Bu Blogda Ara

Çalışma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çalışma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Eylül 2024

Cumartesi Mesaileri

 Günümüz dünyasında bağzı sektörlerde çalışma gunlerinin dörde indirilebileceğine dair düşünceler kalıplarından çıkartılarak dile getirilmeğe başlanmakta.
Ancak geri kalan sektörler hâl-i hazırda haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırından çok daha fazlası olan Cumartesi Günü'nü nasıl yapıp da çalışma haftasının içine tam gün olarak dâhil etse diye alénî olarak uyguluyorlar.
 
 
Banka gibi Okul gibi Resmi Dayre gibi Mâliye gibi Hastahane gibi Postahane gibi Adliye gibi bağzı kuruluşlarda çalışanlar ve işbu isyerlerinde günde sadece sekiz saatçik çalışanlar sanki çok çalışıyorlarmış gibi bu süreden de şikâyet etmekteler.
Oysa bizler kendilerinden daha erken saatta işimizin başına gidiyoruz ve onlardan çok dahs sonra işyerlerimizden çıkabilip evlerimize dönebiliyoruz.
 
 
Dahası tüm bu çalıştıklarımız ve harcadığımız saatlar görülmeyerek bu az çalışanlardan daha düşük maaşa tâlim edebiliyoruz.
Kısacası günde sekiz saatçiklik mesaiyi zulüm olarak gören ve her boka havlayan zümreye nazaran sesimiz soluğumuz çıkmadan ameleler gibi çalışan bize Haftalıklar bile doğru düzgün verilmiyor.


Dahası bu bahsettiğim sekiz saatçi olan zümreye yılda bir kocaman ay izin verilirken bizlere bir haftalık izin bile bir lütûf olarak sunuluyor.


Peki çalışkan vatandaşlarımız iki damlacık Deniz fasıllarını iskelet hâlimine gelimce mi temaşa edecekler veya artıkım götlerinin kılları ağardıktan sonra mı biraz olsun hayatın kalan günlerini yakalayabilmeğe çalışacaklar?

15 Ekim 2019

Erkenciler İş Başında

Saat şu anda sabahın Altıbıçuğu gibi, hâttâ biraz geçmiş.
Sarı Ekin Simit Sarayı tıklım tıklım dolu, çalışanlar simitleri yetiştiremiyorlar.
Masalara iliştirilmiş sandalyelerin hiçbirisinde boş yer yok.
Demek ki hâlk artık işe erken gitmeye başladı. E kolay değil sabah sekizde iş başında bulunmaları gerekmekte, üstelik hava henüz aydınlanmadı bile.
Millet artık çok çalışıyor ama çalıştığının karşılığını adam gibi alamıyor, daha doğrusu aldıkları maaşlarını neredeyse olduğu gibi giderlerine harcamak zorundalar.
Çok şükür artık herkes işine erken gidiyor.
Hayat artık çok ama çok zorlaştı.
Eskiden daha doğrusu altı yıl önce dokuz yetiyordu ama imdı daha çok para kazanmak için sekiz dendi miydi dükkânda bulunmak gerek.
Çarşılıların gözleri Aydın kulakları Manisa yanakları Denizli burunları da İzmir. Sevinin çünkü çıraklarınız yedibuçukta kalfalarınız sekizde dükkâna gelmeye başladılar.
E artıkım Kapalıçarşı kapıları da bir zahmet yedibuçukta açılıversin söyleyin görevlilere.

14 Ekim 2019

Haftanın Üç Saati Şikâyetle Geçiyor

Yaşamak için para kazanmaya, para kazanmak için de çalışmaya ihtiyacımız olduğu su götürmez bir hâkikattir.
Dünyanın neresinde olursak olalım işbu hakikât-i şerif değişmez, çünkü Dünyada herkes bir ekmek peşinde, ekmek almak için de paranın peşinde koşar.
Ancak yine de Dünya üzerinde iki türlü çalışan insan var, kimi patronluk yaparak işçiye yaslanır, kimi de patronuna bir dolar daha kazandırır. Şu var ki patronuna bir dolar daha kazandıran kolay kolay kendisi zengin olamaz. Çünkü sabahın köründe işe gelir ve akşamın kör saatlerine kadar çalışmaktan başka bir şey düşünmez. Özellikle Kapalıçarşı ve çevresindeki hanlarda vaziyet-i umumiye böyledir, günde onbir saat çalışılır, ellerinden gelse Pazar günleri de çalıştıracaklar şerefsizler. Ama konu haftalıklar oldu muydu yan çizmekten geri kalmazlar.
Neyse konu bakın nerelere geliyor ben çıkayım buradan da yazımın konusuna döneyim, çünkü benim için işbu mevzuat-ı umumiye yıllar yıllar önceydi.
Efenim imdı geçenlerde yine bizim kadar çok çalışmasa bile akıllı olarak çalışan İngiliz bilim adamları boş duranı Allah-u Te'âlâ'nın sevmediğini milyonlarca kez kanıtlarcasına yaptıkları araştırmada çalışma hayatlarındaki olumsuzlukların çalışanların hayatlarından çaldığı süreyi hesaplamışlar.


