Bu Blogda Ara

01 Kasım 2013

Gitmek Mi Zor, Kalmak Mı?

Bitmesi gereken, ama bitmesini benim asla istemediğim öykü bitti =(((


Burası benim kalbimin mezarlığı, içinde yatanların sayısı aslında hiç belli değil.
Artık sizleri burada, bu resmini gördüğünüz yerde bekleyeceğim.
Belki aklınıza gelirim de beni konuk etmeye cesaretiniz olur.
 
 
Giden gittiği yerde mutlu olması lâzım ki gittiği yerden geri dönmeye hiç niyeti yok.
Sağlık olsun, ne yapayım yani, nasıl geri getirebilirim?

Kasım'da Aşk Başkadır Mı?

Her yıl Kasım'da aşkın başka olduğuna dair geyikler yazılır.
Ben aşkın Kasım'da bulunabileceğine emin değilim. Bulabilseydim bugüne kadar beşyüz sefer bulurdum. Karar verdim, bende şans falan hak getire ...


Geçen yıl da demiştim, Kasım'da aşkın başka olduğunu iddia ederken Aralık'ta da bulamayıp sonra da Ocak başında rakı içerken bulmayın kendinizi.


Bence Kasım'da aşkı arayacağınıza yaz boyunca giymediğiniz montlarınızdaki ceplerinizde para arayın, çünkü bulma ihtimâliniz çok ama çok daha yüksek.
Tavsiye ederim, çok başarılı.

Kasım'da Aşk Başkadır

Hakikaten de öyle midir?
Ben hiç sanmıyorum. Yine başlayacaksınız bu geyiğin boynuzunu uzatmaya.
Belki de olmayacak duaya "Amin!" diyeceksiniz.
Belki de bir "Öküz" tarafından yeni baştan terk edileceksiniz.
Sonra bunlar başlarınıza geldiğinde "Ocak Başında Rakı" muhabbetine girmenizi istemem bu yıl da.


Kasım'da başka olduğunu sandığınız aşk Aralık'sız olarak devam ederse Ocak başında kendinizi kaybettiğinizde lıkır lıkır Rakı içerken bulabilirsiniz.
Hiç merak etmeyin ama, mutlaka size eşlik edecek bir zavallıyı nasıl olsa bulursunuz.
Birbirinize içlerinizdeki sıkıntıları iyice bir döker, sonra da onu kullanılmış ve sümüklerinizle kirletilmiş bir Selpak Mendil gibi terk edip gidersiniz.
 
 
Ben sizi bilmez miyim sanki?
Bir parçacık aşktan anlasaydınız zaten sizi sevenleri üzmemeye çalışırdınız.
Kalp kırmanın çok kolay olduğunu çok iyi biliyorsunuz değil mi?
 Ama o kırdığınız kalbin içinde taşınanın ne olduğunu nereden bileceksiniz?
Onun için ben ne söylesem, ne yazsam boş. Ha tahtaya veya duvara söylemişim ha size, hiç ama hiç fark etmez.


Neyse, siz kendinizi çok da fazlama üzmeyin. Çünkü sizin geleceğiniz için daima üzülen ve merak eden birileri mutlaka vardır, ama onlar sizin sadece arkadaşınızdır. Sizi sevemezler ve sizden ümit bekleyemezler.
Siz kendiniz dalganızı geçin de, nasıl olsa canınız sıkıldığında veya yalnız bırakıldığınızda ya da başınıza bir saksı düştüğünde ararsınız veya sorarsınız.
Bu aramanız da onlar için bir teselli olur ara sıra bile olsa.


Hayat tabi sizin hayatınız, sizin için sizi sevenler nedirler ki? Kim olabiliyorlar ki onlar? Duyguları var mı?
Sizin tabi onların varlıklarından ve özel günlerinden ziyade çok ama çok daha önemli işleriniz vardır.
Birileriyle toplantılara gidecek ve orada birilerini bulmaya çabalayacaksınız.
Bulabileceğiniz ise sadece bir kaç küçük teselli belki, ya sonrası ne olacak?


