Bu Blogda Ara

Müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Haziran 2024

Müzük Dinlemek

 Hayat müziksiz çekilmiyor, özellikle de can sıkıntısı ve duygusal günler yaşarken hiç çekilmiyor.
Bağzı araştırmalar müziğin bazı duygulara iyi geldiğini ve aynı araştırmalarda her çeşit rahatsızlıkların tedavileri için başka müzik mevcut olduğunu ve de çoğunluğunun da Türk Kılâsik Müziğinin içinde saklı olduğunu göstermiştir.
Örnek olarak İneklere bile süt verirken başka otlarken başka dinelirken başka müzik dinletilir.
Kimine güzel gelen bir tarz müzik başka birisi tarafından hiç sevilmeyebilir.
Başlangıçtan günümüze kadar milyarlarca şarkı bestelenmiştir, hepsini teker teker dinlemeğe kalksak ömürler yetmez, en az üçyüz kocaman yıl gerekir ve bu zaman zarfında yeni şarkılar da çıkacaktır.


Bu akşam Biz Üç Muz olarak şu şarkı güzel bu şarkı değil gibi bir tavsiyede bulunmağa her ne kadar kendimizde bir hak görmüyorsak bile rahmetli Abdurrahman Amrani veya bildiğiniz sahne adıyla Dahmane El Harrachi'nin Cezayir'den Fransa'ya göçenler için yazdığı ve plâğa okuduğu, ondan yirmiküsür yıl sonra yine rahmetli Raşit Taha'nın yeniden ortaya çıkarttığı sözleri Arapça olan bir şarkı vardır, güftesinde pişmanlığı ve vedayı anlatır.
İşbu kıraat etmekte olduğunuz satırları yazanların hiçbiri Arapça bilmese bile bizler için tercüme edilmiş güftesiyle birlikte yeniden bir "Günün Şarkısı" nostâljisi yaşatmak istiyoruz.
 

Tabi bizim yaşatmak istediğimiz nostâlji öyle boku çıkartılarak her yere yapılmak istenen Çakma Tramvaylar gibi olmamakta, Cadde-i İstiklâl'de işlemekte olan gerçek nostâljiyi yaşatmak istiyoruz, gerçi bu bahsettiğimiz gerçek Tramvaylarımıza bir süre Beyoğlu Belediyesinin bina dış cephe temizliği buyurduğu cihetle katenerin vinçlere engel olacağı için sözüm ona geçici olarak söküleceğinden biraz pillisiyle idare edilecek ya neyse.


Günün Şarkısı

(Dinlemek için yukarıdaki yazıyı tıklayın)

Ey yolcu hey nereye gidiyorsun
Eninde sonunda bana geri döneceksin
Kaç insan bunu reddetiğine pişman oldu ki
Senden ve benden önce
 
Ne kadar kalabalık ülkeler ve ne kadar boş şehirler gördün
Ne kadar zaman harcadın
Hâlâ ne kadar kaybediyorsun
Ah bir diyardan bir diyara göçen
Ne yaptığını hiç biliyor musun
Kader zamana yön veriyor ve takip ediyor ama sen bunu kabul etmiyorsun

Ey yolcu hey nereye gidiyorsun
Eninde sonunda bana geri döneceksin
Kaç insan bunu reddetiğine pişman oldu ki
Senden ve benden önce

Kâlbin neden bu kadar üzgün
Neden oralarda böyle perişan kalıyorsun
Zorluklar sona erecektir göreceksin ki hiçbir şeyi öğrenmek ya da yapmak uzun sürmez
Günler bitmez senin ve benim gençliğimizde olduğu gibi

Ey yolcu hey nereye gidiyorsun
Eninde sonunda bana geri döneceksin
Kaç insan bunu reddetiğine pişman oldu ki
Senden ve benden önce

