Bu Blogda Ara

Hayat Bilgisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hayat Bilgisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

05 Eylül 2024

Eylül Hayatı

 Bütün zamanlar Biz Üç Muz olarak beğzı şeyhlerde kendimize hakim olabilmeği başaramıyoruz ama çevrelerimizi kontorol edebilmekten de geri kalamıyoruz.
Hayat ne yazık ki her zaman güzel şeylere hâmile kalamıyor, çünkü hayatın içine bir âletle girip de hayatın gönlünü becerebilmeği başaran birtakım güçler bizlere de bir türlü göz açtırmıyorlar.


Yoksa hiçbirimiz bu kadar çok yemeğe yüklenmeyiz ve kendimizi bu kadar şişmanlatmayız.
Şaka falan değil çevremizdeki birçok vatandaşımız hayatlarını fazla kilo sorunlarıyla karşı karşıya yaşıyorlar.
Hele ki artıkım Eylül-ü Şerif Ayı hayatlarımızın ortasına lök diye gelip izin bile almadan oturdu ki bize önce sararan yapraklar sonra serinleyen bir hava getirecek, dahası Güneşi erken bir saatta Homuna gönderecek ve her gün biriki dakika daha erkene gelecek.
Tabi sabahları işe gelmesi de biriki dakika kadar gecikmeğe de başlayacağını söylemeği unuttu ben.


Ne yapalım ki Sonbaharın sonunda başka Bahar yok, araya Yazdan çok daha uzun sürecek bir Kış girecek.
Dahası bazı millet Kar yağsın istiyor, ama Kar yağarsa soğuk olur ve Doğalgaz faturalarımız bu yıl çok daha fazla şişecek.
Faturaları zamanında ödeyemeyince de bir sürü icra davası ile karşı karşıya kalacağımızın resm-i şerifidir bu Kar yağmasını isteyenlerin duvasının tutması.

Hadi İşe Gidiyoruz

 Hepinizi biliyorum hafta ortaları böyle pestilleiniz çıkmış gibi olmak var.
Ancak haftalıklarınızı ceplerinizde görmek ve hissetmek istiyorsanız haftanın ikinci yarısında da tıpkı ilk yarısında olduğu gibi işlerinize gitmeniz gerekmekte.
Eğer ki işe gitmezseniz haftalıklarınızı alabilme şansınız ne yazık ki yok, tıpkı Çorum'da yayla olmadığı gibi.


Bir dayire düşünün ki pencerelerinin iç tarafı Çorum Yaylası'na bakıyor, diğer dış tarafı da Çorum şehir merkezine.
İç tarafındaki pencerelerden ellerinizi yayladaki bahçeye uzatabilmeği başarabilirseniz Leblebi adlı Leb demeden anlamamız gereken nesne-i şerifi hiçbir zahmete katlanmağa mecbur olmadan dağarcıklarınıza ekleyebilirsiniz.


Bu arada yeri gelmişken ve konusu da açılmışken Biz Üç Muz olarak şunu da ilâve edelim ki Çorum gerçekten de dünyanın merkezidir.

06 Eylül 2023

Penguen Kitap Kahve

 Bizlerin zamanında genç olanlar Mükremin Abi'nin "Kütüphânedeki Kalın Kalın Kitaplarla Ders Çalışmak" deyimini bilirler.
Her ne kadar isbu lâfz-ı şerif Hayat Bilgisi dizisinin bir bölümünde de kullanılmış dâhi olsa Biz Üç Muz olarak Delikanlı Mükremin'e saygısızlık yapamayız, çünkü ne de olsa "Hoca'nın Camide Olduğu" Hayat Bilgisi derslerinden yetiştirildik.


Ancak bugün gummilenmekte olduğum Türk Kahvemsinin mâliyeti tamı tamına Elliyedimilyon Türk Lirası olduğunu paylaşmağa mecburum.
Eğer şu dükkânda kitaplar olmasa ve İnternet de olmasa essahtan değecek bir ücret değil ama bu kadar saat oturmağa birazcık yetebilir ama arsla Türk Kahvemsinin sahici tadını vermiyor.


