Bu Blogda Ara

Çengelköy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çengelköy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Eylül 2024

İğrenç Bir Evlenme Teklifi

 Bundan yıllar önce sizlerle bir evlenmek teklifinden bahsetmişti ben.
İsteyen ve merak eden kim varsa o yazımı ahanda buradan okuyabilir: İğrenç Bir Evlenme Teklifi.
Löküs bir lokantada o zamanki nişanlısı olan erkekten öküzce bir evlilik teklifi alan kadın bu teklifi kabûl etti, ama bakın başına neler geldi?


Müstâkbel kocişkosu nikâh defterine imzalar atıldıktan sonra eşiyle gidecekleri yeni evlerine İneklik Etme Taksi Tut otobüsüyle götürüyor.

Yazıları okuyamayanlar için tercüme yine mevcut:

Kadın :
Araba tutmadın mı be?
Erkek :
Dur kızım ya gelir şimdi otobüs.
Kadın:
(Allahım ne yaptım ben yaa?)

06 Kasım 2022

121 : Mecidiyeköy - Beykoz

 Kasım geldi geleli olsun ya da üç kocaman haftadan beridir havalar bir sıcak bir sıçak ki sormayın.
Bugün sizin için Boğaz taraflarından eski resimler paylaşacak ben.


Turumuz bu sefer Mecidiyeköy'den başlıyor, çünkü artıkım günümüzde mevcut olmayan 121 numaraya "Çift Biletimizi" hazırlayarak bineceğiz.
Korkmayın gezi uzun sürmeyecek.


İlk olarak Boğaziçi Köprüsünden geçtik, görünüşün boş olduğuna aldanmayın çünkü bu resim ilk zamanlara ait olduğundan Çanakkâle Köprüsü gibi boş görünüyor, kaldı ki resimdeki Leyland Levend Panther markalı otobüsümüz bile otuz yıl önce tarihin tozlu sergenlerindeki yeri aldırıldı.


Bizim hayali otobüsümüz ise Beylerbeyi'ye doğru inebilmeğe çalışıyoruz, çünkü bugün Pazar yollar dar araba bol olduğundan seyr-ü sefer tıkalı.


Beylerbeyi geride kalınca yolun daha da daraldığı Çengelköy geliyor sırada, günümüzde burası Ortaköy gibi olmuştur gerçi ama resmin çekildiği dönem sessiz sakin bir semtimizdi.


Çengelköy'den çıkınca sağ tarafımıza Kuleli Askeri Lisesi gelir, günümüze kadar sayısız resmi çekilmiştir ve bu muazzam binamızın resm-i şerifi gelecekte de çekilmeğe devam edecektir.


Boğaziçi'nin bu kesimi genel olarak sessiz ve ıssızdır, çevresi ve tepeleri koruluklarla kaplıdır ama daha yukarıları yavaş yavaş villalarla dolmağa başlamıştır.
Esasında buranın değeri Avrupa Yakası Dergisinin patronu Saadettin Yerebakan sayesinde artmıştır çünkü Saadettin Bey Vaniköy'de oturur. Tabi burada yeri gelmişken başta Gülse Birsel'e ve Avrupa Yakası karakterlerine hayat veren tüm sanatçılara saygılarımızı arz edelim, bir gün Avrupa Yakası Dizisi de buraya misafir olacak.


Güzergâhımızda sıradaki durağımız Kândilli'dir, tepesinde Rasathâne bulunan ve küçücük sâhilinde belki de dünyaların sığdığı bir semtimizdir.
Kandilli'den denize doğru bakılınca karşı kıyıda Rumeli Hisarı da görünür ve çok da güzel bir manzara-i nefise arz eder sizlere.


Esasında işbu resm-i şerifi Boğaziçi Vaporlarını konu ettiğim bir yazımda paylaşacaktı ben ama tam Kândilli dönemecinde Edip Efendi Yalısı'ya o kadar yakın geçmiş ki Rumelihisarı vaporumuz, bence burada görünmeği hak ediyor.


Bu kesimde yer alan Küçüksu ve Göksu için ayrı bir yazı konusu olacak kadar çok mevzuat-ı umumiye mevcut ve konu çok derine inmek var, biz doğrudan Anadolu Hisarı'ya zıplayalım.


