Bu aralar Ekim-i Şerif Ayı'nın üçünç günündeyiz. Gündüzü hafif geçişli Saganak Yağmur ile geçirdik ama akşam vakti harika bir Boşanma Davasına şahit olduk Yağmur ile bir türlü kopamayan bağlarla bağlı olduğu sefkilı kocişkosu Bardak arasında.
Bu sefer bazı muhabirlerimiz boşta durmadılar ve davanın dosya içeriğini ele geçirmeği başardılar.
İmdı davayı gören Reyiz Yağmur'dan sormuş:
"Yağmur, yine kocan Bardak'tan boşanmak mı istiyorsun?"
Yağmur bu soruya başını aşağı sallayarak cevap veriyor.
Sonra reyiz sebep soruyor, Yağmur da cevaplıyor:
"Efenim mâlum-u âliniz üzere Şehr-İstanbul'a aylardan beridir başta Güneş ve Bulut'un engellemeleri ve beton yüzünden büyüyemeyen ve de sayıları çok azalan Ağaç'ların yüzunden yağıp da sularını sağlayamadım.
Çevresindeki barajlar artıkım tehlike bildirimleri gönderiyordu, icinde yaşayan insanların da benim için vazifemi yapmamakla suçlayan ifadeler duydum.
İmdı eğer izin verirseniz efenim bendeniz daha fazlama suç duyurularına ma'ruz kalmadan ve heyetinizde kabahâtli görünmemem için vazifemi ifa eylemek istiyorum."
Reyiz bu sefer Bardak'a dönmüş ve sormuş:
"Bardak, sen imdı eşinin işbu vazife aşkına karşı çikacak mısın?"
Bardak ifadesini biraz kırılgan vermiş:
"Reyizim efenim ben eşim Yağmur'un vazifesini ifa eylemsesine arsla karşı değilim ama Güneş bana yeteri kadar buharlaşmış su sağlayamadığı cihetle Bulut'a yeteri kadar suyu bile sağlama yapamadım.
Bu yüzden eşim Yağmur'un bugün benden boşanmasını istemiyorum, bana birkaç gün izin versin en azından yeteri kadar suyu kendisine sağlayayım.
Sonra zaten ben ne kadar mâni olsam dâhi benden boşanıp yağacak."
Reyiz bu sefer tanık Güneş'ten sormuş:
"Güneş, söylenenleri duydun işittin, tutanağa ekleyeceğin bir şey var mı?"
Güneş bu soruda her ne kadar kabahâtin kendisinde olduğunu kabûl de etse yine de kendini savunuyormuş:
"Reyizim ben Dünya'daki yaşayan insanların Yukarıdaki'ne ettiği duvalar yüzünden bu Yaz fazla mesai yapıp Şehr-İstanbul'u ısıttım ama Poyraz benim ışınlarımın Dünyaya erişme gücünü zayıflattı.
Yine de bu Yaz termometrelerin Otuzyedi dereceyi gösterdiği birkaç gün yaşandığı hepimizce mâlumdur.
Deniz'den yeteri kadar suyun Bardak'a gelmemesi benim suçum değildir ve o suçluyu bulmak benim vazifem değildir.
Dolayısıyla mevcut suyun Yağmur olarak yağabileceğini tahmin ediyorum."
Reyiz bu sefer de Bulut'tan sormuş:
"Bulut, sizce Yağmur'un yağma vazifesini ifa eylemesine herhangi bir mâni var mıdır?"
Bulutlar hazır Martılardan ve Vapurlardan ancak fırsat buldukları için biraz Yağmur'a yardım edebileceklerini ifadelerinde belirtmişler.
Bunun üzerine Reyiz bu akşam için Yağmur'un kocişkosu Bardak'tan boşanmasına ve Şehr-İstanbul'un üzerine gücü yetebildiği kadarıyla yağmasına karar vermiş.
İşte bu akşamki Hava Durumunu sağlayan kararın özeti böyleymiş, ama bakarsınız Yağmur bugünkü vazifesini çabuk hareketler yaparak bitirir ve sevgili kocişkosu Bardak'a erken vakit geri döner, belli mi olur?





.jpg)