Bu Blogda Ara

Banliyö Treni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Banliyö Treni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

03 Ağustos 2024

Radio Cartal

İmdı yazacağım şeyleri Şehr-İstanbul'da yaşayan ve kulaklılka Radyo dinlemeği seven vatandaşlarımız iyi bilirler ki Kartal semtinde Şehr-İstanbul'daki vızır vızır çeken Radio firekansları çekmez.
Daha doğrusu Şehr-İstanbul'daki mevcut frekanslarınn olduğu yerlerinde Devletimin tekerlekleri bedavaya dönmeyen Banliyö Trenleri Rahmanlar istasyonundan çıkınca kulaklarınıza bir cızırtı gelir, yol boyunca kulaklıklarınızda dinlediğiniz Radyo İstasyonunun yayını kesilmiştir, yerine ise hiç alışık olmadığınız başka bir Radyo istasyonu devreye girer.
 

 Bu bahsettiğimiz vaziyet-i umumiye yıllardan beridir böyle gelmiştir ve eğer yetkililer müdahâle etmezlerse günümüzden sonra da aynı şekilde devam edecektir.
Çünkü yıllardan beridir hiçbir yetkili tarafından işbu sorunun çözülebilmesi hiçbir türlü başarılamadı


İşte eski zamanlardan kalma bir adet Elektrikli Banliyö Treni eski Kartal istasyonuna gelmiş, artıkım buradan sonra Şehr-İstanbul'da alıştıkları radyoları değil bambaşka radyolar dinlemeğe başlayacaklar.

21 Temmuz 2024

Vaporlarda İkinci Mevki

 Günümüz insanları bir zamanlar vaporlarımızda "İkinci Mevki" olduğunu bilmezler.
Eski zamanlarda yaşayan ve birçokları artıkım cismâni hayatta olmayan vatandaşlarımızın genç oldukları zamanlarda tıpkı trenler ve tramvaylar gibi vaporlar da üç mevkiye ayrılmıştı ve bu mevkilere biniş ücretleri farklıydı.
Mevki farkının olmadığı tek toplu ulaşım aracı İett otobüsleriydi, bir de o zamanlar yeni yeni türemeğe başlayan Dolmuşalarda mevki yoktu.
Aklınıza gelecek bütün toplu taşıma araçlarında mevki farkı mevcuttu, Özgün Tramvaylarda kırmızı renkli birinci yeşil renkli ikinci mevkiydi, buharlı tren zamanında her banliyö treninde üç adet birinci üç adet ikinci üç adet de üçüncü mevki vagon bulunurdu, sonraları banliyö trenlerimiz elektriklendirilince bir dizide ön ve arkadaki lokomotifli vagonlar üçüncü ortadaki vagon ise ikinci mevkiydi. 
 

Facebok'ta birçok insan bir zamanlar vaporlarımızın arka taraflarında bulunan ve içeride fark ödeyerek ayrı biletle girilebilen "Lüks Mevli"den her zaman bahsederler, ama aynı vaporun ön tarafının üst ve alt katının "İkinci Mevki" olduğundan haberleri bile yoktur.
Günümüzde artıkım kullanılmıyor ama Şehir Hatları vaporlarımızn dört adet giriş ve öıkışı mevcut, önde bulunan girişler İkinci Mevkiye aitti.
O yıllarda öndeki güverteye ve altındaki salona geçiş kapuları bile kilitliydi, ancak vapordaki biletçi o kapıyı açabilirdi.
İşbu üstteki resm-i şerifimizde günümüzde de mevcut olan İlker Karter vaporumuzun, altta da ism-i şerifini bizzat Atamızın koyduğu ama Şehr-İstanbul'a gelişini görebilmeğe ömrünün yetmediği Ülev vaporumuzun ön bölümü temaşa edilebilmekte.
İşte alt kattaki giriş kapısı, alt kat kapalı bölüm -ki bir vaporun en sıcak yeridir- ve üst kattaki filikanın olduğu kısım daha ucuza yolculuk yapılabilinen "İkinci Mevki" kısmıydı.


