Bu Blogda Ara

Sayfalar

11 Eylül 2014

Metrobüste Yeni Hatlar

Aklın yolunun bir olduğu sonunda meydana çıktı.
İlk günden beri söylüyorum, bu şekilde kısa hatlarla Metrobüste verimli ulaşımı sağlayamazdı.
Sonunda bizim İett tam istediğimiz gibi olmasa dahi biraz adam olma yolunda ilerlemeler kaydetmeye başladı.


Yeni hatlarımız 34AS: Avcılar - Söğütlüçeşme ve 34BZ: Beylikdüzü Son Durak - Zincirlikuyu durakları aralarında birkaç günden beri hizmet vermeye başladı.
Diğer mevcud hatlar aynı şekilde hizmet vermeye devam edecek.


Hoş geldin aklı başında olan İETT!

10 Eylül 2014

Taksi Zammı

İstanbul'da taksi ücretlerine zam gelmiştir.


Yeni tarife mucibince taksimetre açılış ücreti 2.95'ten 3.20'ye, kilometre başına ücret 1.83'ten 2.00'a, bekleme ücreti de 0.27'den 0.35'e yükseltildi.


Darısı dolmuşların başına.
Dolmuşa da zam gelince bilahare yazacak ben.
Hayırlı olmasını dilerim.

09 Eylül 2014

Dolunay

Küskün değilim şu anda sana, kızgınlığım da geçti, ama kırgınlığımın geçip geçemeyeceğini bilmiyorum.
Biz yalancı baharlara aldanıp erken açan iki çiçeğiz.
Ne kadar kuru ayaz varsa hepsine dayanmışız ama hafif bir sonbahar rüzgârıyla solmuşuz.
Şimdi bana faydası olmayan teselliler arıyorum gönlüm için, bir adım sonra ne olacağını ben de bilmiyorum.
Ama bildiğim bir tek şey var, sözcüklere dökemediğim duygularımın efendisi olduğun.


Herkes gider bir gün. Sana da kahven, kitapların, hayallerin ve de anıların kalır.


Kim bilir seni düşünerek yazdığım şeyleri sen kimleri düşünerek okuyorsundur?


Sadece beni kaybettiğin için bile ebenin malûm organını tersten göreceksin. Beni özlerken yaşayacaklarını yazamıyorum bile.
Önce kendisine alıştırıp sonra da yokluğuna alışmamızı isteyen insanın gözü çıksın.


Parçaları kaybolmuş bulmaca resim gibi artık insanlar. Kimilerinin kâlpleri, kimilerinin ruhları, kimilerinin de birer beyinleri yok.


Asıl zor olan olmayacak şeyin hayalini kurmak değil, olmayacak insanları o hayale sığdırmaya çalışmak.
Karakter dediğiniz şey mağazalarda satılıyor olsaydı satın alıp çevremde hediye olarak dağıtacağım bir sürü insan vardı.
Hiçbir şey göründüğü, hâttâ yaşandığı gibi değil. Her şey hatırlandıkları gibidir sadece.


Sitem etmiyor sözcüklerim, sözüm sana değil aslında.
Unutuyorum bazen, aklıma gelme diye aklıma gelmeyen kalmıyor.
Artık ilk günkü gibi canım da yanmıyor üstelik.
Sen de geçeceksin elbet, geçip gideceksin benden. Tarihimin ve hayatımın tozlu sergenlerinde sen de yer alacaksın.
O zamana kadar sen üzülme, iyiyim ben.


Cam gibidir düşler, parçalandığı zaman toplayamazsın.
Yarım kalan öyküler de en az ayrılmak kadar canını yakar insanın. Küçücük bir hata bir taş olup kırar o camı, etrafa saçılan düşlerin aklına geldikçe batar kâlbine. Cam gibi keser ve incitir seni.


Kaç parçaya bölündüğümü bilmiyorum ama parçalarımın birinde sen olduğuna eminim.
Hastalığım sensen benim iyileşmek gibi bir derdim ve tasam yok.
Damlaya damlaya sen oldun içimde, artık okyanusum sensin.
Nasıl sevdiğin önemli değil, yeter ki adam gibi sev.

Dokuz Eylül

Hiç unutmam bindokuzyüzyirmiiki yılıydı.
Yıllardır sürdürdüğümüz büyük mücadelemizi nihâyet kazanmaya çok yaklaştık.
Torpaklarımızda gözü bulunan düşmanları İzmir'in o soğuk ve bok kaynayan körfezine dökmüştük bugün.
Şimdi günümüzde bu başarıyı kutlama zamanı artık.
Kutlu olsun İzmir'imin büyük bayramı.

Çorba Taym

Swarm'da biraz önce 3600th check-in'imi yaptı ben.
Size bir şey itiraf edeyim, içtiğim çorba ne kadar acı olursa olsun, hiçbir acının toplamı onun hayatımda olmamasının acısını asla ve asla veremez.


