Bu Blogda Ara

31 Ağustos 2024

Aybaşı Geldi Çattı - Volüm Üç

 Bundan yıllar önce Aybaşı'nın gelip çattığını ve memurda şafağın attığını yazmıştı ben.
Aradan geçen dörtbuçuk yıllık zaman zarfında olan bağzı değişimleri ve benzerlikleri yazmamın zamanı geldi de geçiyor bile.


Ayın başlarında banka hesaplarımıza yatmış olan bir önceki aya ait maaşlarımızın henüz ceplerimize girmediğini belirterek yazıma başlıyorum.
Aradan geçen koskocaman dört yıl boyunca hayatlarımızda değişmeyen tek şey bu.
Hesaplarımıza yatan maaşlarımızın miktarı kaç Türk Lirası olursa olsun henüz ayın onuncu günü geldiğinde hiçbir kuruşu bizimle birlikte kalmıyor.
Arslinda o da kalmak istiyor ama mâlesef bizimle birlikte kalabilmesne izin verilmiyor.
 

 Bundan çok değil sadece ve sadece BİN GÜN kadar önce Onaltı Kasım İkibinyirmibir günü tüm kısıtlamalara rağmen Amerika Doları'nın On Yeni Türk Lirası olma sınırını geçmişti.
Dolar tabi o günden bu güne aynı seviyede kalamadı, günümüzde o günkü değerinin üçbuçuk misline yakın seviyeye avdet eylediğini dövüz piyasasını takip edenler bilirler.


Ancak biz yine de hâlkta para olmadığına dair yaptıkları edebiyata pek inanmıyoruz, çünkü ne zaman sokaklarda gezmeğe çıksak yolların her tarafı Tomofil dolu ve bu otomobiller suyla çalışmıyorlar.
Çoğunluğunun deposuna yerleştirilen Benzin ve Mazot adlı yakıtla çalışıyorlar.
Bunların kayıtlarını tutmak Biz Üç Muz'un görevleri arasında olmadığı cihetle şuraya ücretlerii inceleyebileceğiniz bir "Bağlantı" bırakıyorum, artık tıklayabilirsiniz.


İşbu resm-i şerifte de temaşa edebileceğiniz üzere trafik Allah-u Te'âlâ'nın her günü tıkalı vaziyette ve işbu tıkanıklık Yeditepe Üniversitesi'nde görevli bilimadamlarının "Buradaki" araştırmasına göre Yüzaltmışsekiz saatlik bir haftamızın Otuzüç saatlık kısmını yollarda perişân olarak geçirmemizi sağlıyor.
Ya da araştırmanın sonucunu onların bize anlattığı dilden yazayım:
Ayda altı günümüz trafikte geçiyor.


Bizler artıkım gıdalı beslenmeği unuttuk, sadece karınlarımızı doyurabilmeğe çalışıyoruz.
Hadi bu ay neyse diyeceğiz ama Ekim-i Şerif Ayı geldiğinde havalar son bir Pastırma Yazı sonrasında soğumağa başladığında Doğalgaz ve Elektrik kullanmak zorundayız ve geçtiğmiz ay içinde bunlara şöyle güzel bir zamcık yapıldı ama asgari ücrete dokunulmadı.


İşbu şerait dâhilinde azami çalıarak cebimize giren asgari ücretin bizimle kalması mümkün müdür sizce?
Çünkü bilinmeyen yerlerdeki Üçüncü Dünya Ekomonileri her zaman Tıkırında işlemeğe ve çarkları sağlam döndürmeğe muktedirdirler.
İmdı nüsahâde buyuran herkese içinde bulunduğumuz İkibinyirmidört Yılının ilk iş günündeki Kapalıçarşı'daki döziz ücretlerini arz etmek isteriz:


