Bu Blogda Ara

Sevgililer Günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sevgililer Günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

01 Mart 2025

Ay Başı Geldi Çattı (Mart)

 Bu sefer esas olarak hem Ramézân-ı Şerif Ayı hem de Mart-ı Şerif Ayı aynı gün başlatıldı.
Memurlarda şafak çoktan beridir atıldığına bakarsak doğrudan mevzuata girelim ve Şehr-İstanbul'dan eteği belinde birer Kız olarak gittiğimiz Şehr-Adana'da işimizi gördürerek Kadın sıfatıyla geri gelelim.


İmdı gelin buyurun alınlarımızın Askeri Ücretli terinin günümüzdeki gerçek değerini hesaplamağa.
Mâlum-u âliniz ki değerler ve güçler Yılbaşı'dan beri eriyor, o kısımların tabeləleri de ayrıca gelecek.

Amerika Birleşik Devletleri Doları : 22.104 ÷ 36,42 = 606,91
Avrupa Birliği Eurosu : 22.104 ÷ 37,77 = 585,22
İsviçre Federasyonu Frankı : 22.104 ÷ 40,20 = 549,85
İngiltere Krallığı Sterlini : 22.104 ÷ 45,75 = 483,14
Kuveyt Emirliği Dinarı : 22.104 ÷ 118,50 = 186,53
Has Altın : 22.104 ÷ 3.390 = 6,52

İlk sayı İkibinyirmibeş Yılı boyunca uygulanacak ve yılın ortasında zam yapılması düşünülmeyen Asgari Ücreti, ikinci sayı ilgili Dövizin Bugünkü ücretini, sonuç ise Asgari Ücretle alınabilecek ilgili Dövizin Miktarını gösterir.


Ay ortasında ceplerimiz delikken gelen Sevgililer Günü değerleri için lütfen "Buraya => Sevgililer Günü" tıklayınız.
Çünkü sadece o güne özel olarak Çiçekçi Abla kahkahalarla gülüyor çünkü Sevgililer Günü'nün sadece Çiçekçi ve Kuyumcu esnafının kasalarına bolcanam Sipâli girmesinin sağlanması için Küresel Kapitâlist Güçlerin uydurduğunu biliyor.


Bundan sonraki tabeləmizde de yılın en küçük Ay'ı olan Şubat başındaki değerleri yazmamız gerekir:

Amerika Birleşik Devletleri Doları : 22.104 ÷ 35,80 = 617,43
Avrupa Birliği Eurosu : 22.104 ÷ 37,08 = 596,11
İsviçre Federasyonu Frangı : 22.104 ÷ 39,20 = 563,87
İngiltere Krallığı Sterlini : 22.104 ÷ 44,35 = 498,39
Kuveyt Emirliği Dinarı : 22.104 ÷ 115,70 = 191,04
Has Altın : 22.104 ÷ 3.222 = 6,86

İlk sayı İkibinyirmibeş Yılı boyunca uygulanacak yani cebimize girecek olan Asgari Ücreti, ikinci sayı solda açıkça belirtilmiş olan ilgili Dövizin geçen ayın başındaki ücretini, sonuç ise ilgili Dövizin o günkü alınabilecek miktarını gösterir.

Buradan sonra hadi Yılbaşı gününü geçtim bir aylık farkı bulacağımız tabeləmizdeki sonuçlara, tıpkı geçen ayki yazımızda olduğu gibi:

Amerika Birleşik Devletleri Doları : 617,43 - 606,91 = 10,52
Avrupa Birliği Eurosu : 596,11 - 585,22 = 10,89
İsviçre Federasyonu Frangı : 563,87 - 549,85 = 14,02
İngiltere Krallığı Sterlini : 498,39 - 483,14 = 15,25
Kuveyt Emirliği Dinarı : 191,04 - 186,53 = 4,51
Has Altın : 6,86 - 6,52 = 0,34

İlk sayı İkibinyirmibeş yılının Asgari Ücretiyle Bir Ay Önce alınabilecek Dövizin miktarını, ikinci sayı İkibinyirmibeş yılının Asgari Ücretiyle Bugün alınabilecek Dövizin miktarını, sonucu ise ilgili dövizdeki zarar miktarını yani Yeni Türk Lirasının kaybettiği değeri gösterir.

Amerik Birleşik Devletleri Doları : 10,52 x 36,42 = 383,13 + 22.104 = 22,487,13
Avrupa Birliği Eurosu : 10,89 x 37,77 = 411,31 + 22.104 = 22.515,31
İsviçre Federasyonu Frangı : 14,02 x 40,20 = 563,60 + 22.104 = 22.667,60
İngiltere Krallığı Sterlini : 15,25 x 45,75 = 697,68 + 22.104 = 22.801,68
Kuveyt Emirliği Dinarı : 4,51 x 118,50 = 534,43 + 22.104 = 22.638,43
Has Altın : 0,34 x 3.390 = 1.152,60 + 22.104 = 23.256,60

Buradaki son tabeləmizdaki sayıların açıklaması ise ilk sayı ilgili Dövizin Asgari Ücret karşısında kaybettiği değeri ki üstteki işlemlerde bulmuştuk, ikinci sayı ilgili Dövizin Bugünkü ücretini, sonuç ise bir ay içerisinde Asgari Ücretin ilgili Döviz karşısında kaybettiği değer farkını, dördüncü sayı İkibinyirmibeş yılında uygulanacak olan Asgari Ücreti, beşinci sayı ise geçen Ay Başı günü Asgari Ücretle almamız gereken ilgili Dövize bugünkü kurdan ödememiz gereken ücreti ifade eder.