Yukarıda da temaşa ettiğiniz gibi Bindokuzyüzseksenbeş Yılından beridir hayatlarımızda olan Katma Değer Vergisi Fişi sanırım gerçekleri açıklar size.
Yapılacak fazlama bir şey de namevcud, ya bu deve güdülecek ya da bu diyardan gidilecek.

05 Ocak 2023

Yaradılış Öyküsü

 Baştan söyleyeyim burada yazan şeyler insanlara hakaret değil hayatın gerçekleridir. Yaşayan görür bilir ve acı bir şekilde öğrenir.


Yaradan önce Eşeği yarattı. Biraz baktı ve hakkındaki düşüncelerini tebliğ etti:
"Sen bir Eşeksin. En ağır yükleri çekeceksin, en zor şartlarda çalışacaksın, bir ahırda yaşayacaksın, elli yıl ömrün olacak."
Eşek de dileğini söyledi:
"Tanrım bu hayat için bana biçtiğin elli yıl çok fazla, bana yirmibeş yıl yeter."
Ve öyle oldu.


Yaradan biraz düşündü ve Köpeği yarattı, şeklini verdi, huyunu ekledi. Sonra biraz baktı ve yine düşüncesini tebliğ etti:
"Sen bir Köpeksin. Sürekli sahibinin yakınında olacak, sahibini koruyacak, evindekiler için en tehlikeli görevlere bile atlamaktan çekinmeyeceksin, otuz yıl ömrün olacak."
Köpek de dileğini söyledi:
"Tanrım bu dediğin hayat için otuz yıl çok fazla, bana onbeş yıl yeter."
Ve öyle oldu.


Yaradan biraz daha düşündü ve Maymunu yarattı, şeklini verdi, huyunu ekledi. Sonra biraz baktı ve yine düşüncesini tebliğ etti:
"Sen bir Maymunsun. Sürekli aptal aptal hareketler yapacaksın, daldan dala atlayacaksın, fıstık fındıkla besleneceksin, yirmi yıl ömrün olacak."
Maymun da dileğini söyledi:
"Tanrım bu dediğin hayat için yirmi yıl çok fazla gelir bana, ben on yıl kalayım dünyada benim için yeterli."
Ve öyle oldu.


Yaradan biraz daha düşündü ve İnsanı yarattı, şeklini verdi, huyunu ekledi. Sonra biraz baktı ve yine düşüncesini tebliğ etti:
"Sen bir insansın. Dünyanın kralı olacaksın, biraz önceki yarattıklarıma hükmedeceksin, her şey senin emrinde olacak, ama yirmi yıl ömrün olacak."
İnsan da dileğini söyledi:
"Tanrım bu krallığa yırmi yıl çok az, bana Eşeğin istemediği yirmibeş yılı, Köpeğin istemediği onbeş yılı, Maymunun istemediği on yılı ömrüme eklemeni istiyorum."
Ve öyle oldu.


Derken insan dünyaya geldi, yirmi yıl insan gibi yaşadı, sonraki yirmibeş yıl eşşekler gibi çalıştı para kazandığını sandı, sonraki onbeş yıl köpekler gibi yaşadığı evi korudu ve aileden artanları yedi, sonraki on yıl da maymunlar gibi komik durumlara düşerek torunlarını eğlendirdi.
Bugüne kadar böyle geldi, bundan sonra da böyle gidecek.

22 Şubat 2022

Hayat Ve Rakamlar

Hayat nasıldır biliyor musunuz?
Üçte biri güzel geçen zamanlar, geri kalan her an da o güzel geçen zamanları hatırlamaktan ibaret.
Benden büyük olanlar kusuruma bakmasınlar ama siz gençlere sözüm şudur:
Siz yaşlılığın ne olduğunu bilmiyorsunuz ama ben gençliğin ne olduğunu biliyorum.
Hayat çok acımasız ve insafsızdır, önce sınavınızı yapıyor sonra dersinizi veriyor ve hata yapanları asla ama asla affetmiyor.
Hele geç kalanları hiç affetmiyor.


Bugün günlerden Salı, tarih ise Yirmiiki Şubat İkibinyirmiiki, yine dört adet İki iki adet Sıfır yan yana gelerek bir sayı zinciri oluşturmuşlar, rakamla 22.02.2022 olarak yazılmakta.
Bu sayıların gizemi çözülmedi belki ama hani derler ya "Kısmetinde varsa gelir Yemen'den ama kısmetinde yoksa ne gelir elden" misâli olursa olur ama olmazsa alıştık zaten.


