Bu Blogda Ara

30 Ocak 2009

Metro'muz Uzuyor

İstanbulumuzun gerçek anlamdaki tek metrosunu iki uçtan toplam yedibin metre uzatıcak olan kısımları iki kocaman yıllık bir tehirden sonra nihayet bugün açılıyor.
Gözümüz Aydın, Kulaklarımız Manisa, Dilimiz Denizli, Ağzımız Kötahya, Burnumuz da İzmir :-)
-Bu espiri çok uzun zamandır İnternette değişik şekillerde dolaşmasına rağmen ilk kez Web Ortamına kaydediliyor-

Merdivenden indik uzun tüneller geçtik
Elaleme nisbet yaptık perona geldik
Tren önümüzde durdu içine bindik
Rahat ve konfor bu araçta buluşmuş
Otobüslerde sıkışmak ne kadar da zormuş

İşte böyle sevgililer, en nihayet hayırlı olsun demekten başka seçenek yok, sıra geldi güzergaha:

Şişhane
Beyoğlu Belediye - Tünel - İstaklal Cad. sonu

Taksim
Cumhuriyet Anıtı ve Meydanı artı Gezi Parkı - Kabataş Funiculaire Sistemi

Osmanbey
Pangaltı - Nişantaş - Feriköy - City's

Şişli
Mecidiyeköy - Cevahir - Profilo

Gayrettepe
Astoria

Levend
Metrocity - Kanyon - Akmerkez - Etiler

4th Levend
Boğmıkışa giden Bus

Sanayi Mah.
Seyrantepe Metro Bağ. - Oto Sanayi

İ.T.Ü Ayazağa
Maslak - Ayazağa - İstanbul Teknik Ünversite - İstinye Park

Atatürk Sanayi Sitesi
Şimdilik son durak, ilerde önce Hacıosman, belki de Sarıyer

Ama bu tıkırında olan ekomoni bu vaziyet-i umumiyede iken ne kadar başarılı olabilinir bilinmez :-(
Hazır bu durumdayken ekonomiye de bir dalalım:
1.64, 2.11, 47.80
Altın tarihi zirve yaptı, artıkım kim tutar? Ancak işte diğerlerine yukarlardan bakıp durur uzun zaman :-)

Ha, bu arada ekomoninin tıkırı metroya kadar ulaşmış, inşaat tam kapasite bitmediği cihetle hat üç kısma ayrılmış. Hani Gaste Yirmibir dakka diyor ama yol boyunca iki defa aktarma yapmak gerektiği ve bu toplam bekleme süresinin yirmi dakkayı bulduğu göz önüne alınırsa daha çok çalışmamız gerektiği gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpıyor.
Hani bir zamanlar bir reklam vardı, bir ufaklık eve geldiğinde annesine yalvarıyordu:
"Çok çalışmam gerekiyor anne, çook!"
Diye dert yandığı reklam, hatırladınız mı?

29 Ocak 2009

Sinire Devam

Bugünlerde günlerim çokstressli geçiyor, sebebi demalum-u aliniz tıkırında ol(mıy)an ekomoninin sayesinde, kriz herkesi vurdu, ama beni iki katı vurdu.
Çünkü size güzel yazılar yazamaz duruma getirdi.
Ben de ara sıra kopya çekecem sanırım, bu işsizlikte insana ilham da gelmez, netekim müşteri de gelmiyor.
Bu aralar kafayı sıyırmazsam iyidir, artıkım fiyatlar durumu yönetiyor, al işte bugün öğledekiler:
"1.62, 2.12, 45.60"
Suni şişirme bitti, sıra balonu söndürmeye geldi, ama bu büyük balondaki havayı nereye tıkıştırıcan, bana onu bir zahmet bir E-Maille anlatabilir misin?

