Bu Blogda Ara

Araştırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Araştırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Nisan 2023

Çişle Telefon Şarzı

Bizler okuldayken işemenin sadece böbreklerde biriken yemek artıklarının atılmasını sağladığını öğrenmiştik, üstelik sadece ilkokul ortaokulda değil ta lisede bile biyoloji dersinin müfredatında böyle yazardı kitaplarda.
Ben ünüversüteye gitmedim ama Allah-u Te'âlâ bilir ünüversütedeki kaln kalın tıp kitaplarında da böyle yazdığına çok eminim.
Ancak geçtiğimiz hafta sonu tuhaf bir şekilde Çiş yapmanın Ayfon başta olmak üzere akıllı telefonları şarz ettiğine dair bir paylaşım buldum.


Nereli olduğu bilinmeyen ama çok çalışkan oldukları belli araştırmacılar ilk defa idrarın bir akıllı telefonu şarj etmek için kullanılabileceğini kanıtladılar ve deneme tahtası olarak kullanılan telefon bir duş alma süresinde yaklaşık üç saat telefon görüşmesi yapabilecek kadar şarj oldu.
Bakteriler idrar içindeki kimyasalları parçaladıktan sonra enerjiyi elektriğe dönüştürülebilen elektronlar hâline getiriyor.


Bu habere pek inanamadı ben ama eğer essahtan doğruysa telefonlara kuvvet vermenin tek kaynağının elektrik olmayacağı günler geliyor demektir.

14 Ekim 2019

Haftanın Üç Saati Şikâyetle Geçiyor

Yaşamak için para kazanmaya, para kazanmak için de çalışmaya ihtiyacımız olduğu su götürmez bir hâkikattir.
Dünyanın neresinde olursak olalım işbu hakikât-i şerif değişmez, çünkü Dünyada herkes bir ekmek peşinde, ekmek almak için de paranın peşinde koşar.
Ancak yine de Dünya üzerinde iki türlü çalışan insan var, kimi patronluk yaparak işçiye yaslanır, kimi de patronuna bir dolar daha kazandırır. Şu var ki patronuna bir dolar daha kazandıran kolay kolay kendisi zengin olamaz. Çünkü sabahın köründe işe gelir ve akşamın kör saatlerine kadar çalışmaktan başka bir şey düşünmez. Özellikle Kapalıçarşı ve çevresindeki hanlarda vaziyet-i umumiye böyledir, günde onbir saat çalışılır, ellerinden gelse Pazar günleri de çalıştıracaklar şerefsizler. Ama konu haftalıklar oldu muydu yan çizmekten geri kalmazlar.
Neyse konu bakın nerelere geliyor ben çıkayım buradan da yazımın konusuna döneyim, çünkü benim için işbu mevzuat-ı umumiye yıllar yıllar önceydi.
Efenim imdı geçenlerde yine bizim kadar çok çalışmasa bile akıllı olarak çalışan İngiliz bilim adamları boş duranı Allah-u Te'âlâ'nın sevmediğini milyonlarca kez kanıtlarcasına yaptıkları araştırmada çalışma hayatlarındaki olumsuzlukların çalışanların hayatlarından çaldığı süreyi hesaplamışlar.


Çalışanlar ortalama olarak haftada üçer saatlerini işyerlerinden şikâyet ederek geçiriyorlar.
Bu şikâyetlerinin otuzbir dakikası patronlarından yakınmakla geçiyor.
İşbu mevzuat-ı şikâyet gerekçelerini de sıralamışlar bizim olmayan İngiliz bilim adamları:
Orantısız çalışmak ve ortaya çıkarılan işin takdir edilmemesi. Yani biri işinin üzerinde çok çalışıp kafasını yoruyor diğeri patronluk taslayıp diğer çalışanın işinin üzerine konuyor kendi yapmış gibi.
Zamanında kontrol edilmeyen elektronik mektuplar. Artık işlerin emirleri de emir tekrarları da bitirildikten sonraki raporlar da elektronik mektupla bildiriliyor, çünkü çağdaşlık bunu gerektirmekte.
Ve elbette ki son dakikaya bırakılan bazı işler, tam iş sonunda paydos edilecekken piyangodan gelen diğer işler emin olun günlük işlerden daha az değil.
Evet çalışmak güzeldir, para kazanmak çalışmaktan da güzeldir, işleyen demir ışıldayıp pas tutmaz ama ben günde on saat çalışarak on lira kazanmaktaysam başkası da on saat çalışarak on lira kazanmalı, eğer o başkası üç saat çalışıp yirmi lira kazanıyorsa bu işte bir adaletsizlik mevcut demektir. Bu da böyle biline.

