Bu Blogda Ara

Arkadaşlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arkadaşlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Temmuz 2025

Ayrılıklar Sevdaya Dâhildir

 Hayat her zaman mutlulukla geçmiyor, zorlu yollarında birçok engel de çıkartıyor.
Özellikle ikili ilişkilerde anlaşamamazlık oranları son zamanlarda ziyadesiyle arttı.
Ancak bazı ayrılıklar vardır ki aradan Onyedibuçuk kocaman yıl geçse dâhi gitmesi gereken kişinin görevini büyük bir başarıyla becerebilmesine rağmen kalan kişi için atlatılabilmesi çok zor olmuştur.
Üstelik bir arada olmaması gerektiği her iki kahraman tarafından bilinmesine ve bazı değerlere uygun olmamasına rağmen.


Merak etmeyin bu ilişkiden sonra unutmağı başaramayan kişinin hayatına başkaca karşı cinsten insanlar da girdiler, ancak her biri bir öncekinden daha büyük hasarlar bırakarak gittiler.
Elimizde ise insanlara güveni iyice sarsılmış ve yeni ilişkilere gönlünü kapatmış bir Türk Vatandaşı Kişi kaldı.
Bunca yıldan beridir kırıntılarla kendini doyurabilmeğe çalışıyor.
Giden kişi ne yapıyor derseniz oynadığı sahte sevdalı rolünden sonra hayatını çok mutlu şekillerde yaşıyor olması gerekiyor.

14 Eylül 2024

Drink Tayöm

Bir arkadaşlık öyle kolayca bitirilmemeli.
Çünkü içinde yılların emekleri yılların fedakârlıkları ve yılların paylaşılmışlıkları var.
Hiçbiri yoksa bile aynı ortamda aynı havayı solumuşluklar var.
Hayat yalnızken güzeldir ama kafanın denklemlerine uygun bir arkadaşla bazı şeyleri paylaşmak daha güzeldir.


Akşam vakti gittiğimiz bir mekânda aynen şöyle yazıyordu ve arkadaşlarım bu söze hayran oldular.
Tabi herkes aldı telefonunu ellerine ve yazının resm-i şerifini çektiler.
Bana da ahanda burada paylaşmak vazifesi düştü.


Üzerine de gerçekten lezzoni bir Türk Kahvemsi, arslinda dört adet olacaktı ama bu sefer ben kendiminkini tek başına paylaşmağı daha münâsip görmüş bulunmaktayım.
Bir gün yolunuz Beyoğlu'ta düşerse ama Taksim'e değil Beyoğlu'ya ya da daha açık yazayım Narmanlı Han'ın üst katı burası ve Narmanlı Han tabi ki Taksim'de değildir, Taksim'den buraya İkibin metrelik bir mesafe vardır.
Yürümeğe kalkınca yaklaşık elli dakika falan sürer çünkü aradaki yol aşırı derecede kalabalık olup insanlar yola sığamamaktadırlar.

14 Eylül 2023

Unutulanların Buluşması

 Hani sizlere birkaç zaman önce 2008 eteketli bir öykü anlatmıştı ben.
Duydum ve okudum ki hikâyenin sonunu merak etmişsiniz. Korkmayın hadiseyi yaşayan şahıs filmin sonunu da anlattı bana.
Bana kalsa bu hikâyeyi hiç ortaya çıkartmazdım ve yayınlamamı isteyen kişiye kapumu sonsuza kadar kapatırdım ancak dünyada öyle fettan ve şeytana pabuçlarını tersten giydirmiş karşı cinsler var ki benim söylemeğe dilim varmıyor.


Bir ay bile sürmeyen ve başladığı gibi çabucak biten sevdalıklı ilişkilerinin üzerinden yaklaşık üç yıl geçmişti.
Kadın aralarındaki her şeyi unutmuş ama birbirlerini görünce yine de heyecan yapmıştı.
Delikanlı ise her ne kadar bir başkasını bulmuşsa da bulduğu kadın ona çok daha fazla acı çektiriyordu.
Önce oturup aradan geçen zamanlar zarfında başlarından geçenlerden bahsettiler.


