Bu Blogda Ara

12 Temmuz 2024

Büyükada Otobüsleri

 Hani imdı Kınalıada açıklarındaki ayak fotolu yaz günüyle kalkıldı Büyükada'ya gelindi ya, son günlerde Adalıların "İstemezük" dediği yeni model Karsan Jest alâmet-i farikalı genelde C-50 hat numaralı Kadıköy - Pendik hattı başta olmak üzere Şehr-İstanbul'un bütün Minibüs hatlarında bolcanam bulunan minibüslerin elektriklilerinden Büyükada'da da İstanbul Elektrik Tünel Tramvay idaresi tarafından birkaç gün önce kullanılmağa ve işletilmeğe başlandı.


Başlamasına başladı ama Ada hâlkı tıpkı yeni semt olmağa başladığı ve Elektrikli Trenin inşaasının zamanlarından Ataköy semtine yapılması plânlanan istasyonu Ataköy hâlkının istemedikleri gibi.
Sırf bu yüzden bile tam ellibeş kocaman yıl boyunca Ataköy hâlkı Devletimin Elektrikli Banliyö Trenine binebilmek için Bakırköy'e kadar minibüsle veya tabanvayla ulaşabilmeğe çalıştı.
Sonra ne mi oldu?
Yıllarca istasyonu istemeyen Ataköy semtine devletim Marmaray inşaatı esnasında o istasyonu "Seve (!) Seve" yaptı, yetmedi bir de ta İkitelli ve Kayabaşı tarafından gelen bir Metronun istasyonunu da Marmaray'ınkinin yanına kodu.


Buradaki gördüğünüz de iki yıl kadar önce kullanılmağa başlanan ve artıkım eskiyen daha küçük modelleri, sadece oturrak topu topu on adet yolcu taşıyabiliyor.
Ben ve diğer birlikte yazdığımız arkadaşlarım işbu taşıtlra bindik, test ettik ve onayladık.
Diyeceğimiz şudur ki bir taşıtı nasıl kullanırsanız öyle adlandırılır.
Özel tomofillerinizi bile insan gibi trafik kurallarına uygun kullanırsanız gideceğiniz yere sâlimen varırsınız ama kural tanımayan şekillerde aşırı hızlı sürerseniz kaza yaparsınız.
İşbu taşıtların kullanımı da aynı hesap ve aynı şey.


Adadaki işbu taşıtlara binebilmek için İstanbulkartlarınızda en az Altmışmilyonaltıyüzaltmışbin Türk Lirasıcık kadar kontör bulunması gerekiyor.
Tam veya İndirimli olması hiçbir şeyi değiştirmiyor, çünkü Şehr-İdstanbul'da uygulanan indirimlerin hiçbiri Adalarda geçerli değil.
Adalardaki işbu otobüslerde Mavi Kart geçerli, ama tam yedi biniş hakkınıza mâl olmak var.
Eğer olur da Adalar ilçesinde ikâmet ediyor veya sigortalı bir işyerinde çalışıyosanız Adakart alma hakkınız doğuyor, bunlarla da Şehr-İstanbul'daki ücretlerle binebiliyorsunuz.
Adakart'la ayrıca Şehir Hatları ile Adalar arasında beleş seyahât edebiliyorsunuz.


Burası da yukarıdaki durak, yeni minibüsler geldi geleli BA-2 hattı ring hat kapsamından çıkartılmış vaziyete getirildi, yani Araba Meydanı'dan bindiğinizde gidebileceğiniz en uzun yol ahanda buraya kadar olmak var, yolun devamı için taşıtınızdan inip yeniden binmeniz gerekmekte.
Her ne kadar BA-2 hattının tırmanışı Nizam inişi Maden tarafındansa bile İett ve Şehir Meclisi artık bu hattı ring hat kapsamından çıkartmış.


Yeni taşıtlarımızın hayırlı uğurlu ve bereketli olmasını Allah-u Te'âlâ'dan niyaz ederiz.

