Bu Blogda Ara

Ayı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ayı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ekim 2024

Yatsı Çok Erken

 Erke yatıp erken kalkmak her ne kadar güzel dâhi olsa Ondokuzu Kırküç geçe gibi erken bir saatta Yatsı ezanının okunuyor ollması Kış mevsiminin Şehr-İstanbul'a iki kocaman ay öncesinden avdet eylediğinin en güzel kanıtı.


Daha şimdiden millet Facebok'ta yazmağa başlamış ki Kış mevsimi çabuk gelsin, ama Kış geldiği zaman yakılan Sobanın veya Kâloriferin yapay sıcaklıkları bir yana yakarken kullanılan Doğalgazın fatura ücretlerinin kol gibi gireceğini ve zaten alınan tüm önlemlere rağmen ısrarla tıkırında olmağa devam etmekte olan Ekomoniyi daha da çıkmaza sürükleyeceği gerçeğini sanırım nazar-ı itibariyeye ahz-u kabz eyleyemiyorlar.


Kar belki çok güzel olabilir, manzarası da güzeldir ama kar her zaman soğuk getirir.
Soğuk havalarda insanlar üşürler ki bu yüzden kalın giyinirler.
Ayılar ise biraz az üşümek ve kışın soğuklarını hissetmemek için kış uykusuna yatarlar.

06 Ağustos 2021

Ağustos Meyveleri

Hepimizce mâlumdur ki Ağustos-u Şerif Ayı meyve bakımından oldukça verimli ve hasadı bol bir ayımızdır.
İçinde bulunduğumuz Ağustos-u Şerif Ayı içerisinde başta Üzüm olmak üzere birçok meyve yummilenilmeğe hazır hâle gelir. Hasat ettiğimiz ve kutsadığımız zaman da bol gıdalı beslenmeğe başlayabiliriz.


Ağustos meyveleri deyince aklımıza ilk gelenler ahanda bu listede bulunmakta:
Üzüm, Şeftali, Nektarin, Kayısı, Mürdüm Eriği, Böğürtlen, Elma, Armut, Kızılcık, İncir, Hünnap, Yaban Mersini, Kavun, Karpuz, Taze Ceviz, Taze Fındık, Ayçiçeği, Vişne
Unutmayın ki beslenme yanlışsa ilacın yararı yok, beslenme doğruysa ilâca gerek yok.

17 Şubat 2021

Bursa Karı İkinci Yazı

 Bir önceki Bursa konulu kar resimleri yazım yarım kalmıştı ya da resm-i şerifler zamanında gelmemişti, imdı sizler için kalan resm-i şerifleri paylaşacak ben.


Bursa'nın içinde küçük bir tur atan İpekböceği Çağdaş Tramvayını hepimiz biliriz, uzasa ve dallanarak budaklansa daha çok işe yarayacak ama Bursa'nın ufak tefek taşları ve daracık yolları Çekirge tarafına gitmesine pek müsaade etmiyor.
Müsade etmediği için de Heykel - Santral Garaj - Atatürk Stadı arasında tek yönlü gidiyor ve gerçek anlamda bir son durağı olmamasına rağmen sabah ilk seferine Santral Garaj'dan (Ki garaj taşınınca Kent Meydanı oldu) çıkıp akşam son seferinde kadar saat yönünün tersinde gidiyor ve son seferin son durağı yine Kent Meydanı olarak bitiriyor.
Heykel civarında görüntülenen Çağdaş Tramvayımz kar altında kalmış.


Bursa'nın ara mahâllelerinin birinde kar nispeten biraz daha usturuplu yağmış ya da mahâllenin vatandaşları çok çalışkan oldukları için kar biraz temizlenmiş.


Bursa'nın yüksek kesimlerinden ele geçirdiğimiz işbu resm-i şerifte görmekte olduğunuz Karsan Jest markalı minibüs bizim İstanbul'da biildiğimiz dolmuş usülü çalışan minibüs değil, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin İett'si olan Burulaş bünyesinde çalışıyor, yani kısaca Belediye Minibüsü.


Kar aslında Ulucami'ye çok güzel bir giysi olmuş ve çok da yakışmış. Bütün heybetiyle bir Ulucami manzarası huzurlarınızda.


Bursa'dan Uludağ'a tırmanmanın en kısa yolu aslında Teleferik'tir, ama birkaç yıl önce vagonları değiştirilerek küçültüldü ve sayıları arttırıldı.
Bu yıl Teferrüç semtinde böyle bir manzara arz etti.


