Bu Blogda Ara

Para etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Para etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

08 Şubat 2025

Mide

 Bir zamanlar işbu kıraat eylediğiniz yazıları yazan kişinin çok düşkün olduğu midesi artıkım iki günde bir arıza vermeğe ve sürekli istifra etmek için tuvâlet aramağa başladı.
 

Esasına bakarsanız Kırkyedi kocaman yıl boyunca Dil her türlü olumsuzlukları söyleyebilmeği başaramayınca içeri atmağı seçmek zorunda kalan vücûdun en önemli boşaltım organı belki de son zamanlarını yaşayabilmeğe çalışıyor.


Hani hepinizin çok sevdiği ve uğruna Milyarlarca Türk Lirasılık İddaa kuponları oynadığı ama pek de bir Sipâli kazandırmayan Fotbol adında bir Sipor Müsabakasını yöneten Haakem adlı şahsın doksanıncı dakikadan sonra üzerine eklediği zamanları yaşıyor sizin anlayacağınız.


Yine de tüm bu hadise-i menfiyata güzel göğüs gererek iyi karşı koyabilmeği başardığı cihetle Mide adlı Sindirim Organına teşekkür etmenin bir vatandaşlık vazifesi olduğunu belirtmeden geçemeyeceğiz.

22 Kasım 2024

Beşyüz Türk Lirası

 Sonunda beklenen Sipâli geldi geliyor.
Geçende bahsettiğimiz ve karşılığında sadece Beş Amerika Birleşik Devletleri Doları Seksen Amerika Birleşik Devletleri Senti alabildiğimiz İkiyüz Yeni Türk Lirası'nın bir üst değeri olan Brşyüz Yeni Türk Lirası yakın bir zaman zarfında tedâvüle çıkmağa hazırlanıyor.


Ancak bahsediilen Beşyüz Yeni Türk Lirası bunlar değil.
Çünkü onbeş yıl kadar önce Altı Sıfır atıldıktan sonraki dönemde kullanılan Yeni Türk Lirası'nın Yeni ibaresi kaldırıldı.
Şeklini değerini ve de tabi ki alım gücünü elimize geçince görebilip tâhlil edebileceğiz.
Ancak aşağıdaki bundan da olmayacağı kesin.


Bundan sonra da eski Mor Binlikler kadar değerli olmasa bile sırada Bin Yeni Türk Lirası var ki gerçek anlamıyla Birmilyar Türk Lirası anlamına geliyor.
Eğer paramızdan altı adet sıfır atılmamış olsaydı bu Binlik olacaktı Milyarlık banknot.


Burada gördüüğünüz Mor Binlik Onbeş Nisan Bindokuzyüzelliüç günü tedâvüle çıkmış Yedi Mayıs Bindokuzyüzyetmişdokuz günü tedâvülden kaldırılmıştır.
Vatanımıza milletimize şimdilden hayırlı uğurlu ve bereketli olsun.
İnşallah bir gün Türk Lirasımızı gerçek anlamda hak ettiği yerlerde görürüz.

02 Ekim 2024

Ekim'in Güzel Kahvemsi

 Geçen ay yazmıştık ki Cemre tuhaf bir şekilde Para'ya düşmüş ve sefkilısı olduğunu sandığı Barke ile gününü gün edebilmeğe çalışıyordu.
Ama bu ay yani Ekim geldiğinde ve serinliklerini bizim içimizde güzelce hissettirdiğinde bizim Cemre gitmiş bir kahveciye Türk Kahvemsi gummilenmekte.


Sonbahar artıkım iyicenem hayatlarımıza avdet eylemiş ve huzurumuza çıkmış, Güneş bile erken saatta Home'sine doğru yollanmağa ve Business'ine de her gün ikişer dakika geç gelmeğe başlamışken insanın içini birazcık dâhi olsa ısıtabilmesi için azıcık Türk Kahvemsi gummilenmek bile essahtan nefaset bir şey olmak vardır.
Bunun esas olanı közde ve cezvede yapılmış olanıdır, ama günümüzde birçok mekân Türk Kahvemsi'yi makinede yapıyor ve makineler hata yapıyorlar.


Son zamanlarda bilmiyorum Şehir Hatları Vaporlarından herhangi birine bindiniz ve Vapur Cafe'den herhangi bir Türk Kahvemsi sipariş ettiniz mi?
Genel olarak alacağınız cevap Türk Kahvemsi Makinesinin arızalı olduğu olacaktır.

05 Eylül 2024

Hadi İşe Gidiyoruz

 Hepinizi biliyorum hafta ortaları böyle pestilleiniz çıkmış gibi olmak var.
Ancak haftalıklarınızı ceplerinizde görmek ve hissetmek istiyorsanız haftanın ikinci yarısında da tıpkı ilk yarısında olduğu gibi işlerinize gitmeniz gerekmekte.
Eğer ki işe gitmezseniz haftalıklarınızı alabilme şansınız ne yazık ki yok, tıpkı Çorum'da yayla olmadığı gibi.


Bir dayire düşünün ki pencerelerinin iç tarafı Çorum Yaylası'na bakıyor, diğer dış tarafı da Çorum şehir merkezine.
İç tarafındaki pencerelerden ellerinizi yayladaki bahçeye uzatabilmeği başarabilirseniz Leblebi adlı Leb demeden anlamamız gereken nesne-i şerifi hiçbir zahmete katlanmağa mecbur olmadan dağarcıklarınıza ekleyebilirsiniz.


Bu arada yeri gelmişken ve konusu da açılmışken Biz Üç Muz olarak şunu da ilâve edelim ki Çorum gerçekten de dünyanın merkezidir.