Yazın Ayakları

Prinstaram veya sizlerin bildiği şekli İnstegram ya da yazıldığı şekliyle Instagram adı verilen ve bağzı Üçhârfliler için çok önemli olan paylaşma uygulaması çıktı çıkalı sanal dünyada bazı yazılı olan veya olmayan kurallar türedi.
Örnek olarak Perşembe günleri eski zamanlardan kalan resimler, Cuma günleri camilerden "Hayırlı Cumalar" resimleri, Cumartesi akşamları gece kulüpleri ve içki masaları, Yaz başlarında Denize sokulmuş ayaklar, Tatil günlerinde manyolu haşemalı güneşlenme paylaşımları, yetmedi bir de çoluk çocukların yüzme becerileri.


Madem konu böyle, ben de âdetimin yerini kaybetmeden buldurayım dedim ve daha ŞH-Fatih vaporumuzun üst güvertesinde otururken ayaklarımı yandaki korkuluklara dayadım ve Kınalıada'ya yaklaşırken yukarıda temaşa ettiğiniz resm-i şerifi çekti ben. 

10 Temmuz 2024

Moda İskelesinde Deniz Taşıtı Volüm Üç

Geçenlerde göndermiş olduğum Moda iskelesinde iki adet deniz taşıtı resm-i şerifinden sonra sizler kısa zaman zarfında okudunuz ve bendenizde de ertesi hafta yeniden gelerek daha güzel ve geniş açılısını çekerek sizlerle paylaşmamın şart olduğuna dair bir kanı uyandı bende.
Bu sefer sizlerle Biz Üç Muz'u Moda'ya getiren Mavi Marmara'nın Bostancı'daki iskelesine de adını veren Demokan (Özkaynak'ın) ismini taşıyan mopuru kamerama poz verdiği cihetle imdı da sizlerin görüşüne çıkmış vaziyette.


Hem mopuru hem de iskeleyi aynı çerçevenin içine sığdırabileceğimiz resm-i şerif için iskelenin karaya bağlantı yoluna çıkmamız gerekti.
Yeri gelmişken belirtmeliyiz ki Şehr-İstanbul'un işbu mıntıkasındaki denizin derinliği her ne kadar çabuk boyu aşsa dâhi bir vaporun yanaşabilmesine yetecek kadar derin olmadığından günümüzde Moda ve Bostancı geçmişte Kalamış Caddebostan Suadiye Maltepe ve Pendik iskeleleri denize doğru uzun bir dolgu burunun üzerinde inşa edilmişlerdir.
Tabi ki bunların üzerine bir de Martı tanıdığımız oldu bizim.


Moda iskelesinden cephe istikâmetine bakılınca tam karşıda Kınalıada yer alır, aslında Adaya giden vaporların Kadıköy yerine Moda'ya uğramaları daha uygundur.
Her ne kadar bu dediğim Bindokuzyüzseksenbir yılının yaz mevsiminde gerçekleşmişse dâhi o yıl Kadıköy iskelesi kapalıydı çünkü tamirat vardı.
Tüm bunlara rağmen gözden kaçırılmaması gereken en önemli konu Moda iskelesinin Lodos'a en açık iskele olduğunu da unutmamak gerekiyor.


Şurada birkaç yıl önce çekilen işbu resm-i şerifte de temaşa edilebileceği üzere bu kadar dalgaların arasında herhangi bir Vapor veya Mopur buraya yanaşamaz.
Yanaşsa dâhi yolcu alışverişinde bulunamaz çünkü bu kadar dalganın arasından aklına baliğ olan ve üstünü başını soğuk suyla ıslatmak istemeyen hiç kimse geçmez.