Mâlum-u âliniz Anadolu Hisarı ta Yıldırım Beyazıt zamanında yapılmış ve İstanbul'un alınıp sonsuza kadar bizim toprağımız olmasında en az Rumeli Hisarı kadar rol oynamıştır.
Hisarın çevresi ve Göksu'nun kıyılarında güzel kafeler bulunmaktadır.


Geldik sırada yoğurtla meşhur olan Kanlıca'ya, ancak size bir sır itiraf edeyim günümüzün yoğurdunun o eski damaklarda kalan tadı artıkım namevcut.
Yolun diğer tarafında Mihrabat Korusu sizleri bekler, ama Emirgân'daki kadar meşhur değildir.


Eski zamanlarda oldukça tatlı bir su merkezi olan ve cam damacanalarla dağıtılan Çubuklu geliyor sırada, önce İstinye'ye işleyen araba vaporu sonra da yakın zamanda açılan Beltur Cafe ile biraz daha güzelleşti.


Çubuklu'yu geçince yolun dağ tarafında bulunan duvar Beykozlu sanatçıların tasvir edildiği duvardır.


Sırada şişe ve cam fabrikasıyla ünlü Paşabahçe semti var, hâttâ yakın zamanda semtin adını taşıyan vaporun artık batırılması gündemdeyken olağanüstü bir onarımdan sonra tekrar sefere döndüğünü de söylemeliyim.


Tabi biraz önce Şişe Cam Fabrikasını anarken fabrikanın kendisinin resm-i şerifini de paylaşmam gerekmekte olduğunu fark etti ben. Gelgelelim fabrika artıkım çalışmıyor, yıllar önce kapısına kilit vuruldu.


Her ne kadar semt sayılmasa bile arada Sultaniye Aktarma Merkezi var, Beykoz'un köylerinden gelen otobüslerin son durağı burası.


İşte sonunda Beykoz'un merkezine gelebildik, meydandaki Onçeşmeler'de yüzlerimizi yıkadık. Ancak uzun zamandan beridir Beykoz otobüslerinin son durakları Beykoz değil, bir zaman Ortaçeşme oldu, günümüzde de Çifteçınarlar'a uzadı, işin güzeli Şahinkaya'da garajları var.


Güzergâh üzerindeki resim faslı Yalıköy'de bitiyor, bir başka İett konulu yazımda buluşmak üzere diyor ve huzurlarınızdan çekiliyorum.


Not: Düz 121 numara günümüzde yok ama Mecidiyeköy'den Beykoz'a 121A hattı hâlâ seferde, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden işliyor ve burada saydığım semtlerden Kanlıca ve sonrasından geçiyor.

05 Haziran 2021

İstavrit

İstavrit neredeyse bütün öz İstanbullu ve İstanbul'a sonradan gelmesine rağmen İstanbul kültürünü benimsemiş vatandaşlarımızın bildiği üzere bir Balık adıdır.
Ancak adını Bizans döneminde Istavroz olarak bilinen Beylerbeyi'deki kiliseden alır.


İstavritler en çok Çengelköy açıklarında haça benzeyen batık Bizans çapaları arasında oltaya geldiklerinden Çengelköy semti de ism-i şerifini bu çapalardan alır.

01 Mayıs 2018

Kartpostallarda Gezinti - Volüm Beş

Yeniden bir bayram gününde kartpostal sergisiyle karşınızda ben.
Geçen sefer Büyükada konulu yazımda sizleri bir ada turuna çıkarmıştım, bu sefer sırtımızı Eminönü'ye dayayalım yeniden, bakalım bu sefer nereler çıkacak karşımıza?


İşbu kartpostalımızda Eminönü Meydanı'ndan eski üst geçit ve Galata Köprüsü'nün ön plânda olduğu, köprüde yanaşmış bir vapor, sol arkada Galata Kulesi, sağ arkada Karayköy İskelesi gibi eski güzellikler bizi karşılamakta.
Kartpostalımız olasılıkla bindokuzyüzyetmişli yılların ortaları zamanlarında çekilmiş olmalı.
İşbu resm-i şeriften günümüze Galata Kulesi ve köprüdeki vapor erişebildi.
Üst geçidin yerinde şimdi alt geçit, o alt geçidin yerinde de Çağdaş Tramvayın Eminönü durağı var.
Dubalı Galata Köprüsü'nün sol tarafında yeni kazıklı köprü yapıldı.
Aynı yerden günümüzde resim çekerseniz ileri taraflarda birkaç gökdelen bile görebilirsiniz.


