Bu Blogda Ara

Beyoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Beyoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Eylül 2024

Drink Tayöm

Bir arkadaşlık öyle kolayca bitirilmemeli.
Çünkü içinde yılların emekleri yılların fedakârlıkları ve yılların paylaşılmışlıkları var.
Hiçbiri yoksa bile aynı ortamda aynı havayı solumuşluklar var.
Hayat yalnızken güzeldir ama kafanın denklemlerine uygun bir arkadaşla bazı şeyleri paylaşmak daha güzeldir.


Akşam vakti gittiğimiz bir mekânda aynen şöyle yazıyordu ve arkadaşlarım bu söze hayran oldular.
Tabi herkes aldı telefonunu ellerine ve yazının resm-i şerifini çektiler.
Bana da ahanda burada paylaşmak vazifesi düştü.


Üzerine de gerçekten lezzoni bir Türk Kahvemsi, arslinda dört adet olacaktı ama bu sefer ben kendiminkini tek başına paylaşmağı daha münâsip görmüş bulunmaktayım.
Bir gün yolunuz Beyoğlu'ta düşerse ama Taksim'e değil Beyoğlu'ya ya da daha açık yazayım Narmanlı Han'ın üst katı burası ve Narmanlı Han tabi ki Taksim'de değildir, Taksim'den buraya İkibin metrelik bir mesafe vardır.
Yürümeğe kalkınca yaklaşık elli dakika falan sürer çünkü aradaki yol aşırı derecede kalabalık olup insanlar yola sığamamaktadırlar.

14 Mayıs 2024

Beyoğlu Tramvayı Değişme Sebebi

 Sanırım birkaç gün önce Cadde-i İstiklâl'de otuzdört yıldan beridir işlemekte olan Özgün Tramvaylarımızın değiştirileceğini yazmıştı ben.
İmdı birkaç saat önce haber aldık ki Beyoğlu Belediyesi ya da eski zaman insanlarının deyimiyle Altıncı Daire-i Belediyye aslinda doğru ama yanlış olup olmadığı tartışılan bir kararla Cadde-i İstiklâl'in mevcut binalarının ön cephelerinin düzenlenmesi gerektiğini esnafa tebliğ etmiş.


İşbu düzenleme ve güzelleştirmenin ifa edilebiilmesi için de Cadde-i İstiklâl'e büyük vinçlerin girmesi gerekiyormuş ve vinçlerin yüksekliği Özgün Tramvaylarımızın kullandığı elektrik tellerinden daha yüksekmiş.
Gezmek isteyenler rahat etmeliymiş çünkü tüm çalışmalar geceleri yapılacakmış.
Çalışmalar tamamlandıktan sonra ise teller yerine konularak Bindokuzyüzondört model Tramvaylarımızın geri dönüşü sağlanacakmış.


Şimdilerde çakma ve şişman olandan bir adet daha yapılıyormuş, bitince teller sökülmeğe başlanacakmış.
Ne diyelim değişim şart olsa bile her değişim güzel değildir.

10 Mayıs 2024

Beyoğlu Tramvayı

 Son zamanlarda başta Facebok adı verilen sosyâl medyada ve İstanbul Belediyesi'nin açıklamalarında Cadde-i İstiklâl'de 28 Aralık 1990 gününden beridir yeniden seferde olan Gerçek Tramvaylarımızın yerine yepisyeni olduğu iddia edilen ve kateneri pantografı bile olmayan pilli bir taşıt konulacağı söylenmekte.


Şekilde de görüldüğü gibi bu yeni konması pilânlanan ve Tramvay rayı üzerinde hareket ettiği iddia edilen kara taşıtı bizim yözon yıldır bildiğimiz Özgün Tramvay'a hiç ama hiç benzemiyor.
Şimdilik deneme ve tecrübe aşamasında olsa bile artık turistlerin ve hâlkımızın sevdasına mazhar olmuş gerçek Tramvaylarımızın yerini alması düşünülüyorsa dâhi çok büyük bir hata yapılmak üzere olduğunu belirtmek isteriz Biz Üç Muz olarak.


Buradaki resimde de görüldüğü üzere Tramvay dediğimiz taşıtı yürütecek elektrik teli olur, üzerinde gideceği rayı olur, tabi ki de kapularından asılacağı velet olur, içerisinde de normâl olarak yolculuk ücretini ödeyipp biletini almış yolcuları olur.
Daha da önemlisi bu Tramvayın biletçisi olur ki ne yazık olarak ikinci yılında biletçi kadrosu feshedildi ve tıpkı Otobüslerde olduğu gibi önden binilip arkadan inilmeğe başlandı.