Kadın yurt dışında iyi bir ünüversütede yüksek ehliyet eğitimine başlamıştı, özel hayatında da ailevi sorunlar vardı.
Delikanlı da ne yapsındı? Kızın arkasından yas tutacak değildi, sonuçta o yaşa onunla birlikte gelmemişti. Alt tarafı kadının yalan aşkına karşılık vermişti ve birkaç günlüğüne bile olsa sevgililiğin tadını almıştı.
Pişman mıydı? Arsla pişman değildi. Hem de kadının onu yara bandı mı diyelim yoksa kâğıt mendil mi bilmem ama birkaç günlük oyuncak gibi kullanıp köşeye atmasına ve delikanlının da bunu ezbere bilmesine rağmen.


Artık ayrılık saati geliyordu, vapora çok az zaman vardı.
Birlikte geçirdikleri son dakikaların daha da kötüleşmemesi ve ilerideki zamanlarda birbirlerini kötü hatırlamamaları için ikisi de bağzı sırlarını içlerine gömmüşlerdi.
O güzel ve Güneşli Pazar gününden sonra ne kadın delikanlıyı ne de delikanlı kadını aradı ve sordu, tıpkı Gülben Ergen'in bir şarkısında geçen şekilde birbirlerinin hayatlarından sade ve sadece geçip gittiler.
Tıpkı bir zamanlar Funda Arar'ın başka bir şarkıda bahsettiği şekilde sevdaları bir mektupla başlamış, zamanla günler geceden kurtulamaz olmuştu. 
Artık o yoktu, dolayısıyla delikanlı yalnız kalmağı öğrenecekti, kaybolmuş bir dilin sözcükleri gibi köksüz bağsız durabilmeği de öğrenmeliydi.
Ayrılırken sadece kuru bir el sıkışmayla vedalaşmak istedi bizimki, eğer daha ileri gitseler belki de bambaşka şeyler de yaşanabilirdi ama sadece Türkçe Lügat'te bulunan bir kelime-i şerif olan "Onur"a gölge düşürmemeliydi.


Ancak bindiği vapordan inene kadar gözlerinden akan yaşların miktarı o güne kadarki toplamından çok daha fazlaydı.
Ne kadar ağlarsa ağlasın bir türlü içindeki sevdayı sonlandıramamıştı.
Artık dünyevi ve cismâni hayatının sonuna kadar içinde yalnız başına taşıyacaktı, tıpkı Ajda Pekkan'ın yıllar yıllar önceki seslendirdiği şekilde onsuz yaşayacaktı yasak aşkını ve hiçbir zaman kapısını çalmayacaktı.


İmdı delikanlıya kaybolan yıllarını verseler ya da onunla bir ömür vaad etseler belki peşinden giderdi, ancak bağzı şeyhlerin dönüşü yoktu çünkü birkaç yıl önce beraberce ayrılmağa ve arkadaşça yollarını ayırmağa beraberce karar vermişlerdi.
Esasında ikisinin de birbirlerine pek hayırları yoktu ama bir hata yapmışlardı bir kez.
Gerçekleri görmeleri mutlaka lâzımdı çünkü ikisinin de başkaca çareleri yoktu.