Tek Ayak Üzerinde Durun

Bir zamanlar okulda öğrenciyken hepimizin başından mutlaka tek ayak üzerinde durma cezası verilmiştir öğretmenlerimiz tarafından.
Hepimiz de böyle cezaya isyân etmişizdir değil mi?
Oysa yıllar sonra çalışkan İngiliz bilim adamları fizyoterapistler eşliğinde bir araştırma yapmışlar ve tek ayak üzerinde durmanın dizler ve bileklerdeki kas ve kemiklerin güçlenmeleri için vücut dengesini sağlamak amacıyla leylekler gibi tek ayak üzerinde durmamızı öğütlüyorlar.
Ancak işbu bilim adamlarının dediği tek ayak üzerinde durmak öğretmenlerimizin verdiği cezalar gibi uzun süreli değil sadece ikişer dakikalık fasılalarla ayaklarımızı değiştirerek yapmamız gerektiğini de söylemişler.


Sakın işbu mevzuat-ı cezaiye hakkında öğretmenlerin bir şey bildiklerini iddia etmeyin bana. Bilirler ama bildikleri kendi öğrencilik dönemlerinde öğrenebildikleri kadardır.
Çünkü saatler boyunca tek ayak üzerinde durmak ayakları öyle bir ağrıtır ki böyle cezaları sapıklara tecavüzcülere teröristlere vermek gerekir.
Dolayısıyla bu sefer istemesem bile İngiliz bilim adamlarının sözünü dikkâte almam lâzım. Neme lâzım?

Sonbahar Pratiği

Sonbahar geldiğinden beri kıyafetlerimiz de kalınlaşmaya başladı, mâlum-u âliniz eğer Sonbahar'da ince giyersek üşürüz ve başta nevazil olmak üzere bazı hastalıkları geçirme şansımız daha çok fazlalaşır.
Ancak kıyafetlerimiz kalınlaştıkça gardolaplara sığdırmanın da zorlaştığı da başka bir gerçek.
Hele toplu taşıma araçlarında kalın mantolar ve kazaklarla kımıldayacak hâlimiz bile kalmıyor.
Üstelik sıcak üfleyen hava yüzünden terlemek de cabası.
İşte bunun için bana sakın Yaz'dan nefret ettiğinizi ve çok sıcak olduğuna dair şikâyet etmeyin, ettiğinizde resmen ağzınıza kürekle vurmak istiyor ben.


Efenim imdı bizim demeyeyim çünkü biz Amerikalı değil Türk'üz doğruyuz çalışkanız, yasamız küçüklerimizi korumak büyüklerimizi saymak yurdumuzu milletimizi özümüzden çok sevmektir ama bizden daha çalışkan olan Amerikalı bilim adamları kazakların nasıl katlanması gerektiğini araştırarak keşfetmişler ve basına da açıklamışlar.
Açıkladıklarına göre kazakların önce kollarını çapraz olarak öne doğru katlamak, sonra kazakları dikine doğru ortadan ikiye katlamak, en son rulo olarak kaldırmak lâzımmış.
Aslında bu konu Yazın başında daha fazla işe yarar çünkü Yazın kazak giyilmediği için gardolapların en derinlerine saklanırlar.
Tabi bütün bu katlamalar kazakların yıkandıktan sonra yapılması gerektiğini de bendeniz ekleyeyim.

10 Ekim 2019

Erkekler İçin Önemli

Doğada her türlü derdin dermanı mevcut derim de inanmazsınız.
Baksanıza imdı bizim bildiğimiz Domates sağlığa üretim türlüsü de faydalıymış.
Genç erkeklerin muhakkak Domatesi yummilenirken eksik etmemeleri gerekiyormuş.
Çünkü çalışkan İngiliz bilim adamları araştırmışlar ve Domatesin erkeklerde bulunan tohum hücrelerinin kâlitesini yüzde elli oranında arttırdığını ortaya çıkartmışlar.
Yani işbu itibarla Domates sayesinde erkeklerin dölleyebilme yetenekleri de artmış anlayacağınız.


