Birkaç zamandan beridir sizlere bir öykü anlatablmeğe çalışıyorum ama ne kadar başarılı olup olmadığımı ben de açıkçası bilmiyorum.
Hayatta birini ister sevin isterseniz sevdiğinizi sanın ya da artıkım nefret edin, hiç kimsenin duygularıyla oynamağa hakkınız bulunmuyor.
Ancak öykümüzdeki kadın kahramanın en büyük tutkusu kendisini seven erkeklerin duygularıyla oyuncak top gibi oynamaktan ibaret.
Bizim delikanlınınsa en azından birkaç gün için bile olsa sevgilisi olan veya olduğunu sandığı kadına arkadaş gibi de olsa sevgililer gününü kutlamaktı niyeti.
Ancak o günü akşamleyin kızın Facebok'taki saçma sapan gönderisini görünce kel kafasından aşağı doksan derecede kaynayan sudan bir büyük kova dolusu boşalıverdi.
Çünkü kadın resmen bütün arkadaşlarıyla hem dalga hem de taşşak geçmişti o günü.
Hade cevap vermemesi bir şey değildi ama bizim delikanlı paylaşımı görünce İnternet Kafe'deki bilgisayarın başında bir süre hareket edemeden kaldı.
Sessizliği bozan birkaç dakika sonra Msn Messenger'deki bir arkadaşı oldu.
Arkadaşının bizim delikanlıya yazdığı şeyler esasında yenilir yutulur şeyler değildi ama gerçeklerin tokadı Osmanlı İmparatorluğu Tokadından daha ağır gelmişti.
Dünyada biten ilk ilişki onlarınki değildi, sonuncusu da olmayacaktı.
Kim bilir her ikisinin de başlarından ne ilişkiler gelmişti ve ne ilişkiler gelecekti?
Ancak birine karşı olan sevgisi her zaman hor görülen hep bizim delikanlınınki oluyordu.
O gece her geçen dakika bizim delikanlıya çok ağır gelmeğe başlamıştı, ama kadın kahramanın o günü neler hissettiğini bizler arsla bilemeyeceğiz, çünkü kendisi kanalımıza hiçbir zaman konuşmadı.
Kadının tek yaptığı delikanlının mesajını cevapsız bırakmak ve ikindi vakti bilgisayar bulduğunda Facebok'ta kırıcı bir resim paylaşmaktan ibaretti.
Bunun için bu dünyada giden her zaman kârlı olur, sadece üç hafta önce aşkım sevgilim diyen ve oğlanın üzerine titreyen kadın bir anda değişip taş kâlpli bir motor olmuştu.
Nerede kalmıştı birbirlerine yazdıkları şiirler?
Nerede kalmıştı birbirlerine verdikleri aşk sözleri?
Nerede kalmıştı sabahlara kadar birbirleriyle yazıştıkları telefonlar?
Kısacası bu kadın bizim delikanlının hayatından şöyle bir pencereye bakıp geçmiş gitmişti, üstelik arkasında neleri bıraktığını asla bilmeden ve hiçbir zaman da bilmeyecek olan.
Başlamıştı acının yan etkisi bir de soruyordu aha bitti mi?
Oğlanın hayâlleri Eyfel Kulesi hayatları Süphân Dağı olarak kalmaktaydı.
Onu unutmaktan başka hiçbir çaresi yoktu, üstelik işi gücü kendisini beklerdi.
Kadınlar için unutmak çok kolaydı, ama erkeklerin zayıf noktaları vardı.
Böylelikle bundan onbeş yıl önce yaşanmış olan bir sevda hikâyesinin sonu gelmişti, gerçekte sonu gelmişti ama uygulamada gerçekten sonu gelip gelmediği biraz meçhûl.
Çünkü gerçekten bitmiş olsaydı o delikanlı bana gelmez ve hikâyesini yazmamı istemezdi benden.
Bitmiş ilişkilerin bulunduğu mezarlıkta varsın bir sevda hikâyesi daha olsundu, nasıl olsa bu dünyada sekizmilyar insan yaşıyordu ve daha şimdiden ellimilyar adet kırık kâlp hikâyesi mevcuttu, bu yüzden ha bir adet eksik ha bir adet fazla olması hiçbir şey fark ettirmez.