Genel olarak Vaporlarda ve Tramvaylarda ve de Trenlerde mevki farkının uygulandığı yıllarda bilet ücretlerinin arasındaki farkın yüzde oyuz civarında olduğunu söylesem sanırım şaşırırsınız.
Günümüzde yani Bindokuzyüzseksen yılından beridir Şehr-İstanbul'daki toplu taşıma araçlarında mevki farkı kaldırıldı, ama günümüzde uçaklarda mevki farkı uygulaması devam ediyor.

25 Kasım 2023

Sephora Treni

Daha önce de yazmışlardı ki bizim görgü fakiri Sephora bir Marmaray Treni olan E-32.018 filo kodlu beş vagonluk katara reklâmını vermiş.
Bu akşam sizlere ahanda bu trenin resm-i şerifini paylaşmak istedik biz Üç Muz olarak.


Artık tren yolunun geçtiği bütün semtlerde oturanlar bilecekler ki yüzlerini boya küpüne sokabilecekleri bir mekân daha açıldı.
İşbu yeni açılan boya küpü dükkânında yüzlerini soktukları boya küplerinden sonra külotlu çorap değiştirir gibi sefkilı değitirme faslı başlamıştır.

08 Haziran 2023

Bir Tuzla Günü

 Bundan çok uzun yıllar önceydi, o zamanlar Haydarpaşa Garı açıktı ve günde Devletimin tekerlekleri bedavaya gerçekten dönmeyen birçok Treni sefere çıkardı.
Bahsedeceğim yıl bugünün tarihi Pazartesi gününe denk gelmişti.
Bugün de o güzel günü yaşayan kişilerin artık aramızda bulunmamakta olduğunu baştan belirtmek zorunda ben.


Mâlum-u âliniz Haydarpaşa Garı onbir kocaman yıldan beridir bir türlü bitemeyen bir inşaat içerisinde olduğundan bugünkü Devletimin Elektrikli Banliyö Treni beni Ayrılıkçeşme'de kabûl edecek.
Şimdiki gençlik pek bilmez ama bilmesini de pek istemem çünkü kamuoyunun bildiği Marmaray ama bizim gibi ulaşım hunililerince Çakmaray ilk açıldığında bu istasyondan Doğuya doğru tam altı kocaman yıl boyunca tren yoktu.



Ancak ne var ki ne günümüzdeki tren o günkü tren, ne de istasyonlar aynı istasyonlar, ne de semtler aynı semtler.
O günlerde tamamı köy olan yerler bugün koskocaman birer şehir oldular.


Ancak bu kadar değişimin içerisinde o günden kalan bir şey varsa bindiğim İstanbul-9 ism-i şerifini taşıyan vaporumuz, ama o da İkibinli yılların başlarında hem şekli hem de ism-i şerifi değiştirildi.


Tuzla dönüşü Bindokuzyüzseksenyedi yılında olduğu gibi indğim Pendik'te o günü Pendik Spor Kulübü'nün bizim zamanımızdaki ism-i şerifiyle Türkiye Birinci Futbol Ligi'ne şimdikilerin deyimiyle sipansırları sürekli değiştiği için bugün hangisi olduğunu bilemeyeceğim Süper Lig'e çıkma mücadelesi vardı.


Bana da o güzel akşamdan kalan hatıra olarak Kentaki Fırayd Çikın'dan Kemiksiz Menü payıma düştü.
Gelecek yıl bunu tekrarlar mıyım bilmiyorum ama gece vakti zor olmak var.

13 Mart 2023

Marmaray Dört Yaşında

Bizim canımız ve gözbebeğimiz olan Marmaray bugün dördüncü yaşına bastı.
Bu yıl da geçen bir yıl içinde Marmaray ile ilgili belge resim ve gelişmelerin toplandığı bir yazıyla karşınızda olacak ben.


Marmaray geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kar yağmur çamur dinlemeden elektriğin olduğu her gün görev başında, bu resmi Yeşilyurt'ta tepemizin d'amına Mart Karı yağdığı gün çekmişti ben.
Dördüncü yaşından gün alırken çektiğim ilk resm-i şerifi olur kendisi.


