Bu Blogda Ara

Kız Kulesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kız Kulesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

03 Nisan 2023

Nisanlık Günler

 İl quarto mese dell'anno è Aprile.
Nisan ayı geldi geleli bağzı durumlar çok değişir ve ara sıra Sağanak Yağmurlar yağar.
Dün örneğin Şehr-İstanbul'da essahtan kaydedilmeğe değecek ölçüde Yağmur yağmış bulunmakta.
Yağması hiçbir şey değil ama yeter ki ortalığı sel götürmesin.


Yeniden çok sıradan bir Pazartesi yaşıyoruz ve ben yine Kadıköy vaporundayım ve biraz denizden tuzlu ve iyotlu havamı alacağım.
Bu akşam bana işbu yolculukta ŞH-Beykoz adındaki Tombul Teyze modeli olanı götürürken eşlik edecek.


Kadıköy'e giderken karşınıza değişik görünümler çıkabilir, bunlardan biri Selimiye Kışlası, diğeri Haydarpaşa Lisesi, daha arkadan da Çamlıca Kulesi sol tarafınızda görebilirsiniz.


Bunlardan biraz ilerisinde ise Haydarpaşa Garı mevcuttur ama ne yazık ki çanak çömlek muhabbetleri yüzünden Haydarpaşa Garı yıllardan beridir Devletimin Trenlerine kapalı vaziyette.


Norminâl şeraitte vaporumuzun yolunda Kız Kulesi de görünür ama akşam vakti pek sağlıklı resim vermez hanımefendi hazretleri.
Bir süredir kulede hummalı bir tamirat mevcut olduğundan çevresi tahtaperdeyle kapalı.


En güzeli de Kadıköy'de inince sizi karşılayan bir adet Miyav Şey ki kendisi çektiğim resm-i şerifime bir adet poz vermiş bulunmakta.


Yoğun iş hayatı bunalımları bazı akşamlar bende Vapor binmek ihtiyacı hissettirmekte ama bana oldukça da zaman kaybettirmekte.


Bu arada Vaporun arkasından baktığımız İlçe-i Eminönü'nün esasında Boğaziçi sayılmayan ama coğrafi olarak İstanbul Boğazı'na dâhil olan Topkapu Sarayı sâhili aslında muhteşem olmasına rağmen erişimi çok kolay değildir.
Bu yüzden de ancak denizden resm-i şerifini çekebilmeğe çalıştım ama ortamın karanlıklıkları güzel çıkmasına mâni olacağı tuttu.


İşte sizlerin de temâşa ettiği gibi Nisan-ı Şerif Ayı'na bahsettiğim şekillerde başladı ben.
Bakalım imdı İlçe-i Kadıköy'de başıma neler gelecek?

22 Haziran 2021

Martı

İstanbul'un bazı simgeleri vardır, olmazlarsa İstanbul olmaz o zaman.
Hani bir Aya Sofya bir Haydarpaşa bir Kız Kulesi bir Boğaziçi Köprüsü ve daha sayamayacağım saysam da sayfalarımın yetmeyeceği sabit simgeler, bir de Martı bir de Kedi bir de Karga gibi İstanbul'un gerçek sahipleri gibi.
Gerçi ben Marmaray işlemeğe başladığından beridir adam gibi Vapora bindiğim de yoktu ama son birkaç zamandan beridir yolum vaporsuz geçmez oldu.


Vaporu pek tercih etmememin sebeplerinden en önemlisi biniş ücretinin Dört Türk Lirasıcık olması, yani norminâl bir otobüse binmenin ücreti olan Üç Türk Lirası Elli Türk Kuruşundan fazla olması.
Belediye sanırım biraz paraya sıkışmış ki vapor ücretini otobüsten pahalıya uydurmuş.


Ben biliyorsunuz sıkutır adlı âleti sevmedim bir türlü, üstelik kullanılmasına da karşıyım.
Uzun zamandan beridir Martı adlı bir sıkutır firması vardı, yanına Hoop gibi Tazı gibi Binbin gibi Kedi gibi Scooby gibi ama bu saydıklarımla sınırlı olmayan firmalar işin içine girdi.
Bu yazımın başlık konusu hepimizin kuş olarak bildiği Martı asla ama asla sıkutır firması olarak anılmayacaktır.
İstanbul vaporsuz olmaz, vaporlar da Martısız olmaz.


