Bu Blogda Ara

Çalışkanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çalışkanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ekim 2019

Haftanın Üç Saati Şikâyetle Geçiyor

Yaşamak için para kazanmaya, para kazanmak için de çalışmaya ihtiyacımız olduğu su götürmez bir hâkikattir.
Dünyanın neresinde olursak olalım işbu hakikât-i şerif değişmez, çünkü Dünyada herkes bir ekmek peşinde, ekmek almak için de paranın peşinde koşar.
Ancak yine de Dünya üzerinde iki türlü çalışan insan var, kimi patronluk yaparak işçiye yaslanır, kimi de patronuna bir dolar daha kazandırır. Şu var ki patronuna bir dolar daha kazandıran kolay kolay kendisi zengin olamaz. Çünkü sabahın köründe işe gelir ve akşamın kör saatlerine kadar çalışmaktan başka bir şey düşünmez. Özellikle Kapalıçarşı ve çevresindeki hanlarda vaziyet-i umumiye böyledir, günde onbir saat çalışılır, ellerinden gelse Pazar günleri de çalıştıracaklar şerefsizler. Ama konu haftalıklar oldu muydu yan çizmekten geri kalmazlar.
Neyse konu bakın nerelere geliyor ben çıkayım buradan da yazımın konusuna döneyim, çünkü benim için işbu mevzuat-ı umumiye yıllar yıllar önceydi.
Efenim imdı geçenlerde yine bizim kadar çok çalışmasa bile akıllı olarak çalışan İngiliz bilim adamları boş duranı Allah-u Te'âlâ'nın sevmediğini milyonlarca kez kanıtlarcasına yaptıkları araştırmada çalışma hayatlarındaki olumsuzlukların çalışanların hayatlarından çaldığı süreyi hesaplamışlar.


Çalışanlar ortalama olarak haftada üçer saatlerini işyerlerinden şikâyet ederek geçiriyorlar.
Bu şikâyetlerinin otuzbir dakikası patronlarından yakınmakla geçiyor.
İşbu mevzuat-ı şikâyet gerekçelerini de sıralamışlar bizim olmayan İngiliz bilim adamları:
Orantısız çalışmak ve ortaya çıkarılan işin takdir edilmemesi. Yani biri işinin üzerinde çok çalışıp kafasını yoruyor diğeri patronluk taslayıp diğer çalışanın işinin üzerine konuyor kendi yapmış gibi.
Zamanında kontrol edilmeyen elektronik mektuplar. Artık işlerin emirleri de emir tekrarları da bitirildikten sonraki raporlar da elektronik mektupla bildiriliyor, çünkü çağdaşlık bunu gerektirmekte.
Ve elbette ki son dakikaya bırakılan bazı işler, tam iş sonunda paydos edilecekken piyangodan gelen diğer işler emin olun günlük işlerden daha az değil.
Evet çalışmak güzeldir, para kazanmak çalışmaktan da güzeldir, işleyen demir ışıldayıp pas tutmaz ama ben günde on saat çalışarak on lira kazanmaktaysam başkası da on saat çalışarak on lira kazanmalı, eğer o başkası üç saat çalışıp yirmi lira kazanıyorsa bu işte bir adaletsizlik mevcut demektir. Bu da böyle biline.

28 Eylül 2019

Çalışma Disiplini

Gayenizi seçmek demek sizi hedefinize ulaştıracak şekilde bir karar verdiniz demektir.
Varılamayacak bir hedef seçmek hem boş hem de tehlikelidir, zira sonunda başarı gösteremeyince inancın ölmesi ve gayretlerin felce uğraması ihtimâli vardır.


Büyük ve incelikli bir eserin ilk önce en kolay olan kısımlarını yazmalı.
Eğer yürünmesi gereken yol bir hâmlede sonuna varılamayacak kadar uzunsa mesafeyi parçalara bölmeli ve her bir parça içinde insan kendisini sadece o parçaya vermeli.
O parça bitmeden daha ötesine bakmamak doğru bir çaredir.


Bir memleketin bütün tarihini yazmak insan takatinin üstünde bir iş gibi görünür.
Bu tarihi çağlara ayırın, kendinizi önce en iyi tanıdığınız çağa bağlayın, bu bittikten sonra öteki çağlara geçin.
Bir gün kendinizi yolun sonuna varmış olarak görünce aştığınız merhâleleri hayretle şaşırarak seyredersiniz. Birkaç denemeden sonra kâlbiniz cesaretlenir ve daha düzenli nefes alırsınız.