Yarım kalmış hikâyeler genellikle güzel gelir insanlara, çünkü hem Adem oğlu hem de Havva kızı beşbin yıldır birbirlerinin huylarına uygun karşı cinsini arar durur.
Bazen tam da istediğini bulur ama o bulduğunun da bir başkasıyla madigudiliği mevcuttur.
Ya da bazen bir yeni heyecan aramak için başının bağlı olduğu kişiden biraz kurtulmak amaçlı bir başka karşı cinse sadece taşak geçmek için yazan bazı tipitipler de mevcuttur.
Ve bahsettiğim tipitiplerin sahte aşk masallarını gerçek sanan denyolar da mevcuttur.
Sonuçta ne olursa olsun ayrılık da sevdaya dâhildir, her seven sonunda derde düşecektir ve kaçınılmaz bir son olarak ayrılık kapılarını çalacaktır.
Ayrılık sonrası ise önce sigarayla başlar, sigara kesmezse nargileye kadar götürür.
Çünkü bu acıyı giden değil kalan çeker, unutmak için de bağzı oyalayıcı bir şeyhler arar.


Ancak eğer vaziyet bu noktalara kadar geldiyse bir sorun var demektir.
Çünkü bu noktadan sonrası için bir tedavi yöntemi henüz bulunamadı, sadece bazı büyüklerimiz çivinin çiviyi sökebileceğini iddia ederler ama o içeride bir kırıntı muhakkak kalmıştır ve günün birinde bir şekilde ortaya çıkacaktır.


Bu okuduğunuz ve tefrikaya dönüşen ilişkide iki taraf birbirine kavuşsaydı ne olurdu?
Gerçekten mutlu olabilirler miydi, yoksa bir süre sonra daha da fena ayrılık çanları mı çalardı?

14 Şubat 2023

Ondört Şubat'taki Hepten Unutulmuşluk

 Birkaç zamandan beridir sizlere bir öykü anlatablmeğe çalışıyorum ama ne kadar başarılı olup olmadığımı ben de açıkçası bilmiyorum.
Hayatta birini ister sevin isterseniz sevdiğinizi sanın ya da artıkım nefret edin, hiç kimsenin duygularıyla oynamağa hakkınız bulunmuyor.
Ancak öykümüzdeki kadın kahramanın en büyük tutkusu kendisini seven erkeklerin duygularıyla oyuncak top gibi oynamaktan ibaret.
Bizim delikanlınınsa en azından birkaç gün için bile olsa sevgilisi olan veya olduğunu sandığı kadına arkadaş gibi de olsa sevgililer gününü kutlamaktı niyeti.
Ancak o günü akşamleyin kızın Facebok'taki saçma sapan gönderisini görünce kel kafasından aşağı doksan derecede kaynayan sudan bir büyük kova dolusu boşalıverdi.


Çünkü kadın resmen bütün arkadaşlarıyla hem dalga hem de taşşak geçmişti o günü.
Hade cevap vermemesi bir şey değildi ama bizim delikanlı paylaşımı görünce İnternet Kafe'deki bilgisayarın başında bir süre hareket edemeden kaldı.
Sessizliği bozan birkaç dakika sonra Msn Messenger'deki bir arkadaşı oldu.


Arkadaşının bizim delikanlıya yazdığı şeyler esasında yenilir yutulur şeyler değildi ama gerçeklerin tokadı Osmanlı İmparatorluğu Tokadından daha ağır gelmişti.
Dünyada biten ilk ilişki onlarınki değildi, sonuncusu da olmayacaktı.
Kim bilir her ikisinin de başlarından ne ilişkiler gelmişti ve ne ilişkiler gelecekti?
Ancak birine karşı olan sevgisi her zaman hor görülen hep bizim delikanlınınki oluyordu.


O gece her geçen dakika bizim delikanlıya çok ağır gelmeğe başlamıştı, ama kadın kahramanın o günü neler hissettiğini bizler arsla bilemeyeceğiz, çünkü kendisi kanalımıza hiçbir zaman konuşmadı.
Kadının tek yaptığı delikanlının mesajını cevapsız bırakmak ve ikindi vakti bilgisayar bulduğunda Facebok'ta kırıcı bir resim paylaşmaktan ibaretti.


