Bu Blogda Ara

Kartpostal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kartpostal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Temmuz 2021

Bayramı Bilememek

 Biz bayramları bilemedik. Onu deniz kenarında bir tatil sandık.
Hele bir de aradaki günler de eklendiyse tatile ve uzadıysa uzaklara gittik, hem de çok uzaklara.
Bizi dört gözle bekleyen büyükleri unuttuk.
Mendillere konan harçlık nedir bilmeden büyüdü çocuklarımız, yeni elbiseleri başucuna koyup uyumanın ne olduğunu kendi çocuklugumuzda bıraktık.
Bayramların birlik ve beraberlik olduğunu unuttuk. Çekirdek ailemizle arabaya atlayıp kalabalık akraba toplantılarından kaçtık.
Kartpostalları ve tebrik kartlarını mazide bıraktık. Taslaklardaki hazır bayram mesajlarını aynı anda birçok kişiye atarak bayramlarını kutladığımızı sandık.
Arefe gecesinde kına yaktığımız ellerimiz yetim şimdi.
Özenle açılan ev yapımı baklavalar yerini hazır yufkalarla yapılan tatlılara bıraktılar.
Kapı kapı dolaşıp yapılan bayram ziyaretlerini de çoktan rafa kaldırdık.
Biz ne çok şeyi bıraktık bilsen, ne çok şeyi.
Büyüğe saygıyı, küçüğe sevgiyi, dostça sarılmayı, ahde vefayı, binbir telâşla hazırlandığımız arefeyi ve bayramı.


Her neyse ne diyeceğim, yine de bir bayrama daha eriştik çok şükür.
İnşallah bu seferki bayram bizlerin bazı değerlerimizi anımsayacağımız ve önümüzdeki dönemde hiç umudum olmasa bile uygulayacağımız ve anacağımız güzel günlere erişmek istiyorum, söyleyin çok mu şey istiyorum?
Bayramımız Kutlu Olsun.

01 Mayıs 2019

Kartpostallarda Gezinti - Volüm Onsekiz : İlçe-i Çeşme

Sizlerle ara sıra kartpostallarımızla birlikte olacağımı daha önceleri söylemişti ben.
Bu kez Çeşme'ye suyumuzu doldurmaya gidiyoruz. Gerçi Alaçatı'da düzenlenen Ot Festivâli çoktan geride kaldı ama Çeşme her zaman Çeşme'dir.


İlçe-i Çeşme'yi dolaşmaya Çeşme Kal'asından başlayalım, mâlum Otogar'ın kartpostalını bulamadık. Kaldı ki Çeşme Otogarı işbu resm-i şerifin çekildiği yerden görülebilmesinin imkânı namevcuttur.


Yine ilk kartpostalımızın çekildiği yerden ama bu sefer sahil tarafına bakıldığında kocaman bir alan görülmekte.


İlçe-i Çeşme'ye gelen otobüsler sanki bir zamanlar Kal'anın dibinde yolcularını indirirlermiş.


Açıya bakacak olursak sanırım bu resim de Çeşme Kal'asından çekilmiş, netekim diğer resimdeki alan burada görünmekte.


Çeşme'nin arkasında bulunan dağlardan çekilen işbu kartpostalda İlçe-i Çeşme olanca güzelliğiyle bizlere poz vermiş.


Başkaca bir kartpostalda İlçe-i Çeşme yine başrolde. Ne yazık ki ben Çeşmeli olmadığım ve İlçe-i Çeşme'de yaşamadığım cihetle sizlere çok fazla mâlumat veremeyeceğim, ama siz isterseniz bana neresi veya bir yanlışım varsa söylerseniz ben de yazımda gereken düzenlemeleri yapabilirim.


İlçe-i Çeşme bu kez körfezin diğer tarafından limanı poz veriyor, henüz o zamanlar yat limanı yokken.


İşbu resm-i şerifi yine İlçe-i Çeşme kartpostalları arasında buldum ama işbu beyaz binanın neresi olduğunu bulamadım.