Hemen belirteyim Yılbaşından itibaren tahakkuk ettirilecek lan asgari ücret her ne kadar bir ay sonra ceplerimize Sipâli olarak girmesine rağmen Biz Üç Muz olarak o günkü kurlar üzerinden değerini hesaplayalım:
Asgari ücretimiz içinde bulunduğumuz İkibinyirmidört yılında Onyedimilyarikimilyon olarak belirlendi ve gelecek yıla kadar dokunulmayacağı açıklandığını bilginize arz ederiz.
Paranın gerçek değeri her zaman Has Altın üzerinden hesaplanır, bu itibarla asgari ücretle Sekiz gram Yirmisekiz santigram (8.28) has altın alınabiliyordu o günü.
Ancak hâlkımız Amerika Birleşik Devletleri Dolarını üstün tuttuğu cihetle o günü Beşyüzyetmişbir Dolar Doksanyedi Sent (571.97) yapıyordu.
Hâlkımız sepetine Avrupa Ekomonik Topluluğu Eurosu da eklediği için onun da karşılığı Beşyüzyirmisekiz Euro Yetmişüç Sent (528.73) yapıyor.
Dünyanın en pahlı parası Kuveyt Dinarı'dır, oradan da hesaplarsak Yüzyetmişsekiz Dinar (178) yaptı mı?
Tüm fotbolseverler bilirler ki Uefa'nın ve Fifa'nın para birimi artıkım sadece İsviçre'de kalan Frank'tır, ona da uygularsak Dörtyüzseksenüç İsviçre Frangı (483) yapar.
Hadi bir de içimizdeki incilazları da memnun edelim, Dörtyüzkırksekiz İngiltere Sterlini (448) yaptı.
 
Amerika Doları : 17.002 ÷ 29.73 = 571.97
Avrupa Eurosu : 17.002 ÷ 32.65 = 528.73
İsviçre Frangı : 17.002 ÷ 35.20 = 483.00
İngiltere Sterlini : 17.002 ÷ 37.95 = 448.00
Kuveyt Dinarı : 17.002 ÷ 95.00 = 178.00
Has Altın : 17.002 ÷ 2.056,50 = 8.28
 
Yukarıdaki yazılı sayılardan kafanız bulanmasın diye bir de tablo ve matematik olarak anlattık.
İşbu sayıları aklınızda iyi tutun, çünkü yazının yayınlandığı gün yeniden karşımız çıkacak.


İmdı avdet eyleyelim Asgari Ücreti ceplerimize girdiği güne ve o günkü değerlerine:
Dolar olsa Beşyüzaltmış dolar Otuzsekiz sent (560.38), Euro olsa Beşyüzondokuz euro Altmışiki sent (519.62), Sterlin olsa Dörtyüzkırkbir sterlin Altmışbir şilin (441.61), Dinar olsa Yüzyyetmişyedi dinar Altmış kuruş (177.60) olarak değerinden düştü değil mi?
Ama merak etmeyin, altın alsanız Sekiz gram Yirmidokuz santigram (8.29) veya Frank üzerinden Dörtyüzseksenbeş frank Yedi santim (485.07) alabiliyorsunuz, yani Askari Ücret bu iki para birimine karşı değer kazanmış bir aylık zaman zarfında.
 
Amerika Doları : 17.002 ÷ 30.34 = 560.38
Avrupa Eurosu : 17.002 ÷ 32.72 = 519.62
İsviçre Frangı : 17.002 ÷ 35.05 = 485.07
İngiltere Sterlini : 17.002 ÷ 38.50 = 441.61
Kuveyt Dinarı : 17.002 ÷ 98.50 = 177.60
Has Altın : 17.002 ÷ 2.050,00 = 8.29
 
Artışlarla düşüşlerle bir dönemdi bunlar.
Gelelim günümüze, yani zurnanın artık zırtladığı yere.


Bugün aynı yerden aynı dövizciden çekilen işbu resm-i şerifteki ücret tabelâsında da görülmektedir ki Yeni Türk Lirası değerini kaybetmeğe devam etmekte ve alım gücü iyicenem düşmekte.
Asgari ücretin bugünkü değeri ahanda burada.

Eğer bugün Dolar alırsak Beşyüz dolar Otuzbeş sent (500.35)
Euro alırsak Dörtyüzelliüç euro Otuzsekiz sent (453.38)
Frank alsak Dörtyüzyirmialtı frank Onbir santim (426.11)
Sterlin alsak Üçyüzseksenbir paund Altmışüç şilin (381.63)
Dinar alsak Yüzelliüç dinar Seksenaltı kuruş (153.86) alabiliyoruz.
 
