Bu Blogda Ara

Sayfalar

21 Eylül 2019

Tipitip

Bugün aşağıda paylaşacağım resmi Facebok'ta görünce aklıma bir zamanların unutulmaz sakızı Tipitip geldi nedense.
Ben de o zamanın çocuklarından sayılırım. Kolay değil dört onluğu bitirdim iki yıl önce. Kafa kâğıdımız artık eskimeye başladı sevgili genç ve kendilerini genç hisseden okuyucularım.
Her ne kadar Tipitip benden üç yaş daha büyük de olsa benim çocukluğumun kahramanlarındandı.


Önce sizlere Tipitip Sakızından veya Çikletinden biraz bahsedeyim:
Görselde de görüldüğü üzere Bindokuzyüzyetmişdört yılında Kent Gıda Sanayi bünyesinde üretilen sakızı daha cazip kılmak için Sayın Bülent Arabacıoğlu'nun çizmeye başladığı karakter.
Büyük gözlüklü uzun burunlu her zaman papyonlu yuvarlak şapkalı kahramanımız.
Sakızın tadı ve kokusu ise söylenenlere göre günümüzün yetişkinlerinin çocukluk dönemlerine ait geçmişten gelen tadı günümüze taşıyor.
Önceleri İstanbul'un Şişli ilçesinin Bomonti mahâllesinde faaliyet gösteren fabrika gelişen zaman içinde Tuzla'ya taşınmıştır.


Kahramanımız tabi ki evlidir, oldukça hoş ve kendisiyle kafa dengi bir eşi vardır.
O kadar kafa dengidir ki kendisiyle aynı kulaklıktan aynı müziği dinleyebilecek kadar, gerisini siz hesap edin.
Hani yeri gelmişken ben pek evlilik kurumuna pek inanmam ama öyle kafa dengi birini bulsam belki bazı kurallarımdan esneklik gösterebilirim hani.


Bugün günlerden belki Bir Nisan değil ama kahramanımızın sevgili eşi eve gelen kocasına güzel bir sürprüz hazırlamış.


İlk çıktığı zaman televizyonlarımız tek kanallı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'ydu, televizyon bize ne sunarsa onu izleyebilirdik veya akşamları sinemaya veya tiyatroya gitmekten başka çaremiz yoktu.
Ancak gelişen zaman zarfında birçok yeni televizyon çıktı, her televizyon kanalı da kendine göre program yapmak zorundaydı.
Hâliyle de eve her program için yeni televizyon almış bizimki, eşi de şaşkınlıklar içinde kalmış.


Kahramanımızın bir hobisi de balık tutmak, ancak bu konuda pek başarılı olamadığı görülmekte, o da ne yapsın kendine göre bir çözüm bulmuş.


İş inada binince tuttuğu balıkları cetvelle ölçmeye kadar vardırmış.
Günümüzde de belli bir uzunluğa erişmemiş olan balıkların avlanmaması balık neslinin devamı açısından önemli olduğu için yasaklanmıştır.


Yukarıdaki paragrafta inatçı olduğunu söyledim ya, arkadaşlarıyla basketbol oynarken illâ topu sepete atacak.
Aslında bu karikatür gerçekten vukua avdet etmiş bir hadise-i şeriftir, çünkü bir zamanlar Beşiktaş ile Karagücü arasında o zamanlardaki adı Spor Sergi Sarayı sonradan da Lütfü Kırdar Spor Salonu'nda oynanmış olan Beşiktaş'ın 110 - 56 kazandığı basketbol müsabakasında sahanın en kısa boylu sporcusu olan Hüdai Budanur'un kırdığı rekorları simgeler.
O müsabakada Hüdai Bey o zamana kadar bir müsabakada en fazla sayıyı rakip potaya bırakma rekoru her ne kadar sonradan Erman Kunter tarafından kırılmış da olsa bir müsabakada takımının kaydettiği bütün sayıları tek başına kaydetme rekorunu günümüze kadar kıran başka bir sporcu ne Türkiye'de ne de Dünya'da bir kez daha vaki olmamıştır.
Kendisi hakkında bilgiye erişmek için lütfen Hüdai Budanur yazısına tıklayınız.


Tipitip'in pratik zekâsı bazen başına olmadık işler de açmış, çünkü evine aldığı elmalar biraz ağır gelip de taşıyamayınca bulduğu elmaları mideye indirme çözümü bu sefer kendisinin üzerine ağırlık çökmesine sebep olmuş.


Geçmişler olsun sevgili Tipitip.
Kışın kar veya buz üzerinde paten kaymak da güzel spordur ancak kayarken dikkât etmek gerekir.


İmdı da sizlere kahramanımızın ailesini takdim etmek istiyor ben:
Oğlu Tipican, eşi Tipitoş, Tipitip'in kendisi, kızı Tipicik ve köpekleri Tipitop.
Bu seri zamanında o kadar çok sevildi ki gelişmeleri sizin gözlerinizi yormamak adına fazla yazamayacağım ancak bir bağlantı bırakayım buraya, aşağıdaki resme tıklayabilirsiniz:


Her ne kadar o zamanlar çizgi filmi de yapılmış olsa bunlardan bir örnek bulamadım.
Tipitip konusunda şimdilik bu kadar, belki bir gün yeniden bu konuda yazım olur, yeter ki siz okumak isteyin.

Sarı Ekin Simit

Güne güzel başlayalım en iyisi.
Kaç zamandan beridir burayı görürdüm ama tavsiye etmek için biraz zaman geçmesi gerekti, çünkü bazı mekânlar bir zaman sonra ürünlerini bozmaya başlıyorlar.
Burası Sarı Ekin Simit Sarayı. Dünyanın en güzel kahvaltısını sizlere ikram ediyor.