Marmaray'ın en güzel görüntü verdiği yerlerden biri de Feneryolu istasyonudur, hem tarihi hem de günümüz görünümünün yan yana olduğu bir mıntakadır.
Ancak resmi çektiğim 17:37 saatında Güneş öyle bir açıyla kamerama girdi ki temizlemek mümkün olmadı henüz.


Marmaray treniyle kedisiyle yolcusuyla bir bütündür, dört yıldır Halkalı - Gebze arasında gidip gelmektedir.
Daha önceki yazılarımdan birinde yazdığım gibi eğer Marmaray'a binerken geçtiğiniz turnikede bir kedi görürseniz sakın korkmayın, geçerken gülümseyin ve "Miyav!" deyin.


Bu yılın en önemli gelişmesi ise Marmaray'ın artıkım Cuma'yı Cumartesi'ye ve Cumartesi'yi Pazar'a bağlayan gecelerde beş sefer daha çalışması sağlandı, yani artık hafta sonu gezilerimizden geç kalacak olursak eve dönebilmemiz için Metrobüs'ü ve Taksi'yi kullanmak zorunda kalmayacağız.


Evet belki Marmaray bizleri yollarda bırakmadı ama böyle arızalar canlarımızı çok sıktı, çünkü en kalabalık olan sabah işe gidiş saatlarında iki gün üst üste Ataköy - Pendik Ara İşletme trenleri işletilmedi. Dahası bu konu İnokta Basına bile yansıdı.


Sabah iş gidişi saatında Devletimin tekerlekleri bedavaya dönmeyen Elektrikli Banliyö Treni zaten paket hâlinde sefer yapıyor ve istasyonlardaki kalabalık yüzünden insanlar tren binemiyorlar, çünkü iki gün üst üste Ara İşletme trenleri seferden çekilmiş.


Her yıl olduğu gibi bu yıl da Marmaray üzerine düşeni yaptı ve zamcığını kodu, artık Trene binmek Yirmibirmilyondokuzyüzonbin Türk Lirasıcık.


Marmaray'ın sefer saatlarını merak edenler için bu yılki tarifeyi de Marmaray yayınladı, ahanda ben de o sayfadan bunu arakladım.
Bu yıl Marmaray ile ilgili konularım ahanda bunlardan ibaretti, gelecek yıl inşallah daha değişik şeyler yaşandığında sizlere eğer ölmez de sağ olursam aktaracağımdan emin olabilirsiniz.

05 Mart 2023

Suadiye İstasyonu Hasansörü

 Bizim koskoca Marmaray güzergâhımızda Suadiye adlı bir istasyon mevcuttur ama Suadiye istasyonumuzun asansörü her ne Hikmet Karamansa sürekli bozuktur.
Bugün akşamleyin yine trene binmek için geldiğim istasyonda birkaç hafta önceki manzarayla yeniden karşılaştı ben.


Hani bundan yıllar önce bir espiri vardı ki celladın sör olduğunda ünvânı asansör olurdu, ancak günümüzde mâlesef Hasan sör olmuş vaziyette.
Hani tekerlekli sandalye gelse ne istasyona tırmanabilir ne de istasyondan dışarı çıkabilir ki bundan iki ay önce bu dediğim sahne gözlerimin önünde yaşandı.

01 Nisan 2022

Marmaray'da Ramazan Coşkusu

 Mâlum-u âliniz yarın Ramézân-ı Şerif Ayı'nın ilk günü, bugün Hilâl göründüğü için Yatsı Nemazında Terâvih kılındı, gece sabaha karşı Sahura kalkılacak ve Akşam ezanına kadar oruç tutulacak.
Bu yıl Marmaray sadece Cuma'yı Cumartesi'ye ve Cumartesi'yi Pazar'a bağlayan gecelerde Halkalı'dan ve Gebze'den son trenlerini 2:00 saatine kadar devam ettirme kararı aldı, aşağıdaki çektiğim ve eklediğim resm-i şerifle de kırküç adet olan istasyonlarının tamamında paylaştı.


Sözün kısası günlük son seferlerden sonra otuz dakikada bir her iki başlangıç istasyonundan yolun nihâyetindeki istasyona kadar gitmek üzere Devletimin Elektrikli Banliyö Treni hareket ettirilecek.
Artıkım bu trenlerde grafiti gibi pisliklerin olup olmayacağını ben de bilmiyorum çünkü Marmaray filosunda teröristlerin boyamadığı tren katarı kalmadı herhâlde galiba sanırsam.

