Bu Blogda Ara

Yeşilköy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yeşilköy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

05 Ocak 2022

Dondurmalı Sâhlép Yummi

Sizlere bu akşam geçmişte kalan bir masal anlatmak istiyorum, içimden geldi.
Artıkım yılları sayamaz oldu ben, kim bilir kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı? Bitsin artık bu hasret kavuşsunlar gayrı.
Bundan uzun uzun yıllar önceydi, henüz internete girmek için bilgisayara ihtiyaç duyduğumuz zamanlardı, çünkü akıllı telefon henüz yoktu, en akıllı telefon ancak resim çekebiliyordu.
Altı adet sıfırı atılmış Yeni Türk Lirası ibareli paralarımız dolaşımdaydı. Milyon tâbirini hayatlarımızdan atmıştık, Kuruş'u yeniden keşfetmiş olduğumuz için Yeni Türk Kuruşu olarak adlandırıyorduk.
O zamanlar Halkalı - İstanbul ve Gebze - Haydarpaşa Banliyö Trenlerimiz ve başta çok sıklıkla Adapazar Ekspresi olmak üzere bütün Anahat Trenlerimiz seferdelerdi.
Marmaray'ın tüp geçidi inşa hâlindeydi, trenler geçitten geçemiyorlardı, Haydarpaşa'dan İstanbul'a veya İstanbul'dan Haydarpaşa'ya geçmesi gereken trenler Feribot'a muhtaçtı.
Başta 72T olmak üzere İkitelli Garajı'nın beslediği İett hatları henüz Harbiye'ye uzatılmamıştı, tamamı tabelâda yazıldığı üzere Taksim'de son durak yaparlardı. Listesini başka bir yazımda paylaşmıştım bu hatların. Taksim Meydanı ise daha trafiğe açıktı, Beyoğlu Metrosu üç parça hâlinde işliyordu.
Sahilde olan Kenedi Caddesi'nin tek adam gibi hattı 81 numara her ne kadar artık seferleri azaltılmağa başlamış da olsa 96T ile birlikte yükü kaldırmağa çalışıyordu, BN1 BN2 ve BN3 numaralar henüz ihdas edilmemişti.
Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü henüz ortada olmadığı gibi esamesi bile okunmuyordu, gerçi köprünün tartışmaları başlamıştı ama nereye yapılacağı uzun zaman tartışılmıştı.
İstanbul'un iki yakası arasında en hızlı ulaşım Vaporlarımızlaydı, henüz Mopur terimi hayatlarımıza girmemişti.


İşte yukarıda bahsettiğim dönemlerde unutulmuş bir erkek hayatında ilk kez bir kadınla bir mekânda Dondurmalı Sâhléplerini yummilenmekte ve gelecek güzel günlerin geyiklerinin boynuzlarını uzatmağa çaışıyorlardı.
İmdı bu masalı anlatırken takvime bakıyorum da aradan ondört kocaman yıl geçmiş olduğunu görüyorum, üstelik de çok bilinen bir atasözünün yeniden gerçekleştiğini de hissediyorum.
Çünkü ne de olsa unutulan unutanı aradan geçen yıllar boyunca hiçbir zaman unutamamış olduğunun hâkikati hem anlatanın hem de okuyanların suratlarına bir Osmanlı İmparatorluğu Tokadı gibi yapıştırılmaktaydı.
Herkes bir vefadan bahseder ama bilinmelidir ki Vefa sadece İstanbul'da bir semtin adıdır, bir de Vefa Spor Kulübü vardır ama ne yazık ki vefasızların ellerinde kaldığı için bu yıl ta Bölgesel Amatör Lig'de mücadele etmektedir. Bir zamanlar Türkiye Birinci Futbol Ligi'nde şampiyon olamamasına rağmen fırtınalar kopartan bir takımı vardı.
Hayat insanları her zaman bir taraflara savurur, kim bilir yukarıda anlattığım hikâyenin kahramanları şimdi kim bilir neler yapıyorlardır? Sahi mutluluğu bulabilmişler midir dersiniz?