Bunun için bu dünyada giden her zaman kârlı olur, sadece üç hafta önce aşkım sevgilim diyen ve oğlanın üzerine titreyen kadın bir anda değişip taş kâlpli bir motor olmuştu.
Nerede kalmıştı birbirlerine yazdıkları şiirler?
Nerede kalmıştı birbirlerine verdikleri aşk sözleri?
Nerede kalmıştı sabahlara kadar birbirleriyle yazıştıkları telefonlar?
Kısacası bu kadın bizim delikanlının hayatından şöyle bir pencereye bakıp geçmiş gitmişti, üstelik arkasında neleri bıraktığını asla bilmeden ve hiçbir zaman da bilmeyecek olan.


Başlamıştı acının yan etkisi bir de soruyordu aha bitti mi?
Oğlanın hayâlleri Eyfel Kulesi hayatları Süphân Dağı olarak kalmaktaydı.
Onu unutmaktan başka hiçbir çaresi yoktu, üstelik işi gücü kendisini beklerdi.
Kadınlar için unutmak çok kolaydı, ama erkeklerin zayıf noktaları vardı.
Böylelikle bundan onbeş yıl önce yaşanmış olan bir sevda hikâyesinin sonu gelmişti, gerçekte sonu gelmişti ama uygulamada gerçekten sonu gelip gelmediği biraz meçhûl.
Çünkü gerçekten bitmiş olsaydı o delikanlı bana gelmez ve hikâyesini yazmamı istemezdi benden.


Bitmiş ilişkilerin bulunduğu mezarlıkta varsın bir sevda hikâyesi daha olsundu, nasıl olsa bu dünyada sekizmilyar insan yaşıyordu ve daha şimdiden ellimilyar adet kırık kâlp hikâyesi mevcuttu, bu yüzden ha bir adet eksik ha bir adet fazla olması hiçbir şey fark ettirmez.

19 Ocak 2023

Konserdeki Unutulmuşluk

 Bugün de sizlere yine onbeş yıl önceki yaşanmışlıklardan bağzı şeyhleri eklemek istiyorum.
Geçen haftadan beri zaman çok hızlı akıp geçmiş ve yeni bir Cumartesi gelmişti. Esasında öyle çok sevinilecek bir şey değildi çünkü o günü bazı dış etkenler havayı çok fazla germişti.
Genç kadın aynı zamanda bir aktivistti, kendi kalıbına bir türlü sığamıyordu, resmen her şeyin içindeydi ve bazı arkadaşları da bu kıza biraz zoraki ayak uyduruyorlardı.
İşin tuhafı o arkadaşlarından birkaçı bizim delikanlının da arkadaşıydı, yani her ikisi de çevrelerinde oldukça bilinirlerdi.
Akşam olduğunda buluşup bir etkinliğe birlikte gitmeğe karar verdiler, her şey sanki sıradan ve huzurla doluymuş gibi.


Önce bir yeŕde bir şeyler atıştırırlarken eğer gidecekleri etkinlikte arkadaşlarından herhangi birini görürlerse bir şekilde konuyu değiştirmeği birbirlerine tembih etmişlerdi, ne de olsa insanoğlu gevşek ağızlı olduğu ve o ağızın torba olmadığı için büzebilmek imkânsız olduğunu esasında ikisi de ezbere biliyorlardı.
Atıştırmalıklarını yummilendikten sonra mekândan dışarı çıkıp yürümeğe başladıklarında her attıkları adımda tanıdıkları birileri sürekli karşılarına çıkıyor ve hem kadını hem de erkeği olmak üzere hepsi de daha önceden sözleşmişler gibi bıyık altından gülümsüyorlar ve kafalarını emme basma tulumba gibi sallıyorlardı.