Tabi işbu ücretler durduğu yerde durmayacak, birkaç saat önce içine girdiğimiz ay aynı zamanda Ramezân-ı Şerif Ayı ve Ramezân'da mâlum-u âliniz gıda ve bilumum her şeye zam yapmak farz olduğu cihetle Dünya Ekomonisi üzerinde yanan ateşin büyüklüğünü ben de arkadaşlarım da anlatamazlar, dahası ünüversüte mezunları da anlayamazlar.
İnşallah gün gelir de İkibinyirmialtı Yılına girdiğimiz gün size kocaman bir yıllık istatistiği de açıklarız  ve Yeni Türk Lirası'nın yeniden Milyonluklarla ifade edilen eski günlerine nasıl geri döndüğünü daha da güzel anlarsınız.
Dahası artık neden Beşyüz ve Bin Yeni Türk Lirasılık Paralarımızın tedvüle acilen çıkması gerektiğini de inşallah birileri de anlarlar. Çünkü günümüzün Asgari Ücreti fiziki olarak en büyük Paramızla ödense bile cüzdanlarımıza sığmıyor.

14 Şubat 2025

Sefkilılar Günü'de Ekomonik Değerler

 Norminâl şeraitte maaşlar her zaman Ayların Başlarında ceplerimize girer, ancak ayın ortasında yatırımlık dövizler aniden pahlılaşabilirler, özellikle de Üçüncü Dünya Ülkeleri işbu konuda daha fazla muzdariptir, ancak biz çok şükür ki Üçüncü Dünya Ülkelerinden biri değiliz, bizden daha kötü Ekomoniye sahip olanlar da var.
Bugün günlerden Cum'a ve takvimdeki tarih Ondört Şubat gününü gösteriyor, hani Kuyumcuların ve Çiçekçilerin en çok Sipâliyi kasalarına koyduğu ama kalfa ve çıraklarına fazladan harçlık olarak On Para bile koklatmadıkları ve de yılda sadece bir kez yaşanan bir gün.


Neyse biz imdı avdet eyleyelim Asgari Ücret'in bugünkü Döviz Ücretlerine karşı kaybettiği değerlere:

Amerika Birleşik Devletleri Doları : 22.104 ÷ 36,15 = 611,45
Avrupa Birliği Eurosu : 22.104 ÷ 37,78 = 585,07
İsviçre Federasyonu Frankı : 22.104 ÷ 39,95 = 553,29
İngiltere Krallığı Sterlini : 22.104 ÷ 45,45 = 486,33
Kuveyt Dinarı : 22.104 ÷ 117,25 = 188,52
Has Altın : 22.104 ÷ 3.460 = 6,38

Bu tabeləde ilk sayı İkibinyirmibeş yılında uygulanan Asgari Ücreti, ikinci sayı ilgili Dövizin Bugünkü Ücretini, sonuç ise ilgili Dövizin Bugün alınabilecek Miktarını gösterir.
Olur da erimenin boyutunu görmek isterseniz Ahanda Buraya tıklayınız.

Bugün henüz Dünyaya Ay Başı teşrif etmediğinden ve Ceplerimiz ve de Cepkenlerimiz iyicenem delinmişken ve dâhi Çiçekçi Abla kuytu bir yerde gizlice kahkahalarla üstlerimize gülerken Yeni Türk Lirasımızın kaybettiği değerin ölçeklerini yazamam, ne de olsa bugün Kuyumcu ve Çiçekçilerin en çok Sipâliyi kasalarına koduğu ve gece geldiğinde milyonlarca dişil varlığın fırınlarında milyonlarca eril varlığın tencereler dolusu mercimeklerinin pişirilerek afiyetle birlikte yummilenileceği Sefkilılar Günü olmak var.


Sonuç olarak Aşkı ve Yalnızlığı tek güne sığdıramayız, çünkü Yıldız Ablamız (Tilbe) öyle söylüyor.
Kaldı ki Dünyanın Para üstüne döndüğünü ve her şeyin mal mülk her şeyin para pul olduğunu, dostluk ve sevginin ancak para varsa ortaya çıkacağını söyleyen bir adet Sezen Ablamız (Aksu) mevcut.