Bu sefer karar verdi ben sizleri Üsküdar'a doğru sefer çıkarttım.
İskelede Necati Gürkaya vaporu bizi getirmiş olsun ve bizden sonra Beşiktaş'a doğru sefer yapsın.
O zamanlar Eminönü'den gelen vapor Üsküdar'da Beşiktaş yönüne geçerdi, Beşiktaş dönüşü de Eminönü'ye geri dönerdi. Ancak Beşiktaş'a gidebilmek için Üsküdar'da vapordan inip tekrar jeton atmak zorundaydınız.
İskelenin arka taarafında diğer vaporlar sefer saatlerini beklemekteler, bir de o zamanlar her ne kadar Boğaz Köprüsü çoktan beri yapılmış olmasına rağmen Kabataş'a giden arabalılar henüz çalışmaktaydı.


Biz buradan yokuşu tırmanıp Altûnizade'ye çıkalım bu sefer.
Üstte sağda ve solda iki farklı açıdan Bağlarbaşı Meydanı'nı temaşa eylemekteyiz, o zamanlar bütün yollar çift yönlüydü.
Sol altta tam emin değilim ama ünlü doğumevi olan Zeynep Kâmil Hastahanesi.
Sağ altta ise tarla olarak görülen arsada günümüzde Capitol mevcut.


İşbu temaşa eylediğimiz resm-i şerif aslında kartpostal olarak sayılamaz ama çok eskiden bindiğim bir Kırmızı Kuyruklu'muzun ikram ettiği yumminin kutusunun kapağı, ama arkasını kartpostal gibi yapmıştı o zamanlar.
Burası Kuleli Askeri Lisesi ama resmin tasvir edildiği dönemde değildi.


İmdı sırada Kabataş var.
Ön plânda Ömer Avni Camii, solda Bezm-i Âlem Valide Sultan Camii, sağda ise Dolmabahçe Sarayı günümüzde aynen mevcut.
Soldaki caddenin ortasından günümüzde Çağdaş Tramvay geçmekte, ama her nedense Beşiktaş'a kadar uzatılması gereken hattı yıllardır uzatamadılar.


Bugün bize burası yasak olduğu cihetlehiç bugün buralarda gözükmeyelim ve tatil-i şerifimizin tadını başka mıntıka-i şeriflerde çıkartalım, zira İstanbul'da çok daha güzel manzara-i nefaset mevcut.
Sayın işçi vatandaşlarım hepimizin Bir Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı mübârék olsun.
Kartpostallara meraklı olanlar için de bir sonraki sergimiz Ondokuz Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramı'nda devam edecek.

07 Nisan 2018

Kartpostallarda Gezinti - Volüm İki

Dünkü kartpostal sergim oldukça alaka gördü sanırım, madem beğendiniz ve okudunuz seriye bugün de devam edelim.
Bu kartpostallar değil midir ki geçmişin güzel görünümlerini ölümsüzleştirip günümüze taşıyan?
Her ne kadar benzerleri o zamanlar birilerine postayla yollanmış olsa bile bendekilerde henüz yazı bile yok, kaldı ki benim kartpostal yollamak için bir sebebim bile yok.
Geçen sergide sırtımızı Aksaray'a dayayıp Pendik'e kadar gitmiştik, bu sefer günlerden Cumartesi olduğu ve Cumartesi günleri Pendik Çarşısında pazar kurulunca kalabalığa fazlama karışmadan bakalım nerelere gidiyoruz?


Tavşantepe'ye sırtımızı verince kısmetimize Dolmabahçe Saat Kulesi çıktı bugün. Kulenin yanında da Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u Bizans'tan sonsuza kadar alıp topraklarımıza katarken kullandığı toplardan biri de kartpostalımızda görülmekte.
Saat kulesi aynı yerde aynı şekilde günümüzde de duruyor, o konuda müsterih olunuz.