01 Eylül 2024

Cemre Paraya Düştü

 Çoğumuzca mâlumdur ki bizim Cemre adını verdiğimiz kadınsı bir kavram mevcuttur. Her yıl Sevgililer Gününden sonra eğer sevgilisi olduğunu sandığı ama kendisini arsla sevmeyen Berke'den güzel bir hedâye almışsa önce havaya sonra suya en son da toprağa düşer. Yok eğer hedâyesini beğenmemişse düşüş sıralaması değişebilir veya zamanı gecikebilir, daha da tuhafı gidişini ve hareket zamanını kafasına göre değiştirme becerisine sahiptir.


Ancak içinde bulunduğumuz İkibinyirmidört Yılı'nda bir ilk oldu, hepimizin sevgilisi Cemre gidiş zamanına yakın Sipâli'ye ya da herkesin anlayacağı lisân-ı münâsipten yazayım Paranın içine düşeceği tuttu.


Paranın içine düştükten sonra Cemre'nin sıcaklığına ve ateşine daha fazlama karşı koymağı başaramayan Para cayır cayır yanmağa ve elini süren herkesin elini yakmağa başladı.
İşbu ateşin iyiye işaret olduğunu düşünen ve Kışın ortasında doğal olarak Şehr-İstanbul'da lâpa lâpa kar yağmasını isteyen bazı okuyucularımız olabilir ama Kış kapumuza avdet eyleyip de işbu açın hâlinden anlamayan bağzı tok zümrenin sürekli istediği Kar yağmağa başladığı zamanlar Sonbahar döneminde Cemre'nin yakmağa başladığı Sipâliler yüzünden Kışın binalarımıza tahakkuk ettirilecek Doğalgaz Fatura Ücretlerine bütçelerimiz yetmediği zaman nasıl bir çözüm bulunabileceğini Biz Üç Muz olarak hiç bilemiyoruz ve daha da ilgi çekmesi için bilmek ve öğrenmek bile istemiyoruz.


İmdı aklımıza zurnanın zırt dediği soru lâk diye önümüze düştüğüne göre sorabilir ben, korkmayın cevabı da var:
Her yıl Yazın müjdecisi sayılan Cemre adlı dişi varlığımız Sipâli içine düştükten sonra neler yapıyor?


Ne yapacak? İsm-i şerifinin Berke olduğunu henüz öğrenebilmeğe muvaffak olmağı başarabildiğimiz ve Cemre'nin tek taraflı olarak bağımlı olduğu sefkilısıyla gezip tozuyor ve Para'nın içine düştüğü günün güzel anılarıyla avunarak gününü gün edip Kutsal Şarap'ı gummileniyor.

31 Ağustos 2024

Aybaşı Geldi Çattı - Volüm Üç

 Bundan yıllar önce Aybaşı'nın gelip çattığını ve memurda şafağın attığını yazmıştı ben.
Aradan geçen dörtbuçuk yıllık zaman zarfında olan bağzı değişimleri ve benzerlikleri yazmamın zamanı geldi de geçiyor bile.


Ayın başlarında banka hesaplarımıza yatmış olan bir önceki aya ait maaşlarımızın henüz ceplerimize girmediğini belirterek yazıma başlıyorum.
Aradan geçen koskocaman dört yıl boyunca hayatlarımızda değişmeyen tek şey bu.
Hesaplarımıza yatan maaşlarımızın miktarı kaç Türk Lirası olursa olsun henüz ayın onuncu günü geldiğinde hiçbir kuruşu bizimle birlikte kalmıyor.
Arslinda o da kalmak istiyor ama mâlesef bizimle birlikte kalabilmesne izin verilmiyor.
 

 Bundan çok değil sadece ve sadece BİN GÜN kadar önce Onaltı Kasım İkibinyirmibir günü tüm kısıtlamalara rağmen Amerika Doları'nın On Yeni Türk Lirası olma sınırını geçmişti.
Dolar tabi o günden bu güne aynı seviyede kalamadı, günümüzde o günkü değerinin üçbuçuk misline yakın seviyeye avdet eylediğini dövüz piyasasını takip edenler bilirler.


Ancak biz yine de hâlkta para olmadığına dair yaptıkları edebiyata pek inanmıyoruz, çünkü ne zaman sokaklarda gezmeğe çıksak yolların her tarafı Tomofil dolu ve bu otomobiller suyla çalışmıyorlar.
Çoğunluğunun deposuna yerleştirilen Benzin ve Mazot adlı yakıtla çalışıyorlar.
Bunların kayıtlarını tutmak Biz Üç Muz'un görevleri arasında olmadığı cihetle şuraya ücretlerii inceleyebileceğiniz bir "Bağlantı" bırakıyorum, artık tıklayabilirsiniz.


İşbu resm-i şerifte de temaşa edebileceğiniz üzere trafik Allah-u Te'âlâ'nın her günü tıkalı vaziyette ve işbu tıkanıklık Yeditepe Üniversitesi'nde görevli bilimadamlarının "Buradaki" araştırmasına göre Yüzaltmışsekiz saatlik bir haftamızın Otuzüç saatlık kısmını yollarda perişân olarak geçirmemizi sağlıyor.
Ya da araştırmanın sonucunu onların bize anlattığı dilden yazayım:
Ayda altı günümüz trafikte geçiyor.


Bizler artıkım gıdalı beslenmeği unuttuk, sadece karınlarımızı doyurabilmeğe çalışıyoruz.
Hadi bu ay neyse diyeceğiz ama Ekim-i Şerif Ayı geldiğinde havalar son bir Pastırma Yazı sonrasında soğumağa başladığında Doğalgaz ve Elektrik kullanmak zorundayız ve geçtiğmiz ay içinde bunlara şöyle güzel bir zamcık yapıldı ama asgari ücrete dokunulmadı.


