Bu Blogda Ara

02 Haziran 2018

Pantolonda Yeni Tarz

Şu moda sanayisine bazen aklım ermiyor nedense.
İmdı da hayatlarımıza aynı pantolonda dört değişik renkli paçalı pantolonları soktu.
Hadi geniş paçalı Üçhârfli Stayl pantolonları anladı ben ama bu kadarı da biraz essahtan değişik olmamış mı?
Buyurun bakın sizler karar verin.


Renklerinin açılımına gelince:
Cep bölümü lâcivert, paçanın dış bölümü gri ile mavi arasında bir renk, paçanın iç bölümü beyaz, üst bölümün iç kesimi ise gök mavi renkte.


Bize bu değişik ve karma renkli pantolonu tanıtan mankenimiz demeyeyim çünkü kendisi manken değil. Dünya müziğinin en önemli yıldızlarından olan Kylie Minogue.

30 Mayıs 2018

Hacı Bozan Dondurma Zamanı Mutluluğu

Son zamanlarda essahtan bana bir şeyhler olmaya başladı.
Bir konuya odaklanabilmeyi bile beceremiyor ben.
Neyse işbu mevzuat-ı gayr-i sıhhatiyeyi geçelim, bugün de dünkü gibi bir Hacı Bozan Dondurması sizlerin görüşüne arz edilmekte bendeniz tarafından.


Bu seferkinin muteviyatında "Karpuz + Kavun + Nâne + Muz + Kahve" mevcut.


İmdı dayanamadı ben ve yanında gerçek kahvelisini de paylaşmak istedi ben.
Hade balakım afiyet olsun bana. Gelmek isterseniz sizlere de ısmarlamaktan honör işitecek ben.

29 Mayıs 2018

Hacı Bozan Dondurma Yummi

Kaç zamandır yazacağım yazacağım bir türlü fırsatım ve zamanım olmuyor.
Bunca yıldan beri çeşitli yerlerde dondurma yummilenmişimdir ama bu kadar iyisini güzelini tazesini ve lezzetlisini essahtan ağzım bir türlü tadamamıştır.


Bu akşamki dondurmamın muhteviyatında "Yeşil Limon + Kahve + Nâne + Gaziantep Fıstığı + Yer Fıstığı" içeriyor.


Yanında bir de nefâset ötesi bir kahve de cabası.
İşbu mekân bizim semtimizin öz mekânlarından olan Hacı Bozan Oğulları'dır. Ancak İstanbul'da bulunan diğer Hacı Bozan'lardan farklı bir işletmedir.
Sizleri de beklerim günün birinde.

Not: İşbu yazı reklâm içermektedir.

Kartpostallarda Gezinti - Volüm Yedi

Bugün de siz sevgili okuyucularımla birlikte tarihten bir büyük sayfa adına birkaç kartpostal serim olacak.
Bugünden tamı tamına beşyüzaltmışbeş yıl önce yine bir Salı günü Fatih Sultan Mehmet komutasındaki ordumuz İstanbul'u fethederek Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olarak bütün dünyaya ilân etmiştir.


İşbu resm-i tasvire-i şerifimizde Topkapu taraflarından şehr-İstanbul'a girişimizi temaşa eylemekteyiz.
İstanbul'da eski otogarın Topkapu'da olması da aslında pek tesâdüf olmadığını da söylesem yanlış bir mâlumatfuruş arz etmez herhâlde galiba sanırsam.
Ancak ben işbu yazımda fethi değil İstanbul'un bir zamanlardaki birkaç kartpostalı paylaşacak ben.


İşte şehr-İstanbul'un dört bir tarafının toplu olarak resmedildiği ilk kartpostalımızla başlıyoruz.
Sol üstte günümüzde İstanbul'un en çok gezilen yerlerinden olan ve birçoklarımızın arkadaşlarıyla buluşmak için seçtiği Taksim Meydanı'nda bir gece görünümü, sanırım resim çekilirken bir bayram günü olmalı, çelenkler ve ışıkların bolluğuna bakarsak eğer.
Sol altta efsahanelere konu olmuş olan Kızkulesi, bu da olasılıkla Kadıköy istikâmetine giden bir vapordan çekilmiş, çünkü arka plânda Üsküdar görülmekte.
Sağ üstte dünya üzerinde en fazla minâreye sâhip olan Sultan Ahmet Camii, ki memleketimize ziyarete gelen misafirlerimizin en çok bulunduğu mekândır.
Sağ altta ise Rumeli Hisarı, ki mimarı bizzat Fatih Sultan Mehmet'tir.