Ah fakir ahbab ben de şansını kaybedenlerdenim
Ey yolcu sana doğru yolu takip etmeni öneriyorum
Bir şeyi almadan ya da satmadan evvel ne istediğini bil
 Ah uykucu haberlerin bana ulaştı
Sana da bana da ne oldu böyle
Kâlp en sonunda yine yaratıcısına en yükseğe dönecektir

23 Haziran 2024

Yaz Güzeli

 İşte yeniden Yaz Mevsimi geldi çattı hayatlarımızın tam ortasına kuruldu ve havasıyla bizleri ısıtmağa başladı.
Bugünden itibaren tam üç ay boyunca sıcaklardan bağzılarımız tarafından bunalacağımız ama rahat kıyafetler giyinebilip Devletimin Elektrikli Trenlerinde işlettiği kılimaların altında serinleyeceğimiz, pervahaneleri de bedavaya dönmeyen Belediyemin üç katlı vaporlarının açık kısımlarında güneşlenebileceğimiz güzel günler başlıyor Şehr-İstanbul'da.
 

Karpuzun kabuğu geçen hafta Yaz gelmeden Denize düştüğü cihetle yüzmenin hiçbir sakıncası bulunmamakta.
Ancak yine de fazlama açılmamak lâzım, Denizin tabanı oldukça derinlerde.


Bu kadar sıcak havada yapılabilecek en güzel nesne-i şeriflerden bir adedi de Dondurma yummilenmektir.
Hele bir de Sâhilde otururken olsa Denizdeki dalgaların sesi sizlere eşlik ederse tadından yenmez.
Ancak havanın çok sıcak olması münâsebetiyle erime riski var.


Bu yıl kumsallarda haşema çok moda, en azından manyo veya bikiniden daha iyi koruyor vücûdu, en azından sırtlar yanıp kavrulmaz.
Sırt yanınca acısı çok fazla olmak var, üstelik aşk acısından bile fazla.


Bikiniyi öğle sıcağında pek tavsiye edemem, yanıklarla uğraşmak zor oluyor.


Yaz yaklaşınca ilk vazifemiz alışverişe çıkmaktır çünkü tıkırında olan ekomoniye can vermek hepimizin boynunun borcudur ve borç da yiğidin kamçısıdır.
Tabidir ki itimadı lütûf sanıp borca sarılmamak gerekir çünkü bir gün gelecek ve o borç istenecektir, sonradan darılmamak gerekir.


Yıllardan beridir tıkırında olan ekomonimize hayat verdikten sonra hava ne kadar sıçak olursa olsun caddelerde arsla böyle gezmemeliyiz.


Yaz mevsiminin en güzel tarafı yaşadığımız vilâyetin havalimanına giderek sayfiyelik yörelere doğru uçmaktır, konacağımız yer ister uzak ister yakın olsun uçaklarımız aynı şekilde uçacaklardır.
Ancak değişik memleketlerdeki sıcak ve soğuk farkları uçaklarımızın da uçuşlarını etkiliyor.


Yaz geldi ve tatillerdeyiz diye Kütüphâneden ödünç aldığımız Kalın Kalın Kitaplarda yazılı olan derslerimizin de üstlerinden geçmeliyiz ki Kış geldiği zaman yapılacak olan sınavlarda iyi notlar alabilelim.


Yaz hayatlarımıza avdet ederek karpuz kabuğunu denize düşürmesine rağmen insa n doğası her dakika deniz içinde bulunmağa müsahit olmak yoktur.
Ara sıra şehrin içerisindeki mekânlarda müzük dinlemek de lâzımdır.


Her nasıl olursa olsun yazın çıkan şarkılar daha bir akıllarda kalıyor, aradan yıllar geçse bile kolay kolay unutulamıyor, esasında konu şarkının ve müziğin değişik olması değil bize yaşattığı duygular ve o mevsim içinde yaşattığı anıların olması.