İlk zamanlar gerçekten özgün şekilde kırmızılı ve yeşilli olarak çift vagonlu çalışan Tramvaylarımız bir zaman sonra tekliye düşürüldü, arka vagonları da biri Galata Kulesinin bilet kişesi oldu diğeri de Sanatçı Vagonu olarak bir süre dolaştı sonra o da kayboldu.


İlk zamanlarındaki duraklar da değiştirilerek günümüzün moderin vaziyetlerine sokuldu ama bu konu o kadar da önemli olmamak vardır.
Zaman değişti ve her şey akıllandı, ama insan zekâsı arsla akıllanamadı. Akıllansaydı aptal aptal soru sorulmazdı.


Dahası yoldaki ağaçlar bile günü geldi söküldü.
Geçenlerde birkaç adeyt saksı dikilse bile yeniden yukarıdan gelen emir yüzünden kaldırıldılar.
Bizler bugünümüzün Şehr-İstanbul'unu artık tanıyamıyoruz, hele Cadde-i İstiklâl iyiden iyiye çörko mekânı oldu ama bunun konusu burası olmadı.
Şehir kültüründen anlamayan kişiler Şehr-İstanbul'u yönetse ne olur yönetmese ne olur?


.Bu da sanırım yazımızın son resm-i şerifi olacak.
Artık aradan geçen otuzdört yıllık zaman zarfında gerek İstanbul vatandaşlarının gerekse İstanbul'a konuk olmuş ve olmakta olan bilumum insanatın medahar-ı iftaharı olan bizim bildiğimiz Tramvayın ikinci kere kaldırılmasına Biz Üç Muz olarak itirazımız bulunmaktadır.

22 Ağustos 2021

Eski Zamanlardan İstanbul Resimleri

Bazı zamanlarda geçmiş günlere resimlerle birlikte yolculuk yapmak çok güzel bir deneyimdir.
Her ne kadar geçmiş geçmişte de kalsa ya da kalması gerekse dâhi bazı geçmiş günler vardır ve o geçen günler mumlarla birlikte aranırlar.
Yine bir tarih kokan yazıyla birlikte ben sizlerle.
Bugünkü resim turumuza Sultan Ahmet Meydanından Eski İett Otobüslerinin Çakmalarından birine binerek başlamak istedi ben.


Buradaki sergide neler neler yok ki?
Scania Vabis mi istersiniz, yoksa Leyland Levend Panter mi dilersiniz, Büssing'e hayır demezsiniz ama en fiyakalı olanı İkarus markalı olan bence.
Her biri kendi dönemlerinde kraldı, ben ne yazık ki Leyland'a yetişebildim.
Bakalım yolculuğumuz nerelere gidecek?


Ama tabi önce İett otobüsümüze binmeden abonman biletlerimizi almamız gerekiyor, çünkü İett otobüslerimizin tekerlekleri tıpkı devletimin trenleri gibi bedavaya dönmüyor.


İşte o tekerlekleri bedavaya dönmeyen otobüsümüz ahanda Tarlabaşı'ya getiriyor, ama henüz sadece bir sokak kadar geniş olan caddeye, şimdiki gibi bulvar değil henüz.
Bura bizim Beyoğlu'nun arka sokakları falan, resmen bir keşmekeş ve kargaşa her zaman vardı burada.


Taksim Topçu Kışlası, bir zamanlar top sahası olarak da vazife gören askeriyenin işbu binası Bindokuzyüzkırklı yıllarda yıkılarak yerine birkaç yıl önce yine gündeme gelen Gezi Parkı olarak tanzim edildi.


Taksim ve çevresini havadan gösteren işbu resm-i şerifte de görüleceği üzere Taksim Cümhûriyet Anıtı yapılmış ama henüz meydan tam olarak açılmamış.
Topçu Kışlası ise artık bir top sahası, kısaca Taksim Stadı olarak kayıtlara geçmiş.


Bura da Beyoğlu İtfaiye Grubu binası, bu yazımda son Beyoğlu resmi şimdilik bu olacak.


Az önce ahz-u kabz eylediğimiz abonman biletlerimizden birini kullandık ve bir otobüs bindik, bakalım bizlere ne gibi yerlere götürdü? Az sonra karşınıza neresi çıkacak dersiniz?


Kolej Durağı. Kısacası Boğaziçi Kıyısına indirdi ben sizleri, ama Özgün Tramvaylı zamanların da olduğu döneme ait bir resm-i şerifle.


