Bu Blogda Ara

19 Haziran 2024

Bayramın Bitişini Kutlamak

 Bizim coğrafyada bayramlar gerçek anlamda birer mutluluk vesilesiydi bir zamanlar.
Hani bayram geldiğinde dargınlar ve küskünler karşılıklı birer barış çubuğu içerler ve dumanlarını da içlerinde hissederler, yanında ise birer fincan Türk Kahvemsi olsa tadından yenmez.
Hani bayramlar geldiğinde gelişen veya gelişmeyen şartların sayesinde birbirlerinden uzakta yaşamak zorunda kalan arkadaşlar ve akrabalar birbirlerini görmeğe gelirler, gelirken yanlarında bulundukları vilâyetin meşhur birer gıdasından getirirlerse bunun da tadından yenmez.
Hani bayramlar geldiğinde öncesinde ve sonrasında esasında çalışma günü olmasına rağmen eklenen izin günlerinde yaşanmakta olan bayram hazırlıkları telâşını anlatmamıza sözler yetmez, esas bayramın olduğu günlerden önceki yaşanan hazırlık telâşının heyecanı tadından yenmez.


Hani bayramlar geldiğinde son birkaç yıldan beri uygulanan şehiriçlerindeki beleş ulaşım bayramların en sevilmeyen tarafıdır, çünkü otobüs metro tren vapor mopur beleş diye bokunu çıkartanlar da bolcanam mevcuttur, özellikle de Şehr-İstanbul'da.
Belki başka günlerde gidilemeyen yerlere bayramda gidip değişiklik yapmak güzeldir ama binilen taşıt tenha olursa tadından yenmez, çünkü bedava sirkenin baldan tatlı olduğunu atalarımız bizlere billdirmişlerdir.


İmdı bundan sonra dokuz kocaman ay boyunca resmî günler dışında uzun soluklu bayram yok, dahası dini bayramların her yıl ortalama olarak on gün geri gittiği cihetle yavaş yavaş Kışa doğru ilerlemeğe çalışıyor.
Yani eğer ömrümüz olur da gelecek yılın bayramını görürsek Deniz henüz ısınmamış olacağından ancak uzaklardan seyredebileceğiz Şehr-İstanbul'da yaşamakta olduğumuz için, çünkü İzmir Muğla Antalya Mersin gibi sıçak bir iklimde yaşamıyoruz.
Bu saydığım vilâyetlerde Yaz biraz daha erken gelir ve geç gider, bu da Allah-u Te'âlâ'nın biz Türkiye coğrafyasına bir hikmetidir çok şükür.

18 Haziran 2024

Kocaeli Yolları

 Yaz geldi mi insanların içi kaynar suyla yıkanır.
Kaynayan o sular bir süre sonra Güneş'in de baskı yapmasıyla ter olarak dışarı çıkar.
Serinlemek ve soğumak için de bazen biraz uzak serin yerlere kaçmak gerekir. Ama nereye?


Mevcutta ve çevrede Türk Kahvemsi varken arsla Nescafé gummilenilmez.
İşbu kurala riayet edecek olursak Biz Üç Muz sıfatıyla Türk Kahvemsi gummilenebilmek için biraz kemerlerimizi sıkabilmeğe çalışıyoruz.


Bugün sonunda karar verildiği cihetle il dışına çıkabilmeğe çalışıyoruz.
Yeşil renkli Kocaeli Belediyesinin körüklü otobüsü Biz Üç Muz'u Çayırova istasyonunda bekliyor.
Bayram dolayısıyla oranın belediye otobüsleri de beleş olmak var.
Genel olarak onbeş ilâ yirmi dakikada bir hareket eden, çoğunlukla körüklü otobüslerin çalıştığı, yaklaşık elli kilometrelik uzuzun bir hat olduğu 435MR hattının geldiği yer ahanda burası.
Hareket saatlarına ve durduğu duraklara Kocaeli Belediyesi'nin ilgili sayfasından ulaşabilirsiniz.