Amerika Doları : 17.002 ÷ 33.98 = 500.35
Avrupa Eurosu : 17.002 ÷ 37.50 = 453.38
İsviçre Frangı : 17.002 ÷ 39.90 = 426.11
İngiltere Sterlini : 17.002 ÷ 44.55 = 381.63
Kuveyt Dinarı : 17.002 ÷ 110.50 = 153.86
Has Altın : 17.002 ÷ 2.802,00 = 6.06

Ama işbu aldıklarımız Binde İki oranında vergiye tabi olduklarından vergiyi de üzerine eklememiz gerekiyor, bu da Asgari Ücretten zarar etmemize veya alacağımız miktardaki dövizden daha düşük miktarı alabilmemize sebep oluyor.
İmdı avdet edelim en güvenli liman olan Altına, Asgari Ücret ile bugün Altı gram Altı santim (6.06) Has Altın alabiliyoruz, yani bir Cümhûriyet Altını bile etmiyor Asgari Ücretin günümüzdeki gerçek değeri.
Farklarını da hesaplayalım:

Amerika Doları : 561.97 - 500.35 = 61.62
Avrupa Eurosu : 528.73 - 453.38 = 75.35
İsviçre Frangı : 483.00 - 426.11 = 56.89
İngiltere Sterlini : 448.00 - 381.63 = 66.37
Kuveyt Dinarı : 178.00 - 153.86 = 24.14
Has Altın : 8.28 - 6.06 = 2.22

Bu yılki Asgari Ücret uygulanmağa başladığı günden bu yana bugüne kadar eridiği değerden bahsettik, imdı Yılbaşı'daki döviz miktarlarını günümüzde alabilmek için kaç Türk Lirasıcık ödememiz gerektiğini de hesaplayalım:

Amerika Doları : 561.97 x 33.98 = 19.095,74
Avrupa Eurosu : 528.73 x 37.50 = 19.827,37
İsviçre Frangı : 483.00 x 39.90 = 19.271,70
İngiltere Sterlini : 448.00 x 44.55 = 19.958,40
Kuveyt Dinarı : 178.00 x 110.50 = 19.669,00
Has Altın : 8.28 x 2.802,00 = 23.200,56

Hesaplarımızı temaşa ettikten sonra Yeni Türk Lirası da sürekli değer kaybetmekte ve Eski Türk Lirasını yani Milyonların konuşulduğu dönemi aratmamakta, tabi günümüzdeki Türk Lirasının arkasına altı adet sıfır rakamını ekleyince İkibindört öncesi kullandığımız parayı bulacağız.
Son tablomuzda da eğer yukarıda saydığımız dövizlere yatırdığımızda aradaki ücret farklarını yazalım tam olsun.
 
Amerika Doları : 19.095,74 - 17.002 = 2.093,74
Avrupa Eurosu : 19.827,37 - 17.002 = 2.825,37
İsviçre Frangı : 19.271,70 - 17.002 = 2.269,70
İngiltere Sterlini : 19.958,40 - 17.002 = 2.956,40
Kuveyt Dinarı : 19.669,00 - 17.002 = 2.667,00
Has Altın : 23.200,56 - 17.002 =  6.198,56

Temaşa edilebildiği üzere Askeri Ücret olmayan Asgari Ücret olan her ay sonunda ceplerimize giren ücretten bugüne kadar yukarıda behsettiğim değerler kadar erimiş.


İşbu beyiti hepimiz hatırlarız, rahmetlinin kırk yıl önce söylediği beyitleri o günlerde de yaşıyorduk, günümüzde de yaşıyoruz.
Tek farkla, yirmi yıl önce paralarımızdan altı adet sıfır atıldı. O dönemde en büyük paramız olan Onbin Türk Lirası günümüzde oldu en küçük paramız olan Bir Yeni Türk Kuruşu.


O bir kuruş da günümüzde hiçbir geçerliliği olmayan ama hesapları dolduran ve ileriki zamanlarda Bir Türk Kuruşuluk Borç yüzünden başlarımızı belâya sokan bir varlık oldu.


Gerçekten dediğimiz gibi Aybaşı geldi çattı, Memur'da şafak attı. Nasıl geçeriz çarşıdan kasaba manava yakalanmadan?
Çünkü denizde yüzüyor boy boy odun ve evde ne şeker kaldı ne de un. Yakamozu yaslamış denize Dolunay, şinanay yavrum şinanay. Böyle giderse pahalılık vay vay vay, kafada ne tahta kalacak ne de yay.

Günün Şarkısı

Hiç sorulur mu? Tabi ki Şiki Şiki Baba, rahmetli Durmuş Çiğdem'in sesinden.


