu resm-i şerifteki küçük pizza yummimi oradaki arkadaşlarımla da paylaşmak istiyor ben.
Bu pizza bir Çağdaş Börek ürünüdür.


Actually I didn't want to share this beautifull little pizza, but there is a big retuning in a Web-Site operated by myself, I wanted to share with my friends too.
Also you can look and see this beautifull yummi, this is Çağdaş Börek product.

11 Mart 2021

Tilbe'nin Kahvesi

 Birkaç günden beridir bizim bir büyüğümüz lokantalarda oturabilmemize irade buyurduklarından beridir bazı ikindiler sokağa çıkmama müsade çıktı.
Aylardan beridir Home'mde daralmıştım, doğrusu işbu ruhsat bendenize iyi geleceğe benzer, hiç olmazsa iki üç insan yüzü görür ben.


Yeni dönemin yeni kahvelerinden ikincisini sizinle paylaşmak istedi ben.
Merak edenler Tilbe'yi elleriyle komuş gibi bulabilirler.
Şunu da ekleyeyim sigara paketi boş, çünkü sigara içmez ben. Ancak yasak olmasaydı Nargiliye içerdim.


Aslına bakarsanız ben bu korona morona bakara makaraya da pek inanmıyorum, çünkü geçtiğimiz yıllarda domuz gribi ve kuş gribi gibi salgınlar günümüzün kâbusundan daha fazla can aldı ama bizler o zaman maske takmadık ve dükkânları kapatmadık.
Kaldı ki terlikle tank durduran millete korona morona bakara makara ne yapabilir?

10 Mart 2021

İnek Öküz Gözüyle

 Akşam vakti aslında bazı konularda helâlleşme isteği işitti ben. Örneğin bizler için etlerini sütlerini derilerini bir avuç saman karşılığında seve seve feda eden Öküzler ve İnekler hakkında onların gözünden dünya konusu karikâtürlerle işlenecek.
Yazıma tam manâsıyla başlamadan önce hatırlatmak istediğim bir konu var ki bir İnsan'a Öküz veya İnek diyerek aslında İnek ve Öküz'e hakaret etmekteyiz ve hakaret etmek kul hakkına girer.
Allah-u Te'âlâ'nın asla ve asla bağışlamayacağı tek günâh kul hakkı yemektir, meğer ki hak sahibi bağışlarsa ancak o zaman bağışlar.
Üstelik kul hakkı konusunda İnekler ve Öküzler de dâhildir, çünkü İnekler ve Öküzler de Allah-u Te'âlâ'nın kuludur.


Her şey aslında Buzağı ve Dana iken Boğaziçi kenarındaki tepelerde otlamağa gittiklerinde başlar, otladıkça Tosun ve İnek ve de Öküz ya da Boğa sınıfına erişirler.


Mâlum-u âliniz Öküzün Trene Bakması gibi bir deyimimiz vardır, aslında Trenler İneklere güzel birer ilhâm kaynağı sağlamıştır.
Ancak bu aralar sadece Yük Trenlerine bakabilirler ve izleyebilirler, çünkü Padişah Efendi Hazretlerimiz Yolcu Trenlerinin işleyebilmesine dair herhangi bir irade buyurmadı.


İnek tayfası da ne yapsın ancak Hızlı Trenlerimizi izleyebiliyor ama Hızlı Trenler de belirli yerlerde çalışıyor, Ankara - İstanbul ve Konya - İstanbul gibi.
Her ne kadar Ankara tarafı Sivas'a ve Konya tarafı Karaman'a uzatılacaksa da henüz hangi gün işlemeğe başlayacağı da muamma.


Aslına bakarsanız bizim büyükbaş hayvanlarımız da aynen bizim gibi yaşantıya sahipler.
Hele bazılarının Facebok'ta sayfaları bile mevcut olduğu aşikâr.


Çimen de yeseler ot da yeseler kitap okumak onların da hakkı, hele de İneklerin, çünkü ne de olsa İnekler kadındır ve kadın da her zaman kendini entel dântel göstermek zorundadır.


