Bu Blogda Ara

Trt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Trt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Şubat 2025

Dünya Radio Günü

 Bugünün anlam ve önemini günümüzün aklı seksen karış havada olan gençliği bilmez ama İkibinoniki yılından beridir Dünya Radio Günü olarak kutlanıyor.


Günümüzde her ne kadar Youtube gibi Empiüç gibi Sıpotifay gibi Epılmiyusik gibi hâttâ Biz Üç Muz'un gençlik ve ergenlik dönemlerinde bildiğimiz şampuan olan Fizy gibi bağzı zımbırtılar mevcut da olsalar hepsinin geçmişi Efem Radiolara dayanırlar.


Radiolarımız ise günümüzde dâhi gerek bölgesel gerekse ulusal çaplarında yayınlarını sürdürmeğe devam etmektedirler.
Bu yıl da Dünya Radyo Günümüz kutlu ve mutlu olsun, mikrofonlarımız susmasın.

13 Şubat 2023

Dünya Radio Günü

 Bugün yine geldik bir Sevgililer Günü öncesinde kutladığımız Radio Günü tantanalarına.
Esasında şıkâyet etmiyorum çünkü Radio benim için oldukça önemli bir âlet sayılır.
Vakt-i zamanında bana müzükleriyle uzun uzun yürüyüşlerime eşlik eden bir kurumu ben nasıl olur da unutabilirim ki?
Bu yürüyüşlerimin güzergâhı azbuz bir mesâfe falan değil: Levend Metro - Akmerkez Akatlar (Mola ve Yummi noktası) - Arnavutköy - Bebek - Rumeli Hisar - Balta Limanı (Çiş Molası) - Boyacıköy - Emirgân - İstinye - Yeniköy, bazen bu hızımı alamayarak Tarabya'yı bulabilirdim, ancak her şey İkibinüç Yılında kaldı, çünkü hayattaki bazı sorumluluklarım arttı.


Eski zamanlarda Radioda haber ve müzükten başka eğitici ve bilgilendirici yayınlar olurdu, hiç unutamadığımız Radio Tiyatrosu olurdu ve bizler bunları zevkle dinlerdik.
Hele bir de Türkiye Birinci Fotbol Ligi müsabakalarının canlı anlatıldığı ve aynı anda oynanmakta olan müsabakaların önemli dakikalarında ikide bir diğer stadlara bağlandığı günleri arsla unutamaz ben.


Tabi zaman değiştiğinden dolayı günümüz gençliği Radiodan anlamaz, istediği şarkıyı istediği anda dinleyebilir çünkü İnternet adı verilen bir nesne-i şerif mevcut.
Bizler ise sevdiğimiz sanatçının sevdiğimiz bir şarkısı Radioda çalsın diye başında az beklemedik tabi.
Tabi bir de Radioda dinlediğimiz seslerin sahipleri hakkında fikir beyan etmekten geri durmayan bir nesiliz biz.


Tabi bir de kâsetçalarlı radiolarda karışık kaset doldurmak da ayrı bir zevkimizdi, bu sayede o zamanlar çok pahlı olan kaset ücretlerinden biraz tasarruf sağlayabiliyorduk.
Her ne kadar sanatçıların emeklerine girmiş bile olsak sonuçta bizimkisi sadece kişisel kullanımdan ibâretti.


Bugün Dünya Radio Günü.
Ben de imdı pek hatırlamasam dâhi sevgili eski dostumu anmadan geçemedim.
Kısaca benim için Radio vazgeçilmez bir tutkudur, eğer kekeme olmasaydım Radiocu olmağı isterdim açıkçası.

08 Kasım 2012

Marmaray Trt'de

Bir kaç haftadır Halkalı - İstanbul ve Pendik - Haydarpaşa güzergâhlarında 2011 yılı imalatlı Hyundai Rotem alamet-i farikalı, Tcdd'nin henüz alışkın olduğumuz sistemde numaralandırmadığı fakat trenci arkadaşlarımın E-32.000 serisinden olacağını söylediği, CRA kodlu, beş vagonlu elektrikli trenler seyr-ü sefer eylemekteler.


Bugün Facebok'ta gezerken yukarıda tarif ettiğim trenlerin Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'na çıktığını gösteren resmi gördüm. Habere göre bu trenler teknoloji harikasıymış.


Evet, yukarıda Allah var, dışarıdan harika görünüyor, ama ilk şoku trenin içine girince yaşıyorsunuz. Çünkü oturma düzeni alışılagelmiş şekilde diklemesine koltuklu değil, yanlamasına karşılıklı iki peyke, eski atlı tramvaylar gibi.


Yolcu ikaz sistemleri henüz çalışmadığı için eğer oturmaktaysanız pencereden dışarı bakıp hangi istasyonda olduğunuzu anlamanız için müneccimlerin nesne-i şerifinden yemeniz gerek.


İkinci hata, pencerelerin hiç birisinin açılmaması. İçeride klima olması bir şey değil, fakat klima insan sağlığına bir çok olumsuz etki yapıyor.
Mesela yazın dışarısı çok sıçak ama trenin içi buz gibi. Ya da kışın, dışarısı buz gibi soğuk, ama trenin içi de soğuk.
Tren klimalarının tarih boyunca hiç bir zaman ayarları olmamıştır, ya tam kapasite çalışırlar, ya da hiç çalışmazlar.


Klima konusunda E-14.000'likler bunlardan çok ama çok daha iyiler, en azından pencereleri açılabiliyor, özellikle de yenilendikten sonra.


Üçüncü sıkıntı da hem E-23.000'likler, hem de E-32.000'likler günümüzdeki mevcud yolda sanki raydan çıkacakmış gibi gidiyorlar.
Ben ne zaman Marmaray'a denk gelsem indiğimde sanki lodos ortasında kalan sandaldan inmiş gibi hissediyorum kendimi, hani çölün ortasında kutup ayısına rast gelen bahtsız bedevi gibi.

Allah hepimizi bu E-32.000'liklerin yapabileceği potansiyel kazalardan saklasın. Amin!
Bu resmi sağladığım Facebok'taki Tcdd Türkiye Sayfası bile bu yeni treni beğenmedi. Herkes bu trenlerden şikâyetçi.
Norminâl şartlar dâhilinde bendeniz de bir Devletin Trenlerine sevdalıyım, hani tekerlekleri bedavaya dönmeyen. Ama bu yeni trenler bu güzergâha uygun değiller. Ben buradan tek bir cümle söylüyorum:
İnokta basın, bunu da yazın!