Çeşme Kal'asından çekilmiş işbu kartpostal olasılıkla Çeşme Vapor İskelesini bizlere temaşa eyletmekte. Ancak bahsettiğim vapor bizim İstanbul'da veya İzmir'de bildiğimiz küçük Şehir Hattı Vaporu değil tabi.


Yavaş yavaş tepelerden kıyıya iniyoruz, günümüzde sıra sıra teknelerin bağlı olduğu rıhtımda o gün tek bir tekne varmış, o da kartpostala konu olmuş.


İyice kıyıya inip de denizin içine geldiğimizde birkaç adet küçük kayık bağlanmaya başladığını görmekteyiz.


Çeşme memleketimizin önemli bir yat limanıdır, işbu kartpostalda konu olarak Yat Limanı seçilmiş ve dört bir yandan bizlere poz vermiş.


Aynı zamanda İlçe-i Çeşme yelken gibi su sporları konularında da memleketimizin önde gelen mıntıkalarındandır.
Evet ben de İlçe-i Çeşme'de bulundum, ama buranın bu kadar güzel ve cennetten bir köşe olduğunu bilmezdim.


Bu da sizler için Bonus: İlçe-i Çeşme'nin gece görünümü, Çeşme Kal'asında tarafımdan çekilmiştir.
Sizlere de yolunuz İlçe-i Çeşme'ye düştüğünde biraz içini gezmenizi ve sadece denize girmemenizi tavsiye ederim.

01 Temmuz 2018

Kartpostallarda Gezinti - Volüm Sekiz

Günümüz gençliği bugünün anlam ve önemini pek bilmezler ama bugün Türk Denizciliği için önemli bir gün olan Denizcilik ve Kabotaj Bayramı.
Kabotaj'ın anlamı ulusal karasularda kendi bayrağını taşıyan gemilerin sefer yapması demektir.
Ne yazık ki günümüzde unutturulan bir bayramımız.
Eski zamanlarda özellikle Kalamış Koyu'nda önemli bir kalabalık huzurunda kutlanırdı.


Bir yıldan kalma bu resim işte bugünün anlam ve önemini anlatıyor.


Bu da başka bir yıldan kalma günün anlam ve önemini billdiren haber-i şerifi.


Bu resm-i şerif bir kartpostal değil ama ilk paylaştığım resmin aslı.
Biz bundan sonra kartpostallara başlayalım.


İlk kartpostalımızda Ortaköy Erenköy ve Küçüksu vaporları Eminönü'de, Suadiye Köprü'de, iki adet de Devekuşu Galata Rıhtımı'nda makasta.


Burada ise Vaniköy vaporu Rumeli Hisar civarında bir Boğaziçi seferindeyken.


Burası ise Yalova iskelesi. Bir zamanlar Yalova'ya vaporlarımızla gitmek kâbildi, çünkü günümüzdeki deniz otobosları yoktu.
Üstelik o zamanlar Yalova kaymakamı henüz vali olmamıştı, idari olarak da İstanbul'a bağlıydı.


Yalova'ya gitmenin en kestirme yollarından biri de Kartal'dan arabalı vaporla geçmekti.
Günümüzde Kartal iskelesi işletilmiyor, hemen altı kilometre ilerisinde Pendik'ten hızlı feribotlarla erişmek daha kolaylarına gelmiş.


Bu kartpostalımızda Burgaz vaporu Haydarpaşa'ya yanaşmak üzereyken.
O yıllarda Köprü'den hem Haydarpaşa'ya hem Kadıköy'e özellikle yoğun saatlerde iki ayrı vapor kalkar, Kadıköy'e giden diğer saatlerdeki gibi Haydarpaşa'ya uğramazdı.


Burası ise Karayköy Rıhtımı, görülenler ise ölü saatte sefer saatlerini bekleyen makas vaporları.
O zamanlar da öyleydi, şimdi günümüzde de böyle.


Bu da Kadıköy iskelesi, o zamanlardan günümüze değişen aslında çok fazla bir nesne-i şerif olmasa dâhi resimdeki otobüsler iskelenin boyası ve vaporlar yerlerini yenilerine bıraktılar.


Bir başka makas iskelesi ise Ortaköy. Bu resim ise olasılıkla o zamanki adıyla Boğaziçi günümüzdeki adıyla da Onbeş Temmuz Şehitler Köprüsü'nden çekilmiş.


