Bu Blogda Ara

Türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Temmuz 2024

Sivasça

 Türkçe'de diğer bütün dillerde olduğu gibi çok çeşitli lehçeler bulunmaktadır.
Teker teker bunları sayamam ama en önemli olanları Karadeniz lehçesi, Ege lehçesi, Orta Anadolu lehçesi, Doğu Anadolu lehçesi, Sivas lehçesi, Kastamonu lehçesi, Güneydoğu Anadolu lehçesi, İstanbul lehçesi, Trakya lehçesi gibi çeşitli lehçelere ayrılır.
Türkçe'nin en doğru telâffuzu ise İstanbul lehçesidir, okullarda bu öğretilmeğe çalışılır.
Türkçe'nin güzel kültürel zenginliği olan işbu lehçelerin hiçbirinde yazım açısından hiçbir fark olmamasına rağmen telâffuz konusunda biraz farklılıklar bulunabilmektedir.
Bir de tüm bunlardan farklı olarak bazı sözcükler bazı yörelere özeldir, örnek olarak çiğdem sözcüğü İzmir ve Ege'de kabak çekiirdeği anlamına gelir, diğer yörelerde sıfat olan gevrek sözcüğü ise yine Ege'de simit anlamına gelir.


İmdı avdet edelim konumuza:
Doktorların öğretmenlerin ve kamudaki çalışanların mecburi birer Doğu hizmeti vardır, yani üniversite mezuniyeti sonrası ilk vazifelerini genelde kamu görevlilerinin pek bulunmadığı doğu illerinde ifa ederler, yıllardan beridir bu kural bu şekilde işler.
Ancak buradaki resm-i şerifte temaşa ettiğimiz sahnede bir tuhaflık mevcut mu sizce?
Doğma büyüme İtanbullu olan ve hayatında Şehr-İstanbul sınırları duşuna çıkmamış bir doktorun Guşluk, Börüm, Dirgen, Elleham sözcüklerinin anlamını anlayamaması bir derece norminâl karşılanabilir, ama "Dalağım" sözcüğünün ne olduğunu eğer bilmiyorsa Biz Üç Muz'un kendisine küçücük bir tavsiyemiz mevcuttur:
Lütfen kendisinin beş kocaman yıl boyunca öğrencisi olduğu Tıp Fâkülttesi Diplomasını ortadan cart diye ikiye bölerek yırtsın ve okuluna iade etsin, doktor olmak istiyorsa ya aynı fâkülteyi yeniden okusun ya da yapmak isteyebileceği daha kolay bir dal veya meslek varsa onu seçsin.
Çünkü dalak adı verilen iç organımız kan imâl etmekle yükümlü hayati bir organımızdır.
İşbu karikatürde geçen diğer Sivasça kelimelerin anlamlarına gelince:
Guşluk : (Aslında Kuşluk) Güneşin sabahları doğduktan yaklaşık iki saat saat sonrasından öğle ezanı öncesi kerahet vaktine kadar olan zaman dilimi.
Börüm : (Aslında Börüğüm, kök hâli Börük) Vücûtta bel çukurlarımızın biraz üstünde olduğu yer, altta böbreklerimiz vardır.
Dirgen : Diken.
Elleham : Allah'ım.

08 Nisan 2023

Kuğu

Hani bütün hafta yoğurulur ve çok çalışmaktan bitap düşmüş olabilirsiniz. 


Burası benim Yılbaşı gününden keşfim olan Kuğu Pastahanesi olmakta, yalnız dikkâtli okuyanlar pastane değil kelime-i şerifin gerçek anlamlısı olan pastaHAne olarak kullandığımı hemen fark edeceklerdir.
Çünkü çok şükür Türkçe'yi adam gibi doğru kullanabilmeğe de kudretim mevcut.


Buranın ism-i şerifine aldanarak sadece tatlı bulunacağını düşünmekteyseniz çok büyük bir yanılgı içerisinde kalırsınız, çünkü tatlıya ilâve olarak tuzlu çeşitleri ve norminâl yummi tarzı şeyler de menülerinde bulunmakta.


Sıcak yemeklerinin bir harika olduğunu söylemeli ben, kendinizi bir Papermoon'da hissedebilirsiniz, olmaz pahlı gelirse Da Mario da olabilir, daha da ucuzunu isterseniz İl Padrino verelim, İtalyan yemeklerini sevmezseniz Bedri Usta ya da Develi de olur.
Şunu da ekleyeyim ki Kuğu'nun liginde Hacı Bozan veya Görgülü ya da Baylan olmalı derim ben.


