Bu Blogda Ara

Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

01 Ekim 2024

Selâm-ün Hello Ekim Taym

Sonunda başkaca herhangi bir bahar daha olmayan Sonbahar mevsimi hayatlarımıza avdet eyleyeli esasında birkaç gün olmuş, ama havaların serinlemesi bugünü bulmuş.
Güneş'in akşamları erken evine gittiği ve sabahları da işine geç geldiği artık her geçen gün daha iyi hisediliyor ve gözlemlenebiliyor.
Yapraklar derseniz yeni yeni Yeşil renklerini kaybetmeğe başladılar ama Sarı renge ulaşmaları çok uzun sürmeyecek.
Ancak işbu sararmış Yaprakların bizlere çok güzel manzaralar arz edeceğini şimdiden söyleyebiliriz çünkü Biz Üç Muz olarak işbu mevzuat-ı umumiiyede oldukça tecrübeliyiz.


Artıkım biraz önce içine girdiğimiz Ekim-i Şerif Ayı'nda eğer dışarı çıkmağa muvaffak olabilirsek çok güzel Sararmış Yaprakların arasından güzel manzara-i nefisat yakalayabiliriz.
Arzu ederiz ki öyle güzel resimlerden birkaç bir şeyler paylaşablelim ve sizlere de görsel şölen sunabilelim.
Hani bir zamanlar bir şarkı vardı yıllar geçebildiği kadar geçsin insanların ruhları hep genç kaldığından bahsederdi.
Eski sevdalar ve eski yaşanmışlıklar tabi ki geride kaldı, her ne kadar artıkım Biz Üç Muz olarak önümüzdeki eşleşmelere bakacaksak bile her yılın Ekim-i Şerif Ayı avdet eylediğinde birer yıl daha bitiyor ömürlerimizden.
Esasında her geçen saniyenin bile tekrarı bulunmamakta.


İşte sadece bu nedenden bile yaşamakta olduğumuz lahzanın kıymetini bilmek ve bazı geçici hırsları bir kenara bırakmak şart.
Üç ay sonra içinde bulunduğumuz İkibinyirmidört Yılı da sona erecek ve inşallah İkibinyirmibeş Yılı başlayacak, ama o dakikayı görüp yaşayabileceğimizin hiçbir garantisi yok, çünkü göktekilerin yanına çağırıldığımız zaman yere dönüşümüzün imkânı da yok.

30 Eylül 2024

Sonbahar Zamanları

Her yıl bu zamanlarda mevsim geçişleri yaşanır ancak arsla Mart'taki gibi neşeli olmaz.
Artık yavaş yavaş Deniz girmeği ve Dondurma yummilenmeği unutmağa başlamamız gerekiyor, çünkü Karpuz kabuğu bizim Deniz kıyılarından çok uzaklara gitmeğe hazırlanıyor.


Her ne kadar Güneş hâlâ her sabah ışıyorsa bile bizleri ısıtabilmeği başaramıyor, Gündüz vakti bir parça ancak etki edebiliyor ama tepkiyi göremiyor.
Birkaç gün sonra son bir kez birazcık sıcaklık üfleyecek ama işbu havanın vaziyet-i umumiyesi arsla bizlerin Deniz girip serinleyebildiği günler gibi olamayacak.
Artıkım gardolaplardaki kalınca giysileri ortaya çıkartmanın ve gitmeğe başlamanın zamanlaru yaklaşıyor.


Gidişler acıklıdır ama yeniden dönebilmek için zaman geldiğinde gitmenin gücünü kendinde bulabilmek gerekir.
Yoksa böyle nefis bir Denizi kim bırakıp da gitmek ister?
Leylekler bir süre önce paydos edip gittiler, sırada Kırlangıçlar var. Hepsi de yepisyeni birer başlangıç ve daha güzel birer patlangıç yaşayabilmek istiyorlar.


Bizler ise bulunduğumuz yerlerde kalarak serinlemeğe başlayan havalarla nasıl mücadele edebileceğimizin düşüncelerini aklıllarımıza getirebilmeğe çalışacağız.
Artıkım bizleri kapalı mekânlarda Türk Kahvemsi ya da Filitre Kahve gummilenmek paklayacak.