Kartpostallarımıza konu olan belki bir sürü vapor var, ama ben bu yazımı ahanda burada bitirmek istiyorum.
Denizcilik Bayramı'mız kutlu mutlu olsun.

29 Mayıs 2018

Kartpostallarda Gezinti - Volüm Yedi

Bugün de siz sevgili okuyucularımla birlikte tarihten bir büyük sayfa adına birkaç kartpostal serim olacak.
Bugünden tamı tamına beşyüzaltmışbeş yıl önce yine bir Salı günü Fatih Sultan Mehmet komutasındaki ordumuz İstanbul'u fethederek Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olarak bütün dünyaya ilân etmiştir.


İşbu resm-i tasvire-i şerifimizde Topkapu taraflarından şehr-İstanbul'a girişimizi temaşa eylemekteyiz.
İstanbul'da eski otogarın Topkapu'da olması da aslında pek tesâdüf olmadığını da söylesem yanlış bir mâlumatfuruş arz etmez herhâlde galiba sanırsam.
Ancak ben işbu yazımda fethi değil İstanbul'un bir zamanlardaki birkaç kartpostalı paylaşacak ben.


İşte şehr-İstanbul'un dört bir tarafının toplu olarak resmedildiği ilk kartpostalımızla başlıyoruz.
Sol üstte günümüzde İstanbul'un en çok gezilen yerlerinden olan ve birçoklarımızın arkadaşlarıyla buluşmak için seçtiği Taksim Meydanı'nda bir gece görünümü, sanırım resim çekilirken bir bayram günü olmalı, çelenkler ve ışıkların bolluğuna bakarsak eğer.
Sol altta efsahanelere konu olmuş olan Kızkulesi, bu da olasılıkla Kadıköy istikâmetine giden bir vapordan çekilmiş, çünkü arka plânda Üsküdar görülmekte.
Sağ üstte dünya üzerinde en fazla minâreye sâhip olan Sultan Ahmet Camii, ki memleketimize ziyarete gelen misafirlerimizin en çok bulunduğu mekândır.
Sağ altta ise Rumeli Hisarı, ki mimarı bizzat Fatih Sultan Mehmet'tir.


İkinci kartpostalımızda ise sol üstte yine Sultan Ahmet Camii ki hakkında bir mâlumatfuruş yukarıda arz etti ben.
Sol altta Kapalıçarşı'dan bir görüntü, ki tarihi yine Fatih Sultan Mehmet'e kadar dayanır.
Benim de yirmi yılımı verdiğim ama karşılığında hiçbir şey alamadığım Çarşı işte böyle bir yer.
Sağ üstte dünyada üzerine vapor yanaşan tek köprü olan Galata Köprüsü, olasılıkla Yeni Camii'nin minârelerinden birinden çekilmiş.
Sağ altta ise Üsküdar taraflarından çekildiği çok belirgin olan İstanbul'da Gün Batımı konulu bir resm-i şerif mevcut.


Her ne kadar misafirlerimiz tarafından İstanbul'da belli başlı yerlerin kartpostalları da bulunsa aslında İstanbul'un her bir tarafı değişik güzellikler arz eder.
Solda Kadıköy'ün balıkları Haydarpaşa Garı ve Devekuşu vaporuyla tamamlanmış bir resmin bulunduğu kartpostalımızda sağ alttaki resmin neresi olduğu konusunda gerçek anlamda muhallâkta kaldı ben.
Sağ üstte ise Karayköy iskelesi ki soldaki vapor Kadıköy'den kalkınca Karayköy'e gelirdi.


İşbu kartpostalımızda sol üstte Taksim Cümhûriyet Anıtı gündüz vakti resmedilmiş, şimdi yıkılıp inşaata alınan Atatürk Kültür Merkezi de bütün ihtişâmıyla huzurlarınızda.
Sol altta Galata Köprüsü, bir zamanlar var olan Troleybüsleri ve vaporlarıyla birlikte. İşin tuhafı köprüde tramvay çoktan kaldırılmış olmasına rağmen rayları henüz duruyor.
Sağ üstte Tarabya Koyu ve az ilerisinde Büyük Tarabya Hoteli günümüzde de fazlama bir değişikliğe uğramadan duruyor.
Sağ altta da Rumeli Hisarının içinden bir görünüm.