30 Mart 2022

Marmaray Grafiti Volüm 21

 Gün geçmiyor ki ben Marmaray'a bineyim de şöyle temiz bir Devletimin Elektrikli Banliyö Treni istasyonuma gelsin ve beni gideceğim istasyona götürsün.
Yok sevgili okuyucum yok, gelen her trenin vagonlarından en az birinde kendilerince sanat yaptığını sanan bazı teröristlerin çizdiği pislikleri görmek zorundayım.
Bugün yine birkaç adet gördüm, gündeme gelmesi için paylaşıyorum yanlış anlamayın.


Hadi kendi bindiğimi geçtim yolda geçerken gördüğüm bir tanesiyle başlayayım bu sefer, yer Kazlıçeşme, tren ise Halkalı yönüne gidiyorken pencerenin arkasından kamerama yakalandı.
Hadi yazan şeyin anlamını anlayabilsem neyse de, bazıları gerçekten anlaşılabilmekten çok ama çok uzak.


Trenden inince bir adet de "Haram" yazan vagonu görünce bir resm-i şerif de bunu çekmek istedi ben.
Hâlâ da ısrarla soruyorum, siz şimdiye kadar İett Otobüsü veya Şehir Hattı Vaporu ya da İstanbul Metrosu üzerinde böyle pislikler gördünüz mü?
Göremezsiniz çünkü bu saydığım taşıtlar geceleri çok ama çok sıkı korunmaktalar, Tcdd'ninki gibi güvenlik zaafiyeti yok bunların depolarında.
Aksi düşüncede olanlar ispat etsin, hakikât kabak gibi meydanda.


Ben buradan Devlet Demiryolları'na suç atmıyorum ama görünen köyün kılavuz istemediğini de atalarımız zamanında buyurmuş olduklarına göre kızım sana söylüyorum gelinim sen anla misâli inşallah iletim gereken yerlere erişir ve bizler Marmaray Trenlerimizde böyle pislikleri görmeyiz.

26 Mart 2022

Marmaray Grafiti Volüm 20

 Marmaray mâlum-u âliniz sefere başlayalı üç kocaman yıl oldu, hizmete girdiğinden beridir benim gördüğüm ve resmini de çektiğim kaç yüzüncü olduğunu bilmediğim ama artıkım iyiden iyiye çığrından çıkan bir grafiti çizilmiş katarın resm-i şerifini paylaşmak istedi ben.


Esasında trenlerin resimlerini çekmek her ne kadar serbest olmasa dâhi işbu hadise-i rezilliyeyi çekmemek olmazdı.
Aynı katarın bir öndeki vagonunun kapısı hizasındaki grafitiyi de paylaşmalıyım.


Ben de isterim güzel ve bakımlı hâlinin resimlerini çekmeği ama koskoca Devlet Demiryolları trenlerini kendilerini sanatçı zanneden ama gerçekte terörist olan serserilerden bir İstanbul Elektrik Tünel Tramvay otobüsü ya da Şehir Hatları vaporu veya İstanbul Metrosu kadar koruyamıyorsa benim yapabilecek bir şey kalmıyor bu çirkinlikleri duyurmaktan başka.
Eğer herhangi bir şahıs Marmaray Elektrikli Banliyö Trenlerinin depoda oldukları gece 24:30 ilâ 5:00 saatları arasında yanlarına yaklaşıp bu pislikleri çizmeği başarabiliyorsa yarın bir gün Allah-u Te'âlâ korusun trene bomba bile koyabilir.
Gerçi vakt-i zamanında Atalarımızın "Hırsız içeride oldukça kapılar kilit tutmaz" buyurmuş oldukları da akıldan çıkmamalı.
Siz hiç çevrede İett Otobüsü ya da Şehir Hatları Vaporunun üzerinde böyle pislik grafiti gördünüz mü?