Ancak yine de her yeni günün yeni bir umut olduğunu ve umutsuz asla yaşanmayacağını sakın ola ki unutmayın.
Allah bir kapıyı kapatırsa mutlaka başka bir kapıyı açar.
Dilerim kapı açan Allah-u Te'âlâ bizlere hayırlı kapılar açsın.

01 Ağustos 2021

Dürüstlük = Kerizlik

 Günümüzde dürüstlüğü enayilik sanıyorlar. Haksız da sayılmazlar, çünkü dolandırıcılar ve üçkâğıtçılar köşeyi çok güzel döndükleri için krallar gibi yaşıyorlar.
Bir elleri yağda diğer elleri balda, bir elleri kaymakta diğer elleri reçelde, bir elleri lokumda diğer elleri baklavada, işler zaten ayna aynaya bak al eline sazı çal çal çiftetelli oyna zeybek oyna.
Ya dürüstler nasıl geçiniyorlar?


İnsanlık dürüstlük efendilik gibi değerler günümüzde hiçbir para kazandırmıyor, para olmayınca da saygın bir mevkiye gelemiyor olmak fena koyuyor insana.
Çünkü ekomonimiz yıllardan beridir tıkırında, bir gün bu tıkırtının bozulacak olmasından korkuyorum.

06 Mayıs 2021

Seyyah Arılar

Arılar bazen münâsip buldukları yerde hiçbir engel tanımadan konaklayabilirler.
Bu resimdeki gibi bir sahne gördüğünde korkmayın, itfaiyeyi ya da sivil savunmayı aramayın, hareket etmeyin, öldürmeyin.


Onlar sadece seyahat eden arılar ve sadece yirmidört saat duracaklar. Onları rahatsız etmezseniz size zarar vermezler. Onlara yardım etmek istiyorsanız hafif bir tabak ya da hafif şekerli su tabakası koyun. Nasıl besleneceklerini enerjilerini güçlendireceklerini ve yollarına devam edeceklerini göreceksiniz.
Gezgin sürüsünü hepimiz korumalıyız çünkü onlar bizim hayatta kalma sigortamız. Onlar ölürse biz de ölürüz. Arılar olmadan tek bir insan bile dünyada kalmaz.
Lütfen dikkâtli olun ve arıları öldürmeyin.

Sarhoş Arılar

Sarhoş arılar genellikle sıcak havalarda görülebilir.
 Sıcak havalarda çiçeklerin nektarı yüksek sıcaklığın etkisi altında fermente olmağa başlar.
Bu nedenle bu kadar asitlenmiş nektarı içmiş bir arı sarhoş olur ve davranışı sarhoş bir insandan neredeyse hiç farklı değildir.


Arı bir başka arıyls yan yana sohbet edebilir ve evinin nerede olduğunu bile hatırlamayabilir.
Ancak yine de bu hâliyle kovana ulaşırsa ayılıncaya kadar nöbetçi arı sarhoş arının içeriye girmesine izin vermez.

04 Mayıs 2021

Köpekler Hakkında

Hayvanlar âlemindeki yaşam ders almasını bilenler için çeşitli kıssalar içerir.
Örneğin köpekler, siz hiç köpekleri düşündünüz mü?


Bir köpeğin eğitimi yaklaşık olarak altı hafta sürer. Bu altı hafta içinde köpek oturmağı kalkmağı en önemlisi de işeyeceği yeri öğrenir.
Üstelik bir defa öğrendiğini bir daha unutmayacak kadar da akıl sahibidir.
Bu aklını da karşıdan karşıya geçerken yeşil ışığın yanmasını bekleyerek bile gösterebilir.

18 Nisan 2021

Blogger'de Ondört Yıl

 Merhaba sevgili okuyucularım.
Beni özlemiş olacaksınız size yazmamış olduğum günlerde.
Ancak takvimlerin yaprakları her geçen an eksiliyor, tıpkı hayatlarımızdan giden günler gibi hem de.
Bütün zamanlar bütün insanlar yaş aldılar benim bu sayfalara yazı yazmağa başladığımdan beri.
İşin güzel tarafı bugün bu sayfalarda yazılarımı yazmağa başlayalı ondört yıl olmuş desem inanır mısınız?
İster inanın ister inanmayın dediğim doğru, bunca zamandan beri hepimiz yollarımızı aldık.