Hadi sizlere bir sürprüz yapayım ve eski teleferiğin de resm-i şerifini paylaşayım, hem de Uludağ'ı Bursa'nın dağı ve markası yapan Uludağ'ın üzerindeyken.
Eski Teleferik bilmeyenler için söyleyeyim Teferrüç'ten çıkar, Kadıyayla durağında diğer teleferiğe aktarma verir, yaklaşık yirmibeş dakika falan sürer.
Kadıyayla'da diğer teleferiği beklerken biraz oyalanabilirsiniz.
Değitirdiğiniz teleferik de sizi Sarıalan durağına çıkartır, zirve sayılmaz ama Hotellerin olduğu bölgeye biraz uzaktır. Buraya kadar olan ikinci teleferik yolculuğu da yirmi dakika falan sürer.
Eskiden teleferik eğer tam olarak dolmazsa saatli kalkardı, dolarsa da dolduğu anda kalkardı.
Şimdiki düzenini bilmiyorum.


Şimdiki resmimiz ise Şehreküstü semtindeki Osman Gazi heykeli, ki kendileri Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusudur.
Kar buraya da tam kartpostallık bir görünüm sunmuş bizlere.


Tabi eğer Osman Gazi'yi paylaştıysak Atatürk Heykeli'ni paylaşmadan asla olmaz.
Ne yazık ki resmi çeken şahıs heykelin önünü değil arkasından çekmiş, yoksa benim de yapacak bir şeyim yok, arkadan paylaşmak istemezdim.


Sanırım burası Muradiye Külliyesi olmalı, eğer yanılmaktaysam beni ikaz edin düzelteyim.
Ama neresi olursa olsun harika bir kar manzarası oluşmuş.


Burada ise Koza Han'ı görmektesiniz, sanırım iki farklı resm-i şerifi birleştirerek gece ve gündüz ayırımı yapıp güzellemişler.
Böyle güzel bir açıyı tutturabilmek de gerçekten maharet ister.


Günümüzde her ne kadar artık ism-i şerifi Kent Meydanı da olsa ve aynı ism-i şerife haiz bir alışveriş merkezi de olsa birçok Bursalı için Santral Garaj yani Otogar kar altında böyle bir görüntü vermiş.
Sanırım öndeki "Fışkiye"den fışkıran su bile bu soğukluğa dayanamayarak donmuş.


Bursa'nın bu güzel semtinde örtülen beyaz örtü ve gerek otobüslerin gerekse taksilerin sarı sarı ortada dolaşmaları güzel bir renk cümbüşüne davet etmiş bizleri.


Bursa'nın tepelerinde aslında İstanbul'da da adaşı bulunan Tophane semt-i şerifinde yer alan saat kulesi ve altındaki topların beyaz örtü altındaki görünümleri.
Bundan sonraki resm-i şerifimiz gece çekilmiş. Buyurun:


Aslında sizlere bu güzel galeriyi olduğu gibi paylaşmak isterdim ama buna ne zamanım ne de yerim var, yine de tıpkı Koza Han gibi gündüz gece birleşmesini Tophane için de ekliyorum.


Bursa'nın ikinci kar yazısını Cümhûriyet Caddesi Tramvayıyla bitirmek istiyorum, çünkü ne de olsa tramvayla başladım yine tramvayla bitireyim en iyisi.

16 Şubat 2021

Bursa Karı

 Bu seferki kar yağışı sadece İstanbul ile sınırlı kalmadı, ta Bursa'ya bile yağdı ki Bursa'ya her yıl kar muhakkak yağar çünkü Bursa'nın çevresi bizim İstanbul kadar gelişmiş değildir, ne de olsa biraz olsun çevresinde bir parçacık yeşillik kalmıştır.


Mâlum bir memlekette bir yerlerde bir Yeşilvadi vardır, bu Yeşilvadi gerçekten iyidir, bizim Lütfü de ondan daha iyidir, bahsettiğim Yeşilvadi'nin yeşilliği ottur, yahu ben ne anlatacaktım derken odadan içeri güzel bir hanım girer ve bana bir kahve ikram eder.


İşbu şekilde temaşa edildiği üzere İrem Hanım'ın (Derici) hayali olarak bana ikram ettiği güzel kahvenin üzerine ben de başlarım Bursa'dan gelen kar manzaralarının resm-i şeriflerini paylaşmağa.
Hayali bile güzel.


Mâlum-u âliniz Uludağ'ın varlığından mıdır bilinmez Bursa'ya her kış çok güzel ve çok güçlü ve de tutan bir kar mutlaka yağar ve yağan bu kar mutlaka tutar.
Zaten Şehr-i Bursa'da tutmazsa Uludağ'da mutlaka tutması gerekmektedir, çünkü eğer Uludağ'da kar tutmazsa başta Beceren hotel olmak üzere hiçbir hotel iş yapamaz.