Geride bıraktıklarınız ise sadece ağızlarını Poyraz'a açıp bakmakla kendilerini teselli etmekle yetinecekler.
Bu teselli sayesinde de birer "Issız İnsan" olacaklar.
Siz de yarattığınız bu eserlerle eminim gurur duyacaksınız.
Hade şimdi geçmişlerde kalın ve günümüze gelmeyin sakın!
Çünkü gelseniz bile o gelmeniz eskisi gibi olmayacaktır.

31 Ekim 2013

Halloween Kutlu Olsun

Bu gece Cadılar Bayramı.


Çocukların genellikle korkunç kostümler giyerek kapı kapı dolaşıp şeker meyve ve diğer hediyeleri topladığı bir bayramdır. Diğer Cadılar Bayramı aktiviteleri arasında maskeli balolar, korku filmi seansları ve perili olduğuna inanılan evlere düzenlenen geziler sayılabilir.
Bir Pagan festivali olarak İngiltere'de İrlandalılar, İskoçlar ve Galliler tarafından kutlanılmaya başlanmış, Ondokuzuncu yüzyılda bu gelenek Kuzey Amerika'ya göç edenler tarafından da devam etmiştir.
Cadılar Bayramı bazı belli başlı Batı Dünyası ülkelerinde kutlanır. Amerika Birleşik Devletleri'nde oldukça büyük ve görkemli bir festival olan Cadılar Bayramı, Amerikan kültürünün etkisiyle diğer Avrupa ülkelerinde de yaygınlaşmaktadır. Popülaritesi Türkiye gibi ülkeleri de etkilemiştir.


 Cadılar Bayramı; Anglosakson dünyasında ve başlıca Batılı ülkelerde "Halloween" olarak adlandırılır. Bu sözcük All Hallow's Eve (Bütün Azizlerin Akşamı) kavramından kısaltarak oluşturulmuştur.


Tüm herkese kutlu olsun =)))
Felice Halloween a tutti =)))

Ekim De Gidiyor

Ekim bitiyor bugün.
Sadece Ekim de değil, koskocaman yılın on kocaman ayı da bitiyor.
Oysa çok iyi hatırlıyorum sanki daha dün girdik içinde bulunduğumuz yıla.
Artık Güneş kendisini uzun zamanlarda özletmeye başlayacak.
Ağaçlar deseniz yapraklarını döktüler dökecekler, ortalık tam bir sarartı kapladı şimdilerde.
Yazlık mekânlar da artıkım iyiden iyiye boşaldılar ve o cıvıl cıvıl seslerini şimdilerde sessizliklere bıraktılar, bir de o mekânların yerlilerine.


Sana giderken "Hoşça kal" demeyeceğimi söylemiştim bir zamanlar yaz zamanlarında, çünkü hoş kalmak sadece ve sadece konuksever evsahiplerine mahsustur.
Netekim bu benim söylediğim "Hoşça kal" sadece geçici bir ayrılık için söylenir, bir kez daha görüşme için umut beslenir, ama sonsuza kadar ayrılmak varsa hayatta, yapacak bir şey kalmadı o zaman.


Yarın artık başlarsınız Kasım ayındaki "Aşkın Başka Olduğunun Geyikleri"ne.
Ama aşka "Aralık'la Bakma"yı başaramadıktan sonra "Ocak Başında Rakı" demlendirirken bulmayın kendinizi geçen yılki gibi.
Anlaştık mı sevgililer?

30 Ekim 2013

Marmaray - Mosmoray

Saatler geçiyor, Çakmaray'la alakalı tenkitler bitmiyor.
Marmaray'da arıza çıktıktan sonra İngiltere ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki bağlantı koptuğu ve birbirlerinden herhangi birer haber alamadıkları için iki taraf da tedirgin olmuşlar =)))
Tamir için hem İngiliz, hem Çinli, hem de Gana'lı başbakanlar Türkiye'ye geleceklermiş =)))


Şimdi şöyle bir vaziyet-i rezilliye çıktı ortaya:
Garanti süresinden önce arızalandığı ve henüz taksitleri bile bitmediği için acaba tamir etmeye para lâzım olacak mı?
Malum, işbu proceye tam Beş Milyar Amerika Birleşik Devletleri Doları para harcandı. Eğer tamir için para isterlerse bizden, yazık günâh yahnie =)))

Tabi trenin tünelde arızalanması riskine karşı işletmeci yolculara bedavadan Yasin-i Şerif Sur'esini dağıtacakmış.
Bence mayo ve şnorkel de dağıtsın, malum ki tünel deniz altında. Her an her şey olabilir. Ayrıca Boğaziçi alır götürür adamı, benden duymayın ...