İşbu resm-i şerifi ilk günü yazıma da komuştum, ondört yıl sonra yeniden arşivi kurcalamanın zamanı geldi.
Sanki daha dünmüş gibi geliyor insana, tabi eğer benim gibi otuz yaşın üzerindeyseniz zaman daha da hızlı akmağa ve geçmeğe başlıyor.
Blog dünyasında neredeyse birlikte başladığımız bazı arkadaşlarım ya başkaca mecralara taşındılar ya da artık blog yazmağı bıraktılar desem yalan olmaz.
Eskiden blogculuk gerçekten güzeldi, kafamıza göre takılabiliyorduk.
İmdı çevre çok kirlendi, inanılmaz bir bilgi kirliliği mevcut.


Size bir şey itiraf edeyim, ben bloguma başladığım dönemlerde bizim evde televizyon adı verilen bir aygıt vardı, üstelik yayınları biraz olsun kâliteliydi.
Akşam eve geldiğimizde izlemeğe karar verdiğimiz dizilerin bir bölümü gece yarılarına kadar sürmezlerdi, reklâmlarla birlikte doksan dakikada biterlerdi. Kısa diziler sayelerinde kendimize zaman ayırabiliyorduk.
Şimdilerdeyse dizilerin bir bölümünün kendisi iki saate yakın sürüyor, reklâmları da ekleyince bütün akşamımız bir bölüm izlemekle harcanıyor. Ertesi sabah için uyku uyumağa adam gibi zaman kalmıyor, sabah işlerimize geç kalıyoruz.
Gerçi son birkaç yıldan beri doğru düzgün iş de yok, sabahın yedisinde Çarşının kapılarından birinin önünde ayaz yiyerek beklemenin de bir âlemi yok.
İşin kötü tarafı artıkım sabit bir işim de yok, günü kurtarmağa bakıyorum çeşitlemelerle.
Televizyonuma ne olduğunu söyleyeyim, üçotuz paraya sattım, karşılığındaki param ise ancak üç gülüğümü çıkartabilecek kadardı. Ben ise biraz dişimi sıkıp bir haftaya tamamlamağa çalıştım.
İmdı televizyonum yok, ama hayatımdan daha memnunum, çünkü televizyonlarda adam gibi yayın da yok.


Bloguma başlarken bilgisayar dünyasında sadece İnternet Explorer vardı tarayıcı olarak.
Mozilla daha yeni yeni çıkıyordu, Google henüz bebek olduğu için tarayıcılığı düşünecek düşünceye sahip değildi, Opéra ise piyasada yoktu.
Gel zaman git zaman Google büyüdü Google Chrome'yi çıkarttı, Mozilla Firefox belki daha iyi, kullanıyorum ama benim bilgisayarımı biraz kasıyor, Opéra ise belki bunların toplamı.
Bir de Microsoft kalktı İnternet Explorer'in fişini çekip yerine Microsoft Edge'yi tasarladı.
Çünkü ilk nesil tarayıcımız İnternet Explorer artık günümüzde çok yetersiz.


Keski alâka geldik çamaşır makinesine.
Ben bu yaşıma ancak bunun gibi bir merdaneli makineyle gelebilirdim, çünkü ne olursa olsun günümüzün en gelişmiş otomatik makinesi burada gördüğünüz merdaneli kadar güzel çamaşır yıkayamaz.
Bakmayın internet dünyasında bu makineyle dalga geçenlere, onlar alışmışlar tak yapıştıra.


Merak etmeyin hayatımda bunu da yaşadı ben, hem de en kötü şekliyle ve acısını yıllarca çeke çeke.
İmdı kalkıp da uzun uzun anlatamam çünkü karşı tarafa da saygısızlık olur.
Bu yüzden bu hikâyeyi kapatalım, kapımızı da kader çeksin. Kapatmışız bağzı şeyhleri, ben onsuz o bensiz ama başkaları olmalı ki her zaman vardı.
Gerisini sormayın.