Zaman geçtikçe İnek de Öküzünün huylarını öğrenmek niyetini ortaya çıkartır, öyle ki birçok Öküzler kırmızıya karşı siniri tepelerine çıkarken içlerinden bazıları farklı olmak adına maviyi seçebilirler.


Günü gelir Danalar Öküz olmadan önce anneleri tarafından bir İnekle evlendirilmeğe çalışılması da apayrı bir konudur, çünkü bizim Dana aslında bir Buzağı ile çevrede dolaşmağa başlamasından Tavuklar Kediler Köpekler falan dedikodu etmeğe başlamışlardır.


Artık günü gelmiştir, Dana Buzağısına evlenme teklif eder ve evlendiklerinde Dana Öküz, Buzağı da İnekliğe terfi ederler.
Böylece hayatın dikenli yolları onlar için de başlamış olur.


Gel zaman git zaman bizim İnek ve Öküz bir Dana ya da Buzağı dünyaya getirdikleri vakit Öküzlükleri ve İneklikleri daha da bir pekişir.
Örneğin buradaki ağılda İneğimiz yavrusunu biberonla besliyor çünkü çiftliğin sahibi İneğimizi sağarken memelerini oldukça fazla ellemiş.


Derken bizim İnek bir gün "Kim Birmilyon İster"e katılmış ve karşısına ahanda altın soru çıkıvermiş:
Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar?
Bu soruyu ben de size soruyorum, doğru cevabı yorumlara ekleyiverin sevgili okuyucularım.

09 Mart 2021

Kadınlar Günü'nün Ardından

Atalarımız eskiye rağbet olduğu zamanlar bit pazarına nur yağacağını söylemiş.
Bugün günlerden Salı, biliyorsunuz sallanır, sallansa iyi de sallanmakla sorular cevap bulamıyor.
Dün hepiniz okudunuz ki Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü idrak ettik cümleten.
Ama bağzı şeyhler çok çabuk değişiyor ve değişen bir günlük beylik bir anda Üçyüzaltmışdört günlük köleliğe dönüşüyor.


Hayatın devam ettiği ve ölenle ölünmeyeceği gerçeği her seferinde bir Osmanlı İmparatorluğu Tokadı gibi suratlarımıza çarpar ama bir işbu sille-i hayatiyeyi midemizde sindirmeği bir türlü beceremeyiz ki her seferinde işbu tokadı yeniden ahz-u kabz eylemek arzusunu içimizde hissederiz.


Şöyle akşam eve geldiğimizde güzel bir dinlendirici kahveye hiç kimse hayır diyemez, gerçi hayırda her zaman hayır vardır ve evette şer vardır ama bazı konularda bazen evet de bir işe yarayacaktır.
Yeter ki kahvecibaşımızın gönlünü hoş tutalım.
Hele bir de eğer küresel kapitâlist güçlerin oyunlarına gelip Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü çiçek böcekle kutlamağa kalkışmışsak ve dünü bir beylik gibi yaşamışsak vay bizim hâlimize.


Hele cebimizdeki son parayla birkaç saat sonra solacak ve hiçbir işe yaramayacak bir adet gül almışsak ve bu gülle kadın arkadaşımızın gününü kutluyorsak gerçekten küresel kapitâlistlerin oyunlarına gelmişiz demektir.
Her şeye rağmen hayat devam ediyor, geçen her gün hoş veya nahoş birer anı olarak yaşantılarımıza kazınıyor, siz iyisi mi geçen her anın tadını çıkartmağa bakın çünkü mezarda toprağın altında yatacaksınız ve hiçbir sur'ette kımıldayamayacaksınız, hâttâ vücudunuz bile çürüyerek toprak olacak.


Çok kasvetli bir yazı olduğunun farkında ben, gelin dağıtalım ve Martılarla birlikte gökyüzüne kanat çırpalım.