Tabi bu mevsimde gummilenebileceğimiz kahveler helbette ki sıçak kahveler olacaktır, yanındaki dondurma yummilenmeği Yaz'a kadar ertelememiz gerekmekte.


Birkaç haftadan beidir ağaçlarımız yapraklarını döküyorlar, hani havanın serinlemeyeceğini Biz Üç Muz olarak tayin edebilseydik manzara-i nefaset görüntüler elde edebileceğiz.
Yine de henüz her şey bitmedi, öyle ya da böyle Güneş'in varlığını bilmemiz şimdilik yeterli.

29 Eylül 2024

Gece Fırtınası

 Kim söyler kim dinler kim duyar Biz Üç Muz olarak bilmeyiz ama Şehr-İstanbul'da muazzam bir fırtına çıktı biraz önce.
Hafiflerden çiselemeğe başlyan Yağmur artıkım hayatlarımıza iyice girmiş bulunmakta.
Bu uğurda Bardakla olan sallantısı bolca evliliğini bile askıya aldığını söyleyebiliriz.


Havaların her zaman Güneşli ve sıcak olması zaten beklenilecek bir düşünce olmadığı ve çölün ortasındaki Dubai'ye bile Yağmur yağabildiği üzere sıcaklardan bunalanların istediği serinleyen havalar atıkım Şehr-İstanbul'a avdet etmiş bulunmakta.


Artıkım bundan sonra Deniz kıyılarında gezmek ve Güneşin ışınlarını içine çekmek iyi bir fikir değil, daha iyisi Home'de eline bir fincan Kahve alarak yağan Yağmuru ve esen Rüzgârı seyrederek çıkardıkları sesi dinlemektir.

23 Eylül 2024

Bozuk Mod

 Sonbahar hayatımıza geldi biraz önce, hava tam bir hastalık havası. Ne serin ne de sıçak, sadece gündüz güzel akşam serin, sabah da buzlu.
Havanın vaziyeti de artıkım serinlemeğe başladı, Güneş'in mesaisinin erken sonlandığını ve Homuna her gün birer ikişer dakika erken gitmeğe başladığını zaten gözlerimiz görüyor ve Diyanet Holdink'in takvimlerinde de açıkça belli olduğu göz önünde bulundurulmalı.


Esasında yapılacak en iyi şey Mélisà Çayı gummilenmek ama her yerde Bitki Çayı bulunmuyor.
Varsa yoksa Çaykur Rize Çayı veya Lipton Demlik Poşeti gibi içecek sıcak şeyler.
Tabi buna karşılık bir yerde de Çay bulunmuyor, orası da Kahve Dünyası ki ism-i şerifine göre Kahve ve Çikolata üzerine uzmanlaşması son derece norminâl bir olgu.

Можна Кофе

Kim bilir kaçıncı Kahve Fincanımızı yudumladığımızı ve daha midelerimizdeki yemekleri hazmetmeğe yarayacak kaç fincan kahve içme sayımızın kaldığını Biz Üç Muz olarak hiç bilmiyoruz.
Ancak bildiğimiz bir şey var ki Yaz artık bitti, bugünden itibaren Sonbahar'a giriyoruz, hani şu sonunda başka baharı olmayan cinsinden.


Artık günlük hayatlarımızda incecik kıyafetler olmayacak, hani şöyle bir kot şort bir tişört cinsinden hemen üzerimize geçirip çabucak sokağa çıkamayacağız.
Şimdilik şortlarımızın boyları pantolon olarak uzadı, ayaklar bacaklar Külotlu Çoraba başladı, bir de ayakkabı içinde terlemekten haşlanması ve mantarlaşması da cabası.


Gövdelerde şimdilik kazak olmasa bile akşam serinliğinde bir ceket geçirmek şart oldu.
Yavaş yavaş Kış hazırlıklarımız başlaması gerekiyor, yoksa üşütüp hasta olmak işten bile değil.