Aha da buraya videosunu da bıraktım anadın mı, isteyen dinlesin.
Gerçi son zamanlarda bu şarkının bir sürü kavırı yapıldı ama yapılan kavırların hepsi güzelim şarkının içine sıçmış.
Güftesini okumak isteyen bu yazıya tıklayabilir:
Martı, 20.1.2020 tarihli.

29 Ağustos 2024

Morcivert İkanur

Bunca zamandan beridir İkanur alâmet-i farikalı birçok otobüsü hem canlı hem de resm-i şeriflerde ziyadesiyle gördük ama Morcivert olanını ilk defa görüyoruz.
Belki işbu resm-i şerif uzun yıllardan beridir dolaşımda ama görür görmez siz sevgili okuyucularımızın ve meraklılarımızın da bileklerinin hakkıyla temaşa eylemeleri için paylaşmağa karar verdik.


İşin güzel tarafı Biz Üç Muz olarak İkarus otobüslerimize Kırmızıdan başka rengi münâsip göremezken adamlar Mor gibi çok daha güzel rengi daha güzel uydurmuşlar, esasında Pembe ve Bordo ile birlikte size Morcivert olmuş.
Bu arada Mor rengi şahsi olarak çok severim, bunu da belirteyim.
Bir de keşke bizler de böyle büyük pencerelilerden alsaymışız, bizdeki küçücük pencereli olanlar tavuk kümesine benziyormuş.

28 Ağustos 2024

Yağmur Zamanı Gelmiş

Bugün günlerden çalışma haftası ortasındaki Çarşamba bu sefer de "Çarşafa Dolanmış Çarşamba" olmuş, sanırım dün gece birileri birilerine "Sallanan Salı" olduğunu bile bile "Bağzı Şeyhler" yapabilmeğe çalışmış.
İşbu mızrak tarafını kullanmağı becerebilen taraftaki şahıslar çuval tarafını kullanmakta olan birtakım şahısların çuvallarına ellerinde olan mızrakları sokmuşlar.
İşbu işlem o kadar başarılı olmuş ki bugün Yağmur'cuğumun canı çok sıkılarak Bardak'tan yeniden boşanmağa karar vermiş.


İmdı yeniden Şehr-İstanbul'a yağmur yağıyor, ortalığı da olasılıkla seller götürecek, trafik sıkışacak ve on dakikalık yolu altmış dakikada gidebilmeğe başlayacağız.
Allah'a zibilyonlarca defa şükür ki herkesin altında birer tomofili mevcut ve benzin sudan ucuz olduğundan arabalarımızın motorunu durdurmağa da ihtiyacımız bulunmamakta olduğunu belirtmemiz gerekmekte.

26 Ağustos 2024

Moda İskelesinde Deniz Taşıtı Volüm Beş

Geçenlerde yine Moda iskelesinin deniz taşıtlı resmi vardı burada.
Ancak dikkât ediyorum da millet hâlâ Mopurlu resmini paylaşmaktan kaçınıyor.
Ya da resimleri Mopurun gelmediği saatlarda çekiyor.
Bilmenizi ve görmenizi isterim ki Moda iskelesine daha önceleri bu sayfalarda da açıklandığı saatlarda Mopur adı verilen Deniz Taşıtı yanaşıyor.
Moda iskelesine kaç saatinde Deniz Taşııtı uğradığını görmek için "BURAYI" tıklayabilir ve saatleri hakkında mâlumatfuruş edinebilirsiniz.
Veya burayla uğraşmak istemiyorsanız İstanbul Belediyesi'ni veya Şehir Hatları'nı telefonunuzla arayabilir ve işbu mâlumatfuruş-u şerifleri telefonlarınızdan da öğrenebilirsiniz.


Bu akşam Moda iskelesine Erke Han adlı Mavi Marmara'nın büyük mopuru ve Avcı adlı yine Mavi Marmara'nın küçük mopuru on dakika arayla uğradı, ilki Bostancı'ya gitti, ikincisi de Kabataş'a doğru gittiler.
İsm-i şerifi Avcı olan küçük Mopurumuz dönüşte Biz Üç Muz'u aldı ve Bostancı'ya hem de oldukça sür'âtli bir şekilde getireceği tuttu.
Doğrusu mu bendeniz işbu küçücük minicik Mopurun bu kadar hız yapabileceğini pek tahmin edemiyordum.
Ama dediğim gibi artık devir sür'ât devri, hız devri, yavaş kalanlar kaybediyorlar.