Evet bu yıl da Yaz geldi ve Karpuz Kabuğu Deniz'e düştü, Güneş bizleri pişirmeğe zaten başlamıştı ama bu yıl biraz daha fazla ısıtıyor bizleri.
Mâlum-u âliniz Yaz mevsimi çok kısa sürer ve daha ne olduğunu bile anlamadan hemen Sonbahar girişinde buluruuz kendimizi.
Yazın yaşadıklarımız yanlarımıza kâr yaşayamadıklarımız da ukde kalır.


Sözün ve yazının kısası Sipâli olmazsa yukarıdaki bahsettiğimiz hiçbir şey olmaz.

23 Eylül 2021

Abone

Bazı şarkılar vardır esasında çok harika veya konulu olmasa bile yani öyle çok ahım şahım olmasa bile ya da daha açıkça söyleyeyim ayaküstü yazılmış olsa bile yıllar geçtikçe daha da değerlenebilir.
Birçoklarımızın hatıralarında nice güzel şarkılar vardır, hani bizim şarkımız olsun denilen ve o şarkı radyoda çıktığında güzel anıları anımsatarak kiminize tebessüm kiminize hüzün verdiren.
Gerek o günlerde gerek öncesinde gerekse o günlerden günümüze kadar daha da gerekse gelecek günlerde de plâklar kasetler sidiler kısacası albümler ve şarkılar yazıldı söylendi ve söylenmeğe de devam ediyor.
Ben bugün sizlere benim için içinde çok güzel anıların olduğu ve Türk Pop Müziğinin ikinci kez doğuşu sayılan bir albümden bahsedeceğim. Kolay kolay bir albümü baştan sona kadar dinlemem ama aması var işte sormayın fazlasını.


O zamanlar çocukluklarımızın altın günlerini yaşıyorduk, ekmekler elden sular gölden geliyorlardı, hayat bizler için okul ve derslerden ibaretti. Dahası imdı bu satırları okuyanlardan önemli bir kısmı dünyaya gelmemişti bile, üstelik anneleri babaları bile o tarihlerde belki de çocuktu, kim bilebilir?
Hani ellere yalan söyleyip kederlerini sürekli içine atan ve ondan ayrılmağa cesareti olmayan bir nesilden geldik çok canlar yakıp aşıklardan defterler dolduran ve bizim ise ancak son defterden bir yaprak olduğumuzu yüzümüze vuran bir devre denk geldik. Yine de Güneş erken de batsa ve Gökyüzü küsüp Yağmurları başlatsa ve de sokaklar Toprak kokup yeniden ıslansa bile bizi sevdiği için Sonbahar'da gelen bir sevgilinin varlığını bilmek istiyoruz. Tabi onu yanlış anlamamamız gerektiği ve bizi hayatımızın sonuna kadar seveceğine inandığımız için biraz nefes ve soluk almasına müsaade etmemiz şart ötesi, asıl önemlisi Yalancı Baharlarda aldatan çiçeklerin Yaz gelmeden hemen önce solmaları da cabası.
Bugün bir baktım bu güzel albüm arz edileli otuz kocaman yıl olmuş. Bu otuz kocaman yıl içinde ben ne zaman orta yaşa geldim ne zaman gençliğim elimden kaydı gitti ne zaman saçlarım dökuldü ve beyazladı ve her şeyden önemlisi ne kadar çabuk eşşeklik çağlarımı bitiriyorum essahtan anlamağı başaramadım.

28 Mayıs 2021

Happy Birthday Kylie

Dünyada bazı insanlar bazı insanlara iyi gelirler. Hele de o kişi özel biriyse.
Herkesin hayran olduğu birileri vardır, herkes herkesi sevmek zorunda olmadığı gibi de doğal bir süreçtir.
Bugün bir Doğum Günü Çocuğumuz var sayfamda konuk olarak gelen.


