Bu Blogda Ara

Yonca Evcimik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yonca Evcimik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Kasım 2024

Yılbaşı Karşılama

 Yılbaşı adlı olgunun bu yıl nasıl karşılanacağını bizler şimdiden bilmeyiz.
Ancak her yıl yaşanan birçok şey birbirinin aynısı ve tekrarı olmak vardır.
Günler öncesinden süslenilir ve çeşitli Yummiler pişirilir, Çam ağaçları katledilir ve süslerinin ışıklandırılması için kullanılan Elektriğin faturasının kallâvi ücreti kol gibi içeriye sokulur.


Birkaç gün sonra bütün büyükşehirlerde bütün belediyeler bulundukları şehirleri veya kasabaları ya da cazibe merkezlerinin sokaklarını ve caddelerini ışıklandıracaklar.
Bizler de tabi ki Üç Muz olarak işbu güzel ışıklandırma manzaralarını sizlerle paylaşmağı düşünmekteyiz.


Ancak bu yıl Eomonimiz  Tıkırında olmağa ısrarla devam ettiği cihetle birçok kişinin Home'sinde sadece Pijama Terlik Televizyon istediğini işittik.
Belki bizim televizyonlarımızda güzel birer eğlence programı koyarlar, ama önümüzdeki yılda bizleri çok zor günlerin beklediği oldukça aşikâr.


Ne olurdu imdı çocuk olsak ve hiçbir şey umrumuzda olmasa, Ekmeklerimiz ellerden Sularımız göllerden gelse ve bizlerin tek dertleri Kütüphanelerimizdeki Kalın Kalın Kitapların arasından derslerimizi çalışmak olsa?
Birkaç hafta önce dediğimiz gibi:
Yonca Bizi Doksanlara Götür, Bir Daha Da Geri Getirme.
O güzel günlerin ve çocuksu hayâllerimizin şerefine içelim elimizdeki meşrûbatları.
Gazoz kapaklarıyla masaların üstlerinde oynayalım, iki Pilâstik Top'la iddialı müsabakalar yapalım, temiz Yağmurların altında sırılsıklam ıslanalım ama buna rağmen bahçeden kaçmayalım.

23 Eylül 2021

Abone

Bazı şarkılar vardır esasında çok harika veya konulu olmasa bile yani öyle çok ahım şahım olmasa bile ya da daha açıkça söyleyeyim ayaküstü yazılmış olsa bile yıllar geçtikçe daha da değerlenebilir.
Birçoklarımızın hatıralarında nice güzel şarkılar vardır, hani bizim şarkımız olsun denilen ve o şarkı radyoda çıktığında güzel anıları anımsatarak kiminize tebessüm kiminize hüzün verdiren.
Gerek o günlerde gerek öncesinde gerekse o günlerden günümüze kadar daha da gerekse gelecek günlerde de plâklar kasetler sidiler kısacası albümler ve şarkılar yazıldı söylendi ve söylenmeğe de devam ediyor.
Ben bugün sizlere benim için içinde çok güzel anıların olduğu ve Türk Pop Müziğinin ikinci kez doğuşu sayılan bir albümden bahsedeceğim. Kolay kolay bir albümü baştan sona kadar dinlemem ama aması var işte sormayın fazlasını.


O zamanlar çocukluklarımızın altın günlerini yaşıyorduk, ekmekler elden sular gölden geliyorlardı, hayat bizler için okul ve derslerden ibaretti. Dahası imdı bu satırları okuyanlardan önemli bir kısmı dünyaya gelmemişti bile, üstelik anneleri babaları bile o tarihlerde belki de çocuktu, kim bilebilir?
Hani ellere yalan söyleyip kederlerini sürekli içine atan ve ondan ayrılmağa cesareti olmayan bir nesilden geldik çok canlar yakıp aşıklardan defterler dolduran ve bizim ise ancak son defterden bir yaprak olduğumuzu yüzümüze vuran bir devre denk geldik. Yine de Güneş erken de batsa ve Gökyüzü küsüp Yağmurları başlatsa ve de sokaklar Toprak kokup yeniden ıslansa bile bizi sevdiği için Sonbahar'da gelen bir sevgilinin varlığını bilmek istiyoruz. Tabi onu yanlış anlamamamız gerektiği ve bizi hayatımızın sonuna kadar seveceğine inandığımız için biraz nefes ve soluk almasına müsaade etmemiz şart ötesi, asıl önemlisi Yalancı Baharlarda aldatan çiçeklerin Yaz gelmeden hemen önce solmaları da cabası.
Bugün bir baktım bu güzel albüm arz edileli otuz kocaman yıl olmuş. Bu otuz kocaman yıl içinde ben ne zaman orta yaşa geldim ne zaman gençliğim elimden kaydı gitti ne zaman saçlarım dökuldü ve beyazladı ve her şeyden önemlisi ne kadar çabuk eşşeklik çağlarımı bitiriyorum essahtan anlamağı başaramadım.