08 Mart 2021

Kadınlar Günü Kutlanmaması Gerekenler

Lady Gaga'yı veya Jennifer Lopez'i ya da Rihanna'yı ezbere bilen, estetikçiye gidip Angelina Jolie burnu sipariş eden, ama ne Halide Edip Adıvar'ı ne de Behice Boran'ı hiç tanımayan Laylaylom Pınar:
Zengin koca kafalamağa ayırdığın vaktin onda birini hemcinsin olan emekçi kadınların onurlu mücadelesine ayırmış olsaydın, evliliğe veya yasal modern fahişeliğe ya da zengin kocaya ihtiyacın kalmazdı. Hayatın boyunca seviyormuş gibi rol yapmana da gerek kalmazdı.
Kısaca senin kadınlar gününü kutlamıyorum.


Sevgilisine ya da ailesine aldırdığı arabayla alışveriş merkezine doğru yolda giderken kırmızı ışıkta durup rujunu makyajını tazeleyen Teşvikiyeli Tiki Melis:
Sen çevrendeki diğer kadınlara komşularına akrabalarına eski arkadaşlarına gösteriş yapıp hava atmağa harcadığın paranın ve vaktin onda birini herhangi bir eğitim kurumuna mesela Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne ayırmış olsaydın bir başka hemcinsin mesela Emine Teyze size haftada iki gün temizliğe gelmek zorunda kalmazdı.
Kısaca senin de kadınlar gününü kutlamıyorum.


Hele sen yok musun sen Gülten Teyze:
Küçük kızına büyük ablası gibi zengin koca bulmasını öğütleyen, kızın yerine sen seçmedin mi hani görücü gelen damat adayını? "Adam müteahhit bir sürü evi var, kızına iyi bakar" demişlerdi ya sana hani. 
Sana diyorum, sen de kendi annenden babandan böyle görmüştün, kendi kızlarını da kendin gibi büyüttün. Kişiliksiz kimliksiz seçimleri ve kararları olmayan.
Sen evet kimliksizsin karaktersizsin. Çünkü aldığın ve alacağın bütün kararlar El-âlem Ne Der Cümhûriyeti'ne aittir ne de olsa.
Bir saat yalnız bırakamazdın kızını nişanlısıyla, bırakacak olsan da yanlarına ortanca oğlanı nöbetçi olarak dikerdin. Kızına da öğütlerdin kendi saçmasapan cinsel tedbirlerini.
El-âlem Ne Der Cümhûriyeti'ne gösterdiğin itibarın onda birini kendi kızına güvenerek gösterseydin onun da kendi kararları ve kendine ait seçimleri olacağını anlardın.
O bunak kocanla bir olup sevmediği ve asla sevemeyeceği birine satmazdın kızını bilmem kaç odalı ev karşılığında.
Sen kadınlar gününü zaten bol bol kısır zeytinyağlı dolma kurabiye ve bol bol kolesterol depolanan altın günlerinden ibaret sanıyorsun.
Sonuçta senin de kadınlar gününü kutlamıyorum.


Şimdi de gelelim işyerinde evli patronunun yumuşak (!) tacizlerine kırıtarak karşılık veren motorize Selin'e:
Senin şu "Patronu ya da Müdürü Kafalayacağım" sevdan yüzünden işte ayağını kaydırdığın daha az kıdemli bir sürü hemcinsin oldu. Aptal patronunla veya müdürünle ya da işteki üstlerinle olan yapmacık ilişkini aynı yerde çalıştığın başka hemcinslerini ezmek için kullandın.
Onları birer işçi emekçi olarak değil sadece birer rakip olarak gördün ve ezdin.
Üstelik haksız bir rekabetti bu, onlar da senin gibi tacizlere göz yummak zorunda değildi. Mecbur kalanlar oldu aralarında, onları da kendine benzeterek motorize yaptın,
Şimdi yeni girdikleri işte profesyonel olmağa ve kariyer deneyimi kazanmağa değil senin gibi olmağa çalışıyorlar mâlesef.
Çünkü senin kadınlar gününden anladığın şey sadece kadın erkek ilişkilerinden ve çiçek böcekten ibaret olduğu için senin de kadınlar gününü kutlamıyorum.