Her ne kadar Arçelik'in kullanma kılavuzlarında adres belirtirken Çayırova'nın İstanbul olarak yazmasına rağmen orası İstanbul ile ilgisi olmadığı cihetle bizim İstanbulkartlar geçerli olmadığından Otuzmilyon Türk Lirasıcık bayılarak Kocaelikart edinmemiz gerekmekte.
Ancak orada beleş olduğu günlerde beleş binebilmek için kişiselleştirme gibi bir sorun yaşanmamakta çünkü kart okuyucularının üstleri beleş olduğuna dair yazıyla kapatılmış.


Bazı duraklarda hangi otobüsün hangi durakta duracağını gösteren tabelâlar da kaydettik resim arşivlerimize.
Ancak şu kadarını söyleyeyim oranın otobüslerinin bizim otobüslerden üstünlükleri de var geri kalmışlıkları da var.
Sürücüleri sanki subaymış gibi omuzlarında rütbe olan beyaz gömlek giymişler.
Otobüslerin filo kodları plâkalarla aşırı uyumlu, örneğin önceki resimde çektiğim 41 AIG 601 plâkalı bizde solosu olan Körüklü Bemece'nin filo kodu da 601.
Ancak işbu filo kodları otobüslerin ön kapularının üst kısımlarında yazıyor, içeride veya başka kısımlarda ara ki bulasın.
İçerideki ekranda otobüsün nerede olduğunu gösteren bir harita mevcut, İett'deki gibi reklâm yayınlamıyor.


İşbu resimde temaşa ettiğiniz yer Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olmak var.
Bizler fazlama dile getirmiyoruz ama orası da tıpkı İstanbul gibi bir büyükşehir.
Resmin ortasında görülen raylardan ikisi Hızlı Trenler için, diğer ikisi Norminâl Ekıspıres ve Yük Trenleri için.
Bundan yirmi yıl önce İzmit Çarşısının içinden şimdi çok güzel bir park olan tek raylı güzergâhtan geçiyorlardı ve gerek İzmit'te gerekse Köseköy'de bir darboğaz oluşturabiliyorlardı.
Resmi çektiğim üst geçitten karşıya geçince Yeni Cuma Meydanı'na geliyoruz.


Bugün meydandaki dev ekranda ulusal müsabaka izleme imkânı mevcut çünkü Avrupa Kupasında biz de varız.
Ancak ayılmamız için öncelikle Yeni Cuma Meydanı'nın solunda bulunan Kahve Dünyası'da birer Türk Kahvemsi gummilenmemiz gerekmekte.


Bu arada Biz Üç Muz olarak Türk Kahvemsilerimizi gummilenir ve Gaziantep Fıstığılı Lezzoni dondurmalarımızı yummilenirken televizyondaki müsabaka devam ediyordu.
Bir büyük teşekkür de masadan kalkarken Eti Hoşbeş ve Eti Gonglarını unutan bizden önceki oturan misafirlere etmemiz gerekmekte çünkü kendilerinin sayelerinde aç karınlarımızı doyurduk.


Bir de tabi günümüzde Akçaray var ki Kocaeli'nin Çağdaş Tramvayı olur ama Akçaray'ı baştan aşağı incelemek gerek, çünkü doğru düzgün keşfedebilmeği ve nerelerden geçtiğini akşam olup Güneş batınca çözebilmeği başaramadı ben.
Bu arada Akçaray'ın tam resm-i şerifini çekerken aniden kameranın önünde biten iki adet genç (!) vatandaşımızın resimde çıkmasından dolayı çok ama çok özür dileriz.


Tüm bu güzel akşamın arkasından Atamızı selâmlamadan dönmek olmazdı.

16 Haziran 2024

Bayram Adası Tantanası

 Keşke bu yılki Kurban Bayramı Arefesinin tayin edilen günü Cumartesi değil de Pazar günü olsaydı, hiç olmazsa bir çalışma günü eksik olurdu hayatı yakalamak ve dinelmek için.
Hayatta tutunabilmek için çalışmak şarttı ama her gün her gün de çalışılmaz, Allah-u Te'âlâ bile Dünya'yı altı günde yarattı ve yedinci günü dinlendi.
Bizler ise Üç Muz olarak beleş bir şekilde Büyükada yollarına dökülüyoruz.


Her zamankinin aksine bu sefer saat çok geç olduğundan Ada yolu Kabataş'tan olmayarak Biz Üç Muz tarafından Bostancı'dan başlatılmakta çünkü hatrı sayılabilecek kadar zaman farkı mevcut.
Bir önceki yazımda Kurban Bayramımızı kutlamıştık, sıra biz kendimizinkini kutlamakta.