26 Şubat 2022

Marmaray Grafiti Volüm 19

Her ne kadar bazı câhil hâlkımız bu grafitici teröristleri savunmaktaysa bile biraz büyük resme bakmanın gerektiğini artık belirtmek zorundayım. 
Marmaray'ın grafitiden çektikleri devam etmekte, bu akşam da Suadiye istasyonunda Halkalı yönüne giden trenin üzerindeki grafiti karanlığa rağmen oldukça belirgin biçimde görülmekte.


Aslında ben bu grafiti teröristlerini biraz da hoş görüyorum çünkü ne de olsa kendilerince birer sanet yapmaktalar, üstelik bütün dünya artık yavaş yavaş bunu onaylamışken.
Ancak burası Türkiye Cümhûriyeti, adamın götünden pantolonunu dâhi alırlar.
Nasıl ki bayrağa ezana lâf edilemezse kamu malına da zarar verilemez.
Bu trenler bizim paralarımızla inşa edildi.
Kısacası ha dağda polisimize askerimize kurşun sıkmışsın, ha devletimin trenlerine saçma sapan boya sürmüşsün, benim gözümde aynı şeydir, şiddetle cezalandırılması gerekir.
En uygun ceza da bu teröristleri raya bağlayıp üzerlerinden treni son hızla geçirmekten ibarettir.
Nasıl olsa döl israfı bunlar, anaları babaları birer tane daha yaparlar.

Doğum Günü Çocuğu Macerası Mutlulukları

Bugün misâfirimiz var sayfamızda, kendileri uzun uzun yıllar önce bugün dünyaya teşrif buyurdular.
Biz de misafirimizin dünyaya teşrif buyurdukları günün anlam ve önemine binaen hem kendi maiyetimizi aldık ve hem de konuğumuzun maiyetiyle birlikte gezmeğe çıkarttık.


Miyetlerimizle birlikte konuğumuzu gezdirirken çevremizde olan herkes bize Öküzün Trene Baktığı gibi bön bön bizr baktılar, sanıyorum herhangi bir anlam veremediler.
Gerçi hangi maksatla bize böyle İneğin Trene Baktığı gibi baktıkları konusunda hiçbir mâlumatfuruşum bulunmamakta çünkü bakanlardan hiçbirine işbu suâl-i şerif sorulmadı ben veya maiyetlerimizden hiç kimse tarafından.


Her ne kadar Öküz İnek Boğa Dana Buzağı Manda Camış gibi Büyükbaş ve Keçi Koç Koyun Kuzu Oğlak gibi Küçükbaş ve Horoz Tavuk Hindi Ördek Kaz Piliç Civciv gibi Ganetli Ayvanat bizim konuğumuz olan Doğum Günü Çocuğundan sonra huzura avdet eylese dâhi saydıklarım bizlerin olmazsa olmazımız olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.

05 Ocak 2022

Dondurmalı Sâhlép Yummi

Sizlere bu akşam geçmişte kalan bir masal anlatmak istiyorum, içimden geldi.
Artıkım yılları sayamaz oldu ben, kim bilir kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı? Bitsin artık bu hasret kavuşsunlar gayrı.
Bundan uzun uzun yıllar önceydi, henüz internete girmek için bilgisayara ihtiyaç duyduğumuz zamanlardı, çünkü akıllı telefon henüz yoktu, en akıllı telefon ancak resim çekebiliyordu.
Altı adet sıfırı atılmış Yeni Türk Lirası ibareli paralarımız dolaşımdaydı. Milyon tâbirini hayatlarımızdan atmıştık, Kuruş'u yeniden keşfetmiş olduğumuz için Yeni Türk Kuruşu olarak adlandırıyorduk.
O zamanlar Halkalı - İstanbul ve Gebze - Haydarpaşa Banliyö Trenlerimiz ve başta çok sıklıkla Adapazar Ekspresi olmak üzere bütün Anahat Trenlerimiz seferdelerdi.
Marmaray'ın tüp geçidi inşa hâlindeydi, trenler geçitten geçemiyorlardı, Haydarpaşa'dan İstanbul'a veya İstanbul'dan Haydarpaşa'ya geçmesi gereken trenler Feribot'a muhtaçtı.
Başta 72T olmak üzere İkitelli Garajı'nın beslediği İett hatları henüz Harbiye'ye uzatılmamıştı, tamamı tabelâda yazıldığı üzere Taksim'de son durak yaparlardı. Listesini başka bir yazımda paylaşmıştım bu hatların. Taksim Meydanı ise daha trafiğe açıktı, Beyoğlu Metrosu üç parça hâlinde işliyordu.
Sahilde olan Kenedi Caddesi'nin tek adam gibi hattı 81 numara her ne kadar artık seferleri azaltılmağa başlamış da olsa 96T ile birlikte yükü kaldırmağa çalışıyordu, BN1 BN2 ve BN3 numaralar henüz ihdas edilmemişti.
Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü henüz ortada olmadığı gibi esamesi bile okunmuyordu, gerçi köprünün tartışmaları başlamıştı ama nereye yapılacağı uzun zaman tartışılmıştı.
İstanbul'un iki yakası arasında en hızlı ulaşım Vaporlarımızlaydı, henüz Mopur terimi hayatlarımıza girmemişti.