İşte Fatih Sultan Mehmed'in beşyüzaltmış yıllık hayali, İstanbul Boğazı'nın altından da olsa yürüyerek karşıya geçildi ... Az şey değil, çünkü "Üzerine asla bina te'sis olunmaya" dediği mıntıkayı gecekondularla doldurup adamı mezarında rahatsız ettik yeteri kadar, bari rüyasını gerçekleştirelim en azından.


E az şey değil, denizin altında bir trenimiz var şimdi =))) Tabi bozulup bizi yolda bırakmazsa elbette.


İstanbul'da sık sık elektrik kesintileri olacağına göre bence hem Ayrılıkçeşmesi'nde, hem de Kazlıçeşme'de birer deve timi kurulsa hiç de fena olmazdı hani.

Şakası bir yana, inşallah Marmaray'ımız düzeltilir ve adam gibi işletilmeye başlanır, çünkü bir kaç zaman sonra Vapor seferleri yeni baştan düzenlenecek, belki de kaldırılacak.
Tren işlemezse ne yaparız?

Marmaray - Çakmaray

Artık deniz altında tünelimiz de oldu ya, bunun geyiği biraz zor biter.
Aslında olmasını hiç ama hiç istemediğim üç şey olmuş bugün.
Marmaray'da arızalar.

Tabi elektriklerde arıza meydana gelince her kafadan bir ses çıkmaya hemen başladı.
Ama en güzel benzetme Zaytung'dan:
Marmaray'ın bozulmasına sebep olan durum iki yolcunun abdestsiz ve cenabet olarak trene binmeleridir. İşbu şahısların robot resimleri çizilip basına dağıtılmıştır.
Aynen vakti zamanında çalıştırıldıktan üç dakikacık bile geçmeden duran "Devrim" otomobillerine benzedi.


Yukarıda gördüğünüz otomobil 1961 model olup hâlâ saat gibi çalışmaktadır.
Ben bu arada yeri geldi söyleyeyim, Zaytung diye okunan sözcüğün aslı "Zeitung" olup Almanca "Gazete" anlamına gelir, yani bu isimde mizahiyelik bir nesne-i şerif namevcuddur.
Yani kısaca ben kendim bu kaynaktan gelen haberleri mizah ve komik olmasını çok iyi bilmeme rağmen son derece ciddiye alırım.

Gelgelelim Marmaray'da bir gerçek daha çıktı ortaya:
Eğer Marmaray'ı zamanında (29 Ekim 2013) yetiştiremezlerseymiş mühendisler, kendilerini Boğaziçi Köprüsü'nden Boğaziçi'nin serin ve derin sularına bırakıp kendilerini intihar edeceklermiş.
Biraz önce Marmaray'da seferler ikinci kez durdurulmuş, bu seferki sebep de yoğunluk.
Trenin kapısı arıza yapmış, haber siteleri "Çakmaray" diyor.
Hayat ne kadar tuhaf değil mi?
Bir yandan sevinçle dalgamızı geçebilidiğimiz olayda aslında çok daha başka bir dramı da yaşayabilirdik.
Aşağıdaki resim ise günümüzün özetini anlatıyor sanki =)))


Artık bu resim üstüne Marmaray Tüneli'nde "Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda" şarkısı hiç fena olmazdı, müzikle yapılan yürüyüşün zevki başka hiç bir yerde bulunmaz.

Bu yazım da size belki tezatları anlatmama yardımcı olur.
Dilerim bir daha İnokta Basın içinde "Çakmaray" gibi bir benzetme okumayız, ama bu gidişle resmi adına demezsek ne olalım?