İşbu şerait dâhilinde azami çalıarak cebimize giren asgari ücretin bizimle kalması mümkün müdür sizce?
Çünkü bilinmeyen yerlerdeki Üçüncü Dünya Ekomonileri her zaman Tıkırında işlemeğe ve çarkları sağlam döndürmeğe muktedirdirler.
İmdı nüsahâde buyuran herkese içinde bulunduğumuz İkibinyirmidört Yılının ilk iş günündeki Kapalıçarşı'daki döziz ücretlerini arz etmek isteriz:


Hemen belirteyim Yılbaşından itibaren tahakkuk ettirilecek lan asgari ücret her ne kadar bir ay sonra ceplerimize Sipâli olarak girmesine rağmen Biz Üç Muz olarak o günkü kurlar üzerinden değerini hesaplayalım:
Asgari ücretimiz içinde bulunduğumuz İkibinyirmidört yılında Onyedimilyarikimilyon olarak belirlendi ve gelecek yıla kadar dokunulmayacağı açıklandığını bilginize arz ederiz.
Paranın gerçek değeri her zaman Has Altın üzerinden hesaplanır, bu itibarla asgari ücretle Sekiz gram Yirmisekiz santigram (8.28) has altın alınabiliyordu o günü.
Ancak hâlkımız Amerika Birleşik Devletleri Dolarını üstün tuttuğu cihetle o günü Beşyüzyetmişbir Dolar Doksanyedi Sent (571.97) yapıyordu.
Hâlkımız sepetine Avrupa Ekomonik Topluluğu Eurosu da eklediği için onun da karşılığı Beşyüzyirmisekiz Euro Yetmişüç Sent (528.73) yapıyor.
Dünyanın en pahlı parası Kuveyt Dinarı'dır, oradan da hesaplarsak Yüzyetmişsekiz Dinar (178) yaptı mı?
Tüm fotbolseverler bilirler ki Uefa'nın ve Fifa'nın para birimi artıkım sadece İsviçre'de kalan Frank'tır, ona da uygularsak Dörtyüzseksenüç İsviçre Frangı (483) yapar.
Hadi bir de içimizdeki incilazları da memnun edelim, Dörtyüzkırksekiz İngiltere Sterlini (448) yaptı.
 
Amerika Doları : 17.002 ÷ 29.73 = 571.97
Avrupa Eurosu : 17.002 ÷ 32.65 = 528.73
İsviçre Frangı : 17.002 ÷ 35.20 = 483.00
İngiltere Sterlini : 17.002 ÷ 37.95 = 448.00
Kuveyt Dinarı : 17.002 ÷ 95.00 = 178.00
Has Altın : 17.002 ÷ 2.056,50 = 8.28
 
Yukarıdaki yazılı sayılardan kafanız bulanmasın diye bir de tablo ve matematik olarak anlattık.
İşbu sayıları aklınızda iyi tutun, çünkü yazının yayınlandığı gün yeniden karşımız çıkacak.


İmdı avdet eyleyelim Asgari Ücreti ceplerimize girdiği güne ve o günkü değerlerine:
Dolar olsa Beşyüzaltmış dolar Otuzsekiz sent (560.38), Euro olsa Beşyüzondokuz euro Altmışiki sent (519.62), Sterlin olsa Dörtyüzkırkbir sterlin Altmışbir şilin (441.61), Dinar olsa Yüzyyetmişyedi dinar Altmış kuruş (177.60) olarak değerinden düştü değil mi?
Ama merak etmeyin, altın alsanız Sekiz gram Yirmidokuz santigram (8.29) veya Frank üzerinden Dörtyüzseksenbeş frank Yedi santim (485.07) alabiliyorsunuz, yani Askari Ücret bu iki para birimine karşı değer kazanmış bir aylık zaman zarfında.
 
Amerika Doları : 17.002 ÷ 30.34 = 560.38
Avrupa Eurosu : 17.002 ÷ 32.72 = 519.62
İsviçre Frangı : 17.002 ÷ 35.05 = 485.07
İngiltere Sterlini : 17.002 ÷ 38.50 = 441.61
Kuveyt Dinarı : 17.002 ÷ 98.50 = 177.60
Has Altın : 17.002 ÷ 2.050,00 = 8.29
 
Artışlarla düşüşlerle bir dönemdi bunlar.
Gelelim günümüze, yani zurnanın artık zırtladığı yere.


Bugün aynı yerden aynı dövizciden çekilen işbu resm-i şerifteki ücret tabelâsında da görülmektedir ki Yeni Türk Lirası değerini kaybetmeğe devam etmekte ve alım gücü iyicenem düşmekte.
Asgari ücretin bugünkü değeri ahanda burada.

Eğer bugün Dolar alırsak Beşyüz dolar Otuzbeş sent (500.35)
Euro alırsak Dörtyüzelliüç euro Otuzsekiz sent (453.38)
Frank alsak Dörtyüzyirmialtı frank Onbir santim (426.11)
Sterlin alsak Üçyüzseksenbir paund Altmışüç şilin (381.63)
Dinar alsak Yüzelliüç dinar Seksenaltı kuruş (153.86) alabiliyoruz.
 