14 Şubat 2023

Ondört Şubat'taki Hepten Unutulmuşluk

 Birkaç zamandan beridir sizlere bir öykü anlatablmeğe çalışıyorum ama ne kadar başarılı olup olmadığımı ben de açıkçası bilmiyorum.
Hayatta birini ister sevin isterseniz sevdiğinizi sanın ya da artıkım nefret edin, hiç kimsenin duygularıyla oynamağa hakkınız bulunmuyor.
Ancak öykümüzdeki kadın kahramanın en büyük tutkusu kendisini seven erkeklerin duygularıyla oyuncak top gibi oynamaktan ibaret.
Bizim delikanlınınsa en azından birkaç gün için bile olsa sevgilisi olan veya olduğunu sandığı kadına arkadaş gibi de olsa sevgililer gününü kutlamaktı niyeti.
Ancak o günü akşamleyin kızın Facebok'taki saçma sapan gönderisini görünce kel kafasından aşağı doksan derecede kaynayan sudan bir büyük kova dolusu boşalıverdi.


Çünkü kadın resmen bütün arkadaşlarıyla hem dalga hem de taşşak geçmişti o günü.
Hade cevap vermemesi bir şey değildi ama bizim delikanlı paylaşımı görünce İnternet Kafe'deki bilgisayarın başında bir süre hareket edemeden kaldı.
Sessizliği bozan birkaç dakika sonra Msn Messenger'deki bir arkadaşı oldu.


Arkadaşının bizim delikanlıya yazdığı şeyler esasında yenilir yutulur şeyler değildi ama gerçeklerin tokadı Osmanlı İmparatorluğu Tokadından daha ağır gelmişti.
Dünyada biten ilk ilişki onlarınki değildi, sonuncusu da olmayacaktı.
Kim bilir her ikisinin de başlarından ne ilişkiler gelmişti ve ne ilişkiler gelecekti?
Ancak birine karşı olan sevgisi her zaman hor görülen hep bizim delikanlınınki oluyordu.


O gece her geçen dakika bizim delikanlıya çok ağır gelmeğe başlamıştı, ama kadın kahramanın o günü neler hissettiğini bizler arsla bilemeyeceğiz, çünkü kendisi kanalımıza hiçbir zaman konuşmadı.
Kadının tek yaptığı delikanlının mesajını cevapsız bırakmak ve ikindi vakti bilgisayar bulduğunda Facebok'ta kırıcı bir resim paylaşmaktan ibaretti.


Bunun için bu dünyada giden her zaman kârlı olur, sadece üç hafta önce aşkım sevgilim diyen ve oğlanın üzerine titreyen kadın bir anda değişip taş kâlpli bir motor olmuştu.
Nerede kalmıştı birbirlerine yazdıkları şiirler?
Nerede kalmıştı birbirlerine verdikleri aşk sözleri?
Nerede kalmıştı sabahlara kadar birbirleriyle yazıştıkları telefonlar?
Kısacası bu kadın bizim delikanlının hayatından şöyle bir pencereye bakıp geçmiş gitmişti, üstelik arkasında neleri bıraktığını asla bilmeden ve hiçbir zaman da bilmeyecek olan.


Başlamıştı acının yan etkisi bir de soruyordu aha bitti mi?
Oğlanın hayâlleri Eyfel Kulesi hayatları Süphân Dağı olarak kalmaktaydı.
Onu unutmaktan başka hiçbir çaresi yoktu, üstelik işi gücü kendisini beklerdi.
Kadınlar için unutmak çok kolaydı, ama erkeklerin zayıf noktaları vardı.
Böylelikle bundan onbeş yıl önce yaşanmış olan bir sevda hikâyesinin sonu gelmişti, gerçekte sonu gelmişti ama uygulamada gerçekten sonu gelip gelmediği biraz meçhûl.
Çünkü gerçekten bitmiş olsaydı o delikanlı bana gelmez ve hikâyesini yazmamı istemezdi benden.


Bitmiş ilişkilerin bulunduğu mezarlıkta varsın bir sevda hikâyesi daha olsundu, nasıl olsa bu dünyada sekizmilyar insan yaşıyordu ve daha şimdiden ellimilyar adet kırık kâlp hikâyesi mevcuttu, bu yüzden ha bir adet eksik ha bir adet fazla olması hiçbir şey fark ettirmez.

Sevgililer Günü Hakkında

Yine bir Sevgililer Günü Geyiklerinin boynuzları dolanmağa başladı çevrede.
Bu yıl içimden hiç gelemiyor böyle saçma günleri kutlamak, özellikle de Küresel Kâpitalist Dünyanın bizlere zorla dayattığı düşünceler bizim düzenlerimize bile ters düşüyor.


Daha şurada sadece birkaç gün önce memleketimize ağır hasar veren bir deprem olduğunu sanırım biliyorsunuzdur. Orada en az yüzbin vatandaşımızın hayatları erkenden sonlandırılmışken sanırım hiçbirimizin içinden geleceğini sanmam böyle saçma bir günde yummilenip gummilenip haşna fişne olmak.
İmdı burada o mıntıkanın fotoğraflarını paylaşarak sizlerin de midelerinizi kaldırmayayım, gerçi sizler sosyâl mediada hepsini görmektesiniz. Ancak bir konuyu önemle belirtmek isterim sizlere, bunu görün düşünün sonra karar verin.