İnsan bazı sevdiklerini kaybedebiliyor bile, şimdiki hayatım yalnızlık üzerine kurulu artık.
Size bir şey daha söyleyeyim, yalnız olmayı aslında biraz da ben istedim.
Belki ebeveyinlerim sağlarken biriyle evlenebilirdim ama evlilik kim ben kim?
Artık onlar bu dünyada değiller, birer birer ellerimden kayıp gittiler.


Yitip giden nesnelerden bir adedi de devletimin tekerlekleri bedavaya dönmeyen E-8.000 serisinden elektrikli banliyö trenleri ben bloguma başlayalı üçüncü yılda bizlere sessizce veda ettiler.


Ondan üç yıl sonra seslerini ve ivmelerini daha çok sevdiğim E-14.000'likler de veda ettiler gittiler.


Ancak her şeye rağmen hayatımdan gidenler arasında en çok beni üzenler İkarus otobüsler oldu ki İkarus'un benim gönlümdeki yeri her şeye rağmen ayrıdır.
Yerlerine gelen otobüslerin çoğunluğu İkarus'un rahatlığını verebilmiş değil henüz.
Önümüzdeki günlerde yeni bir İkarus yazısı daha sizleri bekliyor olacak.


E imdı sıra pastamızı kesmeğe avdet eyledi.
Mâlum ben bir Chiara Ferragni ya da Ariadna Majewska değilim, sanal dünyada milyonlarca takipçim de yok, üstelik çok da kastığım da söylenemez.
Ancak sanal dünya kadınlara sanki daha fazla hak tanıyor ve iltimas geçiyor gibi görüyor ben.
Acaba ben de bir gün cinsiyet değiştirip kadın mı olsam?

14 Nisan 2021

Ruh Eşi

 İnsanlar ruh eşinin mükemmel uyum olduğunu düşünür ve hemen hemen herkes onu bulmak ister.
Fakat geɾçek ruh eşi sizi hayattan geɾi koyan şeyleri gösteren bir ayna veya sizi hayatınızı değiştirebileceğine dair farkındalığa kavuşturan kişidir.


Gerçek ruh eşi muhtemelen hayatınız boyunca tanıyıp tanıyabileceğiniz en önemli kişidir. Tüm duvarlaɾınızı yıkar ve sizi hayatın içinde uyanık tutar.
Ruh eşinin amacı sizi bir güzel sarsmak, benmerkezciliğinizi biraz yıkmak, size engellerinizi ve bağımlılıklarınızı gösteɾmektir. İçeri yeρyeni bir ışık sızabilsin diye kâlbinizi biraz olsun kırmaktan çekinmemektir.
Size hayatına daiɾ kontrolünü öyle bir kaybettirir ki değişiminiz kaçınılmazdır.

23 Mart 2021

Sümsük

Dünyada nedense masum kuşlar kötü kâlpli erkek insanlar için sıfat olarak kullanılmakta.
Hareketlerini beğenmediğimiz tiplere "Sümsük" diyoruz ya, aslında gerçek Sümsüklerin günâhlarını alıyoruz.
Ben yine işbu yazımda sizlere Sümsüklerin ne olduklarına dair bir şeyler paylaşacağım, umulur ki ders alasınız ve biraz daha dikkâtlı olasınız.
Sümsük bir kuştur, üstelik sizin tanımlarınıza hiç ama hiç uymayan bir kuştur.
Her şeyden önce Allah-u Te'âlâ'nın yarattığı bir varlıktır, yaradılanı yaradandan ötürü sevmek de bir büyüğümüzün emridir.


Deniz kuşlarından olan Sümsükler aslında iyi birer dalıcı kuşlardır.
Yükseklerden uçarken denizin içinde gözlerine kestirdikleri balıkları avlamak için kanatlarını kapatırlar ve ok gibi hedeflerine kilitlenirler.
Ilıman ve sıcak bölgelerde yaşayan Sümsükler zamanlarının çok büyük kesimini denizlerde geçirip kalan zamanlarında deniz kıyısında veya adalarda koloniler hâlinde ürüyorlar.