Uludağ'da ayı var mıdır bilmem ama bir ihtimâl bir zamanlar var olduğunu duymuştum birinden.
Ayı dedimse gerçek ayılardan bahsediyorum, ben bir insana Ayı deyip de Ayıya hakaret ederek Ayının günâhını alamam çünkü Ayının günâhını alabilecek param da yok ve Öbür Dünya'da hesap ödetmek için bulaşık yıkatmıyorlar.


Uludağ yolu olsun ya da Bursa içi yolu olsun veya hiçbiri olmasın Bursa'dan İstanbul'a geliş yolu olsun her kar yağdığı zaman birkaç araba muhakkak giderken ya da gelirken işbu pozu vermekten çekinmezler.
Benim bildiğim Karayolları Trafik Kanunu'na göre seyir hâlindeyken cep telefonu kullanmak serbest değildir, ama tabi aynasızlar ancak maske takılı mı değil miye bakarlar. Telefonla oynayarak araba kullanmağa çalışan ama bu esnada kendi hayatlarının yanı sıra başkalarının hayatlarını da tehlikeye atan tipitiplerle hiç ilgilenmezler.


Ne yazık ki Bursa çevresindeki yollardan birinde minibüsün biri yolda kalmış ya da yürümekte zorlanıyor.
Kar yağdı mıydı kar lâstiklerini takmak ve zencir-i berefşan kullanmak da Karayolları Trafik Kanunu'nun içinde var olan maddelerdendir.


Bursa gibi dağın eteklerine kurulmuş şehirlerimizde böyle karlı yolların tıkandığı çok defa vukua avdet eylemiştir, İstanbul'dan neredeyse hiçbir farkı yoktur.
Ancak her ne kadar kar trafiği olumsuz yönde etkilese dâhi manzarasının güzelliğine doyum olmaz.


Teleferik biraz bizim Eyüp Sultan'dakine benzese bile Uludağ'a tırmanan yeni teleferik bu işte, artıkım arka arkaya tırmanıp iniyor.
Bursa'yı şimdilik bitirdik, sıradaki kar fotoğrafım Tekirdağ'dan olacak ama bu yazımda değil başka bir yazımda.

14 Şubat 2021

Sevgililer Günü Falan Mı Dediniz?

 Bugün aslında özel ve güzel bir gün. Şarkıda dediği gibi hava bile aşk kokuyor. Birbirini seven (!) çiftlerin en mutlu günü.
Hediyeler sürprizler yemekler kulaklara fısıldanan güzel aşk sözcükleri falan filân feşmekân başta olmak üzere bütün güzel duygular saklı kaldıkları yerlerden ortaya çıkmak için can atıyordu bugünlerde.
Çünkü bugün özel bir gün, mâlum tek başına geçirilemeyecek kadar da güzel bir gün.


Peki sevgili gençler bu kadar tozpembe mi her şey?
Ya da kendinizi ne kadar inandırabildiniz sahte duygularınızın gerçekliğine?
Hiç kuşkusuz bu konuda çok başarılı olan insanlar vardır etrafta ama dönüp kendinize sordunuz mu hiç kendi gerçeğinizi?
Neden hep insanlar yalnız olmaktan şikâyet ederler? Neden hayatlarında illâ biri olsun diye akla hayale gelmeyecek dolaplar çevirerek belki de sırf başkalarına inat olsun diye birini isterler? Hep böyledir demiyorum ama gerçekten bu kadar basit midir aşk?
Ya da hiç mi saygıyı hak etmez aşk?
Ya da nedir ki bu aşk?
Herkesin dilinde olan ama bir türlü tarif edilemeyen.
Edilse bile hep bir şeylerin eksik anlatıldığı ancak yaşayarak anlayabilirsin denen.
Ne elle tutulabilen ne gözle görülebilen.
Belki de bu karmaşıklık cazip geliyor insanlara, bu gizem bu heyecan.
Kim ya da nasıl olduğu önemli değil.
Onu karşında gördüğünde heyecanını bastırmak için dudaklarını kanatacak kadar ısırmak değil.
Saçmasapan hareketler yapıp sonra da bu ben miydim deyip kızarmak da değil.
Bir bahane olsa da onu görsem sesini duysam demek hiç değil.


Aslında ne biliyor musunuz?
Yanımda olsun istediklerimi yapsın, birlikte gezip eğleneyim beraber fotoğraf çektireyim, sonra mutluluğumuza imrenerek şahit olsun diye herkesin görebileceği şekilde paylaşayım ve en nihayetinde ne kadar yakışan bir çift olduğumuz konuşulsun, insanlar imrenerek baksın, ruhum okşansın.
Olan bu işte.
Günümüz aşkları bu, daha doğrusu adına aşk deniyorsa tabi.
Bir kitapta okumuştum yazar şöyle diyordu:
"Aşk, birdenbire gelir çalar kapını, zamanı yoktur. Aynı ölüm gibi."