Yaklaşık otuz belki de elli yıl sonrasında Özgün Tramvay sahneden çekiliyor ama yerine İkarus 280 üç kapılı mafsallı otobüs giriyor. Kazıklı yol ise henüz yapılmadan önceleri, henüz ortalık bâkir iken.


Arnavutköy'e kadar gelmişken biraz daha yakınlarına bakmadan olmaz, çünkü ne de olsa burada saklı bazı güzel anlar var.


Arnavutköy semti içinde görülmesi gereken güzel bir tarihi Tevfikiye Cami-i Şerifi vardır, hemen hemen Akıntı Burnu civarında bulunmaktadır.
Biz bir başka yazımızda Anavutköy semtini tanıtmak üzere tam önünden geçmekte olan Özgün Tramvaya biletimizi alıp biniyoruz ve bilin bakalım nerede iniyoruz?


Hani bazıları haaytlarımızdan giderken yolcunun yolunda gerektiğini söylerlerdi ya, bizi de Özgün Tramvayımız yolculuğumuzun en güzel taraflarına ev sahipliği yapmış bulunmakta.


Efenim bizler Özgün Tramvayımızdan Galata Köprüsünü geçerken bir parça yavaşlaması sayesinde atlayarak iniverdik ve ilk kalkan vapora doğru koşuverdik.
Yanımızdan da manda arabası geçiyordu, ama sürücüsü sağ olsun tam zamanında durdurup bize yol vermeği ihmâl etmedi.


Mâlum-u âliniz devletimin vaporları da denizde bedavaya yüzmezler, üstelik artıkım yakıtları da pahalı oldukları cihetle otobüs ve tramvaydan daha pahlı ücretlere sahiptirler.


Bizim yolumuz Kadıköy oldu yine bu gezimizde, ancak bu sefer size uzun uzun Cadde-i Bağdad'ı anlatmayacak ben, çünkü başka bir yazıma konu oldu biliyorsunuz. Arama boşluğundan arayın bulun, bu sefer size bağlantı bırakmayacak ben.


Hayat trene binince hele de Haydarpaşa Garından binince daha da güzeldir, ama tabi her zamanki gibi devletimin trenlerinin tekerlekleri bedavaya dönmeyeceği gerçeği de güzeldir.


Bizler bu sefer de İstanbul'dan fazlama dışarı çıkamayacağız, şimdilik Maltepe'ye kadar biletlerimizi aldık bakalım Maltepe'ye mi gidiyoruz yoksa daha önce mi ineceğiz şimdilik bilmiyoruz.


Hazır mevsim Yaz ve tren de işlerken deniz girmek ve Ada izlemek niyetiyle Süreyya Pilâcı'nda bizler iniverdik devletimin elektrikli banliyö treninden.


Henüz deniz günümüzdeki kadar doldurulmamışken tren yolu denize tam parelel giderdi, trenle giderken denizi seyredebilirdik.
Her şey aslında buradaki trenin resminin çekilmesiyle sona erdirildi.

 
Önce girişteki bu güzel ayrıntı silindi sahneden, sonra da aşağıdaki güzel parlayan deniz.


Değişim belki kaçınılmaz ama çok fazla değişim de hafsalalara zarar verir, tıpkı bunaklıklar gibi.
Bir zamanlar bu mıntakada çok harika bir deniz banyosu mevcuttu, kumu altından daha sarı, denizin dibi gökten mavi.
Her ne kadar gerçek hayatta bana buradan deniz girmek nâsip olmadıysa bile en azından buranın nasıl bir yer olduğunu gördüm ya ölsem bile gam yemem.


Her ne kadar geçmiş geçmişte de kalsa bir gün sizlere bu muhteşem tesisin öyküsünü anlatacağım, ayrılmadan önce sizlerle ilânlarını paylaşayım iyisi mi?


Yollar hiçbir zaman yürümekle aşınmaz, deniz faslı bitince geri dönmek gerekir ki yeni maceralar bizleri beklesin.
Burası o zamanların İlçe-i Kartal'a bağlı olan ama günümüzde bağımsız bir ilçe olan Maltepe. Trene binerken biletimizin izin verdiği kadarıyla gelebileceğimiz bildiğimiz Maltepe.


Dönüş yolunda Çamlık civarı bir buharlı tren yakaladık, bir şekilde nasıl ki dünya kırk kulplu kazansa biz de bir kulbundan tuttuk bir istasyona kadar beleş yolculuk kazandık.