Artık sıcak güneşli güzel günlere ve Dondurmaya bir veda etmemiz gerekiyor, Dondurmanın yerini artıkım Sâhlep Ihlamur Mélisà ve Kahve gibi sıçak içecekler alacak günlük hayatlarımızda.
Sonbaharın en güzel taraflarından biri de Kahve veya Bitki Çayı gummilenerek ağaçlardan dökülen sararmış yaprakları seyretmektir, Kütüphaneden seçeceğiniz Kalın kitaplarla birlikte daha güzel olacağı kesindir.


Güneşin de birazcık dinelmeğe ihtiyacı hâsıl oldu, çünkü bizi bütün Yaz boyunca hararetle ısıtmaktan helâk oldu.
Bir kadının hâmileliği süresince Güneş'in de dinelmesi hakkı değil midir sizce?


İşte böyle hayat devam ediyor, Kış kışlığını Yaz yazlığını bilecek ki hayat dengeye otursun.

05 Eylül 2024

Eylül Hayatı

 Bütün zamanlar Biz Üç Muz olarak beğzı şeyhlerde kendimize hakim olabilmeği başaramıyoruz ama çevrelerimizi kontorol edebilmekten de geri kalamıyoruz.
Hayat ne yazık ki her zaman güzel şeylere hâmile kalamıyor, çünkü hayatın içine bir âletle girip de hayatın gönlünü becerebilmeği başaran birtakım güçler bizlere de bir türlü göz açtırmıyorlar.


Yoksa hiçbirimiz bu kadar çok yemeğe yüklenmeyiz ve kendimizi bu kadar şişmanlatmayız.
Şaka falan değil çevremizdeki birçok vatandaşımız hayatlarını fazla kilo sorunlarıyla karşı karşıya yaşıyorlar.
Hele ki artıkım Eylül-ü Şerif Ayı hayatlarımızın ortasına lök diye gelip izin bile almadan oturdu ki bize önce sararan yapraklar sonra serinleyen bir hava getirecek, dahası Güneşi erken bir saatta Homuna gönderecek ve her gün biriki dakika daha erkene gelecek.
Tabi sabahları işe gelmesi de biriki dakika kadar gecikmeğe de başlayacağını söylemeği unuttu ben.


Ne yapalım ki Sonbaharın sonunda başka Bahar yok, araya Yazdan çok daha uzun sürecek bir Kış girecek.
Dahası bazı millet Kar yağsın istiyor, ama Kar yağarsa soğuk olur ve Doğalgaz faturalarımız bu yıl çok daha fazla şişecek.
Faturaları zamanında ödeyemeyince de bir sürü icra davası ile karşı karşıya kalacağımızın resm-i şerifidir bu Kar yağmasını isteyenlerin duvasının tutması.

07 Kasım 2022

Kasvetli Pazartesi

 Bu yıl biraz uzun süren Pastırma Yazı dün akşam sona erdi, artık gündemde grimsi bir hava var, Güneş çıksa bile artık bizi ısıtmağa gücü ne yazık ki yetemeyecek.
Çünkü artıkım işine geç kalmağa da başladı, bu saat oldu hâlâ işine başlayamadı.


Bu yaşadığımız Pastırma Yazı barajlarımızın suyunu da azalttı, eğer yağmur yağmazsa sonumuz susuzluk olacak, Kişın musluklarımızdan su yerine tıslama sesleri gelecek.


Pazartesi sabahıyla içinizi mi kararttı ben? Hadi size güzel bir masal anlatayım ki kendınize avdet eyleyin.
Uzun uzadıya gözlerinizi şişirmeden lütfen yukarıdaki resm-i şerife bakmanızı ve kendi masalınızı kendinizin anlatmasını rica ederim.

20 Ekim 2022

Ekim'deki Soğuk Hava

Ekim içinde yaşanabilecek günlerin en önemlilerinden biri de yağmurun olmadığı ama havanın da sıçak olmadığı günlerdir. Bu yıl ahanda böyle tuhaf bir zaman dilimi yaşamaktayız bugünlerde, ara sıra güneş çıksa dâhi kendini bile ısıtabilmekten aciz olduğunu söyleyebilir ben.