Ha eğer merak ediyorsanız söyleyeyim, ben bu yıl da sevgilisizim ve sevgilisiz olmaktan son derece memnunum. Çünkü eğer bir sevgilim olsa bugün kol yetmeyecek bacak gibi bir fatura girecekti. Mâlum-u âliniz her şey çok pahlı olmağa başladı ve daha önümüzde Ramézân-ı Şerif Ayı mevcut ki Şehr-İstanbul'a avdet eylediği gün bütün esnaf sanki sözleşmiş gibi iğneden ipliğe kadar her bir şeye kallâvi birer zamcık yapacaklar ki geçen yıl da kâleme aldığım gibi farz olacak. 

13 Şubat 2023

Dünya Radio Günü

 Bugün yine geldik bir Sevgililer Günü öncesinde kutladığımız Radio Günü tantanalarına.
Esasında şıkâyet etmiyorum çünkü Radio benim için oldukça önemli bir âlet sayılır.
Vakt-i zamanında bana müzükleriyle uzun uzun yürüyüşlerime eşlik eden bir kurumu ben nasıl olur da unutabilirim ki?
Bu yürüyüşlerimin güzergâhı azbuz bir mesâfe falan değil: Levend Metro - Akmerkez Akatlar (Mola ve Yummi noktası) - Arnavutköy - Bebek - Rumeli Hisar - Balta Limanı (Çiş Molası) - Boyacıköy - Emirgân - İstinye - Yeniköy, bazen bu hızımı alamayarak Tarabya'yı bulabilirdim, ancak her şey İkibinüç Yılında kaldı, çünkü hayattaki bazı sorumluluklarım arttı.


Eski zamanlarda Radioda haber ve müzükten başka eğitici ve bilgilendirici yayınlar olurdu, hiç unutamadığımız Radio Tiyatrosu olurdu ve bizler bunları zevkle dinlerdik.
Hele bir de Türkiye Birinci Fotbol Ligi müsabakalarının canlı anlatıldığı ve aynı anda oynanmakta olan müsabakaların önemli dakikalarında ikide bir diğer stadlara bağlandığı günleri arsla unutamaz ben.


Tabi zaman değiştiğinden dolayı günümüz gençliği Radiodan anlamaz, istediği şarkıyı istediği anda dinleyebilir çünkü İnternet adı verilen bir nesne-i şerif mevcut.
Bizler ise sevdiğimiz sanatçının sevdiğimiz bir şarkısı Radioda çalsın diye başında az beklemedik tabi.
Tabi bir de Radioda dinlediğimiz seslerin sahipleri hakkında fikir beyan etmekten geri durmayan bir nesiliz biz.


Tabi bir de kâsetçalarlı radiolarda karışık kaset doldurmak da ayrı bir zevkimizdi, bu sayede o zamanlar çok pahlı olan kaset ücretlerinden biraz tasarruf sağlayabiliyorduk.
Her ne kadar sanatçıların emeklerine girmiş bile olsak sonuçta bizimkisi sadece kişisel kullanımdan ibâretti.


Bugün Dünya Radio Günü.
Ben de imdı pek hatırlamasam dâhi sevgili eski dostumu anmadan geçemedim.
Kısaca benim için Radio vazgeçilmez bir tutkudur, eğer kekeme olmasaydım Radiocu olmağı isterdim açıkçası.

14 Şubat 2022

Sevgililik Kedi

Hani bir zamanlar yalnız ve üzgün biri vardı, her sevgililer gününde evine kapanır sabaha kadar zırlayıp dururdu.
İşte bugün gittiği ve Türk Kahvemsi yummilendiği Kahve Dünyası'daki kadın kediyle sevgili oldular.


Emin olun var ya kedilerin sevgisi insanların sevgisiz sahteliklerinden çok daha saf ve temiz.
En azından kediler sevdiler miydi tam seviyorlar.
Sevmediklerini de tırmalayıp korkutuyorlar, özellikle de boy gompileksi olduğu için otuz santimlik topuklu ayakkabı giyip yollarda penguenler gibi paytak paytak yürümeğe çalışan Üçhârflileri.


Hem kaldı ki yemeğin tadı domat, dometesin tadı tat.
Ayrıca yemeğin iyisi salçalısı, kadının iyisi kalçalısı.
Üstelik de dansın iyisi sallamalısı, çamaşırın iyisi de çalkalamalısı.

Aşkın Anlamı Yatak Odası

Bir zamanlar, yani bundan uzun uzun yıllar önce dünya üzerinde Aşk adı verilen, gözünün kör olduğu, çeşitli çılgınlıklar yaptırabilen, uğruna da en olmadık şeyleri bile oldurtan bir duygu vardı.
 Aşkın üzerine sayfalar dolusu yazılar ve kitaplar yazıldı, filmler çekildi, tiyatrolar sahnelendi.