Beleş yolculuğumuz Bostancı'da sonlandırıldı, çünkü trenin görevlisi bizi görünce atladık hemen trenden. Doğrusu beleşin tadı da bambaşkaymış.


Günümüzde çok yanlış bir kararla tek yönlü olan ve hiçbir belediyecinin de ilgilenmediği ancak ulaşımın kolaylaşacağı iddia edilmesine rağmen daha da sıkışık hâl alan Cadde-i Bağdad bir zamanlar bağlık bahçelik ve yeşillik içinde sakin bir yol olduğunu ve yoldan geçen tek adam gibi taşıtın Özgün Tramvay olduğunu söylesem inanmazsınız.


Yine biletimizi aldık ve tekerlekleri bedavaya dönmeyen Özgün Tramvayımıza bindik, iki resim önceki Dolmuş'u şimdilik boş verdik, çünkü başkaca yazımızda Dolmuş da konumuz içinde olacak.


Yakın zamanda İstanbul Belediyesi'nin hâlkımızdan istediği procelerimden biri olarak yolladığım dilekçe, bu yıldan umutlu değilim ama inşallah belediye bu isteklerimizi kırmaz.
Bostancı - Karayköy hattına şöyle Suadiye Caddebostan ve Moda iskeleleri de eklense güzel olmaz mı sizce?


Daldan dala daldan dala aşığım dedik Kadıköy Rıhtımına biraz önce Leyland Levend Panter'le geldik. Geldiğimizde de körfezi biraz doldurulmuş bulduk.


Geri dönerken de Adadan gelen vaporumuzla dönmek nâsip oldu sanırım. Gerçi bu seferimizde adada değildik ama içindeki yolcuların neş'esinden Adaya gitmiş kadar olduk.
Kim bilir belki biz de bir gün adalarımızdan birine gidiveririz, sanalda bile olsa hayâli cihana değer.


Akşamın olduğu yerde içimizi bir hüzün kaplar, geçmiş günlerin ağırlıkları kâlplerimizi derinden yaralar, her zaman aşkta boynuz yemeyeceğiz ya, kısmetimizde Elektrikli Boynuzlu Otobüs var.
Derken efenim bizler Homumuza Troleybüsle dönüyoruz, çünkü gideceğimiz semte daha çabuk ve daha temiz erişmek istiyoruz.


Eski püskü hayatlar her zaman var olacaklar, geçmiş güzel günlerin şereflerine birer bardak soğuk su içelim ve birer kâse dondurma yummilenelim, gözleriniz ıslak kalmasın kâlbinize keder dolmasın, bu nâneden almasanız da gülen yüzünüz solmasın.
Bir başka sanal gezimizde yazışmak üzere şen kalın esen kalın.

16 Temmuz 2021

Çöpçüler Kralı

 Yeşilçam'da günümüze kadar birçok güzel filmler çevrilmiştir, bir tanesi de Çöpçüler Kralı'dır.
Eminim ki içinizde izlemeyen yoktur, hâttâ birbirleriyle çok yakıştırılan İlyas Salman Şener Şen ve Kemâl Sunal'ın üçünün birden birlikte rol aldığı iki filmden biridir.
Konusu belediyede çöp toplamakla görevli olan bir memurun zabıta amiriyle ve sevdiği kadınla yaşadıklarıdır.
Senaryosunu Umur Bugay'ın, yapımcılığını Arzu Film'in yani Ertem Eğilmez'in, yönetmenliğini de Zeki Ökten'in yaptığı, 1977 yılında çekilen ve gösterime 1 Şubat 1978 günü sinemalarda giren filmden bahsediyorum.
Film ile Onbeşinci Antalya Film Festivali'nde Umur Bugay En İyi Senaryo, Şener Şen ise En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödüllerini kazanmıştır.


Ancak bu yazımın konusu biraz başka, çünkü bir sanatçının rol icabı nelere şahit olduklarına değineceğiz.
Fotoğrafta gördüğünüz kişi Beyoğlu Belediyesi'nde çalışan görevli Mehmet Konuk. Kemâl Sunal çekimler boyunca Mehmet Ağabey'ini izlemiş. Hâttâ filmde kullandığı el arabası ve süpürge de bizzat Mehmet Abiye ait. Gerçek Çöpçüler Kralı belki de Mehmet Abi.


Bu arada eşinin (Gül Sunal) söylediğine göre Kemâl Sunal role girebilmek için filimin çekildiği süreçte evde dahi filimde giydiği çöpçü kıyafetiyle gezermiş.
Zamane gençliği Yeşilçam filmlerini beğenmez, tutturmuşlar bir Holivut diye. Belki Holivut'ta bizimkilerden çok daha iyi filmler yapılıyor olabilir, ama Yeşilçam'daki fedakârlık ve sanat aşkı hiçbir Holivut filminde yoktur.