Havanın bu kararsızlıkları yüzünden İstanbul'daki barajlarda su seviye sorunu başlamış bulunmakta, yani hiç anlamayacağımız bir zaman gelip de İski sizin de suyunuzu kesebilir.
Sadece İski değil olasılıkla Aski İzsu gibi adlarını pek bilmediğim su kurumları da aynen İski'nin davrandığı gibi de davranabilir.


Her ne kadar Bayazıd Kulesi'nin ışığı mavi renkte yanmaktaysa bile gündüz sahatlarında kısa bir aralık yağmur yağabilip geri kalan zaman zarfında kurak bir hava yaşatıyor bize nedense.

14 Ekim 2019

Sonbahar Pratiği

Sonbahar geldiğinden beri kıyafetlerimiz de kalınlaşmaya başladı, mâlum-u âliniz eğer Sonbahar'da ince giyersek üşürüz ve başta nevazil olmak üzere bazı hastalıkları geçirme şansımız daha çok fazlalaşır.
Ancak kıyafetlerimiz kalınlaştıkça gardolaplara sığdırmanın da zorlaştığı da başka bir gerçek.
Hele toplu taşıma araçlarında kalın mantolar ve kazaklarla kımıldayacak hâlimiz bile kalmıyor.
Üstelik sıcak üfleyen hava yüzünden terlemek de cabası.
İşte bunun için bana sakın Yaz'dan nefret ettiğinizi ve çok sıcak olduğuna dair şikâyet etmeyin, ettiğinizde resmen ağzınıza kürekle vurmak istiyor ben.


Efenim imdı bizim demeyeyim çünkü biz Amerikalı değil Türk'üz doğruyuz çalışkanız, yasamız küçüklerimizi korumak büyüklerimizi saymak yurdumuzu milletimizi özümüzden çok sevmektir ama bizden daha çalışkan olan Amerikalı bilim adamları kazakların nasıl katlanması gerektiğini araştırarak keşfetmişler ve basına da açıklamışlar.
Açıkladıklarına göre kazakların önce kollarını çapraz olarak öne doğru katlamak, sonra kazakları dikine doğru ortadan ikiye katlamak, en son rulo olarak kaldırmak lâzımmış.
Aslında bu konu Yazın başında daha fazla işe yarar çünkü Yazın kazak giyilmediği için gardolapların en derinlerine saklanırlar.
Tabi bütün bu katlamalar kazakların yıkandıktan sonra yapılması gerektiğini de bendeniz ekleyeyim.

23 Eylül 2019

Sonbaharın Bazı Gerçekleri

Bugün bütün Kuzey Yarımküre olarak Sonbahar Mevsimini karşıladık ve Terazi Burcu'yla birlikte güzel bir giriş yaptık.
Hazır Sonbahar gelmişken ben de biraz bazı şeyleri toparlamak istedim, bazı şeylere burada başlıyorum.
Size işbu yazımda bazı Sonbahar sırlarını ifşa edecek ben. Hazırsanız başlıyoruz:



Bir : Gece Gündüz Eşit
Bugün bütün Dünya'da gece ve gündüzün süreleri eşitleniyor, yani oniki saat gündüz oniki saat gece yaşanacak.
Kuzey'de günler kısalmaya Güney'de uzamaya devam edecek, çünkü Güney Yarımküre'ye bugün İlkbahar Mevsimi avdet eyliyor.



İki : Saç Dökülmesi

Sonbaharda saçlarımız daha fazla dökülür, gerçi ben artık dazlak kafalı olduğum cihetle benim kafamda dökülecek saç kalmadığı için belki beni etkilemez ama saçı olanların saçlarının dökülme sebeplerinden biri saçların Yaz mevsiminde daha fazla uzaması yüzündendir.
Yazın tepede Güneş olduğu için vücudumuz kafa derisini ve beynimizi haşlanmaktan korumak için saçlarımızı daha sık çıkartıyor. Ancak Yaz bitip de Sonbahara geldiğimizde Telogen Fazı adlı dökülme evresine geçiyor.