İşte yukarıda bahsettiğim dönemlerde unutulmuş bir erkek hayatında ilk kez bir kadınla bir mekânda Dondurmalı Sâhléplerini yummilenmekte ve gelecek güzel günlerin geyiklerinin boynuzlarını uzatmağa çaışıyorlardı.
İmdı bu masalı anlatırken takvime bakıyorum da aradan ondört kocaman yıl geçmiş olduğunu görüyorum, üstelik de çok bilinen bir atasözünün yeniden gerçekleştiğini de hissediyorum.
Çünkü ne de olsa unutulan unutanı aradan geçen yıllar boyunca hiçbir zaman unutamamış olduğunun hâkikati hem anlatanın hem de okuyanların suratlarına bir Osmanlı İmparatorluğu Tokadı gibi yapıştırılmaktaydı.
Herkes bir vefadan bahseder ama bilinmelidir ki Vefa sadece İstanbul'da bir semtin adıdır, bir de Vefa Spor Kulübü vardır ama ne yazık ki vefasızların ellerinde kaldığı için bu yıl ta Bölgesel Amatör Lig'de mücadele etmektedir. Bir zamanlar Türkiye Birinci Futbol Ligi'nde şampiyon olamamasına rağmen fırtınalar kopartan bir takımı vardı.
Hayat insanları her zaman bir taraflara savurur, kim bilir yukarıda anlattığım hikâyenin kahramanları şimdi kim bilir neler yapıyorlardır? Sahi mutluluğu bulabilmişler midir dersiniz?

22 Ağustos 2021

Eski Zamanlardan İstanbul Resimleri

Bazı zamanlarda geçmiş günlere resimlerle birlikte yolculuk yapmak çok güzel bir deneyimdir.
Her ne kadar geçmiş geçmişte de kalsa ya da kalması gerekse dâhi bazı geçmiş günler vardır ve o geçen günler mumlarla birlikte aranırlar.
Yine bir tarih kokan yazıyla birlikte ben sizlerle.
Bugünkü resim turumuza Sultan Ahmet Meydanından Eski İett Otobüslerinin Çakmalarından birine binerek başlamak istedi ben.


Buradaki sergide neler neler yok ki?
Scania Vabis mi istersiniz, yoksa Leyland Levend Panter mi dilersiniz, Büssing'e hayır demezsiniz ama en fiyakalı olanı İkarus markalı olan bence.
Her biri kendi dönemlerinde kraldı, ben ne yazık ki Leyland'a yetişebildim.
Bakalım yolculuğumuz nerelere gidecek?


Ama tabi önce İett otobüsümüze binmeden abonman biletlerimizi almamız gerekiyor, çünkü İett otobüslerimizin tekerlekleri tıpkı devletimin trenleri gibi bedavaya dönmüyor.


İşte o tekerlekleri bedavaya dönmeyen otobüsümüz ahanda Tarlabaşı'ya getiriyor, ama henüz sadece bir sokak kadar geniş olan caddeye, şimdiki gibi bulvar değil henüz.
Bura bizim Beyoğlu'nun arka sokakları falan, resmen bir keşmekeş ve kargaşa her zaman vardı burada.