İkinci kartpostalımızda ise sol üstte yine Sultan Ahmet Camii ki hakkında bir mâlumatfuruş yukarıda arz etti ben.
Sol altta Kapalıçarşı'dan bir görüntü, ki tarihi yine Fatih Sultan Mehmet'e kadar dayanır.
Benim de yirmi yılımı verdiğim ama karşılığında hiçbir şey alamadığım Çarşı işte böyle bir yer.
Sağ üstte dünyada üzerine vapor yanaşan tek köprü olan Galata Köprüsü, olasılıkla Yeni Camii'nin minârelerinden birinden çekilmiş.
Sağ altta ise Üsküdar taraflarından çekildiği çok belirgin olan İstanbul'da Gün Batımı konulu bir resm-i şerif mevcut.


Her ne kadar misafirlerimiz tarafından İstanbul'da belli başlı yerlerin kartpostalları da bulunsa aslında İstanbul'un her bir tarafı değişik güzellikler arz eder.
Solda Kadıköy'ün balıkları Haydarpaşa Garı ve Devekuşu vaporuyla tamamlanmış bir resmin bulunduğu kartpostalımızda sağ alttaki resmin neresi olduğu konusunda gerçek anlamda muhallâkta kaldı ben.
Sağ üstte ise Karayköy iskelesi ki soldaki vapor Kadıköy'den kalkınca Karayköy'e gelirdi.


İşbu kartpostalımızda sol üstte Taksim Cümhûriyet Anıtı gündüz vakti resmedilmiş, şimdi yıkılıp inşaata alınan Atatürk Kültür Merkezi de bütün ihtişâmıyla huzurlarınızda.
Sol altta Galata Köprüsü, bir zamanlar var olan Troleybüsleri ve vaporlarıyla birlikte. İşin tuhafı köprüde tramvay çoktan kaldırılmış olmasına rağmen rayları henüz duruyor.
Sağ üstte Tarabya Koyu ve az ilerisinde Büyük Tarabya Hoteli günümüzde de fazlama bir değişikliğe uğramadan duruyor.
Sağ altta da Rumeli Hisarının içinden bir görünüm.


İşbu seferki kartpostalda soldaki görünüm Harbiye'de bulunan Atatürk Heykeli, sağdaki görünüm Süleymâniye Camii'nin minârelerinden biri.
Orta kısma gelince, üstte her yıl Yaz geldiğinde Çörkolar tarafından işgâle uğrayan Kınalıada bir vaporun arkasından böyle resmedilmiş.
Altta da adını Fatih Sultan Mehmet'ten alan Fatih Cami-i Şerifi.


İmdı sizlerle fetihten daha önceki bir dönemde Osmanlı İmparatorluğu Topraklarıına katılmış olan Kadıköy'den dört görüntünün bulunduğu bir kartpostal paylaşmak istedi ben.
Sol üstteki kısım Haydarpaşa'ya doğru o zamanlar Minibüs durakları olarak kullanılan alanı gösteriyor, gelgelelim günümüzde Minibüsler yeni düzenlemeden sonra daha bir Haydarpaşa'ya doğru taşındılar.
Sağ üstteki kısım o zamanlar Bağlarbaşı ve Ankara Asfaltı yoluyla diğer mahâllelere giden İett Otobüslerinin durağı, aynı duraklardan günümüzde Cadde-i Bağdad ve Fahrettin Kerim Gökay Caddesi yolundan giden hatların kalktığı durak oldu. Cümlenin başında bahsettiğim diğer hatlar da Minibüslerin duraklarının yerlerine taşındı. Aynı resimde iskelelerin ikisi de temaşa eylenebilmekte.
Sol altta Kadıköy Çarşısı ve Söğütlüçeşme Caddesi, artık tek yönlü olmuş ve tahsisli yol henüz yokken. Soldaki Kütahya Çinilerinden yapılmış olan havuz artık günümüzde yok.
Sağ altta da Söğütlüçeşme Cami-i Şerifi görülmekte.


Biz buradan Üsküdar'a atlayalım, sol üstte Üsküdar'dan Boğaziçi taraflarına doğru bir bakalım. İett Boğaz tarafına giden hatların durakları günümüzde de aynı yerdeler.
Sol altta Üsküdar İskelesi, bir zamanlar Üsküdar'dan Kabataş'a arabalı vapor çalışırdı ki bir tanesi hareket etmiş.
Sağ üstte Üsküdar Meydanındaki fışkiyeli havuz, ama işbu havuzdaki fışkiyeyi kimin kırdığının suâl-i şerifi sorulamaz bile.
Sağ altta da Ahmediye yönündeki Hâkimiyet-i Milliye veya günümüzdeki söylenişiyle Ulusal Egemenlik Caddesi.


Araya sokuşturduğumuz iki adet Anadolu Yakası kartpostalından sonra sol üstteki Heybeliada resminin bulunduğu başkaca bir kartpostalla günü bitirelim.
Sol altta Dolmabahçe Saat Kulesi Dolmabahçe Sarayı ve Dolmabahçe Camii'nin bir kesiminin temaşa eylediğimiz bir resim görülmekte.
Sağ üstte Saraçhâne civarı ve Şehzadebaşı Camii.
Sağ altta da İstanbul (Resmin çekildiği ve kartpostal hâline getirildiği zamanlar Büyükşehir olmayan) Belediyesinin binâsı ve arkasında da Lâléli Camii.
Bugün de fetih dolayısıyla paylaştığım kartpostal sergimin nihâyetine avdet eyledik.
Kıraat ve temaşa eden herkese teşekkürler.