19 Nisan 2021

BN1 Değişikliği

 Bizim sevgili İett'mizin Ramézân-ı Şerif Ayı'nın kutlamasını sanırım geçenlerde paylaşmıştı ben.
Ancak yine de İett'deki değişimler fark edilmiyor değil.
Bu akşam Kahve Dünyası'da kahvemi yummilendikten sonra Sarı Ekin'e girerken ahanda aşağıdaki resm-i şerifini paylaştığım İett otobüsünü olması gereken güzergâhı dışında kaydetmiş bulundu ben.


Resm-i şerifleri çektikten sonra sürücüyle selâmlaştık, B-5356 filo kodlu Bemece markalı İett otobüsümüzün içerisinde tek bir yolcu bile olmadığını gördüm.
Çünkü bizim Yeşilköy'ün bildiğiniz köyden farkı inek tavuk koyun gibi büyükbaş küçükbaş kanatlı hayvanların mevcut olmamasıdır, hâlkı da tavuklar gibi erkenden yatarlar.
Yani 18:50 gibi bir saatta Yeşilköy'den çıkan bir otobüs pek fazlama yolcu bulamaz, hele de bu aralarda sokaka çıkma yasakının başlamasına on dakikacık kalmışken.


Tabi bu akşam da meşhur "Hoş Geldin Ramazan" yazısını çekmezsem olmazdı.
Norminâl şeraitte BN1 hattı Yeşilköy'ün içerisine girmez, hele de İstasyon Caddesi'nden hiç geçmez. Çünkü güzergâh olarak erişebileceği bir yerde değildir.
Son bir yıldan beridir daha doğrusu korona morona çıktı çıkalı Yeşilköy'deki cadde ve sokaklarda İski'nin kazısı mevcut, lağım borularını yeniden yapıyorlar. Ne de olsa Atatürk Havalimanı'nın arazisi Katarlılara gökdelen için çok uzun zaman önce satıldı, para da peşin alındı.
Sırf bu yüzden Atatürk Havalimanı sözleşme süresinden önce boşaltılarak İstanbul Yeni Havalimanına taşındı.
Mâlum-u âliniz o yapılacak gökdelenlerde oturanlar için lağım borularının sağlam olması gerek.
Ayrıca eskiden Yeşilköy'ün içinde de yağmur yağdığı zaman sıkıntı olmaktaydı, ileride yapılacak gökdelenler sayesinde bu sorun da çözülüyor çok şükür.
Neyse biz bunları bir tarafa bırakalım da BN1'e geri dönelim, çünkü konu çok fazlama dallanıp budaklamasın veya tavuk gibi gıdaklamasın, köfte gibi kızarıp biber gibi patlamasın.


Çünkü sadece bugünkü BN1 değil atıkım Yeşilköy'ün tek otobüs hattı olan 72T hattının otobüsleri de yirmiküsür yıldan beridir geçtikleri Çekmece Caddesi ve Ümran Sokakı yollarının bu aralar kazılması nedeniyle benim çocukluk günlerime ait olan İstasyon Caddesi üzerinden sefer yapmaktalar.
Aslında burada efsahane hattımız olan 81'i de anmak isterdim ama 81 numaranın mâlesef geçtiğimiz yıl seferleri sonlandırıldı.


Geriye bir de 72YT hattı kaldı ki geçmişi aslında 72A hattının olduğu günlere kadar uzanır, 72A iken Yeşilköy'den çıkar sâhilden Taksim'e giderdi, 1990 yılında Yenikapı'ya kısaltıldı, 1991 yılında güzergâhı değiştirilerek Bayazıd'a yollandı, aynı yıl kaldırıldı.
Aradan gel zaman git zaman gerek 72T içinden Ekspres sefer olarak işledikten sonra 2005 gibi E-51 numaralı E-Otobüs oldu, E- Otobüsler de seferleri sonlandırıldıktan sonra 72YT numarasını aldı, Taksim Meydanının alt geçidi yapıldıktan sonra hem 72T hem de daha önce Ramézân konusunda bahsettiğim yazımdaki diğer hatlarla birlikte Harbiye'ye uzatıldı.