Taksim Topçu Kışlası, bir zamanlar top sahası olarak da vazife gören askeriyenin işbu binası Bindokuzyüzkırklı yıllarda yıkılarak yerine birkaç yıl önce yine gündeme gelen Gezi Parkı olarak tanzim edildi.


Taksim ve çevresini havadan gösteren işbu resm-i şerifte de görüleceği üzere Taksim Cümhûriyet Anıtı yapılmış ama henüz meydan tam olarak açılmamış.
Topçu Kışlası ise artık bir top sahası, kısaca Taksim Stadı olarak kayıtlara geçmiş.


Bura da Beyoğlu İtfaiye Grubu binası, bu yazımda son Beyoğlu resmi şimdilik bu olacak.


Az önce ahz-u kabz eylediğimiz abonman biletlerimizden birini kullandık ve bir otobüs bindik, bakalım bizlere ne gibi yerlere götürdü? Az sonra karşınıza neresi çıkacak dersiniz?


Kolej Durağı. Kısacası Boğaziçi Kıyısına indirdi ben sizleri, ama Özgün Tramvaylı zamanların da olduğu döneme ait bir resm-i şerifle.


Yaklaşık otuz belki de elli yıl sonrasında Özgün Tramvay sahneden çekiliyor ama yerine İkarus 280 üç kapılı mafsallı otobüs giriyor. Kazıklı yol ise henüz yapılmadan önceleri, henüz ortalık bâkir iken.


Arnavutköy'e kadar gelmişken biraz daha yakınlarına bakmadan olmaz, çünkü ne de olsa burada saklı bazı güzel anlar var.


Arnavutköy semti içinde görülmesi gereken güzel bir tarihi Tevfikiye Cami-i Şerifi vardır, hemen hemen Akıntı Burnu civarında bulunmaktadır.
Biz bir başka yazımızda Anavutköy semtini tanıtmak üzere tam önünden geçmekte olan Özgün Tramvaya biletimizi alıp biniyoruz ve bilin bakalım nerede iniyoruz?


Hani bazıları haaytlarımızdan giderken yolcunun yolunda gerektiğini söylerlerdi ya, bizi de Özgün Tramvayımız yolculuğumuzun en güzel taraflarına ev sahipliği yapmış bulunmakta.


Efenim bizler Özgün Tramvayımızdan Galata Köprüsünü geçerken bir parça yavaşlaması sayesinde atlayarak iniverdik ve ilk kalkan vapora doğru koşuverdik.
Yanımızdan da manda arabası geçiyordu, ama sürücüsü sağ olsun tam zamanında durdurup bize yol vermeği ihmâl etmedi.


Mâlum-u âliniz devletimin vaporları da denizde bedavaya yüzmezler, üstelik artıkım yakıtları da pahalı oldukları cihetle otobüs ve tramvaydan daha pahlı ücretlere sahiptirler.


Bizim yolumuz Kadıköy oldu yine bu gezimizde, ancak bu sefer size uzun uzun Cadde-i Bağdad'ı anlatmayacak ben, çünkü başka bir yazıma konu oldu biliyorsunuz. Arama boşluğundan arayın bulun, bu sefer size bağlantı bırakmayacak ben.


Hayat trene binince hele de Haydarpaşa Garından binince daha da güzeldir, ama tabi her zamanki gibi devletimin trenlerinin tekerlekleri bedavaya dönmeyeceği gerçeği de güzeldir.


Bizler bu sefer de İstanbul'dan fazlama dışarı çıkamayacağız, şimdilik Maltepe'ye kadar biletlerimizi aldık bakalım Maltepe'ye mi gidiyoruz yoksa daha önce mi ineceğiz şimdilik bilmiyoruz.


Hazır mevsim Yaz ve tren de işlerken deniz girmek ve Ada izlemek niyetiyle Süreyya Pilâcı'nda bizler iniverdik devletimin elektrikli banliyö treninden.


Henüz deniz günümüzdeki kadar doldurulmamışken tren yolu denize tam parelel giderdi, trenle giderken denizi seyredebilirdik.
Her şey aslında buradaki trenin resminin çekilmesiyle sona erdirildi.