28 Mayıs 2018

Happy Birthday Kylie

Aslında işbu yazımda nereden başlamam gerektiğini bile bilmiyor ben.
Her geçen gün biraz daha yaşlandığımızdan mı yoksa geçen zamanın bizden götürdüklerinden mi bahsetmeliyim sizce?
Belki bunlar değil de her geçen günün bizlere yeni bir başlangıç yapmamız gerektiğinden mi?
İnanın bana içimde gerçek anlamda bir tuhaflık oluştu bu sabah.
Çünkü oturup kahve içtiğim veya yemek yediğim birçok mekânda ister istemez müzik de çalıyor, bu çalan müzik ise resmen kulaklarımın zarını patlatıyor.
Günümüzün müziği genelde eski şarkılarla kendisini tekrar edip duruyor ama işbu eski şarkıların eski zamanlarındaki tadları ve hissettirdikleri duygular artık çok ama çok değişti.
Çünkü günümüzün müziği o eski şarkıların bildiğimiz melodilerini aldı ve içlerine çıstak çıstak bazı safsatalarla doldurdu.
Yeni yapılan şarkılar derseniz içlerinde birkaç adedi hâriç genelde aynı fabrikadan çıkmış gibi birer "Bakkal Müziği" ki bunların muhteviyatında güfte bile diyemeyeceğimiz üçbeş adet cümle ve bol bol şıkıdım şıkıdım nesne-i ucubeler.
Ancak bu kadar dinlediğim müziklerin ve müzisyenlerin içinde birkaç tanesi hâriç ki onlardan birinin bugün doğum günü.


Ben onu tanıdığım zamanlar ufacıktım, hani kısa pantolonlu yumurcaklar vardır ya genellikle sümüklü olarak adlandırılan cinsten tıfıl mı desem yoksa büyümüş de küçülmüş mü desem bilemedim şimdi.


Daha öncesi de var ama kendi şahsımın hayatına girdiğinde nefis bir keman eşliğinde seslendirdiği şarkısında "Güven Bana" diyordu.
Ben de ilk dinlediğimde her kim olursa olsun onun sesine ve sevecenliğine tutulmuştum.


O kadar ki yavaş yavaş dünya üzerinde şarkılar bozulmaya her ne kadar henüz başlamamış dâhi olsa ufak ufak bozulmaların haberini diğer şarkılar veriyordu.
Aynı yıllarda katıldığı bir liste programında sunucunun dediği söz aklıma takıldı:
"Kulaklarımızın pasını silmek için şimdi mikrofona geliyor kendisi"


Ve o mikrofondan hiçbir zaman inmedi ve gitmedi.
Okuduğu güzel şarkıları birçok listelerde genellikle ilk üçe girdi.
Gerek sahnedeki hâkimiyeti, gerekse bir tanesi hâriç bütün konserinde şarkılarını tamamen canlı okuması, gerekse de müziğin dışındaki yine kendi adını verdiği gözlük firmasının başarısı onun bütün dünyada milyonlarca hayranı olmasını sağladı.
Demin bir tanesi hâriç dedimse onun da nedeni konserinin akşamı yüksek ateşle televizyona çıkmasıydı.


O kadar kusur kadı kızında da olur dedik, işte en sonunda şövâlye de oldu.
Gerek müzikteki başarısı, gerek mücâdeleciliği, gerek inatçılığı, gerekse de hanımefendiliği.
Kendisinin hakkında daha birçok şey yazmak isterdim ama hem kafanızı şişirmek hem de gözlerinizi fazla yormak istemiyorum.


İşte bu temaşa eylediğimiz boyu kısacık da olsa gönlü kocaman hanımefendi sanatçımız sevgili Kylie Ann Minogue bugün ellinci yaşına bastı.


Kendisinin müzik dünyasına merhaba dediği klibindeki resim çekme sahnesini izleyen okuyucularım bilirler, ahanda bu resmini görünce aklıma nedense o geliverdi.


Ahanda bu da kendisinin ellinci yaşı için hepimizle paylaştığı resmi.
Kim der ki bu kadın elli yaşında diye?
Zaten kendisinin son çıkarttığı şarkısında da söylüyor:
Ben de ahanda işbu yazımın nihâyetinde Kylie Hanım'ın doğum gününü kutlarken nice senelere diyor ve bizleri onsuz bırakmamasını Allah'tan niyâz ediyorum.


Ne kadar şanslıyız ki kendisiyle aynı dönemde yaşıyoruz.
Teşekkür ederim.