02 Mart 2021

Sarı Ekin'de Resmi Oturma Açılışı

 Sonunda padişah efendi hazretlerimiz müsadeyi onaylayarak irade buyurdu ki artık gündüz 19:00 saatine kadar dışarıda oturmağa çıkabilirmişiz çünkü Turuncuya kadar işaretlenen vilâyetlerimizde bazı hususlar serbestleşerek gevşetilmeğe başlandı.
Benim yolum da özellikle geçen yıl kötü günlerimde bana her zaman destek olan ve gerektiğinde beleş simit bile ikram etmekten çekinmeyen Sarı Ekin Simit Evi'ye yolum düşmüştür.
Eskisi de güzeldi ama geçenlerde yeni taşındığı dükkânı eskisinden çok ama çok daha güzel olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.



İstanbul'un çeşitli semtlerinde böyle İkiz Evler çok vardır, birkaç adedi de Yeşilköy semtindedir. Ancak ben bu yazımda Sarı Ekin'in güzel ürünlerinden bahsedecektim, konu fazlama dağılmasın isterim.
İkiz Evler'e ait yazım bir başka gün sizlerle birlikte olacak.


Bir de bugün bir acıkmışım bir acıkmışım ki sormayın. Padişah efendi hazretlerimizden müsademizi alır almaz hemen içeri girdi ve bir adet Pizza ile biraz da Börek ısmarladı ben kendıme.


Tabi o kadar yumminin yanında bir de kahve mutlaka olması gerek, lâf aramızda Sarı Ekin'in kahvesi de harikadır. Hele yanındaki kurabiyesinin tadına doyum olmaz.
Belki bazılarınız işbu yummilendiğim menü ile Çay daha iyi gittiğini iddia edebilir, haksız da sayılmazlar. Ancak bilmedikleri bir şey varsa benim Çay'a karşı alerjim olduğudur. Ne zaman Çay içsem midem bulanır, hani mecburiyetten içeyim dedim bir daha Çay içmek ancak kırk yıl sonra aklıma gelir.
Hani bundan yıllar önce Sovyetler Birliği'nde bir Çernobil vardı, Bindokuzyüzseksenaltı yılında patladı ve ne kadar kanser yapan madde varsa ortalığa yayıldı ve aradan Otuzbeş yıl geçmesine rağmen hâlâ temizlenemedi, sanırım tam anlamıyla temizlenebilmesi için Altmışbeş yıla daha ihtiyaç var.
Ama buna karşılık Ihlamur olsun Yeşılçay olsun Melisa olsun bunlar başka oldukları için afiyetle içerim.
Afiyet şeker bal eçel lokum olsun bana, sizi de Sarı Ekin'e beklerim. Nerede olduğunu merak ediyorsanız Sarı Ekin yazılarına tıklayın.

25 Şubat 2020

Su, İleri!

Yeni bir modamız daha başladı bugün.
Geçen hafta Boğaziçi Elektrik bizim elektriklerimizi gecenin bir yarısı sürekli kesiyordu ya hatırlarsınız.
Gerçi ben işbu mevzuat-ı rezilliyeyi kâleme aldığımdan beri bir daha kesilmedi ama yine Allah-u Te'âlâ'nın huzurundan kovulmuş olan Şeytan'ın kulağına kurşun deyip sağlayacağı olası şerrinden Allah'a sığınalım.


Efenim resm-i şerifimizde de okuyabileceğiniz üzere bugün yani İkibinyirmi gibi medeniyetin iyice gelişmiş olması gereken bir yılda İstanbul gibi bir büyük şehirde bulunan İlçe-i Bakırköy'e bağlı eskiden bir nâhiye merkezi günümüzde üçe dörde bölünmüş bir mahâlle olan Yeşilköy'de yıllardan beri devam eden İstanbul'un Suyunu Kesme İnşaatı sayesinde İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin sağladığı kullanma suyumuz saatlerdir kesilmiş bulunmakta.
Hadi Boğaziçi Elektriği anladık, sonuçta özel bir şirket. Ama İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi henüz özelleştirilmedi. Ama yakın zamanda böyle giderse özelleştirileceğinden de emin ben.
Koskoca idare bir semte suyu veremiyorsa -ki pek verebildiğini de söyleyemeyeceğim- gerçekten ne işe yarar?
Hani yıllar önce kapattığımız kuyularımızı yeniden açalım mı yani?