Amerika Doları : 17.002 ÷ 33.98 = 500.35
Avrupa Eurosu : 17.002 ÷ 37.50 = 453.38
İsviçre Frangı : 17.002 ÷ 39.90 = 426.11
İngiltere Sterlini : 17.002 ÷ 44.55 = 381.63
Kuveyt Dinarı : 17.002 ÷ 110.50 = 153.86
Has Altın : 17.002 ÷ 2.802,00 = 6.06

Ama işbu aldıklarımız Binde İki oranında vergiye tabi olduklarından vergiyi de üzerine eklememiz gerekiyor, bu da Asgari Ücretten zarar etmemize veya alacağımız miktardaki dövizden daha düşük miktarı alabilmemize sebep oluyor.
İmdı avdet edelim en güvenli liman olan Altına, Asgari Ücret ile bugün Altı gram Altı santim (6.06) Has Altın alabiliyoruz, yani bir Cümhûriyet Altını bile etmiyor Asgari Ücretin günümüzdeki gerçek değeri.
Farklarını da hesaplayalım:

Amerika Doları : 561.97 - 500.35 = 61.62
Avrupa Eurosu : 528.73 - 453.38 = 75.35
İsviçre Frangı : 483.00 - 426.11 = 56.89
İngiltere Sterlini : 448.00 - 381.63 = 66.37
Kuveyt Dinarı : 178.00 - 153.86 = 24.14
Has Altın : 8.28 - 6.06 = 2.22

Bu yılki Asgari Ücret uygulanmağa başladığı günden bu yana bugüne kadar eridiği değerden bahsettik, imdı Yılbaşı'daki döviz miktarlarını günümüzde alabilmek için kaç Türk Lirasıcık ödememiz gerektiğini de hesaplayalım:

Amerika Doları : 561.97 x 33.98 = 19.095,74
Avrupa Eurosu : 528.73 x 37.50 = 19.827,37
İsviçre Frangı : 483.00 x 39.90 = 19.271,70
İngiltere Sterlini : 448.00 x 44.55 = 19.958,40
Kuveyt Dinarı : 178.00 x 110.50 = 19.669,00
Has Altın : 8.28 x 2.802,00 = 23.200,56

Hesaplarımızı temaşa ettikten sonra Yeni Türk Lirası da sürekli değer kaybetmekte ve Eski Türk Lirasını yani Milyonların konuşulduğu dönemi aratmamakta, tabi günümüzdeki Türk Lirasının arkasına altı adet sıfır rakamını ekleyince İkibindört öncesi kullandığımız parayı bulacağız.
Son tablomuzda da eğer yukarıda saydığımız dövizlere yatırdığımızda aradaki ücret farklarını yazalım tam olsun.
 
Amerika Doları : 19.095,74 - 17.002 = 2.093,74
Avrupa Eurosu : 19.827,37 - 17.002 = 2.825,37
İsviçre Frangı : 19.271,70 - 17.002 = 2.269,70
İngiltere Sterlini : 19.958,40 - 17.002 = 2.956,40
Kuveyt Dinarı : 19.669,00 - 17.002 = 2.667,00
Has Altın : 23.200,56 - 17.002 =  6.198,56

Temaşa edilebildiği üzere Askeri Ücret olmayan Asgari Ücret olan her ay sonunda ceplerimize giren ücretten bugüne kadar yukarıda behsettiğim değerler kadar erimiş.


İşbu beyiti hepimiz hatırlarız, rahmetlinin kırk yıl önce söylediği beyitleri o günlerde de yaşıyorduk, günümüzde de yaşıyoruz.
Tek farkla, yirmi yıl önce paralarımızdan altı adet sıfır atıldı. O dönemde en büyük paramız olan Onbin Türk Lirası günümüzde oldu en küçük paramız olan Bir Yeni Türk Kuruşu.


O bir kuruş da günümüzde hiçbir geçerliliği olmayan ama hesapları dolduran ve ileriki zamanlarda Bir Türk Kuruşuluk Borç yüzünden başlarımızı belâya sokan bir varlık oldu.


Gerçekten dediğimiz gibi Aybaşı geldi çattı, Memur'da şafak attı. Nasıl geçeriz çarşıdan kasaba manava yakalanmadan?
Çünkü denizde yüzüyor boy boy odun ve evde ne şeker kaldı ne de un. Yakamozu yaslamış denize Dolunay, şinanay yavrum şinanay. Böyle giderse pahalılık vay vay vay, kafada ne tahta kalacak ne de yay.

Günün Şarkısı

Hiç sorulur mu? Tabi ki Şiki Şiki Baba, rahmetli Durmuş Çiğdem'in sesinden.


Aha da buraya videosunu da bıraktım anadın mı, isteyen dinlesin.
Gerçi son zamanlarda bu şarkının bir sürü kavırı yapıldı ama yapılan kavırların hepsi güzelim şarkının içine sıçmış.
Güftesini okumak isteyen bu yazıya tıklayabilir:
Martı, 20.1.2020 tarihli.

19 Ağustos 2024

Hayâl

 Bu akşam biraz hayâl kuralım, çünkü hayâl kurmak için hiç kimse hiç kimseden para istemiyor. Ancak çok güzel ve sinsi bir şekilde kırıyor, emin olun para isteseydi daha iyiydi.
Çünkü cepten giden Sipâli yani Para bir zaman sonra bir şekilde yerine konulabilir ama hayâl ve umut kırıklıkları öyle sanıldığı kaddar kolay tamir edilemezler.
Çivinin çiviyi söktüğü günümüze kadar arsla görülmemiştir, atalarımız işbu mevzuat-ı hissiyat-ül umumiye dâhilinde çok yanılıyorlar..


Hayâllerimizde öncelikle biraz mutluluk olsun, tüm insanların diğer canlılarla barış ve huzur içinde yaşadığı sükûnet gibi.
Hayâllerimizde sonra huzur olsun, istediğimiz ve bizleri gerçekten mutlu eden işleri yapalım.
Hayâllerimizde sonra sağlık olsun, sağlığımız olmazsa yukarıdaki saydıklarımın hiçbiri olmaz.
Hayâllerimizde sonra para olsun, bugüne kadar kaybettiklerimizi yerine koyabilelim ve hayatlarımızın kalan kısımlarını yukarıda saydığım şekillerini bozmak zorunda kalmadan yaşayabilelim.
Hayâllerimizde biraz da zaman olsun, yakın çevrelerimizden başlayarak gezebilelim görebilelim kültürümüzü verelim ve kültürleri alalım, kültürel hayata can verelim.
Tabi bu arada her zaman tıkırında işleyen ekomonilerimize daha çok cansuyu verelim.
 