Buralardan çok ama çok uzaklardan geldi, neredeyse dünyanın öteki ucu denilen Avustralya'dan ki henüz Türkiye'den kalkan herhangi bir uçağın menzili Avustralya'ya yetmiyor, yolda muhakkak bir yerde yakıt ikmâli yapması şart oğlu şart.


Günümüze kadar gerek şarkıları gerekse candanlığı ve hiçbir zaman solmayan gülümsemesiyle birçok kişinin gönlünü çalan ve haklı bir ödülü hak eden Kylie Hanımın aynı zamanda şövâlye olduğunu da biliyor muydunuz?


İzleyenler bilirler, hani müzik dünyasına ilk girdiği klipte eline aldığı kamerayı ve mükemmeliyetçi tavrını hâlâ koruyor.
Aradan otuzdört yıl geçmesine rağmen hâlâ ilk günkü kadar kıpır kıpır ve neşeli, Allah bozmasın.


Kapitâlist düzen bisikletten hoşlanmaz çünkü bisiklet insanın ve ekomoninin dostudur, bisiklet benzine ihtiyaç duymaz, benzin satılmayınca küresel güçler para kazanamazlar.
Aslında bu resm-i şerifi bisiklet reklâmında kullanmam lâzım ama bu da araya kaynamış olsun.


Yarım yüzyılı deviren Kylie birçoklarımızın düşüşe geçtiği korona morona günlerinde bile yaşama sevinciyle bizlere umut oldu.
Kendisinin yıllardan beridir hayranıyımdır ama ben şimdiye kadar böyle güç görmedi ben.


Bugüne kadar sadece müzik değil, gözlük şarap ve parfüm olmak üzere bazı başka konularda da yatırımları var kendisinin, üstelik son zamanlarda şaraplarını kendisi tanıtıyor.
Türkiye'ye henüz gelmedi ama geldiğinde paraya kıyıp bir şişe muhakkak alacak ben. Tadının nasıl olduğunu da o zaman söylerim, ancak bizim şaraplarımız kadar olacağını sanmam.


Sahiden hanginiz istemezsiniz bir ürünü üreticinin kendi elinden almağı veya size kendisinin servis etmesini?


İşte böyle, insan ister müzik yapsın isterse sabahtan akşama kadar köle gibi çalışsın, insan mutlu olmadığı bir işi yapmasın.
Bunca yıldan beridir Kylie'nin bana öğrettiği buydu.


Doğum günün kutlu olsun sevgili Kylie. Allah seni başımızdan eksik etmesin.
Aslına bakarsanız işbu yazıyı İngilizce yazmam lâzım, çünkü Kylie Minogue Hanım dilimizi bilmiyor.

13 Şubat 2021

Dünya Radio Günü

 Çoklarımız sabah kalkınca ya da otomobillerimizi çalıştırınca veya dükkâna gelince ilk iş olarak radyo dinleyerek güne başlarız.
Ancak birçoğumuz Radio'nun da bir günü olduğunu biliyor mu acaba?
Günümüzün olmaz olası kapitâlist dünyasında her şeyin bir günü mevcut olmağa başladığını da mı bilmiyorsunuz? Zaten bu kapitâlist düzen sayesinde son bir yıldan beridir evlerimizde oturarak korona morona bakara makara adlı salgından korunuyouz. Ancak sağlığımızı koruyalım derken gençliklerimizden ve ömürlerimizden günler ceplerimizden ve sermayelerimizden de paralar şakır şakır gidiyor. Kapitâlist düzen para yemeden durmaz, elektrik su doğalgaz faturaları şişip şişip göklerimize bağzı sopalar sokacağı günler çok ama çok yakın.
Neyse biz radyoyu kutluyorduk değil mi?
Aslında genele bakılırsa kapitâlist düzenin içinde radyo da önemli bir rol oynar, her ne kadar günümüzde haberler sadece bir akıllı telefon kadar yakınımızda da olsa temelde radyo ile aynı işleve sahiptir.


