Bu Blogda Ara

Sayfalar

08 Eylül 2011

Kimle Evlenmeli

Son zamanlarda gerek gerçek ortamdaki, gerekse Facebok'taki sanal ortam arkadaşlarımla tartıştığımız konulardan birisi de evlilik ...
Malum-u aliniz, artıkım yolun yarılarına erişti yaşlarımız ...Sahiden, sizce kimle evlenmeli?
Bugün gazetede Ayşe Özyılmazel'in bir yazısını göreceğim tuttu ... Hani resmen ruh doktoru mu diyeceksiniz ama bazen sanki telepatik güçler karşınıza neler neler çıkartıyor :-))
Neyse sözü fazlama uzatmayalım, bir fikri var, onu paylaşmak istiyorum bu sefer sizle:

En İyi Arkadaşınla Evlenmek

1. Güzeldir, çünkü sıkılmazsın.
2. Birbirinizi anlarsınız, evinizin içinde empati kol gezer.
3. Zevkleriniz aynıdır, arkadaşlarınız da ortaktır. İkiniz de yabancılık çekmezsiniz ve alışma dönemi yaşamazsınız.
4. Bir gün belki aşkınızdan vaz geçebilirsiniz, ama en iyi arkadaşınızdan asla.
5. "Bence artıkım arkadaş kalalım" cümlesi sizin ilişkide iyice sırıtır.
6. Arkadaşlık aşkı öldürmez, kan verir can verir.
7. En iyi arkadaşını kaybetmek istemezsin, kimler gelse kimler geçse yerini hiç bir zaman dolduramazsın.
8. Arkadaşlık aşkı öldürmez ama dikkatlı olmazsanız aşk arkadaşlığı yaralayabilir.

Bu aralar sanırım evlilik mevzularına fazlaca sardım, başım bağlanıyor mudur nedir?
Aman, Allah yazdıysa bozsun, şimdi bu kadar sorumluluğumun arasında bir başka sorumluluk eklemeye pek fazlama niyetim yok ...
Hem özgür ruhlu insanlar kolay kolay evlenemezler, evlenseler dahi evlilikleri uzun ömürlü olmaz, ama gerçekten kafa dengi biri olursa o zaman başka, ama günümüzde o kadar kafa dengini bulabilen kişiler nerede?

06 Eylül 2011

Nasıl Zayıfladım

Sonunda başardım ... Artıkım Doksan Kilo'dan aşağı düştüm sonunda :-))

Bu sabah işe giderken bizim orda her fırsatta tartıldığım bir terazi var, her zamanki gibi tartılayım dedim. Genelde tartı ve kilo muhabbeti hal-i hazırda zaten düşük olan moralimi iyice bozar. Fakat bugün bozamayacak. Çünkü bu sabah terazi 89.5 (Seksendokuzbuçuk) Kilo olduğumu söyledi :-))
Benim gibi uzun yıllar boyunca Yüz Kiloların çevresinde dolanmış bir "Şişko Patates Çuvalı" için büyük Müjde :-)) Sizce de öyle değil mi?

Ama şimdi bunun bana mali açıdan küçük bir külfeti olacak, çünkü mevcuddaki pantolon ve gömleklerim üzerime aşırı derecede bol geliyor :-((
Ne yapacaksın bu durumda?
Birer beden ufaklarını alıcaksın.
Hazır ekomoni de ısrarla tıkırındayken de sırasıydı yahnie :-((
Olmazsa bir süreliğine bol pantolonla gezerim olur biter :-))
Ölmedim ya daha, eminim helbet şans benim yüzüme de gülücektir. Maşallah alemin keyfi yerindeyken arkası gelmiyor dertlerimin, biri biterken ötekisi başlar, ne olursa olsun böyle gelmiş böyle gider, yok mu çaresi?

Bu noktaya kadar biraz dertlendim, gelelim zayıflamanın formülüne, işte huzurlarınızda bende işe acaip derecede yarayan reçetem:

YÜRÜYÜŞ

Her fırsatta tempolu bir yürüyüş yapın. Mesela akşam eve gelirken trenden bir istasyon önce inip eve kadar yürümek, hafta sonları boş zamanlarımızda sahillerde yürümek ve bu yürüyüşlerimizde doğru nefes alıp vermek bayağı bir işe yarıyor.

SU İÇMEK

Karnınız gerekli gereksiz acıktığında yemek yerine birer litre su için. Belki açlığınızı geçirmez ama bu sıcaklarda en azından serinlemek için bayağı işe yarıyor bu da.