Üç : Kâlp Krizi 
Bizim çalışkan Amerikalı bilim adamları Mıçigan Ünüversütesünde yaptıkları sıradan araştırmaların birinde Sonbahar Gündönümünden sonra insanların kâlp krizi rizikosunun bir saat daha fazla uyuyabilmesi ve bu sayede stresin de azalmaya başlaması sayesinde oldukça azaldığını ortaya çıkartmış ama sanırım kendileri Türkiye'de yaşamadığı için her Sonbaharda okulun ücretlerinin el yaktığını ve mevsim gereği yavaş yavaş yakılmaya başlanan Doğalgaz'ın faturasının yüksekliğini dikkâte almamışlar.



Dört : Güney Yarımküre

Yukarıda da belirttiğim üzere Güney Sonbaharı Mart ayının Yirmibirinci günü Koç Burcu'yla birlikte başlayarak Haziran ayının Yirmiikinci günü İkizler Burcu'ndan Güneşin çıkmasıyla bitiyor, yani biz Kuzey'dekiler o zamanlar İlkbaharı yaşıyoruz.



Beş : Sonbaharın Uğramadığı Yerler
Dünya üzerinde Sonbahar ve İlkbaharın uğramadıkları yerler de vardır, bu yerlerde Kış ile Yaz arasında ara geçiş mevsimleri yoktur.
Örnek olarak Ekvator çevresinde yaşayan insanlar bu geçiş mevsimlerini yaşayamıyorlar. Tabi ki Yengeç Dönencesinden daha Kuzeye veya Oğlak Dönencesinden daha Güneye gitmedikleri sürece.



Altı : Cinsel İlişkiler
Hem erkeklerde hem de kadınlarda havaların da serinlemesi sayesinde cinsel hormonlar iyice ortaya çıkıveriyor. Nasıl ki kediler Mart Ayında en doğurgan ve en tavlayan seviyelerine erişiyorlarsa insanların da eşref saati yavaş yavaş geldi demektir.



Yedi : Yaşam Süresi
Sonbahar aylarında dünyaya gelenlerin ortalama olarak yaşam süresi yılın geri kalan dönemlerinde doğanlara göre daha uzun oluyor.



Sekiz : Sonbahar'da Kazanamayanlar
Filmlerin adlarının içinde "Sonbahar" kelime-i şerifi geçen filmlerden hiçbiri Akademi Ödülü'nü kazanamamışken ve hâttâ namzet dâhi gösterilmemişken diğer mevsimlerin adlarından olanlardan kazanan filmler mevcut.



Dokuz : En Uzun Göç
Sonbahar geldiğinde göçmen kuşlar Kış mevsimini Yaz olarak geçirmek için uzun bir yolculuğa çıkarlar. Bu yolculukların en uzunu Kuzey Sumrularının uçtukları Onyedibinyediyüz Kilometrelik uçuştur ki günümüzde hiçbir uçağın menzili o kadar uzun değil.



On : Yapraklar Neden Kızarır?
Sonbaharda birçok ağacın yaprakları kızarır ve geri kalanları da morarır, diğerleri de sarı daha bir kahve rengini alırlar. Başlıca sebebi havaların soğuması yüzünden yaprakların saplarında bulunan şekerin bütün yaprağa dağılamaması.



Onbir : Hafızayı Güçlendiren Mevsim

Sonbahar mevsiminde Küçük Dağ Baştankarası Kuşları topladıkları tohumları yüzlerce farklı yere saklıyorlar. Sonuç olarak da beyinlerinin hafızayı içeren Hipokampus bölgesi yüzde otuz oranında genişliyor. 

İşte böyle sevgililer, bir yazımın daha sonuna geldi ben.

Bugün Swarm'daki fazladan gelen puan yazısını da sizle paylaşayım da tam olsun:
Early sunsets, colorful leaves, and pumpkin spice. İt must be the first day of Fall today.

Sonbahar Yine Geldi

Eylül geldiğinden beri havalar bir tuhaflaşmıştı zaten, gökte ne kadar Güneş de olsa ortalığı iyi ısıtamıyordu. Çünkü yerde Rüzgâr sertçe estiği için sıcaklığı dağıtıyordu.
Bugün günlerden Yirmiüç Eylül İkibinondokuz ve Pazartesi. Ben bu yazıyı yazarken bütün Kuzey Yarımküre olarak biraz sonra Sonbahar Mevsimine gireceğiz.
Bu arada ben Kuzey Yarımküre'de oturduğum cihetle Güney Yarımküre'nin de İlkbahar Mevsimine girişlerini de kutlamamak olmaz.