Birbirlerinin giyimine ve ne kadarını gösterdiğine bakan inceleyen, kendisinden daha cesur olanları ayıplayan pek ahlâklı (!) kadınlar:
Başörtüsünü tesettürü ahlâklı olmanın bir simgesi sanan ancak İslâma göre ailelerine ve sahiplerine mehir bedeli ödendiği zaman sike sike kendileri için seçilmiş olan kocaya güya seve seve varan satılık kadınlar:
Sizin ahlâkınızın da (!) örtülerinizi açmanın da bir bedeli var.
Bu yüzden sizin de kadınlar gününüzü kutlamıyorum.


Ha bir de sen, entel dantel görünümlü Kentli Kezban:
Hülya Avşar ne kadar entelse sen de o kadar entelsin, Müge Anlı ne kadar kentliyse sen de o kadar kentlisin, Esra Ceyhan'ın o hanım hanımcık maskesi ne kadar sahteyse sen de o kadar sahtesin.
Sahteliklerin yüzünden senin de kadınlar gününü kutlamıyorum.


Kadının toplumda sosyal statü kazanabilmesi için evliliğe ve anne olmaya ihtiyaç duymayacağı Sekiz Mart'ları görmeğe belki benim ömrüm yetmeyecek ama Elif Şhafaq yerine Emma Goldman okuyan kadınlarımız da var. Onların da yetiştirip eğiteceği ve büyüteceği bir kuşak ve sahip çıkacakları bir dava var.
Sekiz Mart dünya emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun.

Kadınlar Günü'nü Sarı Ekin'de Kutlamak

 Tamam anladık kadınlar başlarımızın tacı, olmazsa olmazımız, ama dünyada bir tek Sekiz Mart günü kadınlar günü değildir.
Bir önceki yazımda belirttiğim üzere Sekiz Mart çiçekle böcekle geçen bir gün değil, tam tersine önemli bir sosyâl hadisenin yıldönümüdür.
İşbu ufak hatırlatmayı anımsattıktan sonra gelelim bizim kutlamamıza.
Kadın arkadaşlarım bugünü en doğal hak olarak kendi aralarında kutlamak istediklerinden olsa gerek bana yine Sarı Ekin'in yolu göründü.

 
Aslında geçen hafta geçerken dükkânın resm-i şerifini çekmişti ben ama yeniden çekmemin bir sakıncası olmadığını da düşünmekte ben.
Kaldı ki artık günümüzde o eski Otuzaltı Pozluk filimli makinelerimiz çoktan tarih oldu, daha doğrusu kullanan varsa bile o filimler pek üretilmiyor diye biliyor ben.
Nasıl olsa bilgisayardan yazıyor ve sizlerle paylaşıyor ben, keşke şöyle kalabalık bir takım olsak da hep birlikte resm-i şeriften değil gerçekten tadını tahsil ede ede şu aşağıdaki Simit'i yummilenebilsek çünkü kaşarıyla domatıyla harika bir nesne-i şerif üretmişler.


Efenim işbu resm-i şerifimizde temşa ettiğiniz menümde bugün Kıymalı Poğaça ve arasına Domat ve Kaşar konulan adına da Simit Arası denilen ve de hem göze hem de mideye hitap eden çok güzel bir çeşit bulunmakta.
Neyse efenim afiyet olsun şimdilik bendenize.
Eğer bu güzel mekân nerede diye merak ediyorsanız Sarı Ekin yazılarından herhangi birine tıklayın, size adresinin tarifini versin de yolda kaybolmayın, çünkü bu çevrenin yolları ve seyr-ü seferi biraz karmaşıktır, Bağdat Caddesi'nde ters yola girmeğe cesaret edemeyen ve ehliyetini bakkaldan kasaptan manavdan prayla satın almış bazı şahıslar bu semtte ters yola girmekten ve insanı sinir etmekten çekinmezler.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü

 Binyıllardan beri yaşadığımız Dünya ne yazık ki kapitâlist bir küresel gücün altında ezilmekte son ikiyüz yıla yakın zamandır. Gerçi dünya üzerinde kapitâlistlerin egemen olmağı başaramadığı toplumlar henüz var da olsalar sayıları ancak bir elin parmakları kadar azlar.
Ancak ben bu sefer komünistlik veya kapitâlistlik hakkında değil, Dünya Emekçi Kadınlar Günü hakkında yazacağım.
Bugün günlerden Sekiz Mart yıllardan da İkibinyirmibir.
Bundan tam olarak Yüzaltmışdört yıl önce, daha açıklayıcı olsun istiyorsanız Binsekizyüzelliyedi Yılında vukua avdet eden bir hareketin yıldönümü.


O dönemlerde İngiltere'nin başını çektiği ve diğer Evropa devletlerini ve de kendi soyunun devamı olan Amerika'yı da arkasına aldığı bir Sanayi Devrimi zamanlarıydı. Amerika'yı bilirsiniz canım, İngiltere ile İsrail'in maşası ve kuklası, küresel güçlerin toplandıkları yer.
Sanayi devriminde dünyanın hemen hemen her yerinde gerek fabrikaların gerekse madenciliğin günümüz şekillerine girmesi için başta sömürgecilik ve köleliğin kullanıldığı dönemlerdi, öyle ki küresel sermaye gücü insanları köleler gibi üçotuz paraya hem de uzun ve bitmeyen saatler boyunca çalıştırıyordu. Gerçi günümüzde de pek farklı değil ya neyse.
Derken bu zorbalığa ve köleliğe baş kaldıran yaklaşık Kırkbin dokuma işçisi daha iyi ve daha insancıl bir çalışma şartları istemek için hem de Amerika'nın en büyük ve en doymaz şehri Nevyork'ta greve gittiler.
Ancak her zaman küresel sermaye gücünün emrinde olan aynasızlar önce fabrikadaki işçilere saldırdılar, sonra da kapılarını kilitlediler.
Daha sonra faili meçhûl ama tahmin edilebilecek bir yangın çıktı fabrikada.
Bu yangında içeride bulunan Yüzyirmidokuz kadın işçi aynasızların fabrika önüne kurduğu engeli geçemeyerek mâlesef şehitlik mertebesine yükseldiler.
Rahmetlilerin cenazelerine o zamanlar en az onbin kişinin katıldığını günümüz basını yazmakta, Allah hepsine rahmet eylesin.


Aradan yıllar geçti, Dünya Emekçi Kadınlar Günü resmi olarak ilk kez Bindokuzyüzon Yılında Kopenhag'da düzenlenmekte olan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı zamanında Alman Sosyal Demokrat Partisi genel başkanı Clara Zetkin'in önermesi ve önerinin oy çokluğuyla kabûl edilmesiyle kutlanmağa başlandı.
Gel zaman git zaman adı batasıca küresel güçlerin hiç doymayan silâhı kapitâlizim çeşitli oyunlar oynayarak ve cinsiyet ayırımı yapması sayesinde günümüzde amacından iyice uzaklaşarak çiçek böcek günü hâline gelmiştir. Hâttâ bizim bir zamanlar dize getirdiğimiz Birleşmiş Milletler bile Onaltı Aralık Bindokuzyüzyetmişyedi günü aldığı kararla küresel güçlerin işçileri sömürerek ve köleleştirerek zenginleşmesine ve emekçi kadınların burjuvaziye karşı olan simgesi olan Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü adını kaldırarak sadece Sekiz Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasına oy çokluğuyla karar vermiştir.


