Doğuldu, yaşanıldı, bir yaş daha yaşlanıldı, en sonunda bir yerde bir köşede unutulundu.
Yeter ki gönüller bir olsundu, nasıl olsa bir daha aranıldığında birinin kanayan yarasının yara bandı olurdu.
Millet o bahsedilmiş olan Yalnız Kâlp'i bir "Ağlama Duvarı" olarak kullanıverirdi.
O yara bandı işini bitirdiğinde de hurda gibi çöpe atılıverirdi.
Birkaç zaman geçerdi, bu sefer bir başkasına kanardı, kandırıldığını da bile bile bir Rüzgâr'a tutulur ve sonunda aynı şeyleri yeni baştan yaşardı, kaç zaman geçerse geçsin sonunda uğrayacağı istasyon aynı yerdeydi.
Bir önemli konu daha varsa onun omuzlarında ağlayanlar başkalarının koyunlarında kahkahalarla gülerlerdi.
İşte böyle bir hayat yaşanıyordu uzaklardaki memleketlerin birinde.
Ancak hiç kimsenin bilmediği bir gerçek vardıysa da o kişinin "Compleanno"su Türkiye Cümhûriyeti'nin çok sevilen birkaç önemli kişisiyle paylaştığıydı.
Çok uzaklarda yaşarken Nil nehrinden gelen Tarkan'ın kıyıda oturup Özkan gibi suyu arşınlaması kadar güzeldi.
Bu kadar kişiyle tek bir ortak özelliği vardı o yara bandı olan kişinin:
İki cümle önce bahsedilenlerle aynı gün Dünya denilen pislik yuvasına gönderilmiş olması.
Bu yıl daha da pisleşen Dünya'nın sayılı kalan birkaç güzelliğinden her biriydi bu yukarıdaki Üç Vatandaşımızın hayata bakış aşıları.
Yalnız olmak bizlerin kendi özgür iradesi dâhilinde seçilmiş bir duygu.
Etrafta gereksiz dedikoducu fesat ve içten pazarlık yapan ve de menfaatine göre arkadaşlık eden bir sürü insancık mevcut günümüzdeki dünyada.
Bütün dünya hayatı boyunca birileri birilerinin hayatlarına girerler, birilerinden istedikleri menfaatleri bir şekilde alırlar, işbu menfaat süresince o insanı el üstünde de tutarlar, sonra da sessizce çekip giderler ve başka insanların peşlerinden koşarlar, bu arada o insanın duygularıyla da bir güzel oynarlar Pilâstik Top gibi.
Gün gelir en sevilen insan bir anda nefret edilesi biri olur çıkar.
Herkes de o insanı narsistlikle suçlar ama onu narsist olmağa gerçek narsist olanlar itmiştir.
Bu arada aklıma gelmişken yazımın başlığını daha yukarılarda bir yerde bahsettiğim bir müzisyen ozanımızın aynı ism-i şerifini taşıyan çok güzel bir şarkısının mevcut olduğunu ve başlığını da kendisinden yürüttüğümü belirtmek isterim.
Şarkıyı dinlemek isterseniz sizlere Youtube'deki bir videosunu yazımın içinde sakladım, bulursanız tıklayıp bir dinleyin, çünkü kendisi çok güzel şeyler yazmış.