Zamanlar değişir ama bağzı şehlerin işleme biçimleri asla değişmez.
Bir zamanlar günün belirli saatlerinde belirli yayınlar vardı, en çok sevilenlerinden biri de arkası yarın piyesleriydi. Günün anılan saatlerinde bütün aile radyolarının başlarında toplanır heyecanla dinlerlerdi.
Gel zaman git zaman arkası yarınların yerini televizyon dizileri aldı, artıkım haftanın her günü televizyonda dizi mevcut ama bu dizinin yayın süresi üç saati bulmakta ve herkesin beyinleri güzelce bir uyuşturulmakta. Aslında her ne kadar uyuşturucu yasak madde de olsa kapitâlist dünyanın düzenleyicileri olan küresel güçler için yasal bir madde.


Bir zamanlar daha televizyon yokken Türkiye Birinci Fotbol Ligi de radyodan yayınlanırdı, ama o yayınların da bir kâlitesi vardı.
Yayın başlamadan önce Ankara'daki merkezden günün müsabaka tellâliyesi okunur, hele de aynı anda birkaç müsabaka oynanmaktaysa beşer onar dakikalık aralıklarla stada bağlanılırdı, heyecanı yüksek ve iddiası olan müsabakalar daha uzun süre anlatılır, diğerleri ise penaltı olmuşsa veya takımlardan biri gol kaydına muvaffak olmuşlarsa ancak o zaman anlatılmağa kendine yer bulurdu.
Sonuçta o günlerde Fotbol sadece Fotbol için oynanırdı, kısaca zevk almak daha önemliydi.
Günümüzde ise bildiğimiz Futbol'un adı "İt's the Fıtbıl That's the Fıtbıl" oldu, sevgili Fatih Hoca'nın (Terim) kulakları çınlasın.


Bendenizin de bir zamanlar özellikle de Pazar günleri taşınabilir kulaklıklı Radio'mu alarak İstanbul Boğazı'nın alt başlarından üst başlarına kadar günlük uzun yürüyüşlerim olmuştur, ama bu yürüyüşler zamanında başta Metro Fm olsun sonra Best Fm olsun ve tabi diğer Özel Radio'lar olsun çoktan yayına başlamışlar ve gerek haber gerekse müzük olmak üzere birer yayın çizgisi belirlemişlerdi.
Benim de aslında gönlümde radyo programcısı olmak yatar ama yaşım artık dört onluğu çoktan geçtiği için hiçbir radyo sahibi bana bu imkânı vermez artık.
Çünkü ünüversütelerden yetişen benden çok daha akıllı ve daha geveze ve genç bir sürü şahıs mevcut, kendimizi kandırmağa gerek yok.


Radyoyu anarken radyolarımızın üzerlerine yerleştirdiğimiz örtülerden ve bilumum saatlerden bahsetmemek de olmaz.
Ah o radyo alıcılarımızın dilleri olsalar da konuşsalar, bugün nasıl yayınlarımızı internet üzerinden sağlamaktaysak o zamanlar radyolarımız vardı.
Aslında yazımın başında da belirttiğim neredeyse aynı şey, sadece geçen zaman zarfında doğada hiçbir şey kaybolmadı sadece şekillerini değiştirdi.
Tüm radyocularımıza ve o sihirli kutuyu sahiplenen herkese Dünya Radio Günü kutlu ve mutlu olsun.

13 Şubat 2020

Dünya Radio Günü

Hayatta hiçbir zaman her şeyi bildiğini iddia etmeyeceksin, çünkü her gün yeni bir şey öğreniyorsun.
Bugün de dolanırken baktım ki Dünya Radio Günü'ymüş şansımıza.
Radyo deyip geçmeyin ve burun da kıvırmayın, çünkü radyo aslında olmazsa olmazlardandır.
Türkiye'de de her ne kadar artıkım radyoların tedâvülden kaldırıldığı söylenmekteyse dâhi radyosuz bir hayat düşünülemez.