Kurduğumuz hayâl Kahvesiz olmaz tabi, hele hayat kitapsız kahvesiz ve kedisiz hiç çekilmez.
Bir de işbu hayâllerimizi gerçeğe dönüştürmemize yardım edebilen kafa dengi arkadaşlarımız olursa daha da iyi olacaktır kanımca.

06 Ağustos 2024

Ekomoni Günlük Hâli

 Bir zamanlar dediğim şurada en fazla beş yıl öncesine kadar oldukça değerli olan bir Paramız vardı, bunun en büyüğüyle bir on yıl daha önce Amerika Birleşik Devletlerindeki tedâvülde olan paranın en üst değerdekini tek başına satın alabiliyorduk. Dahası üzerinde paramızın üstü bile artıyordu.
İşte o bahsettiğimiz zamanlarda evlerimize ET adı verilen bir gıda da rahatlıkla girebiliyordu.
O günler çok güzeldi, değerini bilemedik.


İmdı bir Kasap dükkânının vitrini önünde etin en ucuz olduğu sakatatların üstlerine ancak bakabiliyoruz.
İyi ki içeriden dükkânın sahibi çıkıp da lâf edebilmeğe cesareti yok, çünkü gerek Bindokuzyüzotuzbir yılında Şehir Işıkları gerekse Bindokuzyüzseksenüç yılında En Büyük Şaban filmlerinde neler olacağı gerçeğe döküldü ve sahneler çekildi.
Ama yine de hâlimize şükretmemiz gerektiğini söyleyen bir adet bakıcımız var çok şükür, bakıcımıza Desilyonlarca kere teşekkür ediyoruz ki bizlere bakmaktan bir gün bile imtina etmiyor, ya Haraptar Köyü gibi satsaydı bizleri ne olacaktı?

29 Temmuz 2024

Ay Can Canon

 Seninle bugün tanışmıştık. Bundan tamı tamına yedi yıl önceydi.
Kameramdan uzaktayken hayatıma bir kurtarıcı gibi girmiştin.
Seni satın almam çok zor olmuştu ama bana kaydettirdiğin güzel anılarım için zat-ı âline ne kadar teşekkür etsem azdır.


Günümüzde yedek parçanın olmayışı ve olsa bile astarının yüzünden pahlı çıkacağı cihetle sana geçen yıl elveda demek zorunda kalmıştım.
Evet sevgilim, bugün senin doğum günün ama sen artık tarihin tozlu sergenleri arasındaki yerini aldırıldığın günden beri çok zaman geçti.
Bütün bu anılarımı en güzel ve en canlı şekilde kaydettiğin için sana ne kadar teşekkür etsem azdır, hakkını ne yazık ki arsla ödeyemem.
Affet beni sevgilim, seni düşürdüğüm için özür dilerim.

10 Temmuz 2024

Banka Kumbarası

 Hepimizce mâlumdur ki günümüzde banka adı verilen kuruluşlar zaten zar zor geçinebilmeğe çalışan Türk hâlkının başlarına belâ oldular. Günümüzde bankalara borcu olmayan insanı parmakla gösterirler, çünkü çevrede bir tane bile bulunmamakta.
Oysa bundan birkaç yıl öncesine kadar bankalar çocuklara günümüzdeki embesiloğlu nesilin ziyadesiyle yabancı olduğu "Kumbara" adında bir kutu dağıtırdı, çocuklar harçlıklarından arttırdıkları Sipâlileri kötü günler için biriktirebilsinler diye.


Sonra ne mi oldu?
Bütün bankalar kumbara dağıtmağı bıraktı ve yerine kıredi kartı dağıtmağa başladı, hem de verdiği kişilerin borçlarını ödeyebilme hâddi olup olmadığını pek fazlama da sorgulamadan.
Bu kartları alan veya almak zorunda kalan birçok vatandaşımız da borçlarını ödeyemedikleri için de "Şak" diye icraya verildiler.

03 Temmuz 2024

Home Çok Güzel

Hayatı keşke şöyle güzel bir evde geçiriyor olsaydık.
Hem ferah hem sessiz hem de rahat üstelik de huzurlu, ne rahatsız eden münâsebetsiz komşu var ne de zart zurt kapularımızı çalan.
Se yok seda yok, para var huzur var.


İmdı sevgili okuyucularımızın bilip bilmediklerini konusunda Biz Üç Muz olarak emin değiliz ama bundan yıllar yıllar önce Şehr-İstanbul'un o zamanki içerisi değil ama günümüzün cazibe merkezlerinde bu tarz evlerden çokça mevcuttu.
Merak edenler Facebok'taki Sayfaya gelebilirler.
Aradan geçen bunca zaman sonrasında her şey İstanbul'a yığıldığı için olanlar oldu tabi.
İmdı arayın ki eski güzellikleri bulasınız.


Bu arada eğer burası böyleyse orası nasıl derseniz bir zamanlar İstanbul'dan Bükreş'e doğrudan tren vardı ama o trenin var olduğu yıllarda bizim yurt dışına çıkış iznimiz yoktu.
Yurt dışına çıkış iznimiz alındıktan sonra ise bir önceki cümlede bahsedilen tren yoktu.
Tüm bu yokluklardan dolayı Biz Üç Muz olarak işbu mevzuat-ı umumiye dâhilinde fazlama bir şey nr yazık ki anlatamayacağız.