Sonbahar aslında sürekli sıcaktan aşırı ısınarak bunaldığımız Yaz ile soğuktan üşüdükçe donduğumuz Kış Mevsimleri arasında ne çok sıcak ne de çok soğuk ama serin ve ılık günlerin yaşandığı bir ara geçiş mevsimidir.
Önce Bağbozumu sonra Hazan en sonra Güz olmak üzere adı takvimlere geçmemiş üç bölümden oluşur.
Kuzey Yarımküre'de Yirmiüç Eylül günü gelen Terazi Burcu'yla başlar, Yirmibir Aralık günü devreden çıkan Yay Burcu'yla sona erer.
Güney Yarımküre'de ise Yirmiiki Mart günü gelen Koç Burcu'yla birlikte başlayıp Yirmibir Haziran günü giden İkizler Burcu'yla biter.
İmdı dilerseniz Sonbahar Mevsimini biraz irdeleyelim:


Sonbaharı en güzel ifade eden bir resimdir bu. Ancak bütün bu ilhâmlara rağmen Sonbahar bir şiir okuma mevsimi değildir, daha doğrusu günümüze kadar yazılmış şiirleri anlama ve içlerinde taşıdıkları sırların anlamlarına erme zamanıdır.
Renkli yaz düşlerinin ve açık kalan pencerelerden içeri sızan seslerin ve vıcık vıcık müziklerin ve artık günümüzde pek kalmadıysa bile bahçelerde oynayan çocuk seslerinin yavaş yavaş tükenmeleridir. Bütün bu gürültünün yerlerini huzurlu bir sessizliğe ve hüzünlü bir iç dengesizliğine terk etmesi mevsimidir.
Güneşin artık erken batmaya başlaması sayesinde geri gelen geceler ve bu geceler boyu sessizlikler, naif ve yavaş hüzünlü şarkıların oluşturduğu müzikler, bu müziklerin yüzünden aşkı özlemelerin bolca yaşandığı mevsimdir.


Bir trenle yolculuk ederken pencereden baktığımızda akıp giden yapraklarını dökmeye başlamış ağaçların aslında zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlattıkları mevsimdir.
Yeniden açılan okulun içindekiler için bilgiye ulaşmanın mevsiminin başıdır.
Şehrin gri duvarlarının ardında yeni sözcükler keşfetmek için yelken direği kırılmış eski bir kadırga ile sefere çıkılan bir yolculuğun değişmez hikâyesidir.


Yazın Güneşten kamaşmış olan gözler Sonbaharda daha bir farklı bakarlar dünyaya. Yazın yaşanan aşkların geçiciliği çıkar ortaya.
Bir daha sırtlar kendini insan, fotoğraf çekmek için aslında en güzel mevsimdir.


Atkıların şalların uzun botların kazakların kalın giysilerin ve külotlu çorapların mevsimidir.
Yağmurun kahvenin ıhlamurun çayın ve sütün daha çok içildiği mevsimdir.
Portakal mandalin kestahane elma üzüm şarap gibi meyvelerin ortaya çıktığı, grip nezle nevazil gibi rahatsızlıkların hortladığı, artık doğru düzgün ısıtmayan Güneşin erken batmaya başladığı mevsimdir.


İnsanoğlunun içine daha fazla kapandığı mevsimdir, kolay değil koskoca bir Yaz geçmiştir hayatlarımızdan.
Kocaman tatil bitmiştir, ferah ve rahat giysiler dolaba kaldırılır ve kalın sıkı giysiler çıkartılır.
İnsanlar işlerine ve okullarına gitmeye başlar, bu durumda yazlık ilçelerimiz boşalır ve herkes büyükşehirlerde hayatlarını sürdürürler.
Büyükşehirlerde de sabah işe veya okula akşam da eve giden insanlarla dolar, işbu gidip gelme esnasında insanlar sadece önlerine bakarlar ve hızlı hızlı bulundukları yerlerden uzaklaşırlar.