Dünyayı bir tarafa bırakarak bizim Güzel Ülke Türkiye Cümhûriyeti'ne yani memleketimize avdet eylelim.
Bizler bu kutlu günü ilk kez Bindokuzyüzyirmibir Yılında kutlamışız. Buna mukâbil Atamız Türk Kadınına dünyanın birçok köşesinden çok daha önceleri seçme ve seçilme hakkı vererek kadınlarımızı hak ettikleri yerlere taşıdığını biliyoruz, hâttâ Kurtuluş Savaşı zamanı askerlerimizin arasında kadınlarımız da vardı.


Atamızın aralarına katılmamız için bazı ön şartlar öne sürdüğü ve ilginçtir ki kabûl de edilen Birleşmiş Milletler Cemiyeti Bindokuzyüzyetmişbeş Yılında "Kadın On Yılı" ilân etti.
Böylece aynı yıl Türkiye'de de "Kadın Yılı Kongresi" gerçekleştirildi.
Resmi olarak kutlanmağa başlamasında yine aynı yıl kurulan İlerici Kadınlar Derneği'nin payı büyüktü, derneğin sayesinde kutlamalar sokaklara da taşındı.
Derken araya Kenan Evren'in yaptığı meşhur Oniki Eylül Darbesi girdi, darbe döneminde dört yıl boyunca hiçbir kutlama yapılamıyordu.
Darbenin karanlık günleri aşılmağa başlandığı Bindokuzyzseksendört Yılından itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmağa devam edilmektedir. Bu yeni dönemin temel farkı eskiden sadece sosyalist kesimin sahiplendiği bu günün artık hemen tüm kadın kuruluşlarının yanı sıra adeta resmi bayram gibi devlet yetkilileri ve kurumları tarafından da kutlanmağa, hatta küresel güçlerin kölesi olan bazı şirketlerin de reklâm ve pazarlama faaliyetleri ile buna katılmaya başlamasıdır. Öte yandan günümüz Türkiye'sinde Sekiz Mart'ı Komintern'in Bindokuzyüzyirmili yıllardaki sınıfa karşı sınıf siyasetinin bir yansıması olarak adlandırıldığı şekilde "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlayanlar da olduğu görülmektedir.


İkibinüç yılında yurt çapındaki çeşitli Dünya Kadınlar Günü kutlamaları arasında Taksim'de başlayan ve her yıl Sekiz Mart'ta tekrarlanan Feminist Gece Yürüyüşü sonraki yıllarda başka şehirlerde de yapılmağa başlandı.
İkibinondört yılında İstanbul Valiliği tarafından Taksim Meydanı ve İstiklâl Caddesi'nin yürüyüş ve miting yapılabilecek yerler listesinden çıkarılmasından sonra Sekiz Mart günü İstiklal Caddesi'nde Feminist Gece Yürüyüşü yapılmağa birkaç yıl devam edildiyse de İkibinondokuz yılında polis İstiklâl Caddesi'nde toplanan binlerce kişinin yürüyüş yapmasını engelledi. Önceki yıllarda olduğu gibi yürüyüş yapmakta ısrar eden kalabalık göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiler kullanılarak dağıtıldı.


İmdı birçoklarınız kadınların çiçek melek falan olduğunu söyleyecekler, oysa bilmez misiniz ki dünyanın yarısı kadınlardır geri kalan yarısını da kadınlar meydana getirir?
Bir de kadın erkek eşit dersiniz ama kadınlar yaradılışta daha üstündür çünkü hâmile kalarak çocuk dünyaya getirirler.
Evet kadın ve erkek hak ve hürriyet konusunda eşittirler ama yaradılış kurallarında eşit değildirler.
Atamızın söylediği bir lâfta da olduğu gibi:
Erkek her şey olabilir, ama anne olamaz.
Bizler yine de küresel kapitâlist güçlerin oyunlarına gelmeyip emekçiliği savunalım ve Yüzaltmışdört yıl önce işçilerimizin ve kadınlarımızın hakları için şehitlik mertebesine erişenlere rahmet okuyarak bugünü idrak etmeğe çalışalım.
Sekiz Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.