20 Nisan 2024

Bitik Bir Ekomoni

 Bizim ekomonimiz her zaman bir âlemdir ve her zaman da ısrarla tıkırındadır.
Bugün kıçıkırık bir traş bıçağı olan Permatik adlı ism-i şerifi efsahaneye dönüşmüs bir ürün lâzım oldu bana.


Migros'un yolum üzerindeki bir mağazasından satın aldım ki bunda norminâl olmayan hiçbir nesne-i şerif bulunmuyordu ve gayet de doğal bir süreç yaşandı.
İmdı tahmin edin balakım bir paket Permatik kaç Türk Lirası olsa beğenirsiniz?
Beş adetlik paketine tamı tamına Seksenüçmilyondokuzyüzellibin Türk Lirasıcık ödemek zorunda kaldım ki bilmeniz için ekte Kadeve Fişini de ibraz ediyorum.


Anlaşılan yukarıda mâlum olan ücreti belirleyen bizim böyük erkek kardeşimiz bizlerin traş olmasını istemiyor ve at hırsızı gibi dolaşmamızı arzu ediyor, ancak bizler kendisini hiçbir zaman sakallı olarak görebilmeği beceremedik nedense.


Hayat pahlı geçim zor her şey ateş pahası
Gezmeğe eğlenmeğe yok fakirin parası
Geceleri kapanır evlere garibanlar.
En ucuz eğlence bu tam dokuz ay vade var.

28 Eylül 2023

Ayfon Onbeş Tanıtımı

 Hayat bağzı konularda geç kalanları affetmiyor.
Bir zamanlar çok yeni bir ürün olan ve belki de Ayfon'un en kâliteli ve sağlam Cep Telefonu olan Ayfon Dört çoktan tarihin tozlu sergenleri arasındaki yerini almak zorunda kaldı.
Ayfon o günden beri her yıl yeni bir model çıkarttı, her çıkarttığı yeni modele de üç yıl kullanma ömrü biçti. Çünkü sağlam ürün çıkartsa zaten bol olan Sipâlilerine daha fazla Sipâli katamayacaktı.


Bu yıl Ayfonlar büyüye büyüye onbeşinci nesile ulaştı.
Daha sadece bir yıl önce çıkarttığı Ayfon Ondört'ün pillerini daha çabuk bitirtecek güncellemesini de belki birkaç haftaya çıkartacak.
Tabi daha eski modellerinin de kullanım ömrünü bitirmeğe niyetli.
Yeni telefonu çıkartmaz ve eskisinin kullanım hükmünü sonlandırmazsa Para kazanamayacak.


Daha da ilgi çeken durum ise sıkı durun açıklıyorum:
Bu yeni çıkan Ayfon Onbeş telefonu almak için "Millette para yok" dedikleri hâlkın önemli bir bölümü şimdiden sıraya girmiş vaziyette.
Kısacası ben hâlkımızda para olmadığı geyiğine pek katılamayacağım.
Zaten hâlkta Sipâli olmasaydı bu kadar Tomofil yollarda olmazdı çünkü otomobiller su yakmıyor ve burası Dubai değil.

02 Eylül 2023

Deniz Dolmuşu No: 2

Daha önceleri de bahsettiğim nakit parayla veya İstanbulkartla binilmesi Galataport'un emirleri sayesinde yasak olan ama taşıtların mülkiyeti Şehir Hatları'nda dolayısıyla İstanbul Belediyesinde olan Deniz Dolmuşu ism-i şerifini taşıyan bir taşıtı bugüü Kadıköy iskelesine yanaşırken görüntülemeği yeniden başardı ben.


İşbu mevzuat-ı umumiye hakkında daha önceleri yazmış olduğumuz yazıya erişmek için lütfen Deniz Dolmuşu kısmına tıklamanız önemle rica olunur.
Eklemek istediğim başka bir şey de eğer bu taşıtlarda İstanbulkart geçmeyecekse neden üzerinde Şehir Hatları'nın çift çapalı efsahane logosu mevcut olduğunu da merak ediyor ben.
Oldu olacak doğrudan Galataport'un şeysini koysalardı daha iyiydi.

19 Temmuz 2023

Deniz Dolmuşu

 Bizim buradan yazdığımız ve ne yazık ki içinde yaşamak zorunda olduğumuz Şehr-İstanbul gerçekten tuhaf bir şekle sahip olduğunu yıllardan beridir söylüyorum da hiç kimse inanmıyor.
Bugünkü yazımda da Deniz Dolmuşu'nu kâlemime dolayacağım.
Mâlum-u âliniz Deniz Dolmuşu ism-i şerifi bizzat İstanbul Belediyesi'nin bulduğu bir ad ve kavramdır.
Bundan uzun uzun yıllar önce Deniz Otobüsü ile başlayan, sonraları Deniz Taksi ile devam eden ama ilk nesil Deniz Taksi başarısızıkla sonuçlanan, sonraları tekrardan hortlatılan ve şimdilik idare edebilecek seviyede olan yeni dünya düzeninin şimdilik son halkası Deniz Dolmuşu olmak var.


İşbu resm-i şerifimizde temaşa ettiğiniz gibi şekli şemâli bile olmayan, bir kayığın üzerine üçbeş tahtaperde ile örtünen ya da şöyle söyleyeyim sıkmabaş diye tabir edilen bazı giyim eşyasını çok önemli şekilde koruyan ama içlerinde taşıdıkları kötü ruhları hiçbir şekilde uzaklaştırmayan güruh gibi örtünen, üstüne üstlük Yirmibeşmilyon Türk Lirasıcıklık biniş ücretini ödeyebilmek için illâ Master Kart anlaşmalı kıredi kartına sahip olmanız gereken bir deniz taşıtı olmakta kendileri.
Çünkü efenim Deniz Dolmuşlarında tıpkı Kara Dolmuşlarında olduğu gibi Akbil ya da daha anlaşılacak şekilde söyleyeyim İstanbulkart geçmediği gibi Kara Dolmuşundan farklı olarak Nakit Para ile binemiyorsunuz çünkü o da geçmiyor.