Bana kahve mi çay mı diye sorsanız elbette Türk Kahvemsiyi uzak ara seçerim, çünkü yemekten sonra içilen Çay insanın demir ihtiyacını öldürür.


Ancak bu seferki gummilenmem gereken Çay müessesenin ikramı, gerçi biriki yudum sonra istediğim Türk Kahvemsiyi de hesaba yazmamışlar ama olsun.


Üzerine de Ramézân-ı Şerif Ayı'nın olmazsa olmazlarından Güllâç yummilenildiginde keyifler daha da bir kendine avdet eyliyor.
Bir güzel Cumartesi akşamında sizlerle birlikte deneyimlerimden bahsetti ben sizlere, okuduğunuz için teşekkür eder ben.

01 Kasım 2019

Hârf İnkılâbı Ve Hârflerimiz

Bugün Bir Kasım İkibinondokuz.
Bundan tam olarak Doksanbir yıl önce eski öğrenmesi zor olan Arapça yazıyı terk ederek günümüzdeki Lâtin Hârflerini kabul ettik.
Her ne kadar içimizde hâlâ Arapça yazıyı savunan bazı zevat mevcutsa bile kendilerine hayallerinin içinde esenlikler diler ben. Bu yazım da kendisine:
كج اويكوسونو اييي اويوسون، رويالار كرچك اولمويور چونكو.
(Gece vakti iyi uyusun, rüyalar gerçek olmuyor çünkü.)
Yeni ve Çağdaş Türkiye Cümhûriyeti Vatandaşlarını bilim alanında Batı ile eklemleme amacını güden işbu inkılâp tarihte benzerine çok zor rastlanabilen büyük bir devrimdir.


Toplamında Yirmidokuz adet olan Hârflerimizi ilkokulda hepimiz öğrenmiştik. İmdı size okunuşlarını bir yazayım, bilmeyenler de öğrensinler:

A, Be, Ce, Çe, De, E, Fe, Ge, Yumuşak Ge, He, I, İ, Je, Ke, Le, Me, Ne, O, Ö, Pe, Re, Se, Şe, Te, U, Ü, Ve, Ye, Ze.

Görüldüğü üzere Qu, We, iX olarak okunan İngilizce hârfler Türkçe'de bulunmamaktadır.
İşin güzel tarafı da hârflerimizin sesli hârfler dışında tamamının E sesiyle okunduğunu da bir kez daha gördünüz.
Yani gerçek Türkçe'de Ha gibi Ka gibi Aş gibi Ti gibi Vi gibi Eyç gibi Er gibi Ay gibi Bi gibi okunuşlar bulunmamaktadır.
Ancak günümüzde dediğim yaklaşık otuz yıldan beridir sürekli bu tarz yanlış okumalar çoğalmaya başlamış bulunmakta.
Bunları yapanlar da aslında kendilerine eğitimli kişiler dedirten ama aslında dış güçler tarafından eğitilen şahıslar olması sizce birer tesâdüf müdür?
Maksat dilimizi bozmak ve yıllardan beridir çok sağlam birer bağla bağlı olan bizleri birbirlerimizden ötekileştirerek ayırmaktan başka bir şey değil.
Ondan sonra ben boşuna İngilizce için İncilazca demekten hiç çekinmem, çünkü İngilizce'nin içinde de bu tarz bozuk yazılımlar mevcut olduğunu İngilizce bilenler biliyorlar. Örnek olarak "Middlesborough nasıl yazılıyor? M'boro olarak.
Tabi bu arada Almanların bir Çe hârfi için "Te Se Ce He" hârflerini birden israf etmeleri de ayrı bir komedi olduğunu da belirteyim.


Aslında bu tarz yanlış kullanımları yazmaya çok uzun bir yazı konusu olur ama ben bu yanlışları zaman içerisinde sizlerle paylaşmayı daha fazla tercih ederim.
Çünkü zamanında Atatürk'ün açtığı yolda kurduğu ülküde gösterdiği amaçta hiç durmadan yürüyeceğime and içmiştim ve şimdi de işbu andıma sadık kalmak zorundayım.