İşbu seferki kartpostalda soldaki görünüm Harbiye'de bulunan Atatürk Heykeli, sağdaki görünüm Süleymâniye Camii'nin minârelerinden biri.
Orta kısma gelince, üstte her yıl Yaz geldiğinde Çörkolar tarafından işgâle uğrayan Kınalıada bir vaporun arkasından böyle resmedilmiş.
Altta da adını Fatih Sultan Mehmet'ten alan Fatih Cami-i Şerifi.


İmdı sizlerle fetihten daha önceki bir dönemde Osmanlı İmparatorluğu Topraklarıına katılmış olan Kadıköy'den dört görüntünün bulunduğu bir kartpostal paylaşmak istedi ben.
Sol üstteki kısım Haydarpaşa'ya doğru o zamanlar Minibüs durakları olarak kullanılan alanı gösteriyor, gelgelelim günümüzde Minibüsler yeni düzenlemeden sonra daha bir Haydarpaşa'ya doğru taşındılar.
Sağ üstteki kısım o zamanlar Bağlarbaşı ve Ankara Asfaltı yoluyla diğer mahâllelere giden İett Otobüslerinin durağı, aynı duraklardan günümüzde Cadde-i Bağdad ve Fahrettin Kerim Gökay Caddesi yolundan giden hatların kalktığı durak oldu. Cümlenin başında bahsettiğim diğer hatlar da Minibüslerin duraklarının yerlerine taşındı. Aynı resimde iskelelerin ikisi de temaşa eylenebilmekte.
Sol altta Kadıköy Çarşısı ve Söğütlüçeşme Caddesi, artık tek yönlü olmuş ve tahsisli yol henüz yokken. Soldaki Kütahya Çinilerinden yapılmış olan havuz artık günümüzde yok.
Sağ altta da Söğütlüçeşme Cami-i Şerifi görülmekte.


Biz buradan Üsküdar'a atlayalım, sol üstte Üsküdar'dan Boğaziçi taraflarına doğru bir bakalım. İett Boğaz tarafına giden hatların durakları günümüzde de aynı yerdeler.
Sol altta Üsküdar İskelesi, bir zamanlar Üsküdar'dan Kabataş'a arabalı vapor çalışırdı ki bir tanesi hareket etmiş.
Sağ üstte Üsküdar Meydanındaki fışkiyeli havuz, ama işbu havuzdaki fışkiyeyi kimin kırdığının suâl-i şerifi sorulamaz bile.
Sağ altta da Ahmediye yönündeki Hâkimiyet-i Milliye veya günümüzdeki söylenişiyle Ulusal Egemenlik Caddesi.


Araya sokuşturduğumuz iki adet Anadolu Yakası kartpostalından sonra sol üstteki Heybeliada resminin bulunduğu başkaca bir kartpostalla günü bitirelim.
Sol altta Dolmabahçe Saat Kulesi Dolmabahçe Sarayı ve Dolmabahçe Camii'nin bir kesiminin temaşa eylediğimiz bir resim görülmekte.
Sağ üstte Saraçhâne civarı ve Şehzadebaşı Camii.
Sağ altta da İstanbul (Resmin çekildiği ve kartpostal hâline getirildiği zamanlar Büyükşehir olmayan) Belediyesinin binâsı ve arkasında da Lâléli Camii.
Bugün de fetih dolayısıyla paylaştığım kartpostal sergimin nihâyetine avdet eyledik.
Kıraat ve temaşa eden herkese teşekkürler.