Yani benim veya birçok vatandaşımızın kredi kartı olmadığı için bizler bu taşıta binemiyoruz çünkü kendini bir halt sanan Galataport ve Şehir Hatları paramızla bizleri rezil ediyorlar.
Eğer kredi kartınız varsa ve Galataport'a gelmeği çok istiyorsanız sefer saatlarına ve taşıma şartlarına ahanda buradan ulaşabilirsiniz.

14 Şubat 2023

Sevgililer Günü Hakkında

Yine bir Sevgililer Günü Geyiklerinin boynuzları dolanmağa başladı çevrede.
Bu yıl içimden hiç gelemiyor böyle saçma günleri kutlamak, özellikle de Küresel Kâpitalist Dünyanın bizlere zorla dayattığı düşünceler bizim düzenlerimize bile ters düşüyor.


Daha şurada sadece birkaç gün önce memleketimize ağır hasar veren bir deprem olduğunu sanırım biliyorsunuzdur. Orada en az yüzbin vatandaşımızın hayatları erkenden sonlandırılmışken sanırım hiçbirimizin içinden geleceğini sanmam böyle saçma bir günde yummilenip gummilenip haşna fişne olmak.
İmdı burada o mıntıkanın fotoğraflarını paylaşarak sizlerin de midelerinizi kaldırmayayım, gerçi sizler sosyâl mediada hepsini görmektesiniz. Ancak bir konuyu önemle belirtmek isterim sizlere, bunu görün düşünün sonra karar verin.


Ha eğer merak ediyorsanız söyleyeyim, ben bu yıl da sevgilisizim ve sevgilisiz olmaktan son derece memnunum. Çünkü eğer bir sevgilim olsa bugün kol yetmeyecek bacak gibi bir fatura girecekti. Mâlum-u âliniz her şey çok pahlı olmağa başladı ve daha önümüzde Ramézân-ı Şerif Ayı mevcut ki Şehr-İstanbul'a avdet eylediği gün bütün esnaf sanki sözleşmiş gibi iğneden ipliğe kadar her bir şeye kallâvi birer zamcık yapacaklar ki geçen yıl da kâleme aldığım gibi farz olacak. 

02 Nisan 2022

Ramézân-ı Şerif Ayı

Bugün günümüzde kullandığımız cismani günlere ait Milâdi Takvim'e göre İkibinyirmiiki ama ruhani günlere ait olan Hicri Takvim'e göre Bindörtyüzkırküç Yılı'na ait olan Ramézân-ı Şerif Ayı'nın ilk günü, birkaç saat önce Onbir Ayın Sultanı'na giriş yaptık Allah-u Te'âlâ'ya çok şükür.
Dün yazmıştım 9:24 saatinde Ramézân-ı Şerif Ayı'nın Hilâl'i görüldüğünün tutanağını, mâlum-u âliniz Hilâl görülmeden Ramazan orucu başlatılmaz.


Her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramézân-ı Şerif Ayı hayatlarımıza duhul ettiğinde memleketimin bütün Cami-i Şeriflerinde mahyalar asıldı tabi. Tek minâreli olanlar günümüz biliminin nimetlerinden faydalanarak ışıklı tabelâlar yaptırdılar, yıllardan beridir kullanmaktalar.
Ancak bu yıl son iki yıla nazaran bazı değişiklikler var, çünkü her şeyden önce son iki yılda uygulanan ve Ramazan'ın ruhunu körelten sokağa çıkma yasağı yok, Cami-i Şeriflerde gerek herkese günde beş sefer farz-ı ayn olan Vakit Nemazlarını gerek cemaatle birlikte kılınması gereken Cum'a Nemazı gerekse Ramézân-ı Şerif Ayı'na özel olan Terâvih Nemazlarını kılma yasağı yok.
Birçok şey eskisi gibi düzeldi ama hayatlarımızdan iki adet Ramézân-ı Şerif Ayı kendisinin Allah-u Te'âlâ'nın işini yaptığını iddia eden Bill Gates ad ve soyadlı bir adet zat-ı az muhterem tarafından çalındı.


Neyse biz Bill Gates'in sorununu Allah-u Te'âlâ ile hâlledebilmesini dileyelim ve kendi işimize bakalım, çünkü kendisi henüz yaşıyor. Mâlum-u âliniz gıybet etmek kul hakkına girer ve Allah-u Te'âlâ kul hakkına karışmaz ve alacaklı olan kul affetmedikçe affetmez, alacaklı olan kul bildiğiniz kâfir veya gâvur bile olsa.
Bizler biraz önce ilk Sahurumuzu ettik ve yaklaşık olarak onbeş saatlik Oruçumuza başladık.
Ancak bu öyle bir oruç ki bir küçük kırıntı yemek gibi bir hata yaparsanız veya kazara boğazınıza kaçtığında bozuluyor ama kul hakkı ve fakir fukara hakkı yerseniz bozulmuyor.
Kustuğunuz zaman bozuluyor ama İftar sofralarından kalkarken geride bıraktığınız bir lokma ekmeği israf ederken bozulmuyor.
Camideki hoca belki dalgınlıkla belki saat ayarının bozuk olması yüzünden Akşam ezanını birkaç dakika erken okuması ve ezan okunmağa başlayınca yemeğe başlanabileceğinin hükmü gereğince bozuluyor ama Muharrem, Safer, Rebi-ül Evvel, Rebi-ül Ahir, Cemazi-ül Evvel, Cemazi-ül Ahir, Recep, Şaban, Şevvâl, Zilkâde, Zilhicce adlı onbir kocaman ay boyunca aç olan insana derdi sorulmayınca bozulmuyor. Çünkü biliyorsunuz Hazret-i Muhammet "Komşusu açken tok uyuyan bizden değildir" buyurmuşlardır.