Maltepe Kıyı Dolgusu

 Geçenlerde kıyı dolgularıyla alâkalı bir yazımız vardı, işbu yazımız o yazımızın devamındaki bölgelerle ilgilidir.
Bir zamanlar gerçekten güzel bir kıyımız vardı, imdı bağzılarımız daha güzel olduğunu iddia etseler bile çok ahım şahım bir şey olmadı çünkü tomofiller doldu.


Her şey işbu haberle başlamış ve Anadolu yakası Marmara kıyısının doldurulmasını Bostancı'ya kadar getirmiştik.
Ancak o zamanlar kıyı dolgu tahribatı Bostancı'da durmamış ve zamanla Pendik Tershaesine kadar dayanmıştı.


Biz bu yazımızın gövde metnine Bostancı iskelesinden itibaren başlayalım.


Burası arslinda sahil değil Bostancı'daki tren yolu, az ileride Devletimin tekerlekleri bedavaya dönmeyen Trenlerinin durduğu istasyon mevcut.
Burada paylaştığım resm-i şerif Bostancı semtinin muhterem vâlidesiyle teşvik-i mesainin henüz bşlarında çekilmiş.


Buradaki görselimizde ise dolgunun bir zamanlar önemli bir sosyâlleşme mekânı ve denizde yüzme yeri olan Çamlık Kazinosu olmak vardı, çünkü hepimizin ceplerinin içlerinden geçen ve hayatlarımızın üç kocaman yılını çalan yalan bir salgın sonrasında bu güzel ve tarihi mekân tarihin tozlu sergenlerinde yerini almak zorunda kaldı.


Oysa dolgudan önce böyle güzel ve nefis bir görüntüsü vardı.


Vakt-i zamanında Devletimin Trenleri bu mıntıkada sâhilden giderlerdi, şimdiki trenler gibi yan koltuklu olmayan eski trenlerin düz ve ters koltuklarında özellikle de Gebze yönüne giderken sağ Haydarpaşa yönüne giderken de sol taraf pencere kenarındaki koltukta oturabilmeğe yer bulursanız kendinizi şanslı saymanız gerekirdi.


Hele bir de tekerlekleri bedavaya dönmeyen Devletimin Buharlı Trenlerine denk gelmiş olsaydınız o yıllarda her şey daha mı güzedi yoksa bizler mi güzeldik?


Hasıl kelâm Bostancı günümüzde böyle bir yer oldu.
Bir zamanlar burası İett Son Durağı'ydı ama Dudullu'dan gelen Metro buraya yerleştiği ve Park Et Devam Et uygulaması yüzünden buradaki durak Maltepe'ye taşındı.


Buradan biraz daha ilerlersek İdeâltepe gelir, artıkım İlçe-i Kadıköy'den çıkılmış ve İlçe-i Maltepe'ye gelinmiştir.
Dolgu yapıldığı dönemlerde Maltepe semti bağlı bulunduğu Kartal'dan ayrılarak kaymakamlığa terfi ettirilmişti, Başıbüyük Altayçeşme Zümrütevler Süreyyapaşa Cevizli Küçükyalı Altıntepe semtleri de İdeâltepe ile birlikte İlçe-i Maltepe'ye bağlandı.


Kıyı doldurularak yol geçirildiğinde İdeâltepe böyle değişik bir yer oldu.


Dahası tren yolunun üzerinden devasa bir köprü yapıldı.


Köprüyü havadan görünce buradaki Büyükyalı deresini anca yeni fark edebildik ki birçoğumuzun işbu akarsudan haberi yoktu sanırım.


Yol buraya gelmeden önceleri ise İdeâltepe böyle sessiz sakin bir semtimizdi.
Kıyısında birkaç deniz girilebilecek yeri olan, biriki küçük bakkalı ve bir okulu olan, ulaşımının Bağdat Caddesi sayesinde sağlandığı, biraz da kerestecilerin bulundukları bir yerdi.


Tabi o yıllrda İdeâltepe istasyonunun tam sahilde olduğunu Biz Üç Muz sıfatımızla söylemiş miydik bilmiyorum, çünkü trenden inince hemen deniz kıyısına çıkılırdı.


Bundan sonra yolumuz Süreyya Pilâcı'na geliyor, daha önceleri yazılmış olan Bakireler Mabedi çevresindeki deniz doldurulurken bir resm-i şerifini bulduk.