20 Şubat 2020

Elektırik Sıkıntısı

Artıkım yeni modamız gece yarısı saatlerinde Boğaziçi Elektriğin kestiği Şehir Cereyanı.
Norminâl zaman zarfında olsa "He" der geçeriz ama her Gök Tanrı Tengri'nin gecesi dâhilinde üstelik de soğuk bir mekân olan ve bir türlü çevresindeki naylonları camla değiştirilemeyen bir mekânda üstelik de bilgisayarda bir işim olduğu sırada ayrıca zamanım da kısıtlıyken vukua avdet eylemesi vatandaşı çileden çıkartıyor.


Örnek olarak bu akşam Youtube'de güzel bir film bulmuşum ve izlerken en heyecanlı yerinde "Şah" diye eletriğin Boğaziçi Elektrik tarafından kesilmesi Cabası.
İmdı bana diyorlar ki neden bu kadar atarın giderin var?
Ben de size soruyorum ki bu kadar annesi hayat kadını olanları nasıl anlatabilirim?
Ben de rahmetli Can Yücel gibiyim, az kızarım ama kızdım mıydı da tam kızarım.
Zaten bende odaklanma sorunları var, üstelik keyfim de pek yerinde değil.
Kırk yılda bir de güzel bir film bulmuşum, yani imdı olacak şey mi bu?
Yorum sizlere ait sevgili okuyucularım.

10 Ekim 2019

Simit Zamanı Hüzünleri

Bugün her zaman olduğu gibi Günlük Kahvaltı Yummi için Sarı Ekin'e gittim ama sanırım biraz fazla geç kalmışım çünkü Simit kalmamıştı.
Bir simit dükkânı müşterilerine yetecek kadar günlük simit çıkarmalıdır.
Gerçi bendeniz için fark etmez, aç karnımı her türlü doyurabilirim ama ben orada oturup Çikolatalı Açma ve Kepekli Simitimi yummilenirken en az on müşteri Norminâl Simit sordu.
Lâf aramızda ama Kepekli Simit de en az Norminâl Simit kadar güzel gitti.


Bizim burada Sarı Ekin gerçekten bir mahâlle kültürünü yerleştirmeye aday bir mekân.
Bir zamanlar Starbaks adlı kahveci de böyle bir kültürü oluşturmaya çabalıyordu ancak açıldıktan sadece onbir ay sonra kapılarını kapatmıştı.


Mahâlle kültürümüz işbu kahve dükkânı kapandıktan sonra değişik mekânlara taşındı.
İmdı bile günde bir simit bir de açma yummilenmeden beni kendime getiremiyor.


İşte böyle sevgililer, ben bu kez Günlük Kahvaltı Yummi'mi yumurtasız yummilenmek zorunda kaldım çünkü ekomonim ısrarla tıkırında seyretmeye devam ediyor.

27 Eylül 2019

Elektrik Kesintisi Zamanı Hüzünleri

Son zamanlarda İlçe-i Bakırköy'de bulunan Nahiye-i Yeşilköy merkezinde geceleri işbu saatler civarı bizim elektriğini kullanmaya mecbur olduğumuz Boğaziçi Elektrik tarafından semtin elektrikleri şak diye kesiliveriyor.


Tabi elektrik kesilince de ortalık kapkaranlık bir hâl alıveriyor. Ne önümüzü görebiliyoruz ne de bilgisayarımızı işletebiliyoruz.
Yani koskoca İkibinondokuz yılındayız, bu zamanda elektik böyle kesilir mi?
Hangi çağda yaşıyoruz, İlkçağ'da mı yoksa Tunç veya Demir Devri'nde mi?
Böyle elektriksizlikler Bindokuzyüzotuzlu yıllarda kaldı.
Sanayi Devrimi bundan çok önceleri oldu, o zaman bile aydınlatma günümüzdekinden çok daha gelişmişti.


Ahanda işte bu telefonla aradım Yüzseksenaltı Numarayı, karşıma yok abone numarası yok açık adres soran bir geri beyin zekâlı memur çıktı.
Ben de fırsat bu fırsat açtım ağzımı yumdum gözümü ki gözümü yummaya ne hacet çünkü zaten hiçbir şey görünmüyor güzelcenem bir sıçtım sıvadım ve rahatladım.
Not : Elektrik ise sabah Beş gibi gelmiş, ben ise o saatte yatağımdayım.