Bu akşam Dolunay Akşamı, ve ben yine her Dolunay Akşamı olduğu gibi yalnızım.
Zaten hangi Dolunay'da birlikte olduk ki?


Banelious bir hayat, sıkıntılar boğaz boyu, benim en çok sevdiklerim de kahve ve çorba.
Tabi bir de eğer alkol içmezsem süt.
Gece yatarken mutlaka sütümü içerim de öyle yatarım.


Hakikâten, gönül gül gibidir ama dikenleri gönlü deler mi?

08 Eylül 2014

Makas

Biraz önce geçmişimdeki bazı olayların akışlarını aşağıda resmini gördüğünüz makaslarla kesmiş bulunmakta ben.
Artıkım bazı şeyler yeter, boğazımı geçip burnumu bile suyun içine sıkıştırdılar.
Nefes alamaz hâle getiren her şeye kocaman birer güle güle.


Bugün liseye de kaydoldum, artık ben bir talebeyim.
Bu güzel resim de size Twitter'den bir armağan.
Elaleme bakın ki basit bir nesne-i şeriften bile ne harikalar çıkartıyor ortaya.
Siz de deneyebilirsiniz.

Tatilin Son Pazartesisi

Son zamanlarda Twitter ergenlerin okuldan nefret yazılarıyla doldu.
Aslında bir bakıma haksız da sayılmazlar, çünkü ben de bu yıl tatilden hiç ama hiç bir şey anlamadım.
Bakın mesela son birkaç gündür yağmur bizi yalnız bırakmıyor.
Bizi yalnız bırakmayacak diye bulutlarla olan evliliğini bile bitirmeyi göze aldığına göre anlayın artıkım ne demek istediğimi =)))


Bu sabah gözlerimi açınca Twitter'den böyle güzel bir resmi sizlerle paylaşmadan duramadı ben.
Artıkım benim hayatımda pazartesi sendromuna yer kalmaması için mücadele edecek ben.
Dilerim hiçbiriniz pazartesi sendromuna uğramadan hep birlikte güzel günler güzel haftalar geçirirsiniz.
Şimdilik benden bu kadar, hade beni okumayın şimdi, işlerinizin başına dönün de patronlarınız işlerin neden bitmediği konusunda fırça çekmesin sizin güzel yüzlerinize.
Beni okuyacaksanız tatil saatlerinde okuyun, hade öptüm sizi kocaman =)))

07 Eylül 2014

Boş Bir Pazar

Şimdi sabah yağmur yağdı ya, bütün günlerim artık iyiden iyiye boşaldı.
Eskiden tüm hafta boyunca halatla çektiğim hafta sonları şimdilerde beni bunalıma sürüklüyor.
Tamam, yalnız kalmayı isteyebilirim ama bu kadar da olmaz ki?
Koskocaman günüm oturup pineklemeklerle mi geçecek?


Sabahki yazımda belirttiğim gibi, belki de artık hayatıma yeni bir heyecan katmam lâzım sanırım.
Ama bu heyecan nasıl bir heyecan olmalı?
Kariyer mi, aşk mı, para mı?
İşsizlikten sıkılmadım ama yalnızlıktan artık iyice sıkıldım.


Ben hayatımı baştan yazmak istiyorum, bugüne kadar yaşadıklarımı silip herşeye yeni baştan başlamak.
Artık inanın sanal ortam bile bana mutluluk vermiyor.
Belki de lise bana iyi gelecek.
Yarın kaydımı kesinleştirmeye gidecek ben.

Yaghmour Vol. Bilmemkaç

Pazar pazar yaghmour görmekten aslında nefret eder ben.
Sabah kalktığımda yatağım zaten pencere kenarı, yağan damlaların hızından ve yoğunluklarından karşı kaldırımdaki kediyi bile göremedi gözlerim.
Gerçi bu yoğun yaghmour altında kedi nasıl sokakta durabilirdi ki?


Gelgelelim bugünkü sağanak bir çok şeyin habercisi sanki hayatım için.
Çünkü yağmur ve bulut bugün bilmem kaçıncı kez boşandılar.
Bazen ben de şaşırıyorum nasıl her seferinde nasıl oluyor da bu kadar kez evlenebilip boşanabiliyorlar bu güzide çiftimiz?


Gittim geldim yine konuyu evliliğe getirdim ya, ben belki de sanırım bu kadar evliliğe kaşı olmama rağmen kalkar hayatıma ilk giren kadınla evleniveririm belli mi olur benim hayatım?
Ama öncelikle şunu da söylemeliyim ki beni kendisiyle evlenmeye ikna edecek olan kadın benim liseyi bitirmemi beklemesi gerekmekte, ki bu da en az üç yıl sürecek benim bu tembelliğimle.