19 Mayıs 2018

Kartpostallarda Gezinti - Volüm Altı

Bir önceki sergimde söz verdiğim yeni kartpostal sergimle karşınızda ben.
Elimde ne yazık ki bugünün anlam ve önemine müsait olacak şekl-i şerifte bir kartpostalım nâmevcud, dolayısıyla elimdekilerle idare edeceğiz.
İnşallah gelecek yıl sizlere Atatürk'ün doksandokuz yıl önce şerait-i zorlarda ayak bastığı Samsun konulu kartpostal bulursam bunları sizlerle paylaşmaktan onör işitecek ben.
İmdı dâvet-i şerifime icâbet eyleyerek sizlerle Anadolu'dan birkaç adet elimde bulunan kartpostallardan paylaşayım.


Biraz önce arz ettiğim cihetle bugünkü sergimize Şile'den başlayalım.
Kartpostalımızda sizlere sunduğum manzara-i şerif Şile İskelesi Şile Kâlesi ve bir zamanlar çevresi.


Burası da Zonguldak Limanı, limandaki iskelede temaşa eylediğimiz vapor ise bir zamanlar İstanbul'da yanaşmadık iskele bırakmayan Büyükada adlı vaporumuz, İstanbul'daki vazifesinden emekli olup da Zonguldak'a gönderilince adı Deniz Gülü olarak değişmiş.


İmdı her ne kadar ebedi başkomutanımızın yolunu takip edemiyorsak dâhi Karadeniz kıyısından devam edince karşımıza Trabzon çıktı.
Trabzon şehir merkezindeki İett olmayan otobüs son durağının kartpostalını huzurlarınıza arz eder ben.


Az gittik uz gittik, günümüzün şartlarını kullanıp Sarı Kuyruk'a bindik, bizi Kayseri vilâyetinin Pınarbaşı kazasına götürdü.


Pınarbaşı'dan sonra bizi Fettan Sarışın Kuyruklumuz bizi sürprüz bir yer olan Eskişehir'e götürdü.
Kartpostalımızın ortasında temaşa eylediğimiz bizim bildiğimiz Porsuk Çayı.
Günümüzde belki çok daha güzel de olsa o zamanlar da fena değilmiş hani.
Köprünün üstünden de Eskişehir'in İett olmayan belediye otobüsü geçmekte.


Eskişehir'den sonra bindiğimiz devletimin o zamanlar elektrikli olmayan treniyle Kötahya'ya geldik.


Kötahya'dan bindiğimiz devletimin başka bir dizelli treni nasıl olduysa bizleri Konya'ya getirmiş bulundu.
Sol üstte yeşil renkli kubbe Mevlâna Celâlettin-i Rumi'nin türbesi, sol altta Konya Tamvayı'nın yolu, sağ üstte büyük meydan, sağ altta da türbenin diğer tarafından bir resim çekilmiş.
Ortada ise Konya'nın meşhur yummisi olan Etli Ekmek var.


Türkiye turumuz henüz bitmedi, sırada Ayvalık var.
Kartpostalımızın bize temaşa ettirdiği mıntıka Ayvalık'ta ve Türkiye Cümhûriyetinde Güneşin en güzel battığı yer olan Şeytan Sofrası huzurlarınızda.
Ne yazık ki henüz Ayvalık Merkez'in kartpostalı elimde yoktu.


Ayvalık'tan sonra imdı sırada Bodrum Kâlesi var temaşa eyleyebileceğimiz.
Günümüzde eğer Bodrum'da deniz kenarında nargiliyemizi kendi toprağımızda tüttürebiliyorsak işbu keyf-i şerifi doksandokuz yıl önce bugün çakılan kıvılcıma borçluyuz.
Huzurlarınızda Bodrum Kâlesinin kartpostalı.


Burası da bugünkü sanal seyahâtimizin son durağı ve Kurtuluş Savaşımızın da son durağı olan ancak bazılarımızın gâvur sıfatını yakıştırmak gibi gaflet ve delâletin içinde olan aslında sarsılmaz kâlemiz ve dağlarında çiçekler açan Güzel İzmir'imiz.
Solda eskiden Atatürk Meydanı olan meydanda Konak Saat Kulesi, sağ üstte Akbanık binası önündeki Atatürk Büstü, sağ altta da bütün ihtişamıyla Kültürpark.