Ben de uzun zaman sonra bindiğim eski adı Caddebostan yeni adı Fuat Sezgin olan vaporumuza bindiğimde yol boyunca bana eşlik eden Martıların resm-i şerifini çekmemezlik edemezdim tabi.
Hani eski bir İstanbul türküsünde de yazar:
Gemi gelir yanaşır içi dolu çamaşır
İstanbul'un kızları Recep diye ağlaşır
Deniz havası birçok hastalığa iyi gelir, siz de fırsatını bulursanız Vapora binmemezlik etmeyin.

24 Mayıs 2021

Vapor Zamanı Mutluluğu

 Esasına bakacak olursanız Marmaray sefere başladığından beri Vapora bindiğim pek vaki değildir, çünkü Vapor artık benim güzergâhıma pek uymuyor ne yazık ki.
Ama zaman zaman gerekiyor da binmek.


Vaporum iskeleye yanaşmadan önce ahanda işbu resm-i şerifi yakaladı ben.
Aslında asıl niyetim iskelede tutturmaktı ama olmadı.
Görselde izlediğiniz Şehit Sami Akbulut adlı vaporumuz 1986 yapımı olup eski adı Sarayburnu'dur, asıl Sami Akbulut vaporu ise 1977 yapımı olup günümüzde İstanbul - 9 adıyla hizmete devam etmektedir.


Bundan önce Moda adlı vaporumuzu Beşiktaş iskelesinde Boğaz Hattı seferinde yakaladım, ama bu Beylerbeyi Çengelköy ve Arnavutköy'e giden sefer.


Tabi aradan yırtık külottan fırlayan Dentur Avrasya'nın Kabataş adlı Mopurunu da ahanda burada paylaşmak istedi ben, ne de olsa Şehir Hatları'nın Su Serisi Düdüklü Tenceresine benziyor ama dışarıdan görüldüğü kadarıyla Düdüklü Tencerelerden iyiye benziyor.
Bir gün kısmet olur da bunlardan birine binersem deneyimlerimden sizlere de bahsederim, ne de olsa bu Düdüklü Tencereden Dentur Avrasya filosunda üç adet var.


İki tekneyi karşılaştırmak için Şehir Hatları'nın mülkiyetindeki ŞH-Durusu adlı Düdüklü Tenceresi de kameramın görüş mesafesine girince düğmeye bastım çektim.


İmdı sıra geldi Beşiktaş'a gelmekte olan eski adı Karşıyaka yeni adı Nurettin Alptoğan olan vaporumuza. Bizler vaporlarımızın çevresinde turuncu bir şeritli olmasına alışkınız, ancak bu sefer yakaladığım vaporumuzun bahsettiğim turuncu şeridi çekilmemiş ya da tershanedeki ustalar boyamağı unutmuşlar.


İstanbul'un gizemlerinden biri de Kız Kulesi'dir, ancak bu yazımda konusu Vaporla sınırlı olduğu cihetle başkaca bir yazıma konu edecek ben.


Demin paylaştığım Düdüklü Tencerelerden sonra karşıma iki adet Tombul Teyze çıktı, aslında bunlar biraz daha fazla Vapora benziyorlar, Düdüklü Tencereler gibi konserve kutusu değiller.
İlkinde gördüğümüz ŞH-Fatih olanı, Tombul Teyze serisinin ilk hizmete gireni.


Bunlardan aslında on adet yapılacaktı ama bilinmeyen bir nedenle sayısı sadece beşte kaldı, kısaca Altılı Genyan'ı bile tutturamadılar.
İkinci yakaladığım da ŞH-Beyoğlu olanı, aslında bunların denize indirildikleri zamanı bilirim ama geçmiş gün bitmiş gün.
Zamanında hatırlarım ki zamanın İnokta Basın'ı beş tip gemicikten bunları seçtirmek için çok fazla propaganda yapmışlardı.


Geldik sırada 1989 yapımı bizim altıncı cumhurbaşkanımızın adını taşıyan Fahri S. Korutürk vaporumuza, ki diğer kardeşi Emin Kul ile birikte zamanının en fazla yolcu taşıyabilen vaporlarındandı, dile kolay İkibinaltıyüz kişilikti ilk zamanlarında, genellikle Yalova ve Çınarcık hattında ya da Büyükada hattında çalışırdı, bir zaman sonra Kadıköy hattına da verildi.


Geldik bu yazımın son resm-i şerifine ki yine Tombul Teyzelerden biri olan ŞH-Kadıköy olanı Kadıköy iskelesine yanaşırken.
Aslında görülen iskele bir zamanlar Arabalı Vaporlar için yapılmış, 1950 başından 1960 yılı Kış Tarifesi başladığı güne kadar işledi, 1960 yılının Kış tarifesinin başladığı gün Sirkeci'den gelen hattın Kadıköy bacağı Harem'e taşındı.