29 Ekim 2013

Hababam Sınıfı - Gençliğe Hitabe Sahnesi

Cumhuriyet Bayramı'nda son paylaşımım yıllar öncesinden kalma.
Ama yakında bu videoyu YouTube'den kaldırmazlarsa gözlerim açık gider.
Çünkü müstemlekemizde o kadar tuhaf şeyler yaşıyoruz ki ...
Bu da sevgililerime bayram hediyem olsun.
Not: Bu film benden yaşlıdır, ama ne zaman izlersem bu sahneleri gözlerim hüzünlenir.

http://youtu.be/jlcGNg5D-UY

Artıkım günümüzdeki filmlerde ve dizilerde Atatürk'ün adı bile anılmıyor, bolca küfür ve banelious espiri bozuntuları gırla gidiyor. Hiç bir dizi ve filmin öğretici tarafı kalmamış.
Yazık whallaha bu millete ve televizyon başında boşa harcanan zamana.
Allah bize bu israfı sormayacak mı günü gelince?

Bayramı Kutladık

Bugün aslında başka paylaşım yapmayacaktım, ama bu resmi görünce dayanamadım ...


Burası Burgazada İskelesi.
Çok fazla yazmayacağım ve sizi sadece resimle ve iki tane pankartla baş başa bırakacağım.
Sanırım isyanımın sebebini anladınız herhâl ...


Madem cumhuriyetten hoşlanmıyorsunuz Türk Lirası'nı da kullanmayın, çünkü üstünde Atatürk'ün resmi var.
Atatürk'e lâf edip sövecek kadar efelenmeyi biliyorsanız, azıcık çarşı ve pazara gidin de onur şeref namus falan filân feşmekân satın alın da bu toprakları terk edin. Cebinizde hâlâ Atatürk'ün resimleri olan paralarla evinize ekmek alıyorsunuz, yazıklar olsun!
 
 
Affet bizi Ata'm, ama Cumhuriyetimize sonuna kadar sahip çıkıp koruyacağımıza söz veriyoruz. 


Burası da İzmir.
Cumhuriyet Bayramı Coşkusu.


Bayram dediğin böyle kutlanır.


Burası da Bursa.


Ve Bağdat Caddesi.


Ben bu akşam için aranızdan çekiliyorum, dilerim ertesi günü sevinçle hatırlayacağımız bir bayram yaşamış oluruz.

Marmaray

Yüzelliüç yıllık proceydi. Değişe değişe çeşitli hâller aldı. Ama sonunda açıldı.
Açıldı ama tartışmalar da yok değil.
Dilerim Pamukova gibi bir olay yaşanmaz.

Sonuç olarak vatana millete ve dünyaya hayırlı uğurlu ve bereketli olmasını dilemekten başka düşüncem yok.
Deniz altındaki treni güle güle kullanın.
Biz bugün Cumhuriyetimizin doksanıncı yaşını kutluyoruz, siz de öküzün baktığı gibi trenlere bakın.

Cumhuriyet Bayramı Vol. 90

Bugün cumhuriyetimiz doksanıncı yaşına basıyor.
Bazı içimizdeki düşmanlara inat olsun, bu bayram en büyük bayram.
Size yine Facebok'taki resimlerden bir küçük seçki hazırladım:


Hayatta ne olursa olsun, son zamanlarda Facebok Fan Sayfamdan gelen küfürlere inat olsun üstteki paylaşımım. Unutmayın ki cumhuriyet sayesinde siz de besleniyorsunuz, hiç bir şey bilmenize gerek yok, sadece haddinizi bilin yeterli.



 Bu resmi bugün değil, sanırım 10 Kasım'da yapmam lâzımdı belki de, Affet Bizi Ata'm!
Senin mirasına sahip çıkamadığımız için. Senin kurduğun bir çok tesisi kendi ellerimizle sattığımız için.
Bari satmamıza karşılık elimize bir şey geçseydi neyse de, bedavaya gittiğine üzülüyorum.


Bu da Cumhuriyetimizi savunurken bize küfredenlere gelsin!
 

Bayramımız kutlu olsun.
 

Dilerim gelecek yıllarda da kutlamak kısmet olur, biz de burada olursak tabi.

27 Ekim 2013

Erken Kararan Hava

Sonunda Kış Sahatiyle gün yaşandı.
Belki ilk kez yaşanmıyor, belki hayatımdan bir çok kez böyle bir gün yaşadım, ama sanki bu yıl biraz daha hüzün yerleştirdi kalbime.
Kim bilir bu gidişin dönüşü olacak mı bilmiyorum.
Lâkin bir tek şeyi biliyorum ki bu sefer gidenin arkasından koşmayacağım.