Gün geldi zaman geçti, artık sıra verme zamanı geldi, verilince de kâlp kırıklıkları yaşandı.
Hâttâ en acısı sevilen kişi seveniyle sırf sevildiği için dalga bile geçti, sonra da sümüklü bir mendil gibi bir köşeye fırlattı.
Öyle ki seven kişi sırf onu sevdiği için pişmân bile ettirilerek özür dilemek zorunda bile bırakıldı. Çünkü ne de olsa sevenin sevmeğe hakkı yoktu.


Bugünün aslında tek kazanan kesimi sadece kuyumcular ve çiçekçiler.
Kaldı ki aşkın ateşi yakarsa altını eritir, eriyen altın kadını eritir, kadın da erirse erkeği eritir.
Bu erimelerin tek karşıt gücü tabi ki sadece Sipâli'dir, yani sizin anlayacağınız dilde de yazayım Para'dır.


Anlayacağınız sipâli olmazsa aşkın varlığından söz edilemez bile.
Kısaca yazayım ki bu akşam kırılacak cevizleri içine almak için bile sipâli lâzımdır.
Mâlum-u âliniz aşk veresiye değildir, ya peşin verilir, ya da hiç verilmez terk edip gidilinir.

14 Mart 2021

Aşk Mı? Yok Kalsın

Sevgililer Gününden beri kocaman bir ay geçti ama bazı şeyler nedense değişmedi. 
Aşkım diyorlar. Flört ettiklerine aşkım, eşlerine aşkım, kediye aşkım, köpeğe aşkım, oğluna aşkım, kızına aşkım.
Bilmiyorlar ki aşk geçici bir duygudur. Aşık maşuğuna kavuşunca aşk biter.
Çabuk biten yitip giden geçici aldatıcı bir histir aşk dedikleri.


 “Evlilikleri ayakta tutan aşk değildir”
Aşkla evliliğini devam ettirmeye çalışanlar asla başarılı olamazlar.
Evlilikleri diri tutan muhabbettir. Muhabbet ise içinde sevgiyi saygıyı anlayışı ve sabrı barındırır.
Muhabbet bazen susmaktır, bazen göğüs germektir. Muhabbet menfaatsiz sevmektir.
Kelimelerimizi kavramlarımızı harcadılar, yerine silik kelâmlar bıraktılar. Aşk dediler, Flört dediler, değerlerimizi değersizleştirdiler.


Bu yüzden kediye de yâre de aşkım diyecek kadar hissizleşti hislerimiz.
Şimdilerde genç nesil ilk günkü geçici duygunun devamını öğrenemedikleri için renkli ekranların arkasındaki yalan hayatları gerçek sandıkları için gerçek hayata uyum sağlayamıyorlar.


Bu yüzden anlayamıyorlar elli yıl süren evlilikleri.
Buruşsa da şişmanlasa da nasıl aynı muhabbetle sevilir yâr?
Anlayamıyorlar.

14 Şubat 2021

Kar Zamanı Mutluluğu

Bu seferki Kar ile ilgili yazım Sevgililer Günü tantanası yüzünden biraz geç kaldı, ama sonunda geldi ya siz ona bakın ve gerisini fazlama sorgulamayın.
Aslında bu yılın ikinci Karının tam böyle Sevgililer Günü'nde yağması biraz da romantik bir hava ve ortam kattı.
Artık akşam vakti çok sayıda tencerede pişecek baklaların arasındaki fırına verilecek olan mercimeklere çok güzel birer zemin hazırlandı.


Ancak ben sizlere Sevgililer Günü tantanasının bitimiyle birlikte İstanbul'dan çeşitli kar manzaraları paylaşacağım.
Bazı resimlerin nerede çekildiğini bilmiyorum, ama bildiğim ve söyleyebileceğim tek şey resm-i şeriflerin tamamı Sanal Dünya Paylaşımlarından alıntıdır.


İlk olarak iyisi mi İstanbul Havalimanından başlayalım, çünkü ne de olsa İstanbul'a yağacak karın ilk olarak tutabileceği yepisyeni bir beldemiz oldu.
Belki bu resm-i şerif Uçak Avı Yummi'ye girebilecek resim ama Uçak Avı Yummi Resimlerini ben çekersem anlam kazanır, oysa bu resm-i şerifi bendeniz çekmediğini hatırlatır ben.


Burası müzeden camiye çevrildiği gün Korona Morona Bakara Makara'nın tatil yaptığı ve Cami açılışı nedeniyle insanlara bulaşmama kararı alan ancak tarihi bir hata yapılan ve sonuçlarını hâlâ çektiğimiz Aya Sofya Cami-i Şerifi, norminâl şeraitte karın diz boyu yağması lâzım ki buralar böyle kar tutabilsin.