Ancak işbu vaziyet-i umumiyeye ilâç sanayisinin ne tepki vereceği bilinmemekte henüz.
Çünkü mâlum-u âliniz Dünyada gizli güçler tarafından idare edilen hastalık ve sağlık ve de ilâçların dengelerinin bozulmaması da gerek, yoksa işbu gizli güç nasıl parasına para katacak?


Ancak yine de aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış.
Sağlık üzerine oynanan oyunlar artık gına getirdi, Domatesin iyi olduğunu çalışkan İngiliz bilim adamları ortaya çıkardı ya, imdı bir de bakarız Domateslere ilâç bulaştırarak yukarıdaki iyiliği de öldürebilirler.
Böyle şer odaklardan Allah-u Te'âlâ korusun bizleri.

İnekler Zebra Kılığına Girdiler

Dünya artıkım ilgi çekici bir hâl almaya başladı.
Sinekler zaten çok çabuk ürüyorlar, ama İneklere de aynen insanlar kadar musallat oluveriyorlar.
Gerçi çok çeşit sinek türü mevcuttur dünyada ama özellikle Sivrisinekler oldukça tehlikeli, buna mukâbil Karasinekler de başka türlü tehlikeli.
Ama yine de Dünyada boşuna bulunmuyorlar, bir haltıma yarıyorlar helbet.
Ancak Sinekleri de yanıltacak bir yöntem bulunmuş Japonya'da.


Efenim aslında çok ama çok çalışkan olan Japon bilim adamları İnekleri aynen pijama giymiş Eşek olan Zebralar gibi boyamışlar.
Bizim makyajlı İnekler de Sinekler tarafından en az yüzde elli nispetinde daha az ısırılmışlar veya rahatsız edilmişler.
Çünkü Sineklerin gözleri Zebraların renklerine karşı biraz bozukmuş. Japon bilim adamlarının çalışkanlıkları bu kez güzel bir şey keşfetmeye vesile olmuş.
Darısı arpası buğdayı mısırı insanları Sineklerden koruyacak bir düzene diyelim ve makyajlı İnekleri yeni görünümleriyle teşekkür edelim.

03 Ekim 2019

Evde Hangi Nokta Ne Sıklıkla Temizlenmeli?

Temizliğin imandan geldiğini atalarımız yıllardan beridir söylerler. Eğer okuduysanız ben de Blogumda bazen gündeme getiririm.
Esasında ne kadar az eşya olursa temizliğe harcanan zaman o kadar azalır. Biz insanlar dünyaya temizlik yapmaya gelmedik ki canım?
Bu aralar çok fazla İngilizleri yazdığıma dair şikâyet ediyorsanız bir konuyu açıklığa kavuşturalım ki bu aralar İngiliz bilim adamları çok çalışıyorlar ve her yeni araştırmaları bizlerin daha sağlıklı olarak yaşamaya devam etmemizi istiyorlar.


Bilim adamları belki çalışkan ama bu sefer temizlik uzmanları bir şeyler belirtmişler.
Dediklerine göre evlerin içindeki Tuvaletler haftada bir kez, Mutfak Yüzeylerinin her kullanımdan sonra, Halıların haftada iki kez, Yatak Örtüleri ve Prizlerin de haftada bir defa temizlenmeleri tavsiye ediyorlar.
Bunların içinde en zoru Halı ve Yataklar, ama Allah-u Te'âlâ'ya çok ama çok şükür bizim evde Halı adına hiçbir nesne-i şerif bulunmamakta.