01 Ocak 2020

Yılbaşı Gecesi Gece Metrosundan Görünümler

Yeni yılın daha doğrusu İkibinyirmi Yılının ilk saatlerindeyiz, bu sefer Gece Metrosu'nu bizzat görme fırsatına erişti ben sonunda.
Hani bunca aydan beridir yazıyorum veya kışıyorum ama bir türlü görememiştim.
Genel olarak söyleyeyim ki Gece Metrosu'nun varlığı insana biraz güven özveri tecrübe sağlıyor.
Gelelim içeriden çektiğim resm-i şeriflere:


Gece Metrosunun sefer aralığının yirmi dakika olduğunu işbu mevzuat-ı umumiyenin vukua avdet eylediği ilk günlerde de söylemişti ben.
Bu vesile ile ben de Gayrettepe'de yaklaşık olarak onbeş dakika boyunca gelecek olan treni bekledim.


Metro zamanında geldi çok şükür, norminâl şeraitte Metroda resim çekmek serbest değil ama işbu sıkıntıda Ayfon sağ olsun imdadıma yetişti.


Bu da beni aslında pek uzun olmayan ama yürünmesi de pek kolay olmayan Gayrettepe ile Taksim arasındaki mesafeyi çabucak kat etmemi sağlayan Metro vagonunun içi.
Beyoğlu Metrosu ilk açıldığı zaman yapılan bir deneme seferinde rahmetli Sakıp Ağa (Sabancı) bu trenler için "Uçtuk uçtuk" demişti televizyonda.
Görüldüğü üzere aslında Gündüz Metrosu'ndan o kadar çok farklı değil, genel olarak Taksim'e doğru giden kalabalığı taşıyor, asıl kalabalık elbette ki Taksim'de konuşlanmış vaziyetteydi.

15 Aralık 2019

Gece Metrosundan Görünümler

Bu sefer sizlere bir duyuruyla değil de yıllar boyunca ihmâl edilen bir olguyla karşınızda ben.
Beni okuyanlar veya benim haberciliğimden haberi olanlar bilirler ki bir süreden beridir İstanbul'da hafta sonları Metrolar geceleri de çalıştıklarına dair bazı yazılarım mevcuttur.
Bu sefer sizlere içeriden birkaç resimle karşınızdayım.


Metrolar yapıldığı zamandan beri geceleri 24:00 saatinde seferlerini sonlandıran Metro İstanbul bu yılın 29 Ağustos akşamından itibaren hafta sonları ve resmi tatil günlerinde geceleri sabaha kadar seferine devam ettiğini yazıyordum ama içeriden bir belgem bugüne kadar yoktu.
Ben de geceleri metroya binmiyordum ki resim çekebileyim, ama sosyâl bağlantılarım sayesinde bu gece birkaç adet resim ele geçirdim.
İmdı da arkadaşımdan alıntıladığım resimlerde de temaşa edebileceğiniz gibi Gece Metrosu yolcusuz değil.
İlk resimde de göreceğiniz gibi burası Taksim istasyonu ve saatler 24:35'i göstermekte ve Gündüz Metrolarından pek farklı değil.


Ne yazık ki arkadaşımın kamerası 16:9 ölçüsünde ve metroda resim çekmek serbest olmadığından kaçamak görüntüler hâlinde geldi bana.
Metro İstanbul'un eski yönetimi geceleri çalıştırmanın zarar ettiğini söylüyordu ama bu kadar kalabalıkta nasıl zarar ettiğini görüşlerinize arz ediyor ben.


Burası da ilk resimden birkaç dakikacık sonra Osmanbey İstasyonu, trenden inenler hiç de yabana atılacak gibi değil. Ancak diğer istasyonları bugünden bilemiyorum, belki bir gece kendim denetler size sonucu da belirtirim, ancak gündüz metrolarından pek farklı olacağını da sanmam.
İstanbul geceleri de yaşıyor, özellikle de hafta sonları.
Bazı değişimler kolay olmaz ama bir yerden başlamak lâzım.
Madem Karayköy - Kadıköy vaporu gece 1:00'a kadar işletiliyorsa Metro da son sefer saatini hafta içleri 1:30'a kaydırsa daha da güzel olacak.
Metro bakımı da 2:00 ilâ 6:00 arasında pek âlâ yapılabilir.