Bir zamanların sessiz sakin semti Bostancı bile bu kadar keşmekeşe ma'ruz kalmış olduğu işbu resm-i şerifte de temaşa edilebilmekte.


Büyükada iskelesi ise sabahtan adaya gelenlerin bir kısmının geri dönüşleri yüzünden oldukça kalabalık.


Bizler ise Büyükada'ya geldiğimizde olmazsa olmazımız Türkiye İş Bankası'nın armağanı olan Saat'in kulesinin resm-i şerifini çekmeden Büyükada'daki turumuza başlamamağa çalışıyoruz.


Bu da ikinci olmazsa olmazımız Kahve Dünyası manzarası, Büyükada iskelesi bu bâlkondan harika görünür, eğer yanındaki binanın çıkıntısı olmasaydı tabi.
Resm-i şerimizde de temaşa edilebildiği üzere Paşabahçe Vaporumuz sefere dönmüş olmak var, resim çekilirken Büyükada İskelesine yanaşıyordu ve akşamleyin Vapur Kafe olarak hizmet verecekti.


Ve işte Paşabahçe Vaporumuz olması gereken yerde, bir zamanlar hatırlarsınız Beykoz'da batırılması bile düşünülüyordu.
Ama ne oldu? İmamoğlu geldi, bizlerin sesini dinledi, vaporu daha önce üçotuz para bile alınmadan hibe edilen Beykoz Belediyesi'nin önünden söke söke aldı, getirdi Hâliç Tershanesinde güzelcenem tamir etti, yetmedi sefere de verdi. Daha ne yapsın?


Ada dönüşünde sanırım Küçükyalı açıklarında ŞH-Sarıyer vaporumuz Bostancı'dan kalkmış önce Büyükada'ya sonra diğer adalara ve her ne hikmetse bütün Ada vaporlarının uğratıldığı Kadıköy'e ve Kabataş'a doğru seferdeydi.


Akşam olmuş Güneş batmağa başlamışken Güneş Yakamozu bu yazıyı okuyanlara eşlik etsin istedi ben.


So olarak da Bostancı iskelesinde birkaç gün önce Hâliç Tershanesinden çıkıp sefere verilen ve Biz Üç Muz'u birkaç saat önce Büyükada'ya götüren İsmail Hakkı Durusu vaporumuzla işbu yazımı ve paylaşımımı sonlandırmalı ben.

Kurban Bayramı Kutlaması

Ara sıra izinli olmak da lâzımdır bizim gibi Asgari Ücret ile çalışanların.
Hayat her gün çalışmakla yaşanmaz ve yakalanamaz.
Bir eski resimde bir otobüs vardı, bu otobüsün içinde iki kişi vardı.
Biri sağ pencerede oturuyordu ve pencereden gördüğü sadece dik bir duvardı.
Diğeri sol pencerede oturuyordu ve gördükleri inanılmazdı.
Sonuçta ikisi de otobüsle birlikte aynı yere gidiyorlardı.


Neyse ki bugün Kurban Bayramımızın ilk sabahı olmak var.
Namazlar kılındı, koyunlar kesildi, etleri paylaştırıldı, kurban kesen kurban etlerinden yemedi ve fakire kurda kuşa dağıttı.
Büyüklerin elleri öpüldü ve bayram harçlıkları başta olmak üzere kendilerinin de elinin öpeceklerinin çok olmalarına dair dualar alındı.
Çocuklar da gelip bizlerin ellerini öpünce bizler de büyüklerimizin bizler için dilediklerini biz de çocuklarımız için diledik ve ceplerine güzel ve hatırları sayılır birer Sipâli koduk.


Tabi ki bizden daha büyüklerimiz de biz vatandaşlarla bayramlaşmağı ihmâl etmediler.
Kimisi kendini hâlktan üstün görüp BAYRAMINIZ yazarak, kimisi de hepimizi kucaklayacak şekilde vatandaşlık bilinciyle BAYRAMIMIZ yazarak işbu güzel dört günü ihyâ ettiler.
Sonuçta bayram hepimizin bayramı. Hangisi doğru siz karar verin.