Çiftçi tarlanın öteki ucuna bakmaz derler.
Havai insan her şeyi imkânsız sanır ve herhangi bir işe başlayamaz.
İyi işçi ise bütün büyük işlerin mümkün olduğunu bilir ve yavaş yavaş bu işleri sonuna eriştirir.

Başaracağına İnan

Birçok insanlar ömrün kısalığından şikâyet ederler lâkin onlar günde hiç olmazsa sekiz saat yaşıyorlar mı?
Gök Tanrı Tengri'nin yarattığı her gün işinin başında çalışan adamın çıkartabileceği iş akla sığmayacak kadar fazladır.


Fakât bir işin başında bulunmak yetmez, orada insan kendisini zaman kemiricilerden korumasını da bilmeli. Çalışmanın neticesi eğer işbu çalışma kesintisiz ise geometrik bir dizi hâlinde artar. Arası duraklamalı bir çalışma sonunda ortaya çıkan eser hep bu duraklamaların izlerini taşır.


Çalışan bir insanın zaman yiyiciler ve can sıkıcılar dediği insanatı kendisinden uzaklaştırması vazifesidir. Çünkü bunlarda acıma denilen nesne-i şerif namevcuttur, kendilerine karşı gelmeyenlerin zamanlarını son saniyesine kadar ahz-u kabz eylerler ve çalışan adamın işiyle yalnız kalsa faydalı bir iş ortaya koyabileceğini düşünemezler çünkü anlayışları yoktur.


Ünlü Alman Profesör ki ön adını belki de ilk kez burada okuyacaksınız ve öğreneceksiniz Johan Volfgang Von Göthe diyor ki:
"Başkalarının haber vermeksizin zat-ı âlinizi ziyârete gelmekten işittikleri zevke nihâyet vermek farz-ı ayndır."


Sözün kısası çalışırken kafanız rahat olmalı ki yaptığınız işten keyif alabilesiniz.

23 Kasım 2011

Çalışmak

Ben esas olarak çalışmaya karşı değilim.
Ama çalışınca karşılığını almak istemem bir hak değil midir?
Atalarımız bir laf söylemiştir, çalışanın haklarını alın terleri kurumadan tam olarak teslim etmenin gerekliliğiyle ilgili.
Ama günümüzde özellikle Çarşı denen yerde bir çok patron bu kadar basit bir yasayı uygulayamıyor.
Ama bu seferki konumuz bu değil. Yine bir araştırma yapılmış, aslında belki boşuna yazıyorum ama maksat yazıyor olmak tabi. Ki bu araştırmanın çıkardığı sonuç yüzyıllar önce doğruluğu kanıtlanmış.


Çok çalışan ve disiplinli olan kişiler daha uzun, daha mutlu, daha istikrarlı ve daha başarılı bir hayat sürüyor, genelde daha sağlıklı alışkanlıkları oluyor ve daha az riske giriyorlar. Başarılarının getirdiği mutlulukla hayata daha da sıkı sarılıyorlar ve daha sıkı tutuyorlar hayatı.
E mâlum-u âliniz ki işleyen demirin ışıldadığını boşuna söylememişler, işlemezse pas tutacağını da eklemişler.


Çalışmak çok iyi bir şeydir, bir şeyi resmen yapıyorsun, bir eser meydana getiriyorsun, bunun keyfini sonuna kadar sürmek de sonuna kadar hakkındır.
Sen çalışınca patronun kazanır, toptancı kazanır, müşteri kazanır, maliye kazanır, devlet kazanır ama sen kazanamazsın, sadece kazandığını zannedersin.
Oysa gerçekte sadece ustana bir dolar daha kazandırmışsındır.


Onun için sevgili okuyucum, çalışacak olursan kazanabileceğin ve kafanı gönül rahatlığıyla emanet edebileceğin bir işte çalış. Önce yaptığın işi sev. Sonra bu işin nasıl yapıldığını iyice bir öğren. Bir işi bozmadan asla doğrusunu öğrenemezsin, gerekirse Beşbin sefer bile olsa baştan yapacaksın. Ama her seferinde daha iyisini yapmalısın.
Sonuçta çalış çalış nereye kadar? Mezara kadar, emeklilik ancak mezarda. Başka yerde emeklilik yok, bunu da sakın unutma.