Ahanda bu da size güzel bir Bonus resim, yarım saat önce Beşiktaş'ta çekemediğim resmi vapor inişi Kadıköy'de çektim ki zaten bu da benim huyumdur, Vapor ya da Tayyare'den inince ve müsahit bir alan varsa muhakkak sur'ette resm-i şerifini çekmek ve anılarıma kaydetmek.
Son olarak bu resimlerin tüm té'lif hakları tarafımda saklı olduğunu ve izinsiz başka mecralarda yayınlanmasının 5486 sayılı Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu ilgili maddelerinden mahkemeye verileceğiniz ihtar olunur.

13 Ekim 2019

Kız Kulesi Dolunayı

Mehtap ışıklarını vurmuş Kız Kulesi'ne
Galata'dır uzakta görünen
Çarşaf çarşaf olmuş Boğaziçi'nin suyu
Gezdirir kıyıda yakamozları
Ah bu şehir, bin yıllık Bizans
Başlı başına bir yıldız yumağı
Bu kent ki özlenen İstanbul adı.


Girişteki şiir sayın Salih Dikdere'den alıntıdır, kendim yazmadım.
Bu akşam Dolunay akşamı, her ay böyle akşamlar vukua avdet eyler mâlumunuz.
Dolunay ise her ayın ortasıdır. Örneğin Ramézân-ı Şerif Ayı gibi. Çünkü Dolunay geldi miydi Ay'ın Dünya çevresinde döndüğü döngünün ortasına gelmiştir.
Dolunay'ın Burçlarla bir ilgisi bulunmamaktadır, burçlara giriş tarihine denk gelmesi tamamen tesâdüfidir.


Dolunay hayırlı olsun, memleketimize yeni bir ışık olsun.

29 Mayıs 2018

Kartpostallarda Gezinti - Volüm Yedi

Bugün de siz sevgili okuyucularımla birlikte tarihten bir büyük sayfa adına birkaç kartpostal serim olacak.
Bugünden tamı tamına beşyüzaltmışbeş yıl önce yine bir Salı günü Fatih Sultan Mehmet komutasındaki ordumuz İstanbul'u fethederek Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olarak bütün dünyaya ilân etmiştir.


İşbu resm-i tasvire-i şerifimizde Topkapu taraflarından şehr-İstanbul'a girişimizi temaşa eylemekteyiz.
İstanbul'da eski otogarın Topkapu'da olması da aslında pek tesâdüf olmadığını da söylesem yanlış bir mâlumatfuruş arz etmez herhâlde galiba sanırsam.
Ancak ben işbu yazımda fethi değil İstanbul'un bir zamanlardaki birkaç kartpostalı paylaşacak ben.


İşte şehr-İstanbul'un dört bir tarafının toplu olarak resmedildiği ilk kartpostalımızla başlıyoruz.
Sol üstte günümüzde İstanbul'un en çok gezilen yerlerinden olan ve birçoklarımızın arkadaşlarıyla buluşmak için seçtiği Taksim Meydanı'nda bir gece görünümü, sanırım resim çekilirken bir bayram günü olmalı, çelenkler ve ışıkların bolluğuna bakarsak eğer.
Sol altta efsahanelere konu olmuş olan Kızkulesi, bu da olasılıkla Kadıköy istikâmetine giden bir vapordan çekilmiş, çünkü arka plânda Üsküdar görülmekte.
Sağ üstte dünya üzerinde en fazla minâreye sâhip olan Sultan Ahmet Camii, ki memleketimize ziyarete gelen misafirlerimizin en çok bulunduğu mekândır.
Sağ altta ise Rumeli Hisarı, ki mimarı bizzat Fatih Sultan Mehmet'tir.


İkinci kartpostalımızda ise sol üstte yine Sultan Ahmet Camii ki hakkında bir mâlumatfuruş yukarıda arz etti ben.
Sol altta Kapalıçarşı'dan bir görüntü, ki tarihi yine Fatih Sultan Mehmet'e kadar dayanır.
Benim de yirmi yılımı verdiğim ama karşılığında hiçbir şey alamadığım Çarşı işte böyle bir yer.
Sağ üstte dünyada üzerine vapor yanaşan tek köprü olan Galata Köprüsü, olasılıkla Yeni Camii'nin minârelerinden birinden çekilmiş.
Sağ altta ise Üsküdar taraflarından çekildiği çok belirgin olan İstanbul'da Gün Batımı konulu bir resm-i şerif mevcut.