Sonbaharda koskocaman Yaz boyunca devam eden sokakların akşam kalabalıklığı da artık sona ermeye başlar, koskoca şehir artık akşamları tatsız bir hâl alır, hele bu tatsızlık yazlık ilçelerimizde daha fazla hissedilir.
Yavaş yavaş hava da kasvetlenir ve gökten Yağmurlar da yağmaya başlar, Yazın tozunu torpağını temizlemek ister gibi. Her yağan Yağmur sanki Dünyayı daha da bir temizler.


Ağaçların yaprakları ise artık sararmıştır, çok fazla uzun olmayan bir zaman sonra birbirlerinden ayrılacaklardır.
Doğanın çıplak hâlidir Sonbahar, ağaçların makyajı silinir yapraklar düşer, gökyüzünün ışığı gider yağmurlar düşer, artık Doğanın iskeleti kalmıştır göz önünde.


Sonbahar konusu üç ay boyunca irdeleyeceğimiz yeni yazılar vaad ediyor bizlere.
Ben de daha fazla gözlerinizi şişirmekten imtinâ ettiğim cihetle Sonbaharın sonunda bahar olmadığını ve yokluğunda aşka çevirdiğim yüzün hatrına bu yazımı ahanda burada noktalıyorum.
Mutlu Sonbaharlar.

20 Eylül 2019

Yağmur Zamanı

Sonbahar geliyor, çok yaklaştı, şurada sadece üç güncük kaldı.
Heyecanlı mısınız sevgili okuyucularım?
Ben de en az sizler kadar heyecan taşıyorum ve iliklerime kadar içimde hissediyorum.


Gerçi bu resim sadece Sonbaharı hatırlatıyor bana, çünkü ne de olsa son baharın sonunda bahar yoktur artık der bir şarkıda, ne de olsa yavuklusunun yokluğunda şair aşka yüz çevirmiştir.


Haberlerde izlemişsinizdir mutlaka çünkü sizlerin televizyonu vardır. Ben televizyon kullanmıyorum çünkü televizyonda artık hiçbir şey yok, bir bilgisayar bana televizyondan daha fazla yakın bir arkadaştır.
Dün İstanbul'un Tuzla ilçesinde bulunan organize sanayi içindeki bir kimya fabrikasında yangın çıkmış ve kimyasal gazlar havaya karışmış.
Her ne kadar yetkililer zehirlenme riski olmadığını söyleseler bile sizler yine de her ihtimâli göz önüne alarak sokağa şemsiyesiz çıkmamanız menfaatiniz icabıdır.


Henüz tam olarak Sonbahar Mevsimi resmen memleketimize avdet etmedi ama etkilerini yavaş yavaş göstermekte.
Bugün İstanbul'a uzun zaman sonra yağmur yağdı.
Bana da işbu Yağmur-u Şerifi tarihe kaydetmek düştü.
Üç gün sonra hem Sonbahar-ı Şerif Mevsimi'nin hayatımıza girmesi ve burçların kralı olan Terazi Burcu'nun gelişini kutlayacağız.
Çünkü Terazi Burcu insanı aslında kaybetmez, kaybedilir.

23 Eylül 2018

Sonbahar Gündönümü

Hoşça kal sevgili Yaz.
Bugün biraz önceki mevsimimiz olan İkibinonsekiz Yılına ait Yaz'ı tarihin tozlu sergenlerine ekleyeceğiz, tıpkı her geçen günümüzü eklediğimiz gibi.
Bu yıl benim için Yaz biraz kötü geçti, koskocaman üç ay boyunca tek büyük zevkim uçakların arkalarından bakakalmak olduğunu söylemeliyim.


Bugüne dek binlerce uçak resmi çektim, bunların arasından mülkiyeti her ne kadar şahsıma ait olmasa bile en çok beğendiğim Törkiş Eyirlayns'ın TC-JRG plâkalı olan ve Antalya'nın portakallarıyla ünlenmiş olan Finike ilçesinin adını taşıyan uçağını sizlere takdim etmek istiyorum.
Ancak bu konu biraz hususiye giriyor, ben kendi sıkıntılarımla sizi bunaltmamalıyım.