İşte sonunda güneş artıkım erken batmaya başladı. Mehtap da gelmiş Güneş'in üstüne yorgan kapatıyor =)))
Birazcık dinlenmek güneşin de hakkı değil mi? Kolay değil, tam yedi ay boyunca her sabahtan akşama kadar tam kapasite mesai yaptı, bırakalım da beş aycık dinleniversin.
Hem kışın da kendisine has güzellikleri var.
Sağanaklar başlayacak, yağmurlar dinmeyecek, kar yağacak, yollar kapanacak, falan filan feşmekân.


Bize düşen de bu kış mevsiminde yaşananları size aktarabilmek, gerek yazılarla, gerek şiirlerle.
Benden yana şimdilik bu kadar.
Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey düşmanlarımızın sözleri değil dostlarımızın sessizliği olacaktır.

Banel Bir Hafta Sonu

Hafta sonunun banellikleri devam ediyor =)))
Artıkım ben de zıvanadan çıktım, sizlerle resimler paylaşmaya karar verdim.


Dünya üzerinde ne kadar güzel yerler var değil mi?
Kayalık uçurumlarda bir ev ...
Kim bilir orada yaşamak nasıl olurdu?


Bu da başkaca türlü bir ada, ama hiç de kolay bir yere benzemiyor =(((


Çok güzel bir Café, ama nerede olduğunu hiç bilmiyorum =(((


Buna da ev mi demeli, yoksa vapor mu belli değil. Ama belli olan bir şey varsa o da müstemlekemizde olmaması.
Malum, bizimkiler böyle şeylerden pek anlamazlar =)))


Bu görüntü ve manzaranın gerçek olamayacağını düşünüyorum, ama bilen biri bize yardımcı olsun.
Çünkü köprü bir kadın vücuduna benzemiyor mu sizce?


Müthiş bir kayalık, sığ bir deniz, harika bir şato gibi ev ...
Kim bilir burada kimler yaşıyor, ve neresi burası?


Eskiden "Adakale" adlı bir son durak vardı, Floriye'de ... Sanırım o zamanlar hayal gücüm çok gelişmemişti, ama şimdi bu resimdekini görünce aklıma geleceği tuttu ...
Gençlik heyecanı işte. Hatıralara saygılıyımdır ben.


Sonunda memleketimize geri döndüğümüzü hissediyorum, çünkü resim bize Anadolu gibi göründü.
Yurt dışı bile olsa kesin bizimkilerin elinden çıkma bir yer ...
Tabi tüm resim altı yazılar şahsi düşüncem.
Herkese mutlu pazarlar =)))

Tarayıcılar

Benim için tarayıcımın ayarlamaları, güvenliği ve hızı çok ama çok önemli.
Bilgisayarımda bu programların üçü birden yüklü.
Ben hangisini kullandığımı reklâm olmaması için söylemeyeceğim.


Ama size biraz tavsiye verebilirim.
Solda bulunan Mozilla Firefox sür'atli işlemcisiyle, sağda bulunan Google Chrome leb demeden leblebiyi anlayan adres çıbığıyla öne çıkıyor. Lâkin ortada bulunan İnternet Explorer ise artıkım çok yavaşladı ve amacından çok sapmaya başladı, hâttâ güvenlik yazılımlarının bile güncel olmamasından çekiniyorum.
Şimdi siz söyleyin, benim tarayıcım hangisi?

Bir Yaz Daha Bitti =(((

Kış beni her zaman hüzünlendirir. İşte, şu anda saatlar yeniden birer saat geri alınıyor. Artık gün bir saat erken kararacak. Karanlık bir saat daha erken çökecek. Ta gelecek yaza kadar, tabi uzun zamandır akıllarındaki bir uyuz düşünceyi gerçekleştirmezlerse helbette.

Hoşça kal deniz, karpuz, dondurma, güneş. Hoş geldin ıhlamur, şemsiye, mendil kutusu. Size de selâm Okul, sınavlar, okuldaki akraba evlilikleri.
Gelecek yıldaki yaz saatlerine kadar hepinizi kucaklıyorum.


Aman ha, saatlarınızı birer sahat geri almayı unutmayın sakın, sonra yanlış anlaşılmalara sebep olmayasınız?