Ve bu da Günün Bonus'u olarak işbu sanal seyahâtimizi kıraat ve temaşa eylememizi sağlayan Fettan Sarışın'ımız ilk sefere başladığı zamanlardaki renk düzeniyle adını bilmediğimiz bir havalimanında beklerken. Günümüzde Sarı Kuyruk'ların tamamı renklerini değiştirdiler, güncel renklerini uçak günlüğü başlıklarımda bulabilirsiniz.

01 Mayıs 2018

Kartpostallarda Gezinti - Volüm Beş

Yeniden bir bayram gününde kartpostal sergisiyle karşınızda ben.
Geçen sefer Büyükada konulu yazımda sizleri bir ada turuna çıkarmıştım, bu sefer sırtımızı Eminönü'ye dayayalım yeniden, bakalım bu sefer nereler çıkacak karşımıza?


İşbu kartpostalımızda Eminönü Meydanı'ndan eski üst geçit ve Galata Köprüsü'nün ön plânda olduğu, köprüde yanaşmış bir vapor, sol arkada Galata Kulesi, sağ arkada Karayköy İskelesi gibi eski güzellikler bizi karşılamakta.
Kartpostalımız olasılıkla bindokuzyüzyetmişli yılların ortaları zamanlarında çekilmiş olmalı.
İşbu resm-i şeriften günümüze Galata Kulesi ve köprüdeki vapor erişebildi.
Üst geçidin yerinde şimdi alt geçit, o alt geçidin yerinde de Çağdaş Tramvayın Eminönü durağı var.
Dubalı Galata Köprüsü'nün sol tarafında yeni kazıklı köprü yapıldı.
Aynı yerden günümüzde resim çekerseniz ileri taraflarda birkaç gökdelen bile görebilirsiniz.


Bu sefer karar verdi ben sizleri Üsküdar'a doğru sefer çıkarttım.
İskelede Necati Gürkaya vaporu bizi getirmiş olsun ve bizden sonra Beşiktaş'a doğru sefer yapsın.
O zamanlar Eminönü'den gelen vapor Üsküdar'da Beşiktaş yönüne geçerdi, Beşiktaş dönüşü de Eminönü'ye geri dönerdi. Ancak Beşiktaş'a gidebilmek için Üsküdar'da vapordan inip tekrar jeton atmak zorundaydınız.
İskelenin arka taarafında diğer vaporlar sefer saatlerini beklemekteler, bir de o zamanlar her ne kadar Boğaz Köprüsü çoktan beri yapılmış olmasına rağmen Kabataş'a giden arabalılar henüz çalışmaktaydı.


Biz buradan yokuşu tırmanıp Altûnizade'ye çıkalım bu sefer.
Üstte sağda ve solda iki farklı açıdan Bağlarbaşı Meydanı'nı temaşa eylemekteyiz, o zamanlar bütün yollar çift yönlüydü.
Sol altta tam emin değilim ama ünlü doğumevi olan Zeynep Kâmil Hastahanesi.
Sağ altta ise tarla olarak görülen arsada günümüzde Capitol mevcut.


İşbu temaşa eylediğimiz resm-i şerif aslında kartpostal olarak sayılamaz ama çok eskiden bindiğim bir Kırmızı Kuyruklu'muzun ikram ettiği yumminin kutusunun kapağı, ama arkasını kartpostal gibi yapmıştı o zamanlar.
Burası Kuleli Askeri Lisesi ama resmin tasvir edildiği dönemde değildi.


İmdı sırada Kabataş var.
Ön plânda Ömer Avni Camii, solda Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii, sağda ise Dolmabahçe Sarayı günümüzde aynen mevcut.
Soldaki caddenin ortasından günümüzde Çağdaş Tramvay geçmekte, ama her nedense Beşiktaş'a kadar uzatılması gereken hattı yıllardır uzatamadılar.


Bugün bize burası yasak olduğu cihetlehiç bugün buralarda gözükmeyelim ve tatil-i şerifimizin tadını başka mıntıka-i şeriflerde çıkartalım, zira İstanbul'da çok daha güzel manzara-i nefaset mevcut.
Sayın işçi vatandaşlarım hepimizin Bir Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı mübârék olsun.
Kartpostallara meraklı olanlar için de bir sonraki sergimiz Ondokuz Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramı'nda devam edecek.