İmdı portakallardan bahsetti ya ben, portakal mevsimi de geldi geliyor, hani neredeyse kapumuzda sayılır.
Demin eklediğim TC-JRG sağ olsun bizlere Finike Portakallarının hem tanıtımını hem de nakliyesini sağlamakta, yeter ki bir gün Antalya Havalimanında veya İstanbul'dan Antalya alakalı bir uçuşunda yakalayayım bana daha fazla yeter.
Sonbahar tek başına portakal demek değil tabi ki.


Bu harita biraz erken bir paylaşım oldu ama şurada birkaç gün içinde doğalgaz da beş aylık bir aralıktan sonra yeniden hayatımıza dühûl eyleyecek.
Gerek Rusya'dan gerekse İran'dan bizim kapumuza gelen doğalgaz aşağıdaki sayaç sayesinde evlerimize giriyor.


Bu yılki ısrarla tıkırında olan ekomonimiz sayesinde güzel bir kazıkla bizi ısıtacağını şimdiden müjdelemeliyim.


Bugün bu konuları şimdilik bir kenara bırakalım ve şimdilik Sonbahar'ın tadını çıkartmaya bakalım.
Bugün gündüz ve gece aynen İlkbahar Gündönümü gibi onikişer saatlik eşitlenmiş bir gündür.


Sonbaharın en güzel taraflarından biri de Ihlamur'dur. Bazıları pek sevmese bile Ihlamur oldukça yararlı ve besin değeri yüksek bir içecektir.
Güzelce demlenmiş bir ıhlamura her kim hayır diyorsa kesin tadını bilmiyordur ya da midesi istemiyordur.


Ben kendim Çay sevmesem bile çay içenlere saygım sonsuzdur.
Hele de o Çay "Ajda Bardak" içinde olursa değmeyin keyfine.
Ajda Bardakları tasarlayan ise hepimizin tanıdığı gerek müziğimizde gerekse Yeşilçam'da "Süperstar" olan sayın Ajda Pekkan'dan başkası değil.
Madem konu açıldı ben de biraz eskilere gidip Ajda Bardak'ın öyküsünü sizlere anlatayım.


Yıl 1984 - 1985 falan. O dönemler Ajda Hanım Çengelköy'de ikâmet eder, haftada iki gün de Beykoz Korusu'nda yürüyüşe gider.
Yürüyüş dönüşü Paşabahçe Şişe Cam Fabrikasına uğrar, orada hem dinlenir hem de ara sıra eve alışveriş de yapar.
Ancak o dönemlerde sadece küçük boy olan ince belli çay bardakları vardır, gerek üretimde gerekse piyasada, ki aradan bunca zaman geçmesine rağmen hâlâ da böyledir.
Bu küçük boyutlu olanları Ajda Hanım'ı kesmez, bir gün Paşabahçe'nin müdürüne gidip ince belli bardakların daha büyüğünün mevcut olup olmadığını sorar.
Müdür de bulunmadığını söyler, Ajda Hanım da üretme imkânı olup olmadığını sorar tabi.
Müdür kaç adet istediğini sorar, on oniki tane cevabını alınca önce reddeder, en az beş koli yani yüz adet üretebileceklerini söyler.
Gerçekten de üretirler ve bir gün Ajda Pekkan'ın evine yollarlar bunları.
Ajda Hanım ise bulardan arkadaşlarına dağıtır, ama baştan düşünemediği bir şey vardır, bu bardaklar arkadaşlarının sayelerinde "Ajda Bardak" olarak adlandırılır ve Paşabahçe Fabrikası yeni bir model kazanır.
Bir zaman sonra Paşabahçe bunun adını "Aida" olarak değiştirmek zorunda kalır.


Ajda Hanım bu konuyu Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde de belirtmiştir, ben sadece mevzuat-ı umumiyenin özetini dilimin döndüğü kadarıyla anlatmaya çalıştım.
Herkese mutlu sağlıklı nevazilsiz güzel Sonbaharlar dilerim.