Bu Blogda Ara

01 Ekim 2010

Serinlik Başa Bela

Akşam vakti ... Gün bitmiş, eve dönücez :-)
Tek başına gün değil biten, bu biten gün haftayı da bitirmiş. Bir hafta sonu daha bizi bekliyor, kim bilir kaçıncı kez (?)
Sahi, hayatınızda bir sefer bile olsa hiç Hafta Sonlarınızı saydınız mı akıllarınıza getirip?

Fakat bu güzel ve serin Sonbaharın Akşamında sizleri Soyut Kavramlarla güzel kafalarınızı fazlama karıştırmak istemiyorum.
Hem biraz da başka yönleri görmek lazım, hayat sürekli değişiyor, yaşanıyor, her şeyden önemlisi de bitiyor. Kaldı ki bu soyut kavramlar bugüne kadar birçok kişiye fayda getirmedi :-)

Eveet, işbu günü de imdı akşam ettik
Malum-u aliniz mevsim değişimleri başladı ...
Fakat eskisi gibi alıştıra alıştıra değil artıkım, bir anda hava ya soğuyor ya da ısınıyor :-( Böyle de olmaz ki?
İşbu vaziyet-i umumiye dahilinde insanat da bu şekliyle sağlam kalmaz ki ...

Adım Ekim, Ben Geldim

Kapı çaldı az önce .. Zır zır tak tak falan filan feşmekan :-)
Yıkıcak sanki ortalıkları ...
Uyku sersemiyim, zar zor kalktım yerimden, malum-u aliniz biraz Şişkoyum, bu şekilde bir on dakka geçivermiş -sanırım-.
Bir kere daha taktakladı kapının tokmak kafası.
"Ay patlama, geliyorum!"
Taklarken aslinda kimin geldiğini anlamıştım, ama emin olmam lazım, ama "Kimsiz?" demek için artık çok geç.
Ne olursa olsun açtım kapıyı, hazırlıklıyım her türlü olumsuzluklara.

Karşıma uzun kollu bir palto, Başında çok şık bir şapka, Boğazında iki sefer sarılmasına rağmen nerdeyse yerleri süpüren bir atkı, mini sayılabilicek bir elbise ve nerdeyse dizlerine kadar uzanan çizmeleriyle heybetli bir kız çıktı.
Sırtındaki çantası o kadar büyüktü ki, içine belki ben dahi girebilirdim.

Az daha küçük dilimi yutucaktım, bu mevsimde böyle bir tip :-!!??

Kız da bu duygularımı hissetti, bu sefer kendi de çuvalladı.
Fakat onu görünce bir anda üşümeye başladım, onun üflediği nefes beni Dondurma Kazanına düşürülmüş Çaklıta çevirdi :-(
Bu halimi görünce kız da bana gülümsedi.
Bu gülümsemesi de beni az ewelki Dondurmanın Sahlep Denizi içinde olduğumu hissettirdi :-))
Nefesi üşümeme, gülümsemesi de terlememe rağmen içeri aldım onu, koltuğa kurulunca kendini tanıttı:
"Adım Ekim, ben geldim!"