Çalışanlar ortalama olarak haftada üçer saatlerini işyerlerinden şikâyet ederek geçiriyorlar.
Bu şikâyetlerinin otuzbir dakikası patronlarından yakınmakla geçiyor.
İşbu mevzuat-ı şikâyet gerekçelerini de sıralamışlar bizim olmayan İngiliz bilim adamları:
Orantısız çalışmak ve ortaya çıkarılan işin takdir edilmemesi. Yani biri işinin üzerinde çok çalışıp kafasını yoruyor diğeri patronluk taslayıp diğer çalışanın işinin üzerine konuyor kendi yapmış gibi.
Zamanında kontrol edilmeyen elektronik mektuplar. Artık işlerin emirleri de emir tekrarları da bitirildikten sonraki raporlar da elektronik mektupla bildiriliyor, çünkü çağdaşlık bunu gerektirmekte.
Ve elbette ki son dakikaya bırakılan bazı işler, tam iş sonunda paydos edilecekken piyangodan gelen diğer işler emin olun günlük işlerden daha az değil.
Evet çalışmak güzeldir, para kazanmak çalışmaktan da güzeldir, işleyen demir ışıldayıp pas tutmaz ama ben günde on saat çalışarak on lira kazanmaktaysam başkası da on saat çalışarak on lira kazanmalı, eğer o başkası üç saat çalışıp yirmi lira kazanıyorsa bu işte bir adaletsizlik mevcut demektir. Bu da böyle biline.

28 Eylül 2019

Çalışma Disiplini

Gayenizi seçmek demek sizi hedefinize ulaştıracak şekilde bir karar verdiniz demektir.
Varılamayacak bir hedef seçmek hem boş hem de tehlikelidir, zira sonunda başarı gösteremeyince inancın ölmesi ve gayretlerin felce uğraması ihtimâli vardır.


Büyük ve incelikli bir eserin ilk önce en kolay olan kısımlarını yazmalı.
Eğer yürünmesi gereken yol bir hâmlede sonuna varılamayacak kadar uzunsa mesafeyi parçalara bölmeli ve her bir parça içinde insan kendisini sadece o parçaya vermeli.
O parça bitmeden daha ötesine bakmamak doğru bir çaredir.


Bir memleketin bütün tarihini yazmak insan takatinin üstünde bir iş gibi görünür.
Bu tarihi çağlara ayırın, kendinizi önce en iyi tanıdığınız çağa bağlayın, bu bittikten sonra öteki çağlara geçin.
Bir gün kendinizi yolun sonuna varmış olarak görünce aştığınız merhâleleri hayretle şaşırarak seyredersiniz. Birkaç denemeden sonra kâlbiniz cesaretlenir ve daha düzenli nefes alırsınız.


Çiftçi tarlanın öteki ucuna bakmaz derler.
Havai insan her şeyi imkânsız sanır ve herhangi bir işe başlayamaz.
İyi işçi ise bütün büyük işlerin mümkün olduğunu bilir ve yavaş yavaş bu işleri sonuna eriştirir.

Başaracağına İnan

Birçok insanlar ömrün kısalığından şikâyet ederler lâkin onlar günde hiç olmazsa sekiz saat yaşıyorlar mı?
Gök Tanrı Tengri'nin yarattığı her gün işinin başında çalışan adamın çıkartabileceği iş akla sığmayacak kadar fazladır.


Fakât bir işin başında bulunmak yetmez, orada insan kendisini zaman kemiricilerden korumasını da bilmeli. Çalışmanın neticesi eğer işbu çalışma kesintisiz ise geometrik bir dizi hâlinde artar. Arası duraklamalı bir çalışma sonunda ortaya çıkan eser hep bu duraklamaların izlerini taşır.


Çalışan bir insanın zaman yiyiciler ve can sıkıcılar dediği insanatı kendisinden uzaklaştırması vazifesidir. Çünkü bunlarda acıma denilen nesne-i şerif namevcuttur, kendilerine karşı gelmeyenlerin zamanlarını son saniyesine kadar ahz-u kabz eylerler ve çalışan adamın işiyle yalnız kalsa faydalı bir iş ortaya koyabileceğini düşünemezler çünkü anlayışları yoktur.


Ünlü Alman Profesör ki ön adını belki de ilk kez burada okuyacaksınız ve öğreneceksiniz Johan Volfgang Von Göthe diyor ki:
"Başkalarının haber vermeksizin zat-ı âlinizi ziyârete gelmekten işittikleri zevke nihâyet vermek farz-ı ayndır."


Sözün kısası çalışırken kafanız rahat olmalı ki yaptığınız işten keyif alabilesiniz.

