Ekim bitiyor bugün.
Sadece Ekim de değil, koskocaman yılın on kocaman ayı da bitiyor.
Oysa çok iyi hatırlıyorum sanki daha dün girdik içinde bulunduğumuz yıla.
Artık Güneş kendisini uzun zamanlarda özletmeye başlayacak.
Ağaçlar deseniz yapraklarını döktüler dökecekler, ortalık tam bir sarartı kapladı şimdilerde.
Yazlık mekânlar da artıkım iyiden iyiye boşaldılar ve o cıvıl cıvıl seslerini şimdilerde sessizliklere bıraktılar, bir de o mekânların yerlilerine.
Sana giderken "Hoşça kal" demeyeceğimi söylemiştim bir zamanlar yaz zamanlarında, çünkü hoş kalmak sadece ve sadece konuksever evsahiplerine mahsustur.
Netekim bu benim söylediğim "Hoşça kal" sadece geçici bir ayrılık için söylenir, bir kez daha görüşme için umut beslenir, ama sonsuza kadar ayrılmak varsa hayatta, yapacak bir şey kalmadı o zaman.
Yarın artık başlarsınız Kasım ayındaki "Aşkın Başka Olduğunun Geyikleri"ne.
Ama aşka "Aralık'la Bakma"yı başaramadıktan sonra "Ocak Başında Rakı" demlendirirken bulmayın kendinizi geçen yılki gibi.
Anlaştık mı sevgililer?