Bugün aslında Sevgililer Günü ama.
Her yıl bu gün nerelerde ne kadar birbirleriyle sevgili olanlar varsa bir yerlerde buluşurlar, romantik mumlarla başbaşa yemek yerler, gittikleri yerlerde yavaş ve huzurlu aşk şarkıları çalar, bütün dükkânlar kâlplerle süslenir falan filân feşmekân.
Ancak günümüzün olmaz olası kapitâlist dünyasında yalnız olanlar veya sevgililerinden kolluca birer kazık yiyenler bugünü kolaylıkla atlatamazlar.
Aslında delilik ile dahilik arasındaki çizgi çok ama çok incedir, çünkü delilik bir zamanlar var olan bir aklın çeşitli olaylar sonucu kaybedilmesidir ama aptallık o aklın hiçbir zaman var olmaması demektir.
Delirmenin en önemli sebeplerinden biri inanmayacaksınız ama aşktır. Nice akıllı ve süper zeki adamlar bir aşkın uğruna akıllarını kaybederek deli damgası yemişlerdir.
Hani gidenler bilirler ki Bakırköy Akıl Hastahanesi girişinde kocaman bir "Düşünen Adam Heykeli" vardır.
Dünyada bu heykel ünüversütelerde ya da kütüphanelerde sergilenirken bizde neden Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesinde sergilendiği ayrıca bir merak konusudur.
Bu tartışma konusu başka bir yazımıza da konu olacağına rağmen ben söyleyeyim cevabını:
Bu heykelin sahibi yani bir zamanlar yaşayan insan bir kadına aşık olmuş ama kadın kendisine hiçbir zaman yüz vermemiş, üstelik de aşağılamış.
Bizimki de bu kadar aşağılanmağa ne gerek olduğunu merak etmiş ve dünyadaki bütün gelişmeleri kendisini kapatarak sürekli düşünmeğe başlamış.
Bugün dünyamızda aşk yüzünden delirenlerin çok büyük çoğunluğu ne yazık ki erkeklerdir, çünkü kadın milleti ne yazık ki oldum olası seven erkeği aşağılayarak hor görürler ve kendilerine köle muamelesi yapan tipitiplerin peşlerinden koşarlar.
Aşkın ateşinden yanıp kavrulan bir insana korona morona bakara makara hiçbir kötü yan etki yapmaz, hâttâ belki de ölümüne sebep olacağı için iyi bile gelebilir.
Yalnızlığın zıddı birliktelik değildir, karşılıklı yakınlık ve anlayıştır.
Oysa şu akıllı telefon bile aşkın sevdanın tadını kaçırmağa yetti de arttı.