Kuzey yarımkürede yaşayan Sümsükler bir Güney yarımkürede yaşayan Sümsükler iki adet yumurta bırakıyorlar, yavrular yumurtadan çıkıp iki aylık olduklarında erişkinler tarafından yalnız bırakılıyorlar.
İçgüdüleri gereği avlanmak ihtiyacını hisseden yavrular hemen yuvalarından uçmağa başlıyorlar.
İnsanların aşk için ne yaptıklarını sanırım görmektesiniz, ama hayvanlarınki biz insanlardan çok ama çok gelişmiş vaziyette.
Örneğin resm-i şerifini paylaştığım Mavi Ayaklı erkek Sümsük karşısına çıkabilecek kadın Sümsüğü etkilemek için mavi ayaklarını öne çıkartıyor. Aynen insanlardaki para mal mülk gibi eğer erkeğin ayakları ne kadar maviyse kadınını etkileyebilmesi o kadar yüksek bir ihtimâl.


Ve dahası da var, açıklarsam bazı kavram ve terimlerimizi gerçekten değiştirmemiz gerek.
Erkek Sümsükler aşık oldukları Kadın Sümsüklere hayatlarının sonuna kadar sadık kalırlar ve İkiyüzbin kişinin birden aynı anda bağırmalarının arasından bile eşlerinin seslerini tanırlar.


Mavinin yanında ayakları Kırmızı olan Sümsük Kuşları da vardır.
Her ne kadar maviler kadar olmasalar dâhi karakter olarak benzer özellikler taşırlar.
İmdı Sümsüklerin bu kadar güzel yönlerini gördünüz, hâlâ hoşlanmadığınız tiplere sümsük diyecek misiniz?

09 Mart 2020

Poroftan İnciler

Her şey aslında Gök Tanrı Tengri'nin izniyle insanların ebelerini bile bulabileceğini iddia ettiği Facebok yüzünden başlamıştı.
Bundan yıllar önce İstanbul Üniversitesinden mezun olan birkaç yetişkin sınıf arkadaşları Facebok sayesinde birbirlerini bulmuşlar ve öğretmenlerini ziyaret etmeye karar vermişler.


Tabi evde toplandıktan ve aradan bunca yıl geçmişken hepsinin çeneleri açılmış, başlamışlar koyu bir sohbetlere.
Biri işinden memnun değildir, diğeri kocasından. Biri bir otomobili yıllardan beridir istemektedir, bir diğerinin kayınpederi hastadır, biri yorgundur, biri mutsuzdur, biri işini değiştirmek ister, bir diğeri evinin yetmediğini, bir başkası da arabasının artık eskidiğini dert etmiş.
Bir tanesi de çocuğunun o yıl okula başlayacağından dem vurmuş ama hangi okula göndereceğine karar veremiyor, devlet okulu olsa ucuz mâliyet ama kapıcı çocukları da okuyor, kolece gönderse annesinin nikâhı kadar para istiyor.


Bizim profesör öğrencilerinin bütün yakınmalarnı sabırla dinlemiş ama o ana kadar hiç ses etmemiş.
"Ben iyisi mi birer kahve hazırlayayım sizlere."
Mutfağa gitmiş ve kocaman bir cezveyle kahveleri pişirmiş, tepsiye de her biri birbirinden farklı fincanları dizmiş. Öyle ki birinin sapı kırık, diğerinin tabağında çatlak, biri desenli, biri düz beyaz, biri Luiz Vuitton, biri Starbucks, biri Çakra, biri Tilbe, biri düz yeşil, biri sarı lâcivert, biri kırmızı sarı, biri diğerlerine göre büyük, bir başkası biraz küçük falan filân feşmekân, kısacası sözü ve cümleyi uzatmayalım hiçbiri diğerine benzemiyor.
Derken salona geri döner ve hem kocaman cezveyi hem de tepsiyi ve fincanları öğrencilerin önüne koyar ve herkesten birer fincan seçmelerini ve kahvelerini doldurmalarını ister.


Tabi her zaman her işte olduğu gibi fincanlarda da önce en güzeller seçilir, sonra kalanlar kulpsuz veya çatlak olanlardır.
Derken herkes kahvelerini doldurmuştur ve içmeye başlamıştır bile.
"Oh ne güzel, mis gibi, buna hepimizin gerçekten çok ihtiyacı varmış." Tarzı cümleler dökülmüş öğrencilerin ağızlarından.