Hem madem bugün Sevgililer Günü olduğuna göre Aya Sofya Cami-i Şerifi yolunda poz vermiş ve sosyâl mesafe kurallarına aykırı davranan bir sevgili çifti paylaşmak farz oldu.
Benim hiçbir Sevgililer Gününde sevgilim olmadı, bari onlar mutlu olsunlar ve bir yastıkta kocasınlar, Allah-u Te'âlâ onları birbirlerine bağışlasın.


Romantizim deyince bazılarımızın aklına Cadde-i İstiklâl veya Cadde-i Kebir ya da İstiklâl Caddesi avdet eyleyebilir.
Benim ise İstiklâl Caddesi'nde sevdiğim tek şey yolun ortasından giden Nostâlcik Tramvaydır, zaten neredeyse tamamına yakını Suriyeli dolduğu ve pek de Suriye'ye geri dönmeğe niyetleri olmadığı için artık tercih edebileceğim bir yer değil.
Şahsım olarak aslında Suriyelilerle bir alıp veremediğim yok, hâttâ Suriyelileri severim ama Suriyelilerin Suriye'de yaşayanlarını severim.


Buranın neresi olduğunu ben de bilmiyorum ama Facebok'ta paylaşan tipitip üye bu resm-i şerif için 1987 diye bir tarih atmış.
Oysa bu tipitip vatandaşımız 1987 yılında İstanbul'da Tramvay olmadığını, Src Belgesinin olmadığını, 2015 ve üstü model otomobillerin 1987 yılında mevcut olamayacağını bilmeyecek kadar câhil.
Tabi bir resm-i şerifi siyah beyaz yapınca hemen tarihi eskitilir ya, gündemin sorunları da böyle edilmiş.
İstanbul'dan ve Türkiye'den çeşitli kar manzaraları konulu yazı dizisi ilerleyen günlerde devam edecek.

Sevgililer Günü Falan Mı Dediniz?

 Bugün aslında özel ve güzel bir gün. Şarkıda dediği gibi hava bile aşk kokuyor. Birbirini seven (!) çiftlerin en mutlu günü.
Hediyeler sürprizler yemekler kulaklara fısıldanan güzel aşk sözcükleri falan filân feşmekân başta olmak üzere bütün güzel duygular saklı kaldıkları yerlerden ortaya çıkmak için can atıyordu bugünlerde.
Çünkü bugün özel bir gün, mâlum tek başına geçirilemeyecek kadar da güzel bir gün.


Peki sevgili gençler bu kadar tozpembe mi her şey?
Ya da kendinizi ne kadar inandırabildiniz sahte duygularınızın gerçekliğine?
Hiç kuşkusuz bu konuda çok başarılı olan insanlar vardır etrafta ama dönüp kendinize sordunuz mu hiç kendi gerçeğinizi?
Neden hep insanlar yalnız olmaktan şikâyet ederler? Neden hayatlarında illâ biri olsun diye akla hayale gelmeyecek dolaplar çevirerek belki de sırf başkalarına inat olsun diye birini isterler? Hep böyledir demiyorum ama gerçekten bu kadar basit midir aşk?
Ya da hiç mi saygıyı hak etmez aşk?
Ya da nedir ki bu aşk?
Herkesin dilinde olan ama bir türlü tarif edilemeyen.
Edilse bile hep bir şeylerin eksik anlatıldığı ancak yaşayarak anlayabilirsin denen.
Ne elle tutulabilen ne gözle görülebilen.
Belki de bu karmaşıklık cazip geliyor insanlara, bu gizem bu heyecan.
Kim ya da nasıl olduğu önemli değil.
Onu karşında gördüğünde heyecanını bastırmak için dudaklarını kanatacak kadar ısırmak değil.
Saçmasapan hareketler yapıp sonra da bu ben miydim deyip kızarmak da değil.
Bir bahane olsa da onu görsem sesini duysam demek hiç değil.


Aslında ne biliyor musunuz?
Yanımda olsun istediklerimi yapsın, birlikte gezip eğleneyim beraber fotoğraf çektireyim, sonra mutluluğumuza imrenerek şahit olsun diye herkesin görebileceği şekilde paylaşayım ve en nihayetinde ne kadar yakışan bir çift olduğumuz konuşulsun, insanlar imrenerek baksın, ruhum okşansın.
Olan bu işte.
Günümüz aşkları bu, daha doğrusu adına aşk deniyorsa tabi.
Bir kitapta okumuştum yazar şöyle diyordu:
"Aşk, birdenbire gelir çalar kapını, zamanı yoktur. Aynı ölüm gibi."


Ona karşı koyamıyorsan
Vakitsiz gelişine ses edemiyorsan
Yanındayken maskelerini atıp en saf halini alabiliyorsan
Gecen gündüzüne karışıyor ve buna engel olamıyorsan
Tam uyuyacakken onla ilgili hayallere dalıyor, uyumamak için kendini zorlasan da sonunda uyuyakalıyorsan
Uyusan bile rüyalarında hala onla beraber olabiliyorsan
İşte bunun adı aşktır.


