Hop dedik orada kal portakal seviyoruz diye öldük mü?
Ağrı eşiği diye bir şey var ama sen ağrı bağımlısı gördün mü?
Ben gördüm, sizlere de gösterecek ben. Tabi okumayı isterseniz.
Resimde temaşa eylediğiniz üzere zamanın cumhurbaşkanı sıfatıyla Atatürk yanındaki komutanla birlikte elinde birer portakal ayıklıyorlar.
Bunda ne var diyebilirsiniz, sıradan bir hadise-i şerif diyebilirsiniz, ancak hikâyemizin daha doğrusu kalkınma hamlemizin başladığı zamanlara kadar bir zahmet uzanıverelim.
Sizlere Bilâl Oğlan'a anlatır gibi anlatıyorum.
Yazıma konu olan portakalların tohumları Bindokuzyüzotuzlu yılların başlarında İtalya'dan getirildiler ve gerek Mersin Adana taraflarındaki Çukurova'da gerek Antalya taraflarında ve özellikle de Finike'de gerekse Ege Bölgemizin muhtelif bazı yerlerinde aşılandılar.
Yine buraya kadar da hiçbir sorun yok, her bir şey norminâl seyrinde gidiyor. Hikâyemi okuyun bakalım arkasından neler gelecek?
İskenderun Demir Çelik Fabrikası, Nazilli Basma Fabrikası, Kayseri Sümerbank Tekstil Fabrikası, İstanbul Paşabahçe Şişecam Fabrikası, Aliağa Rafinerisi ...
Bunlara ilâveten birçok fabrika Ruslar tarafından yapıldı. Tüm bunların parası ise portakallarla ödendi.
Türk Sanayisinin ana omurgasını oluşturan işbu tesisler sayesinde hem onbinlerce insanımız iş buldu, hem de genç Türkiye Cümhûriyeti milyarlarca dolarlık ithâlattan kurtuldu, dışarıya bağımlılığımızı azalttı.
Bütün bunların karşılığında bir tek lira bile ödemedik, her şeyin karşılığını sebzeyle meyveyle narenciyeyle ödendi.
Tıpkı aynı yıllarda Çay'ın Rize'ye getirilip ekilmesi ve yıllar sonra Çaykur Rize Çaylarını ortaya çıkarması gibi.
Tıpkı Bindokuzyüzyirmiyedi yılında çıkartılan Altıbinikiyüzyedi sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Fındık Fidesinin ihracatını yasaklayarak Ordu Giresun ve Rize'nin fındık yetiştiren vilâyetler olarak kabûl edilmesi ve devamında da Fiskobirlik adında borsanın kurulması gibi.
Bizim topraklarımız dünyada kendi kendine yeten ve bütün dünyayı doyurabilecek bir toprak.
Zamanında portakalla kocaman bir sanayi kurmuşuz.
Yani demem o ki Portakal gerçekten çok önemli.
İşte bu yüzden
TC-JRG plâkalı uçağımıza Finike adının verilmesi ve kuyruğunda da "Discover The Potential" yazması pek de tesâdüf olmamaktadır.
Portakal'ın Öyküsünü kıraat ettiniz, umulur ki bir şeyler beyinlerinize veya beyinlerinizin yerleştirildiği bazı organ-ı şeriflere bazı konular dank eder.