Bu Blogda Ara

10 Aralık 2011

Zorluk

Dünyada yapılması çok zor olan üç şey:

Saç tellerinizi sayamazsınız. Çok fazladır.

Gözlerinizi sabunla yıkayamazsınız. Gözleriniz yanar.

Diliniz dışardayken nefes alamazsınız. Ben denedim, o kadar da değil :-)

Şimdi dilinizi içeri sokabilirsiniz :-))


Etrafta bu mantaliteye sahip kıt beyinli o kadar çok insanat var ki, asıl onları saymak dili dışardayken nefes almaktan çok ama çok daha zor :-((

09 Aralık 2011

Diş

Uzun zamandır ağzımda tam sekiz tane dişim yoktu :-((
Zamanında bakamadım, çürümüştü ve binbir zorlamayla doktor tarafından çekildiler :-((
Bu akşam Starbucks'ta kahve içmekteyim, bir anda baktım ki ağzımdaki iyice çürümüş olan dokuzuncu dişim düşüvermiş :-((
Hani bir şey değil, kökü içerde kaldı ... Şimdi o kökü çıkartmak için doktora gitmek lazım, doktor da beni korkutmuyor değil :-((
Ama son çare olarak mecburen gideceğiz ...

08 Aralık 2011

Tren Dö Banli

Uzun zamandır Devletimin Elektrikli Trenlerinden bahsetmiyordum sanırım ...
Akşam akşam mesaiye kalmışım, hava soğuk, trenden başka vasıta da yok bizim eve o saatta, ya da bir şekil Taksim'e gitmeli ki en kestirme Dolmuşa binip de eve dönmek için :-))


Saatlar 21:35'i gösterirken İstanbul İstasyonundan hareket ediyoruz, ama daha düne kadar en yüksek ve sıcak seviyede yanan soba, bu akşam yanmıyor :-((
Anlaşıldı, Yaz zamanı arpalıklar bol geldiği için sürekli yandı ya, şimdi soba için ödenek çıkmadı herhal ki yaksınlar :-((

Yenikapı İstasyonuna geldik, burda bizi pek olağan olmayan bir bekleme karşıladı :-((
Benzer bir beklemeyi eski adı Samatya, yeni adı Koca Mustafa Paşa İstasyonunda malum ki uzun yıllardır tren yolu tek yola düşüyor, bu vaziyet-i umumiye dahilinde karşı istikametten avdet eyleyen öteki treni beklememiz lazım ... Bekliyoruz da netekim :-))
Hani yeni Jeton almak gerekmese inip arkadaşlarıma uğrayacağım ama ondan sonra "Jetondu Jetona Noldohoy Jetonum Nerde" dedirtecek bana :-))
Ben trende üşüyorum :-((

Geldik Kazlıçeşme'ye ... Burada da Marmaray'ın tünel giriş istasyonu yapılıyor, eski yoldan ayrı olarak Yedikule'ye kadar bir yol yapmışlar, elektrik tellerini yerleştiriyorlardı ...
Sanırım yakında bu yeni yoldan gidip gelecek trenler :-))
Galatasaray ise biraz önce sona eren misabakada Montepaski Siena'ya mağlup olmuş :-)))
Kazlıçeşme İstasyonunda müsabakayı temaşa eylemeye avdet eyleyen temaşakarlar bir anda Devletimin Trenini doldurmaya ve içeriyi bir parçacık dahi olsa ısıtmaya yetti :-))

Fakat bu kadar tehir yüzünden normal şartlarda otuzaltı dakkada gelmemiz gereken yolu ancak ellidört dakkada kat edebildik :-((

07 Aralık 2011

Bahçedeki Fener'in Öyküsü

Bir zamanlar bir yerde bir bahçe varmış, sonra birisi gelmiş, o bahçeye koskocaman bir fener dikmiş ki aslanlar kendilerini avlamaya gelen avcıları görebilmeleri için. Gel zaman git zaman büyük aslan kocaman feneri yerinden sökmeye karar vermiş. Fenerde yaşamakta olan kanaryalar da bu duruma itiraz etmişler, ne istiyorsunuz bizden? Aslan da demiş ki, avcılari bize gösteriyorsunuz ama bizim de yerimizi avcılara gösteriyorsunuz. Kanarya meclisi bu suçlama üzerine olağanüstü toplanmış ve her gördükleri aslanın kafalarını gagalamaya oybirliğiyle karar vermişler :-))

04 Aralık 2011

Boşanma Pastası

Bu dünyada çok şey gördüm çok şey duydum çok şey de yaşadım ...
Daha önce evlenmediğim için belki henüz boşanmadım ...
Fakat yine de hadise-i rezilliyenin bu noktalara kadar gelebileceğini hiç düşünemezdim :-((
Her ne kadar sosyete hududları dahilinde olsa da birileri yazıyor ve konuşuyor dahi olsa ...


Bugünkü konumuz Ayrılık, ama kutlanan ayrılık, biraz daha açalım, bu ayrılma ve boşanma için verilen partide kullanılan pasta ...


Binbir hayallerle mutlu başlayan evliliklerin zaman içinde ayrılıklarla bitmesi bugüne kadar üzüntü nedeniydi ... E kolay değil tabi, neler beklersin, karşına neler çıkar :-((
Şimdi deşmeyeceğim bunları, çünkü uzun uzun araştırma ve her bir maddesi ayrı birer yazı konsudur bunlar ... Biz konumuzu dağıtmayalım :-)


Fikirler değişip de evlilik kurumu çocuk oyuncağına dönüştüğünden beri canları sıkılanlar hemen boşanabiliyor ... Boşanmakla da kalmayıp boşanmanın şerefine parti yapıp üstüne bir de pasta keser hale geldi :-(( Yozlaşmaya bakın hele siz !!


Bir firma da kavga eden veya birbirini iten ya da birbirlerine silah çekmekten çekinmeyen gelin ve damat figürlerini pastalara yansıttı ...


Firmanın açıklaması da bir o kadar dikkat çekici :
"Başarısız evliliklere karşı olumlu bir tavır takınmayı desteklemek!"
Olayın boyutunu görün yani, gerçi yaşayan her şeyi görecek ...


Ama günümüzde "Evleneyim de sosyal bir sorumluluğum olsun, olmaz başaramaz veya yürütemezsem boşanırım" mantığı yüzünden Almanya Federal Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Angela Merkel'in "Evlilik Anlaşması"nı 5 (Beş) yıl süreyle sınırlandırmak ve bu beş yılın sonunda "Tamam" veya "Devam" görüşmesini yapmak fikrini ortaya çıkardı ...


Fakat "Kilise Nikahı"nda Allah'a söz veriyoruz:
"İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta, hüzünde, mutlulukta, ölüm sizi ayırana kadar birbirinizi eş olarak kabul ediyor musunuz?"
Dili farklı bile olsa Papazın sorduğu budur, evlenenler de "Evet" derler.


Fakat bu soruya "Evet" deyip de, bir zaman sonra boşanırsanız aşağıdaki maddeye karşı gelmiş olursunuz:
"Yaradan ta başlangıçtan insanları erkek ve kadın olarak yarattı ve şöyle dedi:
'Bu nedenle adam annesini babasını bırakacak, karısına bağlanacak, ve ikisi tek bir beden olacaklar!'
Şöyle ki, onlar artık iki ayrı değil, tek bedendir.
O halde Tanrının birleştirdiğini insanlar ayırmasın!"
(İncil, Markos 10:6-10)