Profesör ise hepsine gülümseyerek bakmış, bir de güzel gözlerini süzmüş ve konuşmaya başlamış:
"Ah benim toy canlarım:
Tepsiyi içeriye ilk getirdiğimde hiç düşünmeden en güzel fincanı seçmek için hepiniz aynı anda ellerinizi uzattınız, tıpkı hayat gibi.
Biz her şeyin en güzelini en düzgününü istesek bile bazen bizim dışımızda gelişen olaylar yüzünden bize kalanlar ya eksik parçalı ya da daha durgun olabiliyor.
Görüyorum ki şimdi hepinizin elinde çok farklı fincanlar var, birinin kenarı kırık, biri çatlak, biri diğerlerinden küçük, bir çok sade, biri çok şatafatlı.
İlk yöneldiğiniz görüntüsü itibariyle istediğiniz fincan. Ama sonra size kalan neyse siz o fincanla da yetindiniz.
Koskoca cezveden elinizdeki birbirinden çok farklı fincanlara hepiniz birden aynı mis kokulu kahvemi doldurdunuz, kahveyi yudumlayınca elinizdeki fincanı unuttunuz ve hepiniz derin bir oh çektiniz.
İşte çocuklar hayat da böyledir. Geliş tarzı kullanım şekli görüntüsü farklı olsa bile hepimizin hayatı aynen içtiğiniz bu kahve gibi hep aynı güzellikte.
Lütfen hayatı kahvenizi yudumlar gibi derin bir oh çekerek ve her anından keyif almayı bilerek yaşamaya çalışın. Size nasıl sunulduğuna bakmadan."


Bu kıssadan hisse ne anlatıyor dersek:
Hayat sadece bilgisayar veya telefon değildir, sadece iş değildir, sadece okul değildir, sadece evlilik değildir, sadece aklınıza gelenler de değildir, daha doğrusu tek başına değildir.
Hayatta en önemli şeylerden biri yaşanılan anın tadını çıkartabilmektir, çünkü yaşanılan o an bir daha geri gelmeyecektir. Tıpkı geçmişin mutlu günleri gibi.

30 Eylül 2019

Yumurtadan Bir Yumurta Daha Çıktı

Dünya üzerinde bazen vaziyet-i tuhafiye şeyler de vukua avdet eyliyor.
Son zamanlarda çevremiz ilginç olaylarla dolu.
Bunlardan bir adedi de Bursa'nın Mudanya ilçesinde geçen gün İsmail Öztan adında bir vatandaşımızın bahçesinde gerçekleşti.


Habere göre İsmail Bey sabah tavuklarından günlük yumurtaları toplamış, sonra pişirmesi ve Günlük Kahvaltı Yummi için eşine vermiş.
Yumurtalar haşlanınca içlerinden birisini kıran İsmail Bey yumurtanın içinde kabuğuyla birlikte bir başka yumurta daha bulmuş.
Haberi alınca mahâl-i hadiseye azimet eden Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretmenlerinden Profesör Doktor Mustafa Tayar ilgi çekici bir hadiseye şahit olduklarını belirterek kitaplarda okuduğunu ama gerçekleştiğini ilk kez gördüğünü söylemiştir.


Bu tarz hadise-i dikkâtiyenin genellikle genç tavuklarda yumurtlama çağlarının ilk dönemlerinde vukua avdet edebileceğini söyleyen profesörümüz norminâl yumurtlama süresinin onekiz ilâ yirmialtı saat arasında değiştiğini, döllenen yumurta sarısının yumurtlama kanalına düştüğünü, önce yumurtanın etrafında beyazının şekillendiğini, ardından son aşamada yumurtanın kabuğunun da oluşarak yumurtayı yumurtlama kanalından samanlığa doğru çıktığını, ancak aşağı doğru hareket esnasında tavuğun çok genç olması veya tavuğu korkutabilecek bazı sesler ve hadiseler yüzünden aşağı inen yumurtayı yukarıya gönderdiğini, yukarıya giden bu yumurtanın yukarıda gelen başka bir yumurta sarısıyla karşılaşması sonucunda tavuk vücudunun her iki yumurtayı da tek yumurta olarak algılayıp yukarıdan gelen ikinci yumurta daha önceden çıkması gereken yumurtayı içine alarak ikisini birlikte dışarı çıkarttığını, işbu hadise-i korkunun herhangi bir açıdan sıkıntısının olmadığını ve rahatlıkla tüketilebileceğini de eklemiştir.