Ona karşı koyamıyorsan
Vakitsiz gelişine ses edemiyorsan
Yanındayken maskelerini atıp en saf halini alabiliyorsan
Gecen gündüzüne karışıyor ve buna engel olamıyorsan
Tam uyuyacakken onla ilgili hayallere dalıyor, uyumamak için kendini zorlasan da sonunda uyuyakalıyorsan
Uyusan bile rüyalarında hala onla beraber olabiliyorsan
İşte bunun adı aşktır.


Fakat günümüzde sahte duygular yaşamanın adı olmuş aşk. Sevsen de sevmesen de fark etmiyor nasıl olsa. O zaman hiç bitmeyecek aşklara ve aşıklara içelim bu gece.
Gününüz kutlu olsun Ey Aşıklar.

14 Şubat 2011

SEVgililer Günü (!) Mü Dediniz

Bugün aslında özel ve güzel bir gün. Şarkıda dediği gibi hava bile aşk kokuyor. Birbirini seven (!) çiftlerin en mutlu günü.
Hediyeler sürprizler yemekler kulaklara fısıldanan güzel aşk sözcükleri falan filân feşmekân başta olmak üzere bütün güzel duygular saklı kaldıkları yerlerden ortaya çıkmak için can atıyordu bugünlerde.
Çünkü bugün özel bir gün, mâlum tek başına geçirilemeyecek kadar da güzel bir gün.

Peki sevgili gençler bu kadar tozpembe mi her şey?
Ya da kendinizi ne kadar inandırabildiniz sahte duygularınızın gerçekliğine?
Hiç kuşkusuz bu konuda çok başarılı olan insanlar vardır etrafta ama dönüp kendinize sordunuz mu hiç kendi gerçeğinizi?
Neden hep insanlar yalnız olmaktan şikâyet ederler? Neden hayatlarında illâ biri olsun diye akla hayale gelmeyecek dolaplar çevirerek belki de sırf başkalarına inat olsun diye birini isterler? Hep böyledir demiyorum ama gerçekten bu kadar basit midir aşk?
Ya da hiç mi saygıyı hak etmez aşk?
Ya da nedir ki bu aşk?
Herkesin dilinde olan ama bir türlü tarif edilemeyen.
Edilse bile hep bir şeylerin eksik anlatıldığı ancak yaşayarak anlayabilirsin denen.
Ne elle tutulabilen ne gözle görülebilen.
Belki de bu karmaşıklık cazip geliyor insanlara, bu gizem bu heyecan.
Kim ya da nasıl olduğu önemli değil.
Onu karşında gördüğünde heyecanını bastırmak için dudaklarını kanatacak kadar ısırmak değil.
Saçmasapan hareketler yapıp sonra da bu ben miydim deyip kızarmak da değil.
Bir bahane olsa da onu görsem sesini duysam demek hiç değil.

Aslında ne biliyor musunuz?
Yanımda olsun istediklerimi yapsın, birlikte gezip eğleneyim beraber fotoğraf çektireyim, sonra mutluluğumuza imrenerek şahit olsun diye herkesin görebileceği şekilde paylaşayım ve en nihayetinde ne kadar yakışan bir çift olduğumuz konuşulsun, insanlar imrenerek baksın, ruhum okşansın.
Olan bu işte.
Günümüz aşkları bu, daha doğrusu adına aşk deniyorsa tabi.
Bir kitapta okumuştum yazar şöyle diyordu:
"Aşk, birdenbire gelir çalar kapını, zamanı yoktur. Aynı ölüm gibi."

Ona karşı koyamıyorsan
Vakitsiz gelişine ses edemiyorsan
Yanındayken maskelerini atıp en saf halini alabiliyorsan
Gecen gündüzüne karışıyor ve buna engel olamıyorsan
Tam uyuyacakken onla ilgili hayallere dalıyor, uyumamak için kendini zorlasan da sonunda uyuyakalıyorsan
Uyusan bile rüyalarında hala onla beraber olabiliyorsan
İşte bunun adı aşktır.
Fakat günümüzde sahte duygular yaşamanın adı olmuş aşk. Sevsen de sevmesen de fark etmiyor nasıl olsa. O zaman hiç bitmeyecek aşklara ve aşıklara içelim bu gece.
Gününüz kutlu olsun Ey Aşıklar.