Sivasça

 Türkçe'de diğer bütün dillerde olduğu gibi çok çeşitli lehçeler bulunmaktadır.
Teker teker bunları sayamam ama en önemli olanları Karadeniz lehçesi, Ege lehçesi, Orta Anadolu lehçesi, Doğu Anadolu lehçesi, Sivas lehçesi, Kastamonu lehçesi, Güneydoğu Anadolu lehçesi, İstanbul lehçesi, Trakya lehçesi gibi çeşitli lehçelere ayrılır.
Türkçe'nin en doğru telâffuzu ise İstanbul lehçesidir, okullarda bu öğretilmeğe çalışılır.
Türkçe'nin güzel kültürel zenginliği olan işbu lehçelerin hiçbirinde yazım açısından hiçbir fark olmamasına rağmen telâffuz konusunda biraz farklılıklar bulunabilmektedir.
Bir de tüm bunlardan farklı olarak bazı sözcükler bazı yörelere özeldir, örnek olarak çiğdem sözcüğü İzmir ve Ege'de kabak çekiirdeği anlamına gelir, diğer yörelerde sıfat olan gevrek sözcüğü ise yine Ege'de simit anlamına gelir.


İmdı avdet edelim konumuza:
Doktorların öğretmenlerin ve kamudaki çalışanların mecburi birer Doğu hizmeti vardır, yani üniversite mezuniyeti sonrası ilk vazifelerini genelde kamu görevlilerinin pek bulunmadığı doğu illerinde ifa ederler, yıllardan beridir bu kural bu şekilde işler.
Ancak buradaki resm-i şerifte temaşa ettiğimiz sahnede bir tuhaflık mevcut mu sizce?
Doğma büyüme İtanbullu olan ve hayatında Şehr-İstanbul sınırları duşuna çıkmamış bir doktorun Guşluk, Börüm, Dirgen, Elleham sözcüklerinin anlamını anlayamaması bir derece norminâl karşılanabilir, ama "Dalağım" sözcüğünün ne olduğunu eğer bilmiyorsa Biz Üç Muz'un kendisine küçücük bir tavsiyemiz mevcuttur:
Lütfen kendisinin beş kocaman yıl boyunca öğrencisi olduğu Tıp Fâkülttesi Diplomasını ortadan cart diye ikiye bölerek yırtsın ve okuluna iade etsin, doktor olmak istiyorsa ya aynı fâkülteyi yeniden okusun ya da yapmak isteyebileceği daha kolay bir dal veya meslek varsa onu seçsin.
Çünkü dalak adı verilen iç organımız kan imâl etmekle yükümlü hayati bir organımızdır.
İşbu karikatürde geçen diğer Sivasça kelimelerin anlamlarına gelince:
Guşluk : (Aslında Kuşluk) Güneşin sabahları doğduktan yaklaşık iki saat saat sonrasından öğle ezanı öncesi kerahet vaktine kadar olan zaman dilimi.
Börüm : (Aslında Börüğüm, kök hâli Börük) Vücûtta bel çukurlarımızın biraz üstünde olduğu yer, altta böbreklerimiz vardır.
Dirgen : Diken.
Elleham : Allah'ım.

Banka Kumbarası

 Hepimizce mâlumdur ki günümüzde banka adı verilen kuruluşlar zaten zar zor geçinebilmeğe çalışan Türk hâlkının başlarına belâ oldular. Günümüzde bankalara borcu olmayan insanı parmakla gösterirler, çünkü çevrede bir tane bile bulunmamakta.
Oysa bundan birkaç yıl öncesine kadar bankalar çocuklara günümüzdeki embesiloğlu nesilin ziyadesiyle yabancı olduğu "Kumbara" adında bir kutu dağıtırdı, çocuklar harçlıklarından arttırdıkları Sipâlileri kötü günler için biriktirebilsinler diye.


Sonra ne mi oldu?
Bütün bankalar kumbara dağıtmağı bıraktı ve yerine kıredi kartı dağıtmağa başladı, hem de verdiği kişilerin borçlarını ödeyebilme hâddi olup olmadığını pek fazlama da sorgulamadan.
Bu kartları alan veya almak zorunda kalan birçok vatandaşımız da borçlarını ödeyemedikleri için de "Şak" diye icraya verildiler.