Bu Blogda Ara

Sayfalar

05 Ocak 2023

Unutulmuşluk

 Bu hayatta yazılmamış da olsa bazı yaşanmış hikâyeler vardır ve o hikâyelerdeki kahramanların gerçek hayatta kim oldukları önemli olmasa bile yaşanmışlıklar aradan yıllar bile geçse unutulmaz, tıpkı unutulanların unutanları asla unutmayacakları gibi.
Bundan tam olarak onbeş yıl önceydi, o zamanlar tabi kahramanlarımız günümüzdekinden daha gençtiler ve hayata daha bir umutla bakabilmeğe çalışıyorlardı.
Yaklaşık olarak üç haftaya yakın süredir gerek telefondan gerekse bilgisayardan sürekli yazıştıkları kadınla ilk defa bir yere gidecekti delikanlı. Belki o güne dek birçok kez dışarıda birileriyle bir şeyler yummilenmişti, ama biriyle neredeyse ilk kezdi o akşam. Oğlan birlikteyken bir hata yapar mıyım diye heyecanlanıyordu ama kız bu konularda oğlandan tecrübeliydi, vaziyeti bir şekilde idare ediyordu, üstelik delikanlının bu kez çenesi düşmüş mevzular başka mevzuları açmıştı ve o ilk buluşmada paylaştıkları doksanbeş dakika ikisine de sanki çok kısa gelmişti.


O akşam birlikte gummilendikleri Dondurmalı Sâhlép her ne kadar çok Tarçınlı da olsa ve delikanlının ağız tadı tarçını pek kabûl edemese bile önemli olanın orada paylaşılanların kendisi olunca tarçın sevmediğini delikanlı unutmuştu. Her şey bir yana o akşam nelerden bahsettiklerini ben bilemesem bile delikanlının son üçdört yıldır aynı masada aynı dondurmalı sâhlépi kendisine ısmarlayıp anılarını yeniden canlandırmağa çalışmasına rağmen sâhlépin limonimsi tadından mıdır yoksa bu hikâyedeki kadın kahramanın çok kısa zaman zarfında delikanlıyı çoktan unutmuş olmasından mıdır bilmem ama aynı lezzeti asla hissedemediğini söyledi bana.


Bizler ise bu bir kısmını anlatmağa çalıştığım yaşanmışlığın üzerinden geçen onbeş yılda birçok değişik şeyler yaşadık, hikâyedeki kadının günümüzde ne yaptığını veya sağ olup olmadığını bile bilmiyorum, ama delikanlının hayatına ondan sonra birkaç farklı kadın girdi, üstelik içlerinden birisiyle çok şiddetli bir karasevda yaşadı ama o kadının düşüncesine göre çok sevişen kadının orospu olmadığı çünkü orospuların parayı sevdiğini yazması veya yanlış kişiyi doğru aşkla sevmeği nasip etmemesi konusunda Yukarıdakine yalvarması ya da eğer kendisini görmesi birinin canını yakıyorsa görüşmekten vazgeçerdi olurdu biterdi diye kestirip atması yüzünden karşı cinse ve sevgiye olan inancını artık kaybettiğini ve kâlbinin içini hiçbir zaman ulaşamayacağı, ulaşsa bile kendisine yüz vermeyeceğini bildiği, üstelik gerçekte tipi olmayan bir sanatçıyla doldurduğunu biliyorum.
Ancak bugünkü anlattığım hikâye burada bitmedi, dört bölümü daha var.

Yaradılış Öyküsü

 Baştan söyleyeyim burada yazan şeyler insanlara hakaret değil hayatın gerçekleridir. Yaşayan görür bilir ve acı bir şekilde öğrenir.


Yaradan önce Eşeği yarattı. Biraz baktı ve hakkındaki düşüncelerini tebliğ etti:
"Sen bir Eşeksin. En ağır yükleri çekeceksin, en zor şartlarda çalışacaksın, bir ahırda yaşayacaksın, elli yıl ömrün olacak."
Eşek de dileğini söyledi:
"Tanrım bu hayat için bana biçtiğin elli yıl çok fazla, bana yirmibeş yıl yeter."
Ve öyle oldu.


Yaradan biraz düşündü ve Köpeği yarattı, şeklini verdi, huyunu ekledi. Sonra biraz baktı ve yine düşüncesini tebliğ etti:
"Sen bir Köpeksin. Sürekli sahibinin yakınında olacak, sahibini koruyacak, evindekiler için en tehlikeli görevlere bile atlamaktan çekinmeyeceksin, otuz yıl ömrün olacak."
Köpek de dileğini söyledi:
"Tanrım bu dediğin hayat için otuz yıl çok fazla, bana onbeş yıl yeter."
Ve öyle oldu.


Yaradan biraz daha düşündü ve Maymunu yarattı, şeklini verdi, huyunu ekledi. Sonra biraz baktı ve yine düşüncesini tebliğ etti:
"Sen bir Maymunsun. Sürekli aptal aptal hareketler yapacaksın, daldan dala atlayacaksın, fıstık fındıkla besleneceksin, yirmi yıl ömrün olacak."
Maymun da dileğini söyledi:
"Tanrım bu dediğin hayat için yirmi yıl çok fazla gelir bana, ben on yıl kalayım dünyada benim için yeterli."
Ve öyle oldu.


Yaradan biraz daha düşündü ve İnsanı yarattı, şeklini verdi, huyunu ekledi. Sonra biraz baktı ve yine düşüncesini tebliğ etti:
"Sen bir insansın. Dünyanın kralı olacaksın, biraz önceki yarattıklarıma hükmedeceksin, her şey senin emrinde olacak, ama yirmi yıl ömrün olacak."
İnsan da dileğini söyledi:
"Tanrım bu krallığa yırmi yıl çok az, bana Eşeğin istemediği yirmibeş yılı, Köpeğin istemediği onbeş yılı, Maymunun istemediği on yılı ömrüme eklemeni istiyorum."
Ve öyle oldu.


Derken insan dünyaya geldi, yirmi yıl insan gibi yaşadı, sonraki yirmibeş yıl eşşekler gibi çalıştı para kazandığını sandı, sonraki onbeş yıl köpekler gibi yaşadığı evi korudu ve aileden artanları yedi, sonraki on yıl da maymunlar gibi komik durumlara düşerek torunlarını eğlendirdi.
Bugüne kadar böyle geldi, bundan sonra da böyle gidecek.