Her ne kadar misafirlerimiz tarafından İstanbul'da belli başlı yerlerin kartpostalları da bulunsa aslında İstanbul'un her bir tarafı değişik güzellikler arz eder.
Solda Kadıköy'ün balıkları Haydarpaşa Garı ve Devekuşu vaporuyla tamamlanmış bir resmin bulunduğu kartpostalımızda sağ alttaki resmin neresi olduğu konusunda gerçek anlamda muhallâkta kaldı ben.
Sağ üstte ise Karayköy iskelesi ki soldaki vapor Kadıköy'den kalkınca Karayköy'e gelirdi.


İşbu kartpostalımızda sol üstte Taksim Cümhûriyet Anıtı gündüz vakti resmedilmiş, şimdi yıkılıp inşaata alınan Atatürk Kültür Merkezi de bütün ihtişâmıyla huzurlarınızda.
Sol altta Galata Köprüsü, bir zamanlar var olan Troleybüsleri ve vaporlarıyla birlikte. İşin tuhafı köprüde tramvay çoktan kaldırılmış olmasına rağmen rayları henüz duruyor.
Sağ üstte Tarabya Koyu ve az ilerisinde Büyük Tarabya Hoteli günümüzde de fazlama bir değişikliğe uğramadan duruyor.
Sağ altta da Rumeli Hisarının içinden bir görünüm.


İşbu seferki kartpostalda soldaki görünüm Harbiye'de bulunan Atatürk Heykeli, sağdaki görünüm Süleymâniye Camii'nin minârelerinden biri.
Orta kısma gelince, üstte her yıl Yaz geldiğinde Çörkolar tarafından işgâle uğrayan Kınalıada bir vaporun arkasından böyle resmedilmiş.
Altta da adını Fatih Sultan Mehmet'ten alan Fatih Cami-i Şerifi.


İmdı sizlerle fetihten daha önceki bir dönemde Osmanlı İmparatorluğu Topraklarıına katılmış olan Kadıköy'den dört görüntünün bulunduğu bir kartpostal paylaşmak istedi ben.
Sol üstteki kısım Haydarpaşa'ya doğru o zamanlar Minibüs durakları olarak kullanılan alanı gösteriyor, gelgelelim günümüzde Minibüsler yeni düzenlemeden sonra daha bir Haydarpaşa'ya doğru taşındılar.
Sağ üstteki kısım o zamanlar Bağlarbaşı ve Ankara Asfaltı yoluyla diğer mahâllelere giden İett Otobüslerinin durağı, aynı duraklardan günümüzde Cadde-i Bağdad ve Fahrettin Kerim Gökay Caddesi yolundan giden hatların kalktığı durak oldu. Cümlenin başında bahsettiğim diğer hatlar da Minibüslerin duraklarının yerlerine taşındı. Aynı resimde iskelelerin ikisi de temaşa eylenebilmekte.
Sol altta Kadıköy Çarşısı ve Söğütlüçeşme Caddesi, artık tek yönlü olmuş ve tahsisli yol henüz yokken. Soldaki Kütahya Çinilerinden yapılmış olan havuz artık günümüzde yok.
Sağ altta da Söğütlüçeşme Cami-i Şerifi görülmekte.


Biz buradan Üsküdar'a atlayalım, sol üstte Üsküdar'dan Boğaziçi taraflarına doğru bir bakalım. İett Boğaz tarafına giden hatların durakları günümüzde de aynı yerdeler.
Sol altta Üsküdar İskelesi, bir zamanlar Üsküdar'dan Kabataş'a arabalı vapor çalışırdı ki bir tanesi hareket etmiş.
Sağ üstte Üsküdar Meydanındaki fışkiyeli havuz, ama işbu havuzdaki fışkiyeyi kimin kırdığının suâl-i şerifi sorulamaz bile.
Sağ altta da Ahmediye yönündeki Hâkimiyet-i Milliye veya günümüzdeki söylenişiyle Ulusal Egemenlik Caddesi.


Araya sokuşturduğumuz iki adet Anadolu Yakası kartpostalından sonra sol üstteki Heybeliada resminin bulunduğu başkaca bir kartpostalla günü bitirelim.
Sol altta Dolmabahçe Saat Kulesi Dolmabahçe Sarayı ve Dolmabahçe Camii'nin bir kesiminin temaşa eylediğimiz bir resim görülmekte.
Sağ üstte Saraçhâne civarı ve Şehzadebaşı Camii.
Sağ altta da İstanbul (Resmin çekildiği ve kartpostal hâline getirildiği zamanlar Büyükşehir olmayan) Belediyesinin binâsı ve arkasında da Lâléli Camii.
Bugün de fetih dolayısıyla paylaştığım kartpostal sergimin nihâyetine avdet eyledik.
Kıraat ve temaşa eden herkese teşekkürler.