Gittikleri konserde her ikisi de orada bulunan tanıdık kimseleri ekmiş ve ikisi birlikte yan yana oturmuşlardı. Sahne en arka sıradan çok daha belirgin görünüyordu ama tek bir resim bile çekmedikleri için o günden her ikisinde de hiçbir anı kalmamıştı yaşanan anlardan başka.
Ancak konserdeki şarkılardan biri bizim delikanlının ruhunu oradan alarak çok çok uzaklara götürdü bir anda, çünkü gerçekte bir olamasa bile gönülde bir olmasını istiyordu.

02 Temmuz 2021

Eğitim Konusu

 Dünyanın en iyi eğitim sistemi seçilen Finlandiya'da dört ders Almanya'da beş ders görülüyor.
Bizde sekiz ilâ oniki ders olmasının amacı öğrencilerin dışarı çıkıp serseri olmamasıymış.
Çünkü öğrenciysen hiçbir sporla uğraşamaz ve hiçbir çalgı çalamazsın.
Çünkü derslerden kafamızı kaldıramalıyızdır. Herhangi biriyle arkadaşlık kurmamalıyız, eğer ki yakın arkadaşınız varsa "Tabi ki iyiliğimızı düşünüyorlar ders çalışmamıza engeldir" diyerek hemen arkadaşlığımızı bitirmeliyizdir.
Eğer siz arkadaşlığınızı bitirmezseniz ailenizle konuşup sosyal çevrenizi irdelemeye başlarlar çünkü başka işleri yoktur çünkü her şeye burunlarını sokmaktan zevk alırlar.


Bizim en aktif ve en güzel yaşlarımızı zehir etmeyi görev edinirler. İnsanların kendini geliştirmeye hakkı yoktur. Bu yüzden ülkede çok sayıda psikolojik sorun yaşayan öğrenci var. Başımızda durup ezberleyin diyen devlet adamları da cabası.
Saç ve giyinişin onların ilgi alanıdır. Görüşlerin hepsi nedense saçma çünkü her şeyi onlar biliyor. Asla hata yapmazlar ve yanılmazlar.

01 Kasım 2009

Evlilik İçin Baskı

Bu sabah çok tuhaf duygularla açıyorum sahnemdeki perdemi, bakıyorum hava çok soğuk, yağmur sel gibi yağmış.
Norminâl şartlarda yaz programı yaparken bugüne Ada koymuşum, nedenini bilmiyorum ama listem hatalı herhâlde galiba sanırsam. Tabi ki istenen her şey gerçekleşmiyor, bakınız bir fırtına neleri değiştirdi? Adaya vaporu işlettirmedi.


Burada bir parantez de sevgili belediyemize açmam lâzım, Botsancı – Ada hattındaki vapor yerine motor koymasını, bunu bilahare yazıcam, şimdilik bu parantezimi kapatıyorum.
Başlığa bakıp da korkmayın, evlenen ben değilim.
Her şeyden önemlisi ekomoni bu kadar tıkırındayken evlenecek kadar akılsız değilim.
Aslında evliliklere karşı olmasam dâhi bu konuda çok acele karar verme taraftarı da değilim.
Tüm bunlara rağmen hayatımın sonuna kadar bekar kalacak da değilim.
Yeri gelmişken etrafımdaki bazı az muhterem çok fazlama şey veren zat-ı şahanatın benim için kız bulma çabalarını ve bulduğu kişiyle evlenmemi istiyenleri gördük ve duydukça içimden kahkahalarla katıla katıla gülmek istemiyor da değilim.


Çünkü eğer onların her dediği gibi olacaksa benim en az bir harem kurmam gerekir, hani Müslümanlık dört karıya kadar müsaade veriyor ya, hesap o hesap işte.
Yani kısaca hukuka ve yasaya karşı gelmek istemiyorum, anladınız onu siz.
Evleniceksem ben evlenicem, siz değil.
Sizinle evlenmiycem, sizin bulduklarınızla veya yakıştırdıklarınızla da değil.
Kendi gönlümün istediği ve doğru kişiyi bulduğumda evlenicem, bu da böyle biline.