Fakat günümüzde sahte duygular yaşamanın adı olmuş aşk. Sevsen de sevmesen de fark etmiyor nasıl olsa. O zaman hiç bitmeyecek aşklara ve aşıklara içelim bu gece.
Gününüz kutlu olsun Ey Aşıklar.

Delilik Ve Dâhilik

 Bugün aslında Sevgililer Günü ama.
Her yıl bu gün nerelerde ne kadar birbirleriyle sevgili olanlar varsa bir yerlerde buluşurlar, romantik mumlarla başbaşa yemek yerler, gittikleri yerlerde yavaş ve huzurlu aşk şarkıları çalar, bütün dükkânlar kâlplerle süslenir falan filân feşmekân.
Ancak günümüzün olmaz olası kapitâlist dünyasında yalnız olanlar veya sevgililerinden kolluca birer kazık yiyenler bugünü kolaylıkla atlatamazlar.
Aslında delilik ile dahilik arasındaki çizgi çok ama çok incedir, çünkü delilik bir zamanlar var olan bir aklın çeşitli olaylar sonucu kaybedilmesidir ama aptallık o aklın hiçbir zaman var olmaması demektir.


Delirmenin en önemli sebeplerinden biri inanmayacaksınız ama aşktır. Nice akıllı ve süper zeki adamlar bir aşkın uğruna akıllarını kaybederek deli damgası yemişlerdir.
Hani gidenler bilirler ki Bakırköy Akıl Hastahanesi girişinde kocaman bir "Düşünen Adam Heykeli" vardır.
Dünyada bu heykel ünüversütelerde ya da kütüphanelerde sergilenirken bizde neden Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesinde sergilendiği ayrıca bir merak konusudur.


Bu tartışma konusu başka bir yazımıza da konu olacağına rağmen ben söyleyeyim cevabını:
Bu heykelin sahibi yani bir zamanlar yaşayan insan bir kadına aşık olmuş ama kadın kendisine hiçbir zaman yüz vermemiş, üstelik de aşağılamış.
Bizimki de bu kadar aşağılanmağa ne gerek olduğunu merak etmiş ve dünyadaki bütün gelişmeleri kendisini kapatarak sürekli düşünmeğe başlamış.
Bugün dünyamızda aşk yüzünden delirenlerin çok büyük çoğunluğu ne yazık ki erkeklerdir, çünkü kadın milleti ne yazık ki oldum olası seven erkeği aşağılayarak hor görürler ve kendilerine köle muamelesi yapan tipitiplerin peşlerinden koşarlar.


Aşkın ateşinden yanıp kavrulan bir insana korona morona bakara makara hiçbir kötü yan etki yapmaz, hâttâ belki de ölümüne sebep olacağı için iyi bile gelebilir.
Yalnızlığın zıddı birliktelik değildir, karşılıklı yakınlık ve anlayıştır.
Oysa şu akıllı telefon bile aşkın sevdanın tadını kaçırmağa yetti de arttı.

Sevgililer Günü

 Her yılın ikinci ayı ve en kısa ay olan Şubat-ı Şerif Ayı'nın ilk yarısının son günü kapitâlist düzenin isteği üzerine Sevgililer Günü olarak kutlanmağa başlanmıştır.
Bugün nerelerde ne kadar birbirleriyle sevgili olanlar varsa bir yerlerde buluşurlar, romantik mumlarla başbaşa yemek yerler, gittikleri yerlerde yavaş ve huzurlu aşk şarkıları çalar, bütün dükkânlar kâlplerle süslenir falan filân feşmekân.


Bugüne özel olarak çiçekçilerin en çok sattığı çiçek ise ne Karanfil ne de Papatya, sadece Gül'dür. Hâttâ sırf bugüne yakın günlerde bir tek gülün ücreti norminâl zamanın en az üç katına çıkar, yani norminâl günlerde Beş Türk Lirasıcık'a alabildiğiniz tek bir Gül özellikle Şubat-ı Şerif Ayı'nın Onuncu Günü'nden sonra önce On Türk Lirasıcık'a çıkar, o büyük vuslat gününe yaklaşıldıkça daha da artar, Ondördü geldi miydi de artık çiçekçinin insafına kalmışsınızdır, Elli Türk Lirası da istese vereceksiniz, Yüz Türk Lirasıcık'a kadar çıkan çiçekçi bile gördü ben.


Daha olay burada bitmedi, bir de akşamı birlikte geçirmek ve bir Hotelde konaklama faslı da olmalı ki sevgililik kurumu iyicenem bir sağlamlaşsın.
Bir taraf çiviyi çekiçle tahtaya sağlam çakmalı ki ertesi yıla kadar bir kerpeten gelip de o çiviyi sökmeği başaramasın.
Geceleyin ışıksız odalarda kim bilir kaç tencere baklalar mercimekler pişirilecek, fırına verilen mercimeklerin baklalarını dilinin altında saklamak da bambaşka bir konudur.