Hayatımızda her zaman önemli bir yer olmuştur.
Zaman geldi "Arkası Yarın" adı altında "Radyo Tiyatrosu", zaman geldi "İstekler" altında "Müzik Eğlence" programı, zaman geldi "Yurttan Sesler" arkasından "Haberler", bizleri bilgilendirdi.
Bir zamanlar televizyon yokken millet radyonun başında ya fotbolu beklerdi, ya da arkası yarın.
Günümüzde televizyondaki dizilerin etkisi neydiyse "Arkası Yarın" da o zamanların en büyük eğlencesiydi.


Kimileri evlerinde dentellerle kaplardı radyo alıcılarını, kimileri de at arabalarının yanlarında çalarlardı.
Hele tomofilerin içlerinde radyo eklendi miydi yolculukların keyiflerine doyum olmazdı.
Gün geldi Trt'nin yanında birçok özel radyo da yayın hayatına başladı.
Artık bizim İnokta Basınımız sesini duyurabilecek bir mecra daha bulmuştu, ancak birkaç ay sonra yukarıdan gelen ve demiri kesen emir mikrofonları sessizliğe gömmüştü.
Ta ki ilk genel seçimlere kadar.


Özel radyolar ikinci kez geldiklerinde bir geldiler pir geldiler.
İçlerinden birkaçı geçen zaman zarfında gerçekten kâliteli yayınları sayesinde zirveye yükseldi, bir kısmı da geçen zaman zarfında silindi gitti.
Gel zaman git zaman radyolar uyduyla da evlerimize işyerlerimize askeri kazinolarımıza girdiler, öyle ki ilk zamanlar görüntüde televizyonun kendisi seste de aynı televizyona bağlı olan radyonun sesi çıktı ilk zamanlar.
Ben burada teker teker ism-i şeriflerini yazmayacağım ama siz onların hangi radyolar olduklarını biliyorsunuzdur, çünkü dinliyorsunuzdur mutlaka.
Yukarıda da bir radyo yayın odasının görselini izlemektesiniz.


Ne olursa olsun dünyamız radyolarla çok güzel.
Yeri geldiğinde birçok kişiye birçok bilgiyi ulaştıran, yollardaki seyr-ü seferin sıkışık hâllerini anlatan, can sıkıntısında bir şarkıyla hâlet-i ruhiyemizi düzelten, spor karşılaşmaları sayesinde adrenâlinlerimizi azami seviyeye çıkartan, yolda yürürken kulaklıkla dinlediğimiz şarkılar sayesinde hızımızı ölçen birer sihirli dünyadır radyolar.
İşbu vesile-i şerifle bütün radyo çalışanlarının ve sahiplerinin başta olmak üzere bütün dünya vatandaşlarının Dünya Radyo Günü'nü kutlar sağlıklı nice uzun yıllar Allah-u Te'âlâ'nın bizlerin başından eksik etmemesini niyaz ederim.

02 Ekim 2019

İnternet Yüzünden Şarkılar Kısaldı

İnternet denilen okyanus aslında inanılmaz bir bilgi ağı da olsa bazı kötü yönleri de var, örneğin zararlı yazılımlar veya zararlı Web-Siteler bilgisayarlarımıza bazen tamiri imkânsız hasarlar bırakabiliyorlar. Bunun için Antivirüs Programları kullanarak biraz olsun kendimizi güvene almaya çalışıyoruz.
Ancak benim bu seferki konum oldukça farklı bir alanda olacak, Müzikle ilgili.
İnternetin sayesinde dünyada icra edilen çok konserlere erişebildik, değişik şarkıları keşfettik, kısacası özel radyoların verdikleri müziklerin de dışına çıktık, hâttâ eski plâklarda kalan şarkıların güzelliklerini bile keşfettik.
Ancak internet sayesinde sanatçıların albüm yapmaları da zorlaştığını, yapsalar bile satışlarından eski günlerdeki gibi bir kazanımları olmadığını da belirtmek zorundayım.


