Eylül geldiğinden beri havalar bir tuhaflaşmıştı zaten, gökte ne kadar Güneş de olsa ortalığı iyi ısıtamıyordu. Çünkü yerde Rüzgâr sertçe estiği için sıcaklığı dağıtıyordu.
Bugün günlerden Yirmiüç Eylül İkibinondokuz ve Pazartesi. Ben bu yazıyı yazarken bütün Kuzey Yarımküre olarak biraz sonra Sonbahar Mevsimine gireceğiz.
Bu arada ben Kuzey Yarımküre'de oturduğum cihetle Güney Yarımküre'nin de İlkbahar Mevsimine girişlerini de kutlamamak olmaz.
Sonbahar aslında sürekli sıcaktan aşırı ısınarak bunaldığımız Yaz ile soğuktan üşüdükçe donduğumuz Kış Mevsimleri arasında ne çok sıcak ne de çok soğuk ama serin ve ılık günlerin yaşandığı bir ara geçiş mevsimidir.
Önce Bağbozumu sonra Hazan en sonra Güz olmak üzere adı takvimlere geçmemiş üç bölümden oluşur.
Kuzey Yarımküre'de Yirmiüç Eylül günü gelen Terazi Burcu'yla başlar, Yirmibir Aralık günü devreden çıkan Yay Burcu'yla sona erer.
Güney Yarımküre'de ise Yirmiiki Mart günü gelen Koç Burcu'yla birlikte başlayıp Yirmibir Haziran günü giden İkizler Burcu'yla biter.
İmdı dilerseniz Sonbahar Mevsimini biraz irdeleyelim:
Sonbaharı en güzel ifade eden bir resimdir bu. Ancak bütün bu ilhâmlara rağmen Sonbahar bir şiir okuma mevsimi değildir, daha doğrusu günümüze kadar yazılmış şiirleri anlama ve içlerinde taşıdıkları sırların anlamlarına erme zamanıdır.
Renkli yaz düşlerinin ve açık kalan pencerelerden içeri sızan seslerin ve vıcık vıcık müziklerin ve artık günümüzde pek kalmadıysa bile bahçelerde oynayan çocuk seslerinin yavaş yavaş tükenmeleridir. Bütün bu gürültünün yerlerini huzurlu bir sessizliğe ve hüzünlü bir iç dengesizliğine terk etmesi mevsimidir.
Güneşin artık erken batmaya başlaması sayesinde geri gelen geceler ve bu geceler boyu sessizlikler, naif ve yavaş hüzünlü şarkıların oluşturduğu müzikler, bu müziklerin yüzünden aşkı özlemelerin bolca yaşandığı mevsimdir.
Bir trenle yolculuk ederken pencereden baktığımızda akıp giden yapraklarını dökmeye başlamış ağaçların aslında zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlattıkları mevsimdir.
Yeniden açılan okulun içindekiler için bilgiye ulaşmanın mevsiminin başıdır.
Şehrin gri duvarlarının ardında yeni sözcükler keşfetmek için yelken direği kırılmış eski bir kadırga ile sefere çıkılan bir yolculuğun değişmez hikâyesidir.
Yazın Güneşten kamaşmış olan gözler Sonbaharda daha bir farklı bakarlar dünyaya. Yazın yaşanan aşkların geçiciliği çıkar ortaya.
Bir daha sırtlar kendini insan, fotoğraf çekmek için aslında en güzel mevsimdir.
Atkıların şalların uzun botların kazakların kalın giysilerin ve külotlu çorapların mevsimidir.
Yağmurun kahvenin ıhlamurun çayın ve sütün daha çok içildiği mevsimdir.
Portakal mandalin kestahane elma üzüm şarap gibi meyvelerin ortaya çıktığı, grip nezle nevazil gibi rahatsızlıkların hortladığı, artık doğru düzgün ısıtmayan Güneşin erken batmaya başladığı mevsimdir.
İnsanoğlunun içine daha fazla kapandığı mevsimdir, kolay değil koskoca bir Yaz geçmiştir hayatlarımızdan.
Kocaman tatil bitmiştir, ferah ve rahat giysiler dolaba kaldırılır ve kalın sıkı giysiler çıkartılır.
İnsanlar işlerine ve okullarına gitmeye başlar, bu durumda yazlık ilçelerimiz boşalır ve herkes büyükşehirlerde hayatlarını sürdürürler.
Büyükşehirlerde de sabah işe veya okula akşam da eve giden insanlarla dolar, işbu gidip gelme esnasında insanlar sadece önlerine bakarlar ve hızlı hızlı bulundukları yerlerden uzaklaşırlar.
Sonbaharda koskocaman Yaz boyunca devam eden sokakların akşam kalabalıklığı da artık sona ermeye başlar, koskoca şehir artık akşamları tatsız bir hâl alır, hele bu tatsızlık yazlık ilçelerimizde daha fazla hissedilir.
Yavaş yavaş hava da kasvetlenir ve gökten Yağmurlar da yağmaya başlar, Yazın tozunu torpağını temizlemek ister gibi. Her yağan Yağmur sanki Dünyayı daha da bir temizler.
Ağaçların yaprakları ise artık sararmıştır, çok fazla uzun olmayan bir zaman sonra birbirlerinden ayrılacaklardır.
Doğanın çıplak hâlidir Sonbahar, ağaçların makyajı silinir yapraklar düşer, gökyüzünün ışığı gider yağmurlar düşer, artık Doğanın iskeleti kalmıştır göz önünde.
Sonbahar konusu üç ay boyunca irdeleyeceğimiz yeni yazılar vaad ediyor bizlere.
Ben de daha fazla gözlerinizi şişirmekten imtinâ ettiğim cihetle Sonbaharın sonunda bahar olmadığını ve yokluğunda aşka çevirdiğim yüzün hatrına bu yazımı ahanda burada noktalıyorum.
Mutlu Sonbaharlar.