Dinin temel direği olan Abdest alınırken boğaza kazara bile olsa bir damlacık su kaçınca bozuluyor ama Ramézân-ı Şerif Ayı geldiğinde iğneden ipliğe şekerden ekmeğe zeytinden peynire her bir şeye iki misli zam yapıp ücreti arttırılarak satıldığında ve fakir fukaranın Ramézân-ı Şerif coşkusunu kısıtlayınca yani günümüz hayatında olmazsa olmazımız olan Para haksız olarak yenilince bozulmuyor.
Ben tabi ki gerçekten imanlı olup da hakkıyla davranarak ve yaşayarak ibadet edenlere demiyorum bunları, ama gösteriş yaparak ve kul hakkı yiyerek kendisini âlim gösteren zavallılara diyorum, zaten Atalarmız "Yarası olan gocunur" buyurmuşlardır, ben lâfımı ortaya kodum, isterim ki ettiğim lâf havada asılı kalsın ama günümüz yaşamlarına şöyle bir bakınca pek havada kalacağına da inanmıyorum.


Her neyse ben daha fazla şimşekleri üzerime çekmeden ve fışkısını çıkartmadan yazımı bitireyim de çekileyim.
Allah-u Te'âlâ'dan herkesin Ramézân-ı Şerif Ayı'nı ve geelceklerini hayırla yazmasını niyaz eylerim.
Şunu da unutmayın: Asıl bayram Ramézân-ı Şerif Ayı'nın kendisidir, insanlar Ramazan'ın içinde gizli olan nimetlerin boyutunu bilselerdi geri kalan Muharrem, Safer, Rebi-ül Evvel, Rebi-ül Ahir, Cemazi-ül Evvel, Cemazi-ül Ahir, Recep, Şaban, Şevvâl, Zilkâde, Zilhicce Aylarının da Ramazan gibi olmasını isterlerdi.
Yani anlayacağınız Ramazan'a boşuna "Onbir Ayın Sultanı" denilmiyor.

01 Mart 2022

Mart Ayı Geldi Çattı

Tepemizin d'amına yağması beklenen kar bize fena yağdı.
Bu sefer somut değil soyut olaraktan.
Çünkü mâlum ay başı geldi çattı memurda şafak attı, nasıl geçeceğiz çarşıdan kasaba manava yakalanmadan?
Gerçi artıkım günümüzün kapitâlist düzenine ayak uyduramayan kasap manav bakkal artık topu taca atmış durumda ama yine de birkaç adet direnen esnafımız mevcut.


Görüntüde yine başımızın belâlısı olan Amerika Birleşik Devletleri Dolarının bu ay başında eriştiği değeri ve bizim en büyük değerdeki paramızın yani İkiyüz Türk Lirasıcıklık kâğıt paramızın karşılığını görüntülemektesiniz.
"Ondört Amerika Birleşik Devletleri Doları Kırkaltı Amerika Birleşik Devletleri Senti."
Çünkü denizde yüzüyor boy boy odun ve evde ne şeker kaldı ne de un.
Gökyüzünde balık gibi yatıyor ay, şinanay yavrum şinanay.
Böyle giderse pahalılık vay vay vay, kafada ne tahta kalacak ne de yay.


Biz zamanında gerek Atla Gel Şaban'ı gerekse de Orta Direk Şaban'ı sadece gülerek izlemiş ve boş filmler olarak nitelendirmiştik.
Oysa rahmetli Kemâl Sunal gerek o zamanki yaşanan gerekse o zamandan önlem almadığımız takdirde o zamana göre gelecekte şimdiki zamana göre günümüzde yaşanmakta olan gelişmeleri özetlemiş filmlerinde.

14 Şubat 2022

Aşkın Anlamı Yatak Odası

Bir zamanlar, yani bundan uzun uzun yıllar önce dünya üzerinde Aşk adı verilen, gözünün kör olduğu, çeşitli çılgınlıklar yaptırabilen, uğruna da en olmadık şeyleri bile oldurtan bir duygu vardı.
 Aşkın üzerine sayfalar dolusu yazılar ve kitaplar yazıldı, filmler çekildi, tiyatrolar sahnelendi.


Gün geldi zaman geçti, artık sıra verme zamanı geldi, verilince de kâlp kırıklıkları yaşandı.
Hâttâ en acısı sevilen kişi seveniyle sırf sevildiği için dalga bile geçti, sonra da sümüklü bir mendil gibi bir köşeye fırlattı.
Öyle ki seven kişi sırf onu sevdiği için pişmân bile ettirilerek özür dilemek zorunda bile bırakıldı. Çünkü ne de olsa sevenin sevmeğe hakkı yoktu.


Bugünün aslında tek kazanan kesimi sadece kuyumcular ve çiçekçiler.
Kaldı ki aşkın ateşi yakarsa altını eritir, eriyen altın kadını eritir, kadın da erirse erkeği eritir.
Bu erimelerin tek karşıt gücü tabi ki sadece Sipâli'dir, yani sizin anlayacağınız dilde de yazayım Para'dır.


Anlayacağınız sipâli olmazsa aşkın varlığından söz edilemez bile.
Kısaca yazayım ki bu akşam kırılacak cevizleri içine almak için bile sipâli lâzımdır.
Mâlum-u âliniz aşk veresiye değildir, ya peşin verilir, ya da hiç verilmez terk edip gidilinir.