 
Önce girişteki bu güzel ayrıntı silindi sahneden, sonra da aşağıdaki güzel parlayan deniz.


Değişim belki kaçınılmaz ama çok fazla değişim de hafsalalara zarar verir, tıpkı bunaklıklar gibi.
Bir zamanlar bu mıntakada çok harika bir deniz banyosu mevcuttu, kumu altından daha sarı, denizin dibi gökten mavi.
Her ne kadar gerçek hayatta bana buradan deniz girmek nâsip olmadıysa bile en azından buranın nasıl bir yer olduğunu gördüm ya ölsem bile gam yemem.


Her ne kadar geçmiş geçmişte de kalsa bir gün sizlere bu muhteşem tesisin öyküsünü anlatacağım, ayrılmadan önce sizlerle ilânlarını paylaşayım iyisi mi?


Yollar hiçbir zaman yürümekle aşınmaz, deniz faslı bitince geri dönmek gerekir ki yeni maceralar bizleri beklesin.
Burası o zamanların İlçe-i Kartal'a bağlı olan ama günümüzde bağımsız bir ilçe olan Maltepe. Trene binerken biletimizin izin verdiği kadarıyla gelebileceğimiz bildiğimiz Maltepe.


Dönüş yolunda Çamlık civarı bir buharlı tren yakaladık, bir şekilde nasıl ki dünya kırk kulplu kazansa biz de bir kulbundan tuttuk bir istasyona kadar beleş yolculuk kazandık.


Beleş yolculuğumuz Bostancı'da sonlandırıldı, çünkü trenin görevlisi bizi görünce atladık hemen trenden. Doğrusu beleşin tadı da bambaşkaymış.


Günümüzde çok yanlış bir kararla tek yönlü olan ve hiçbir belediyecinin de ilgilenmediği ancak ulaşımın kolaylaşacağı iddia edilmesine rağmen daha da sıkışık hâl alan Cadde-i Bağdad bir zamanlar bağlık bahçelik ve yeşillik içinde sakin bir yol olduğunu ve yoldan geçen tek adam gibi taşıtın Özgün Tramvay olduğunu söylesem inanmazsınız.


Yine biletimizi aldık ve tekerlekleri bedavaya dönmeyen Özgün Tramvayımıza bindik, iki resim önceki Dolmuş'u şimdilik boş verdik, çünkü başkaca yazımızda Dolmuş da konumuz içinde olacak.


Yakın zamanda İstanbul Belediyesi'nin hâlkımızdan istediği procelerimden biri olarak yolladığım dilekçe, bu yıldan umutlu değilim ama inşallah belediye bu isteklerimizi kırmaz.
Bostancı - Karayköy hattına şöyle Suadiye Caddebostan ve Moda iskeleleri de eklense güzel olmaz mı sizce?


Daldan dala daldan dala aşığım dedik Kadıköy Rıhtımına biraz önce Leyland Levend Panter'le geldik. Geldiğimizde de körfezi biraz doldurulmuş bulduk.


Geri dönerken de Adadan gelen vaporumuzla dönmek nâsip oldu sanırım. Gerçi bu seferimizde adada değildik ama içindeki yolcuların neş'esinden Adaya gitmiş kadar olduk.
Kim bilir belki biz de bir gün adalarımızdan birine gidiveririz, sanalda bile olsa hayâli cihana değer.


Akşamın olduğu yerde içimizi bir hüzün kaplar, geçmiş günlerin ağırlıkları kâlplerimizi derinden yaralar, her zaman aşkta boynuz yemeyeceğiz ya, kısmetimizde Elektrikli Boynuzlu Otobüs var.
Derken efenim bizler Homumuza Troleybüsle dönüyoruz, çünkü gideceğimiz semte daha çabuk ve daha temiz erişmek istiyoruz.


Eski püskü hayatlar her zaman var olacaklar, geçmiş güzel günlerin şereflerine birer bardak soğuk su içelim ve birer kâse dondurma yummilenelim, gözleriniz ıslak kalmasın kâlbinize keder dolmasın, bu nâneden almasanız da gülen yüzünüz solmasın.
Bir başka sanal gezimizde yazışmak üzere şen kalın esen kalın.