10 Haziran 2019

Bayram Tatili Sonrasında Sabah

Kocaman bir Hafta Sonu ve Ramézân Bayramını birkaç saat önce geride bıraktık ve hayat tarihimizin tozlu sergenlerinde yerini aldırdık.
Özellikle kamu kesiminde görev yapanlar için dokuz kocaman günlük bir tatil oldu. Kimileri memleketlerine gittiler, kimileri de Bayram olmasına rağmen çalıştılar.
Tatil dönüşünde biliyorsunuz ki hemen işe uyum sağlanamaz. Ancak bu uyumun yerine gelmesi için bir yöntem mevcut:


Sadece uzun tatil sonrası değil, uyandığınız ve işe gitmeniz gereken her sabah böyle olmanız şartmış, çünkü uzman bilim adamları böyle diyorlar.
Ancak yine de her şeye rağmen iyi olmak için zorlamamayı da ahanda işbu karikatürü çizen şahıs söylüyor, ben kendisinin yalancısıyım.
Kısacası yoğun bunalımlı bir iş hayatına tekrardan hepiniz hoş geldiniz.

13 Aralık 2017

Ofiste Çalışmak Kâlbe Zarar

Herkes masa başında çalışmanın oturduğu yerden parayı götürmek olduğunu düşünür.
Gelgelelim bizden götürdüklerini göremezler bile.
Birçok çalışanlar çeşitli rahatsızlıkların tehdidi altında aslında.
Ancak çalışkan İngiliz bilim adamları aslında o kadar da güzel bir şey olmadığını araştırmalarında bulmuşlar.


İmdı bu araştırmanın sonuçlarında neler bulunduğunun izahatını verecek ben.
Masa başında çalışanlar genelde sağlıksız besleniyorlar. Buna çarşıdan alışkın ben, patronlar genelde simitle veya tostla öğünlerini geçiştirirler.
Bu şekilde beslenmek öncelikle kâlbin yağlanmasına yol açıyor.
Simit tost poğaça gibi gıdalar hamur işi oldukları için beli kalınlaştırıyor. Yani insanı şişkolaştırıyor.
Bunun üzerine kâlp hastalıkları riski de artıyor.
Göz de hareket etmediği için zamanla görme yetenekleri de zayıflıyor. Gözlük kullanmamızın nedenlerinden biri de bu işte.
Ayrıca sürekli oturmak da kasları da zayıflatıyor, sonra birkaç yüz metre için bile arabaya binme ihtiyacı hissediyoruz. Yani hareketsizlik bizi bitiriyor.
Atalarımız zamanında çok güzel söylemişler: Nerede hareket orada bereket.

23 Kasım 2011

Çalışmak

Ben esas olarak çalışmaya karşı değilim.
Ama çalışınca karşılığını almak istemem bir hak değil midir?
Atalarımız bir laf söylemiştir, çalışanın haklarını alın terleri kurumadan tam olarak teslim etmenin gerekliliğiyle ilgili.
Ama günümüzde özellikle Çarşı denen yerde bir çok patron bu kadar basit bir yasayı uygulayamıyor.
Ama bu seferki konumuz bu değil. Yine bir araştırma yapılmış, aslında belki boşuna yazıyorum ama maksat yazıyor olmak tabi. Ki bu araştırmanın çıkardığı sonuç yüzyıllar önce doğruluğu kanıtlanmış.


Çok çalışan ve disiplinli olan kişiler daha uzun, daha mutlu, daha istikrarlı ve daha başarılı bir hayat sürüyor, genelde daha sağlıklı alışkanlıkları oluyor ve daha az riske giriyorlar. Başarılarının getirdiği mutlulukla hayata daha da sıkı sarılıyorlar ve daha sıkı tutuyorlar hayatı.
E mâlum-u âliniz ki işleyen demirin ışıldadığını boşuna söylememişler, işlemezse pas tutacağını da eklemişler.


Çalışmak çok iyi bir şeydir, bir şeyi resmen yapıyorsun, bir eser meydana getiriyorsun, bunun keyfini sonuna kadar sürmek de sonuna kadar hakkındır.
Sen çalışınca patronun kazanır, toptancı kazanır, müşteri kazanır, maliye kazanır, devlet kazanır ama sen kazanamazsın, sadece kazandığını zannedersin.
Oysa gerçekte sadece ustana bir dolar daha kazandırmışsındır.


Onun için sevgili okuyucum, çalışacak olursan kazanabileceğin ve kafanı gönül rahatlığıyla emanet edebileceğin bir işte çalış. Önce yaptığın işi sev. Sonra bu işin nasıl yapıldığını iyice bir öğren. Bir işi bozmadan asla doğrusunu öğrenemezsin, gerekirse Beşbin sefer bile olsa baştan yapacaksın. Ama her seferinde daha iyisini yapmalısın.
Sonuçta çalış çalış nereye kadar? Mezara kadar, emeklilik ancak mezarda. Başka yerde emeklilik yok, bunu da sakın unutma.