Bakterileri Yok Ediyor

Bizim vücutlarımıza dadanan mikroplar bile artık antibiyotik adı verilen güçlü ilâçlara karşı galebe çalıyorlar. Ancak bazı besinlere bazı bakteriler direnememekteler.
Bunlardan biri de Yeşilçay. Bir zamanlar hayatımda olan biri sayesinde tanışmıştı ben Yeşilçay adı verilen ve kışın daha çok içilen sıcak içecekle.
Aslına da bakarsanız günümüzde modern tıbbın önerdiği bütün ilâçların atası bizim kocakarı ilâçları olarak adlandırıp yüzüne pek bakmadığımız otlardan üretilmekte olduğunu biliyor musunuz?
Yani demem o ki Dünyadaki bütün hastalıkların çaresi aslında Doğada bulunur.


Efenim imdı Surrey Üniversitesi'ne bazı çalışkan İngiliz bilim adamlarının sırf boşta kalmamak için yaptıkları araştırmada bizim Yeşilçay'ın antibiyotiklere karşı yoğun direniş gösteren ve bazen de galebe çalan bazı bakterilere karşı etkili olduğunu ortaya çıkardılar.
İşbu etkiyi de Yeşilçay'ın içeriğinde bulunan EGCG adlı antioksidan sağlıyormuş.
Doğa aslında biz insanlara karşı o kadar cömert ki anlatamaz ben, ama biz insanlar Doğayı ne kadar koruyoruz?
Demek ki neymiş?
Sağlıklı olmak için biraz da Yeşilçay içmek gerekiyormuş.
Yeşilçay'ın Yaseminli ve Nânéeli olanı Starbaks'ta mevcut.

28 Eylül 2019

Okumaya Vakit Ayırın

Okumak sizlere çok şey kazandırır, düşüncenizi ve ufkunuzu genişletir, bilginizi arttırır.
Okumak sizin içinizdeki havuza yeni ve taze suların katılması gibidir. İçindeki havuza taze sular katmayan insanın ruhu yosunlaşır ve kirlenir.


Yeni kitaplar okuyun, eski kitaplar okuyun, yeni yazılar eski yazılar okuyun, haberleri ve düşünceleri okuyun, hiç olmadı gazete okuyun. Yeter ki bir şey okuyun.
Zekânızın bileylendiğini, içinizin aydınlandığını, bir şeyler öğrendiğinizi göreceksiniz zamanla.


Vaktiniz boş geçmesin, trende okuyun, otobüste okuyun, canınız sıkılmasın. Telefonla oynamak yerine kitap okuyun gazete okuyun dergi okuyun.
Çünkü kitap insanın en iyi dostudur.


Bazı kimseler ünüversüteyi bile bitirdikleri zaman okumayı bırakırlar, onların ruhları ve kafaları kirlenmeye ve içleri kararmaya başlar.
Okuyanlar büyük adamların sohbetine katılır ve dünyaları dolaşır gibi olurlar.
Okumak en soylu davranıştır.


Hem atalarımız da demiş:
"Hiç okuyan ve okumayan bir olur mu?"
Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de de ayet-i kerimesi mevcut:
"Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?"
Bilmek ise okumakla olur.

27 Eylül 2019

Az Uyuyan Şişmanlıyor

İnsanoğlunun günlük çekmesi gereken uyku süresi en az sekiz saattir. Yani günde sekiz saat uyumayan veya uyuyamayan bir insan belki gençliğinde uykusuzluğun yan etkilerini hissetmeyebilir ama ilerideki dönemlerde oldukça zorlanacaktır.
Bu gerçeği hepimiz biliyoruz değil mi? Evet biliyoruz, ben de söyledim, hem de kaç sefer. Araştırın Blogumu bulun, ben buradan bağlantı verecek değilim bu kez.


Ancak bu sefer İsveçli bazı bilim adamlarının boş oturmamak için yapmış oldukları bir araştırmada haftada dört gece az uyuyan bir insanın yakalanabileceği hastalıklar arasında kamuoyunda obezite olarak mâlum olan şişkoluk da eklendiği gözlerden kaçmadı.
Araştırmanın ayrıntılarına göre kâlori bakımından zengin gıdalarla beslenerek haftanın en az dört gecesi beşer saatten fazla uyumalarına izin verilmeyen katılımcıların şişmanlamaya daha yatkın oldukları anlaşıldı.
Aslında araştırmalara kalmadan atalarımızın sözlerine kulak ve göz versek ve de beyin yorsak daha akıllıca bir hayat yaşayabiliriz.