Bir başka dolgu resminde dolgu Maltepe taraflarında, ancak bulduğum kaynak Bindokuzyüzyetmişaltı Yılı olduğunu söylemekte, yine de en doğrusunu yukarıdakinin bileceğini düşünüyoruz hep birlikte.
Ancak bizim bildiğimiz bir gerçek varsa o da dolgunun neredeyse Büyükada'ya dayandığı ve günün birinde Büyükada'ya gitmek için herhangi bir Deniz Taşıtına ihtiyacımızın olmayacağı.


Yol yapıldıktan sonra uzun zaman boyunca torpak içinde kalmıştı, son zamanlarda iyice mezbelelik hâle düşen gençliklerimizin yüzme hedefi günümüzde cilâlanıp yeni bir havuz içinde eski itibarına kavuşturuldu.


Bir önceki resm-i şerifin altındaki cümlede itibar dedik ama en güzel hâlini bilen kişiler buna çok fazlama sevinemeyeceklerdir.


Çünkü bizler ve bizim yaşımızdaki okuyucularımız Süreyya Pilâcı'nın işbu hâlini bilmiyor değiliz.
Sadece pilâja gelenler için yapılmış bir istasyon, üst kesimde köy hayatı, şimdiki kalabalığın ve tomofillerin hiçbiri yok, huzur ve sessizlik hakim.


Ya imdı burada neler var? Buyurun kendiniz temaşa eyleyin.
Buradaki resim yine iyi sayılabilcek zamanları, çünkü aradan geçen otuz yıla yakın zamanda çok şey değişti.


Dolgudan yaklaşık dokuz yıl sonra çekilen işbu resm-i şeriflerde görülen Defakto Mekdanılds ve Burgerking aynen yerlerinde duruyorlar.


İleri tarafına da devasa bir Migros geldi ki açıldığı dönemler Şehr-İstanbul'un en büyük Migros'u burasıydı. İçinde de yok yoktu, hâlâ da yok yok.


Ancak buradan yukarıya havalanınca dolguun da dolgusunun yapıldığını ve eski özgün kıyıya ziyadesiyle belirgin bir tecâvüzle karşı karşıya bırakıldığını görebilirsiniz.


Hele bir de Maltepe semtinin önündeki alana ikinci dolgunun yapıldığı günlerden kalan işbu resm-i şerif biraz daha çalışılırsa dolgunun Büyükada'ya ulaşacağını ve Büyükada'ya gitmek için artıkım bir deniz taşıtına ihtiyacımızın olmadığına dair bir fikir oluşturabiliyor.
Resmin alt tarafında olan küçük çıkıntı ise Maltepe iskelesi, birkaç zamandan beridir buradan günde on sefer Büyükada Heybeliada Burgazada ve Kınalıada'ya genelde Prenstur'dan kiralanan ama Mavi Marmara'dan da takviye alınan mopurlarla Şehir Hatları bünyesinde sefer yapılmakta.
Sefer saatlerine Şehir Hatları Ada-Maltepe sayfasından ulaşabilirsiniz.


Doldurulma bittikten sonra aşağı yukarı böyle bir hâl aldı.


Oysa dolgudan önce böyle sessiz sakin ve huzurlu bir semtmiş burası da diğerleri gibi.
İşbu resm-i şerifin içinde görülen yol günümüzde de mevcut ama artıkım kıyıda değil.


Maltepe'den sonra sıradaki durağımız Dragos tepesi, bir dönemler Orhantepe olarak adlandırılmıştı.


Bir zamanlar bu kıyıda Posta Telgraf Telefon idaremizin güzel bir kampı vardı.
Tabi o yıllarda altın yumurtlayan tavuğumuz olan telefon kısmı Üçotuz Paraya bir araba satılmamıştı, ulusal güvenliğimiz devletimizin sorumluluğunda emin ellerdeydi.


Buradaki yazıyı Dragos'un gece görünümüyle bitirelim, arka pilânda Adalar bile gözükmekte.
Ancak işbu dolgu bitmedi, Kartal'a Pendik'e ve Salacak'a doğru devam edecek.
Bu arada küçücük ve miniminnacık bir mâlumatfuruşu da eklemeliyiz:
Adaların içinde anakaraya en yakını olan Büyükada'ya en yakın olan kıyı ahanda burada temaşa edilmekte.