Efenim imdı bazı müzikten anlayan bilim adamları araştırmışlar veya kayıtlarını tutmuşlar, günümüzdeki yakın zamanda piyasaya çıkan şarkıların sürelerinin ortalamasını bulmuşlar:
Üç Dakika Dört Saniye, yani rakamla yazarsak 3:04.
İşbu süre bizde yıllarca tantanaları dillendirilen Eurovision'un şartnamesindeki olması gereken şarkı uzunluğundan dört saniye daha uzun da olsa müzisyenler veya şarkı yapımcıları kısalmanın sebebi olarak internetten müzik dinleyenlerin şarkının uzunluklarından sıkılarak şarkının yarısında başka şarkıya geçmelerini önlemek olduğunu belirtmişler.
On yıl önceki yazılan şarkıların ortalaması günümüzdekinden otuzsekiz saniye daha uzundu, yani Üç Dakika Kırkiki Saniye, rakamla 3:42 idi.
Yakın zamanda şarkıların kendileri sadece nakaratlardan oluşursa şaşırmaz ben, çünkü yukarıdaki paragrafta arz ettiğim gerekçeler yüzünden sanatçılar artık nakaratlara daha erken giriyorlar.

02 Haziran 2018

Pantolonda Yeni Tarz

Şu moda sanayisine bazen aklım ermiyor nedense.
İmdı da hayatlarımıza aynı pantolonda dört değişik renkli paçalı pantolonları soktu.
Hadi geniş paçalı Üçhârfli Stayl pantolonları anladı ben ama bu kadarı da biraz essahtan değişik olmamış mı?
Buyurun bakın sizler karar verin.


Renklerinin açılımına gelince:
Cep bölümü lâcivert, paçanın dış bölümü gri ile mavi arasında bir renk, paçanın iç bölümü beyaz, üst bölümün iç kesimi ise gök mavi renkte.


Bize bu değişik ve karma renkli pantolonu tanıtan mankenimiz demeyeyim çünkü kendisi manken değil. Dünya müziğinin en önemli yıldızlarından olan Kylie Minogue.

28 Mayıs 2018

Happy Birthday Kylie

Aslında işbu yazımda nereden başlamam gerektiğini bile bilmiyor ben.
Her geçen gün biraz daha yaşlandığımızdan mı yoksa geçen zamanın bizden götürdüklerinden mi bahsetmeliyim sizce?
Belki bunlar değil de her geçen günün bizlere yeni bir başlangıç yapmamız gerektiğinden mi?
İnanın bana içimde gerçek anlamda bir tuhaflık oluştu bu sabah.
Çünkü oturup kahve içtiğim veya yemek yediğim birçok mekânda ister istemez müzik de çalıyor, bu çalan müzik ise resmen kulaklarımın zarını patlatıyor.
Günümüzün müziği genelde eski şarkılarla kendisini tekrar edip duruyor ama işbu eski şarkıların eski zamanlarındaki tadları ve hissettirdikleri duygular artık çok ama çok değişti.
Çünkü günümüzün müziği o eski şarkıların bildiğimiz melodilerini aldı ve içlerine çıstak çıstak bazı safsatalarla doldurdu.
Yeni yapılan şarkılar derseniz içlerinde birkaç adedi hâriç genelde aynı fabrikadan çıkmış gibi birer "Bakkal Müziği" ki bunların muhteviyatında güfte bile diyemeyeceğimiz üçbeş adet cümle ve bol bol şıkıdım şıkıdım nesne-i ucubeler.
Ancak bu kadar dinlediğim müziklerin ve müzisyenlerin içinde birkaç tanesi hâriç ki onlardan birinin bugün doğum günü.


Ben onu tanıdığım zamanlar ufacıktım, hani kısa pantolonlu yumurcaklar vardır ya genellikle sümüklü olarak adlandırılan cinsten tıfıl mı desem yoksa büyümüş de küçülmüş mü desem bilemedim şimdi.