YEMEK

Ne yerseniz yiyin, ama yemeklerinizi biraz yavaş yiyin. Çünkü ilk lokmanın beyin tarafından hissedilmesi tam Yirmi Dakka sürüyor. O yediğiniz ilk lokma bir insanı doyurmaya yetebiliyor.

AŞK

Size bir tavsiyem de birine aşık olun, fakat bu kişi kolayca erişemeyeceğiniz birisi olsun. Ara sıra onu düşünerek zaten yemekten içmekten kesileceksiniz. Yemeyince de zaten zayıflamaya başlarsınız.
Fakat bu biraz da tehlikeli bir yöntem, eğer sonuçta başarılı olamaması halinde (konu çok derin) bunalıma girme riski de var. Bunalım da fazladan alınan kilo demektir. Zira kalp kırıklıklarına karşı en etkili ilaç Çaklıt'tır, fakat bunun da fazlası hem sivilce hem de kilo olarak size geri döner, netekim zamanında ödediğimiz vergilerin bize Yol Su Elektrik olarak geri dönmesi gibi :-))

ACI

Hemen korkmayın, aşk acısı yaşayın demiyorum, bu madde yemekle alakalı ... Yemeklerinizin tadı biraz acı olsun, bol bol baharat kullanın. Netekim Adanalılar nasıldır, çıta gibi dümdüz. Neden, çünkü mutfakları acı üzerine kurulmuştur ...
Mesela Çiğ Köfte, Adana'da o kadar acıdır ki bir İstabnullu kolay kolay yiyemez ... Her ne kadar İstabnul'da da Çiğ Köfte yapılıyorsa da bunun Çiğ Köfte olmadığı o kadar aşikârdır ki, Çiğ Köfteden başka her bir şeye benziyor :-((
Acının faydası vücuddaki biriken yağları yakmaya başlaması. Yemeklere de başka bir tad katıyor.
Bir deneyin, alışık değilseniz azar azar acılaştırın sofralarınızı, birden acı yerseniz diliniz yanar.

SODA

Yemeklerden sonra size bir tavsiyem var, Limonlu Soda içiverin bir şişe, zayıflamaya karşı etkili bir yöntem, çünkü limonun kendisi bir asittir, bu asitte de hem boğazınızı düzeltecek hem de midenizi iyi gelecek maddeler ve vitaminler vardır .. Becerebilirseniz limonun kendisini yiyin, daha da yararlı, ama tadı ekşidir söyleyeyim :-))

Bunların haricinde başkaca bir tavsiyem namevcuddur, bir deneyin bunları, başaramazsanız birlikte başka çözüm yolu bulmaya çalışırız ...

Herkese başarılar.

05 Eylül 2011

Yeni Hayat

Kocaman bir Bayram Tatili bitti :-((
Tam "Dokuz Gün"lük rüya gibi doya doya geçen ama sonra sabah olduğunda bir sürü gerçeğin acımasız bir tokat gibi çarptığı aşırı sendromlu bir Pazartesi günündeyim ...
Gitmekten artıkım hoşlanmadığım ve giderken ayaklarımın geri geri gittiği fakat tüm bunlara rağmen gitmeye mecbur olduğum bir Çarşı var :-(( Ve ben bu çarşıdan her sabah nefret ediyorum :-((
Hatta o kadar nefret kusuyorum ki, sabahları dükkanı açarken ağzımdan aslinda istemediğim sözler dökülüyor.

Bugünkü aklım 1998'de olsaydı, askerlik dönüşü bir daha oraya dönmez, bugün de bu kararımdan ötürü pişmanlıklar içinde kalmazdım, çünkü benim hayatım hep "Keşke"lerle geçmiştir.

Ben artık hayatımı değiştirmek istiyorum ve yeni hayatımda bazı şahısları istemiyorum. Ne istediğimi belki bilmiyorum ama bildiğim şeylerden birisi kuyumcu olmak istemediğimdir.
Ben yeni hayatımda bir kaç kişi dışında Çarşılı olan hiç kimseyi de istemiyorum, çünkü bu hayatta "Kapalıçarşı Artıkları"yla hiç işim olmaz.

Son olarak her sabah tekrarladığım söz:
Çarşılı Değil Misiniz, Tümeniniz GÖT'sünüz, Topunuzun Ağzına Sıçim Amk.