Bugün sabah gelirken üst geçit reklamlarında Beyoğlu Metrosunun boyunun uzatıldığını, açılışının da yarın yapılıcağını ve biz tüm İstanbulluların Şişhane Metro'ya davet edildiği yazılarını gördüm :-) Ama uykulu bir vaziyetteydim, inşallah yanılmıyorum. Eğer doğruysa artıkım İstinye Park'a metroyla ulaşabilicez demektir :-) Çünkü İstasyon merkeze fazlama uzak değil, Akmerkez'le Levend Metro arası kadar bir yürüyüş yolu olcak ama bu kadar kusur kadı kızında da olur :-)

28 Ocak 2009

Sinir

Öncelikle bir konuyu açıklığa kavuşturmam lazım ki başlığımın Porof. Zihni Sinir'le hiç bir alakası yoktur, hatta son zamanlarda dilime doladığım ekomoninin tıkırıyla da ilgili değildir. Daha da ileri gidersek dünkü konuyla da, Facebook'umdaki son durum-u geneldeki halimle de uzaktan veya yakından bir ilgisi yoktur, olabiliceğini dahi düşünemiyorum :-)

Ama size şu kadarını söyliyeyim ne yapın edin kendinizi klonlatın bir şekilde. Çünkü sizi arayıp da bulamıyan en azından sizin klonunuzla muhatap olsun ...

Ben zaten kafayı yedim, hiç olmazsa siz kendinize iyi bakın, geceleri yorganınızı iyice örtün, dışarda da türbanlarınızı eksik etmeyin. Her ne kadar hava öğlenleri sıcak olsa da akşamları ve sabahları serin, ayaz esiyor.
Üşütüp hasta olmanızı istemem :

27 Ocak 2009

Kıç

Bazı insanat vardır kulaklarının olması gereken yerlerde kulağa benziyen ama kulaktan başka her şey olan bir çift organ vardır :? Elbette bu tiplerde olanlarda diğer organlar da olmaları gereken yerde değil tabi :-)
Hele bir de tüm organları yerlerinde olanlarla hiç bir organı yerinde olmıyanların karşılıklı konuşmaları asla bir incir çekirdeğini doldurmaz ...
Hatta hiç bir organı yerinde olmıyanlar, bütün organları yerlerinde olanların sözünü kulaklarıyla değil, kıçlarıyla dinledikleri, gösterdiklerini gözleriyle değil elleriyle gördüğü, tabi ki de beyinleriyle de değil samanla algılıyabildikleri için tüm organları yerinde olanların başlarına olmadık işler açabilme potansiyeli sıadan alelade bir insandan daha fazladır :-(

Mesela tüm organları yerinde olan
"Filim çekmek çok keyifli bir iş ama çok zor. Buna birazcık olsun hürmet edin."
diyorsa ağzıyla,
hiç bir organı yerinde olmıyan bu lafı
"Ben filim yapıyorum, sen de izliyorsun. Bana hürmet et."
diye anlar, çünkü kulaklarının yerinde kıç, beynin yerinde de saman olduğu için :x?

Yani insanoğlu ne halt yemeye şu Türkçenin lastik gibi olduğu ve çekilen her tarafa gelebiliceği gerçeğini sürekli insanın aklına getirtir?

Hazır ekomoni sallantılardayken ve hamilelik yüzünden midesi bulanıyorken onu da öylece bırakıp gidemiyorum :-( Belki onu düşünemem ama
1.63, 2.15, 46.25

dediğini de dinlerim mutlu olucaksam :-)

25 Ocak 2009

Futebol

Yine Pazar, hava güzel, Güneş bir parçacık sararmış, ama fazlama parlak .. Yani benim gibi macera arıyanlara müthiş bir görüntü veriyor :-)
Böyle havada yolda yürümek bile zevktir, çünkü insanla karşılaşma şansın yüksektir :-)

Cumartesi ateşi henüz sönmemiş, küllenmesine rağmen hala bir kor var içinde :-) Var olan mevcud kor da en ufak bir üflemeyle alevlenebilir her an ...

Akşam Futebol için oldukça keyifli ama fanatizim için çok kötü bir müsabaka oynandı Kadıköyde :-( Futebol oyun kurallarında yazılı olan her şeyin bulunduğu bu müthiş mücadelede melesef futbol topunu iki kale direkleri arasından ve üst direğin altından kale çizgisinin tamamını nizami olarak geçirmeye her iki takımın ileri uç elemanları da muvaffak olamadı ...

Fakat doksan dakka boyunca her iki takımın da kazanma arzusu ve mücadeleleri sahadaki yirmiiki futbol emekçisinin de pislik yapmaması bize son yılların en Ewrupalı mücadelesini izlettirdi.
Kısacası dağ fare doğurdu, fakat her iki takım da bu şekilde top oynarsa yenemiycekleri raakip yok.