Daha öncesi de var ama kendi şahsımın hayatına girdiğinde nefis bir keman eşliğinde seslendirdiği şarkısında "Güven Bana" diyordu.
Ben de ilk dinlediğimde her kim olursa olsun onun sesine ve sevecenliğine tutulmuştum.


O kadar ki yavaş yavaş dünya üzerinde şarkılar bozulmaya her ne kadar henüz başlamamış dâhi olsa ufak ufak bozulmaların haberini diğer şarkılar veriyordu.
Aynı yıllarda katıldığı bir liste programında sunucunun dediği söz aklıma takıldı:
"Kulaklarımızın pasını silmek için şimdi mikrofona geliyor kendisi"


Ve o mikrofondan hiçbir zaman inmedi ve gitmedi.
Okuduğu güzel şarkıları birçok listelerde genellikle ilk üçe girdi.
Gerek sahnedeki hâkimiyeti, gerekse bir tanesi hâriç bütün konserinde şarkılarını tamamen canlı okuması, gerekse de müziğin dışındaki yine kendi adını verdiği gözlük firmasının başarısı onun bütün dünyada milyonlarca hayranı olmasını sağladı.
Demin bir tanesi hâriç dedimse onun da nedeni konserinin akşamı yüksek ateşle televizyona çıkmasıydı.


O kadar kusur kadı kızında da olur dedik, işte en sonunda şövâlye de oldu.
Gerek müzikteki başarısı, gerek mücâdeleciliği, gerek inatçılığı, gerekse de hanımefendiliği.
Kendisinin hakkında daha birçok şey yazmak isterdim ama hem kafanızı şişirmek hem de gözlerinizi fazla yormak istemiyorum.


İşte bu temaşa eylediğimiz boyu kısacık da olsa gönlü kocaman hanımefendi sanatçımız sevgili Kylie Ann Minogue bugün ellinci yaşına bastı.


Kendisinin müzik dünyasına merhaba dediği klibindeki resim çekme sahnesini izleyen okuyucularım bilirler, ahanda bu resmini görünce aklıma nedense o geliverdi.


Ahanda bu da kendisinin ellinci yaşı için hepimizle paylaştığı resmi.
Kim der ki bu kadın elli yaşında diye?
Zaten kendisinin son çıkarttığı şarkısında da söylüyor:
Ben de ahanda işbu yazımın nihâyetinde Kylie Hanım'ın doğum gününü kutlarken nice senelere diyor ve bizleri onsuz bırakmamasını Allah'tan niyâz ediyorum.


Ne kadar şanslıyız ki kendisiyle aynı dönemde yaşıyoruz.
Teşekkür ederim.

28 Mayıs 2015

Happy Birthday Kylie

Bugün içim kıpır kıpır. Çünkü benim yirmibeş yıldan beri aşkım olan sevgili Kylie'cimin (Minogue) bugün doğum günü.


İyi ki doğdun, iyi ki varsın ve iyi ki hayattasın ve de en önemlisi sayfalarıma sayısız kez konuk olduğun için çok çok teşekkür eder ben sana.


Belki hayat boyu karşılaşamayacağız ama senin bulunduğun yerden çok uzaklarda senin kocaman bir hayranın var.


Belki bu yazdıklarımı okuyamıyorsun çünkü dilimizi bilmiyorsun, ama bir tercüman bulamazsan senin hakkındaki yazılarımı İngilizce'ye çevirir ben dilim döndüğü kadar.


Tabi bu resimlerin hepsi Kylie Minogue'nin İnstegram Adresinden alındığını söylememe gerek yok herhâlde galiba sanırsam. Netekim resimlerin ölçütleri kare olduğu için siz bile kolayca anlayabilirsiniz.


Nice uzun senelere hep birlikte inşallah. İyi ki varsın Cnmcm.