Kuleden karşı tarafa baktığımız zaman sizlerle güzel bir Üsküdar manzarası arz etmek boynumun borcu oldu. Özellikle yapıldığı dönemde Mimar Sinan'ın çılgın procelerinden biri olan ve rüzgârın azizlikleri sayesinde üzerine kuş konmayan ve hâlk arasında Kuşkonmaz Camii olarak adlandırılan resmi adı Şemsi Paşa Camii'nin ön plânda olduğu, arkasında da Rûmi Mehmet Paşa ve Ayazma Camiileri işbu resm-i şerifimize konu olmuşlar.


Bu güzel Cumartesi gününde Üsküdar'daki bu güzel görünümü arkamızda bırakıp Beylerbeyi'ye geldik, burada da bizi solda Hamid-i Evvel Camii karşılıyor. Önündeki kayıkhâne ve ağaçla beraber güzel bir kompozisyon oluşturmuşlar.
Sağ üstte Çengelköy Sâhilini temaşa eylemektesiniz, sağdaki beyaz bina Çengelköy iskelesi. O zamanlar Köprü'den Çengelköy'e günde bol bol vapor gelirdi.
Sağ altta ise Beylerbeyi tepelerinden bütün ihtişamıyla 2015'te Onbeş Temmuz Şehitler Köprüsü olarak adı değişen Boğaziçi Köprüsü poz veriyor. Köprünün Rumeli yakasında günümüzde mevcut olan gökdelenlerin hiçbiri o zamanlar yoktu.


Beylerbeyi'den karşıya bakınca aslında başka semtler akla gelebilirdi ama benim elimde o kartpostallar olmadığı için sizleri Eminönü'ye götürmek istedim.
Bir zamanlar dubalı olan Galata Köprüsü'ne vaporlar yanaşırmış. Ben yaşım gereği görmedim ama hem kartpostallar hem de başkaca resimler bunu doğruluyor. O zamanlar Eminönü'deki iskelelerin hiçbiri zamanın en önemli ulaşım aracı olan vaporların arz ve taleplerine yetişemiyordu.


Gelin bu Cumartesi değişik bir şey yaparak Bakırköy'e uzanalım. İstasyonun üst tarafında Özgürlük Meydanı bizi bekler.
Bu aralar Marmaray inşaatı yüzünden resimdeki gibi düzgün değilse dâhi Bakırköy'ün yüzü bu resm-i şerifin çekildiği günden beri fazlama bir değişikliğe uğramadı. Tren ve metro inşaatlarından sonra yeniden eski düzenine geri dönmesi bekleniyor.


Bu kadar zaman geçtiği için bu akşam Cadde-i İstiklâl'e çıkmak başkaca bir coşku olacak. Hele de 1961'de kaldırılan tramvayların 1991'de geri dönmeden önceki araç trafiğine Taksim'e doğru tek yönlü açık olan yolda sanırım tam gece manzarası olmuş bu seferkisi.
Zaman değişir, mekânlar değişir ama eskilere özlem hiçbir zaman değişmez. Bu yazı dizimi okuduğunuz ve benimle birlikte yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkür eder ben sizlere.

23 Eylül 2010

İğrenç Bir Evlenme Teklifi

Bir evlilik tekliifi oldukça özeldir ve özellikle de kadın için olanca boyutuyla anlamlandırılır.
Biraz sonra temaşa eyleyeceğiniz işbu Resm-i Şerifee ben kendim asla yorum yapmayacağım, siz değerlendirin.


Karikatürdeki yazıları okuyamıyanlar için tercümesi:

İmdı genç bir kadınla biraz ondan büyük bir erkek aşağıda adını sayacağım restoranlardan birine gitmişler:
A : Beylerbeyi Doğa Balık
B : Beylerbeyi Villa Bosphorus
C : Çengelköy Deniz Yıldızı
D : Çengelköy İnci Bosphorus
Bu arada bu saydığım yerler öyle ucuz yerler değil, cüzdanında belirli bir parası ya da yüksek limitli bir kredi kartı olmayan giremez, girse de çıkamaz, çıksa da iiflâh olmaz.

Erkek:
Şu yüzüğü tak da başının bağlı olduğu belli olsun, iş yerinde dışarda falan asılan olmasın.
Kadın:
Dünyanın en iğrenç evlenme teklifini yaptın tebrik ederim seni Allah'ın Öküzü.
Erkek:
Al hadi al ... Kaptın gene pırlantayı ... Köfte seni.