Yumurta içinde yumurtayı yumurtlayan tavukla birlikte poz veren İsmail Bey ise böyle bir hadisenin ilk kez başına geldiğini, daha önce ne gördüğünü ne de duyduğunu, yumurtayı anı olarak saklamayı düşündüğünü söylemiştir.

28 Eylül 2019

Okumaya Vakit Ayırın

Okumak sizlere çok şey kazandırır, düşüncenizi ve ufkunuzu genişletir, bilginizi arttırır.
Okumak sizin içinizdeki havuza yeni ve taze suların katılması gibidir. İçindeki havuza taze sular katmayan insanın ruhu yosunlaşır ve kirlenir.


Yeni kitaplar okuyun, eski kitaplar okuyun, yeni yazılar eski yazılar okuyun, haberleri ve düşünceleri okuyun, hiç olmadı gazete okuyun. Yeter ki bir şey okuyun.
Zekânızın bileylendiğini, içinizin aydınlandığını, bir şeyler öğrendiğinizi göreceksiniz zamanla.


Vaktiniz boş geçmesin, trende okuyun, otobüste okuyun, canınız sıkılmasın. Telefonla oynamak yerine kitap okuyun gazete okuyun dergi okuyun.
Çünkü kitap insanın en iyi dostudur.


Bazı kimseler ünüversüteyi bile bitirdikleri zaman okumayı bırakırlar, onların ruhları ve kafaları kirlenmeye ve içleri kararmaya başlar.
Okuyanlar büyük adamların sohbetine katılır ve dünyaları dolaşır gibi olurlar.
Okumak en soylu davranıştır.


Hem atalarımız da demiş:
"Hiç okuyan ve okumayan bir olur mu?"
Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de de ayet-i kerimesi mevcut:
"Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?"
Bilmek ise okumakla olur.

26 Eylül 2019

Karikâtür Zamanı Mutluluğu

Hayatı her zaman ciddiye almamak gerek, ara sıra biraz komedi yapmak da lâzım.
En kolay şekilde karikâtürlerle yapılır, ama her karikâtürün gerçekle oldukça önemli bir bağlantısının var olduğunu akıllardan çıkartılmamalıdır.


Günlük yıkanma zamanlarında ineklerin de dinlenmeye hakları vardır.


Her davete icabet etmek akıl kârı değildir, çünkü neyle karşılaşacağınızı önceden bilemezsiniz.


Martılar yakında vaporun içlerinde yolculuk ederlerse şaşmamak gerek.


Sevgi kolay bulunmaz, bulunursa da harcanmaması gerekir, ama bazıları nedense çok kolay harcarlar. Siz sakın üstlerinize alınmayın çünkü onlar kendilerini bilirler.


Artık hayatımız İnstegram ile yazılmakta, Blog'un bile bir espirisi kaldığını söyleyemeyecek ben çünkü bazı konularda başka mecralar daha fazla prim yapmakta.


Mâlum-u âliniz kutuplarda küresel ısınma yüzünden erimeler başlamış buzullar, ama işin aslı pek de bize gösterilen gibi değil.
Havaların düzeni bile şaşırdı, artık Mikayil Aleyh Es-Sel'âm bile nasıl bir düzen verebileceğini bilmiyor herhâlde galiba sanırsam.


Okullarda verilen eğitim ne kadar düzgün ne kadar yamuk bilmiyorum ama gençliğin gidişatı hiç de umut vermiyor bir türlü bana.
Yani önümüzdeki beş on kuşağı kaybettik. Allah-u Te'âlâ memleketimizi kötü günlerden korusun.


Ağaçtan kütük elde edilir ama kütükten bir ağaç elde edilemez, üstelik kütük tersten de yazılsa yine kütüktür.
Bugün Yirmialtı Eylül İkibinondokuz, Demirbank Hayırlı İşler Diler.