Tabi bir de işin armağan kısmı mevcut, sevgiliye sevgiliniz olduğu için güzel bir armağan almanız şart ötesi bir şeydir.
Oysa ay ortasında ceplerimiz delik cepkenlerimiz daha büyük delik, ekomoni bu yıl fazlama tıkırında olmadığını da eklemem gerekiyor.
Nasıl çıkacağız bu işin içinden?
Yoksa tıkırında olan ekomoniyi bahane etmeyip başka bir sudan sebeple sevgilimizden ayrılmalı mıyız Sevgililer Günü öncesi?
Not: Bu öneriyi asla tavsiye etmiyorum, çünkü Sevgililer Günü'nü sevgilisiz geçirmek zorunda kalmağı en iyi bilenlerdenim.
Kaldı ki hem kendinizi hem de sevgilinizi sevgilisiz bir Sevgililer Günü geçirtmeğe hiç mi hiç hakkınız bulunmamaktadır.


Bu yıl belki de bağzı sevgilliler içinde bulunduğumuz şeraitler çerçevesinde sevdiklerinin yanlarında olamayabilecekler ki işbu şerait-i umumiye de küresel güçler tarafından yaratıldığını söylememe gerek bile yok sanırım.
Demin ben sizlere Sevgililer Günü Hediyesi'nden bahsetmiştim, bazı armağanlardan Oyuncak Ayı çıkar, bazılarının içinden de Büyümüş bir Ayı çıkar.
Kadınlar nedense tipitip olan erkeklere Ayı gibi Öküz gibi lâkaplar takmağa bayılırlar, ama aynı tipitiplerin de peşlerinde koşarlar, o tipitipler de kendilerine köle muamelesi yaparlar.


Bir insana Ayı demek hele de bir kadının bir erkeğe Ayı demesi aslında kul hakkına girer, çünkü insan ne kadar uğraşırsa uğraşsın asla Ayı olamaz, Ayı da kendisine hakaret edildiği için öbür dünyada kadından davacı olur.
Kul hakkı konusu sadece insanları değil hayvanları da kapsamaktadır, çünkü Ayı'yı da Öküz'ü de ve bilumum hayvanları da Allah-u Te'âlâ yaratmıştır.


Çikolata ise Sevgililer Günü'nün olmazsa olmazlarındandır, çünkü Çikolata'nın içindeki maddelerin gerek mutlu olunduğu zamanlarda daha da mutlu hissettirmesi, gerekse hüznün ağır bastığı zamanlarda kırılan kâlpleri onarıcı etkileri mevcuttur.
Tabi çok insan kâlp kırıklıklarını önemsiz gibi görse bile kâlplerin kırılması adamı ölüme bile götürür.


Aslında bir de buraya romantik melodilerle dolu bir müzik eklemek gerek ama bu sefer bu kadar ağırını ben kaldıramayacağım, siz kendi zevkinize göre YouTube'yi açın bir şarkı dinleyin kulaklıklarınızla, yanında da birer kahve içmeği unutmayın.


Bir de küresel kapitâlist güçlerin istedikleri şekilde ilişkinizi bir akıllı telefonla onaylatın, mâlum-u âliniz fikirlerin ve karşılıklı konuşmanın yerini akıllı telefonların çeşitli uygulamalarındaki veriler aldı.
Hem siz küresel kapitâlist güçler ve akıllı telefonun mucitlerinden daha mı iyi bileceksiniz anlaşabilip anlaşamayacağınızı?


Sonuçta aşk da sevgi de bir tek şeye dayanıyor küresel kapitâlist güçlerin ele geçirdiği dünyada: Tabi ki Para.
Hani bir zamanlar Rüçhan Çamay'ın da seslendirdiği bir şarkı gibi:
Para para para, varlığı bir dert, yokluğu yara, fazlası da bela, gömeceğim seni bir gün mezara.


Eğer nakit paranız yoksa hiç düşünmeyin, kredi kartı da aşkı sürdürmek için yeterlidir, ama kartın borcunu ödeyebildiğiniz sürece tabi ki.
Bedava sevgi karın doyurmuyor, sevgili sahibi olmak da ayrı bir dert.
Anlayacağınız para aşkı satın aldı sonunda.


Daha fazla bu konulara girecek olursak bu yazının amacının dışına çıkmış oluruz, oysa bu seferkinde ben sevenlere ve sevgililere umut vermeliydim değil mi?
Oysa sevginin tek güne sığdırılması konusunda neredeyse herkes bir şeyler söyler, hâttâ karşı bile çıkarlar. Ama iş Sevgililer Günü'ne geldi miydi, hele bir de unuttunuz muydu ayrılık kapınızı hemen çalmağa başlar.


Ancak günümüzün olmaz olası kapitâlist dünyasında yalnız olanlar veya sevgililerinden kolluca birer kazık yiyenler bugünü kolaylıkla atlatamazlar.
Ben yalnızlar için bu yıl da Çikolata yummilenmelerini tavsiye etmek istiyorum, belki kâlp kırıklıklarını tam olarak önleyemese bile kırılmış kâlpleri biraz olsun tamir eder.