Bugünkü kahvaltı yummimde Çikolatalı Açma, Sade Simit, Karper Peynir, Siyah Zeytin, Beyaz Yumurta var. Oldukça gıdalı besleniyor ben yahnie.
Eğer sizler de güzel kahvaltı yapmak istiyorsanız siz de yolunuzu Sarı Ekin Simit'e düşürün, siz de böyle güzel lezzetlerin tadına bakın.
Nerede olduğuna bakmak için lütfen Sarı Ekin Simit yazısını tıklayın.
Şimdiden hepinize Afiyet Olsun.

20 Eylül 2019

Yağmur Zamanı

Sonbahar geliyor, çok yaklaştı, şurada sadece üç güncük kaldı.
Heyecanlı mısınız sevgili okuyucularım?
Ben de en az sizler kadar heyecan taşıyorum ve iliklerime kadar içimde hissediyorum.


Gerçi bu resim sadece Sonbaharı hatırlatıyor bana, çünkü ne de olsa son baharın sonunda bahar yoktur artık der bir şarkıda, ne de olsa yavuklusunun yokluğunda şair aşka yüz çevirmiştir.


Haberlerde izlemişsinizdir mutlaka çünkü sizlerin televizyonu vardır. Ben televizyon kullanmıyorum çünkü televizyonda artık hiçbir şey yok, bir bilgisayar bana televizyondan daha fazla yakın bir arkadaştır.
Dün İstanbul'un Tuzla ilçesinde bulunan organize sanayi içindeki bir kimya fabrikasında yangın çıkmış ve kimyasal gazlar havaya karışmış.
Her ne kadar yetkililer zehirlenme riski olmadığını söyleseler bile sizler yine de her ihtimâli göz önüne alarak sokağa şemsiyesiz çıkmamanız menfaatiniz icabıdır.


Henüz tam olarak Sonbahar Mevsimi resmen memleketimize avdet etmedi ama etkilerini yavaş yavaş göstermekte.
Bugün İstanbul'a uzun zaman sonra yağmur yağdı.
Bana da işbu Yağmur-u Şerifi tarihe kaydetmek düştü.
Üç gün sonra hem Sonbahar-ı Şerif Mevsimi'nin hayatımıza girmesi ve burçların kralı olan Terazi Burcu'nun gelişini kutlayacağız.
Çünkü Terazi Burcu insanı aslında kaybetmez, kaybedilir.

19 Eylül 2019

Maltepe Vaporunu Kaybettik

Her şey zamanla eskiyor, aynen insanlar gibi. Nasıl insanlar yaşlanıyorlarsa vaporlar da zamanla yaşlanıp elden ayaktan motordan düşüp denize veda etme zamanı geliyor.
Bu sefer benim de içinde çeşitli anıları olan Bindokuzyüzaltmışiki yılında Camialtı Tershânesi yapımı olan Maltepe adlı vaporumuzun artık sonsuza kadar aramızda olmayacağını ve çoktan traş olmak için kullandığımız jilet vaziyetine getirildiğini öğrendi ben.
Üstelik E-8.000'lik Banliyö Trenlerinden kalan dört katar, Beykoz Belediyesi önünde çürütülmeye bırakılan Paşabahçe Vaporu, Yalova'da çok uzun zaman boyunca can çekişen ve sonunda jilet yapılan İnkılâp Vaporu ve nihâyetinde Maltepe Vaporu hakkında mahkemenin "Kültürel Miras" olarak verilmiş kararı olmasına rağmen.


İşbu görselde vaporumuzun Şile Belediyesi demirbaşına nikâh dairesi olarak kayıtlı olduğu günlerden alıntı bir resmi temaşa eylemektesiniz sevgili okuyucularım.


Buradaki görselde ise Pendik Belediyesi demirbaşına kaydedildi mi edilmedi mi bilmiyorum ama Pendik'teki iskelede 23 Mart 2016 gününden kalma kendi arşivimden bir resmi.


Sizi bilmem ama ben kendim şahsen artık aramızda olmasa bile bir nesneyi iyi olduğu günlerdeki gibi hatırlamak isterim.
Bir zamanlar Kınalıada iskelesinde Ada Tv için çektiğim bir videosu, belki de Ada Tv'nin ilk videosuydu imdı tam hatırlayamıyorum.
Şehir Hatları İşletmesi'nin belki en yavaş yüzen vaporuydu, Kadıköy'den Eminönü'ye yarım saatte ancak gelir ve dönüş seferinin gecikmesine sebep olurdu ama büyüklüğü ve heybetiyle güzel anılar da bıraktı hafızalarımızda.
İmdı traş olurken belki hüzünlenecek ben ama traşsız da sokağa çıkamam at hırsızları gibi.

16 Eylül 2019

Gece Metrosu Yolcu Sayısı - Volüm Üç

İstanbul'da iki hafta önce sefere başlayan Gece Metrosu raporunun üçüncüsünü de paylaşmak kısmet oldu bugün.

Cuma'yı Cumartesi'ye Bağlayan Gece : 20.864
Cumartesi'yi Pazar'a Bağlayan Gece : 28.269


Kaynak gösterdiğim Tweet'te de görüldüğü üzere bu haftanın gececi yolcularının sayısı 49.133 kişi olmuştur.
Haftaya işbu sayının daha da artması beklenebilir, çünkü çağımızda haberler hemen bir şekilde herkese ulaşabiliyor, çünkü bir haber yazan da bendenizim.

Kaynak için yine Metro.İstanbul yazısını tıklayın.