Bu hayatta yazılmamış da olsa bazı yaşanmış hikâyeler vardır ve o hikâyelerdeki kahramanların gerçek hayatta kim oldukları önemli olmasa bile yaşanmışlıklar aradan yıllar bile geçse unutulmaz, tıpkı unutulanların unutanları asla unutmayacakları gibi.
Bundan tam olarak onbeş yıl önceydi, o zamanlar tabi kahramanlarımız günümüzdekinden daha gençtiler ve hayata daha bir umutla bakabilmeğe çalışıyorlardı.
Yaklaşık olarak üç haftaya yakın süredir gerek telefondan gerekse bilgisayardan sürekli yazıştıkları kadınla ilk defa bir yere gidecekti delikanlı. Belki o güne dek birçok kez dışarıda birileriyle bir şeyler yummilenmişti, ama biriyle neredeyse ilk kezdi o akşam. Oğlan birlikteyken bir hata yapar mıyım diye heyecanlanıyordu ama kız bu konularda oğlandan tecrübeliydi, vaziyeti bir şekilde idare ediyordu, üstelik delikanlının bu kez çenesi düşmüş mevzular başka mevzuları açmıştı ve o ilk buluşmada paylaştıkları doksanbeş dakika ikisine de sanki çok kısa gelmişti.
O akşam birlikte gummilendikleri Dondurmalı Sâhlép her ne kadar çok Tarçınlı da olsa ve delikanlının ağız tadı tarçını pek kabûl edemese bile önemli olanın orada paylaşılanların kendisi olunca tarçın sevmediğini delikanlı unutmuştu. Her şey bir yana o akşam nelerden bahsettiklerini ben bilemesem bile delikanlının son üçdört yıldır aynı masada aynı dondurmalı sâhlépi kendisine ısmarlayıp anılarını yeniden canlandırmağa çalışmasına rağmen sâhlépin limonimsi tadından mıdır yoksa bu hikâyedeki kadın kahramanın çok kısa zaman zarfında delikanlıyı çoktan unutmuş olmasından mıdır bilmem ama aynı lezzeti asla hissedemediğini söyledi bana.
Bizler ise bu bir kısmını anlatmağa çalıştığım yaşanmışlığın üzerinden geçen onbeş yılda birçok değişik şeyler yaşadık, hikâyedeki kadının günümüzde ne yaptığını veya sağ olup olmadığını bile bilmiyorum, ama delikanlının hayatına ondan sonra birkaç farklı kadın girdi, üstelik içlerinden birisiyle çok şiddetli bir karasevda yaşadı ama o kadının düşüncesine göre çok sevişen kadının orospu olmadığı çünkü orospuların parayı sevdiğini yazması veya yanlış kişiyi doğru aşkla sevmeği nasip etmemesi konusunda Yukarıdakine yalvarması ya da eğer kendisini görmesi birinin canını yakıyorsa görüşmekten vazgeçerdi olurdu biterdi diye kestirip atması yüzünden karşı cinse ve sevgiye olan inancını artık kaybettiğini ve kâlbinin içini hiçbir zaman ulaşamayacağı, ulaşsa bile kendisine yüz vermeyeceğini bildiği, üstelik gerçekte tipi olmayan bir sanatçıyla doldurduğunu biliyorum.
Ancak bugünkü anlattığım hikâye burada bitmedi, dört bölümü daha var.